• insanların yerleşik hayata geçmesinden günümüze kadar geçen süreçte, medeniyetlerin gelişiminlerindeki farklılıkları ve bunların nedenlerini, son derece basit ama bir o kadar da büyüleyici açıklayan kitap.

    jared diamond, halklar arasındaki adaletsizliği, "şüphesiz ki mutamba kavmi büyük bir krallıktı. sonra onlar bizim onlara indirdiğimiz dinden saptılar. ketçapsız patates yiyip, susuz rakı içmeye başladılar. bizde vahşi pandaları üzerlerine gönderip onları helak ettik. böylece kutambalar en güçlü kavim oldu. o en hızlı rush yapandır, en iyi desert kullanandır."(kül-lü küllük sayfa 34) şeklinde açıklamak yerine; bitki örtüsü farklılığı, hayvan dağılımındaki farklılıkları ve coğrafyayı ele alır; bunları tarihle yoğurur; ortaya da insan aklına uyan ve sonuna kadar zorlayan bir kitap çıkartır. çok sade, yalın, rasyonel biçimde de halklar arasındaki adaletsizliğin nedenlerini açığa vurur.
  • kitabı okuyup üstüne belgeselini de izleyince-ki sabır işi bu; "japonlar kimdir?"in eklenmesiyle 611 sayfalık bir kitap ve 3 bölümden oluşan bir belgeselden bahsediyoruz, boru mu- duble olur, combo olur, ultrasüpermega olur. okuyunuz, okutunuz, izleyiniz, izletiniz..

    yahu, belgesel izlerken ağlamaklı olur mu insan? itiraf edip kurtulayım, birkaç yerinde ben oldum. bir de bazı ülkelerin yedi ceddine saydırmamak elde değil: "vay şerefsizler, nasıl da yok etmişler koca uygarlığı! yüzünüze gözünüze dursun inşallah! tuuuu!" efektleriyle izlenesi bir belgesel bu. ya da ben gereğinden fazla duygusal yaklaştım tarihe, bilemiyorum hangisi.
  • keyifle okunabilen ve okunduğunda gerçekten insanın ufkunu açan, dünyaya bakışını değiştiren kitaplardan. yazarının* kendi uzmanlık alanı * sayesinde getirdiği bakış açısı, en azından 19. yüzyıla kadar olan toplumsal gelişmeler konusunda bambaşka bir görüş açısı kazandırıyor ve aslında merak ettiğimiz ama bazılarını merak ettiğimizin bile farkında olmadığımız konularda cevaplar buluyor, bağlantılar oluşturuyor.

    national geographic tarafından yapılan dvd'si ise kitabın tadından çok çok uzakta ve bence çok başarısız bir uyarlama olmuş, tam bir hayal kırıklığı, seslendirmesi, türkçesi, her şeyi tam bir rezalet.

    tesadüfen bu kitapla jean-paul roux'un, türklerin tarihi pasifik'ten akdeniz'e 2000 yıl kitabını peş peşe okumuştum, aradaki bağlantıları düşünmek pek eğlenceli olmuştu.
  • tübitak'ın kitap seçiminde gayet başarılı ama çeviri konusunda titizlikten ve seçimdeki özenden son derece uzak olduğunu farkettiren kitaplardan biri..okuyabildiğim kadarını okurken bu araştırmanın bir benzerinin mutlak suretle güney amerika için yapılması gerektiğini düşündüm..malum dile kolay 300 senede 15-20 milyonluk nüfusun 2 milyona inmesini başka rasyonel bir açıklamaya dayandırmak pek olası değil gibi..orjinalini bulup okumalı, okutmalı..
  • avrupamerkezciliğini anlamak için temel hareket noktasını, uygarlıkları etkileyen coğrafyaların mukayesesini, almanın kafi olduğu yapıt. avrupa'nın doğası, coğrafyası, hayvanları, bitkileri ve dahi mikropları bir uygarlığın baskınlaşmasının yolunu açmaya en uygun doğa, coğrafya, hayvanlar, bitkiler ve mikroplardır. diğer coğrafyalardan, avrupa'nın gelişmişlik düzeyine hakim olmaları, kitabın arka kapağındaki ifadeyle 'amerika yerlilerinin avrupa'yı keşfetmeleri', bu yüzden mümkün olamadı. ama yine de iyi niyetli bir kitap diye düşünmüştüm okuduğumda, ama yine de...ahhh avrupa... havasınaa, suyuna... taşına, toprağınaa..
  • diamond'ın kült kitabı. new york times'ın en çok satanlar listesine girmesinden tutun da pulitzer prize kazanmışlığı, the phi beta kappa award in science ödülünü almışlığı var.

    insan toplumların kaderini, şekillenişi, bugünkü durum ve nedenlerini açıklıyor. modern dünya hakkında yeni bir bakış açısı kazandırıyor. kitap orijinal dilinde daha anlaşılır bir dil, akıcı bir üslupla yazılmış. ancak çevirisini okurken zorlanıyorsunuz. türkçesi o kadar iyi değil ve hatta orjinalinden daha karmaşık kelimeler, cümleler kullanılmış. aşağı yukarı 23 ytl olan kitabın orijinalini okumanızı tavsiye ederim, bu durumda.

    kitapta kısaca nelerden bahsettiğine gelince toplumların gelişmişliği, bu gelişmişlikte ten renginin önemi hakkında yali'nin sorduğu soruyu cevaplayarak başlıyor, kitap. beyazın siyaha, siyahın kırmızıya akıl veya başka bir yönden üstünlüğü olmadığını; sadece modernleşme-gelişmeye açık topraklarda yaşayanların beyazlar olmasından ötürü onların daha çabuk gelişebildiklerini anlatıp kanıtlıyor. en basit haliyle tüfek, mikrop ve çelik modernleşme kapısını açan anahtarlar. tüfeğe sahip olabilecek güçte olmalısın.* mikroplar karşısında ayakta duracak, bağışıklık kazandıracak bir sisteme sahip olmalısın ve tabiki çeliğin de olmalı. yaşam için temel ihtiyaçlarını karşılamanı bitirip lükslere- gelişmeye- ilerlemeye geçtiğini gösteriyor, çelik. çeliğin olunca araba tekerliğin de olur, araba tekerliğin olunca ticaret de yaparsın, uzak yerlere de gidersin ve hatta buharlı makineyi icat eder yeni bir çığır açarsın. gelişim için kilit sözler tüfek, mikrop ve çelik'tir. şimdilerde medeniyet denildiğinde akla gelen ülkeler bu şekilde ilerlemiştir. hem bu sözcüklerin önemi üzerinde duruyor, yer yer örneklemelere gidiliyor, kanıtlar sunuluyor, tarihçilerin savunduğu diğer tezler çürütülüyor hem de toplum statülerinin insanın rengiyle alakalı olmadığını anlatıyor. şans meselesi! beyazlar evcilleşebilecek hayvanlarla verimli topraklara düşmüşken siyahlar verimsiz topraklarda yabani hayvanlarla başbaşa kalmışlardır.

    çin, japonya, avustralia, avrasya, africa ve daha pek çok ülkenin gelişimi üzerinde durulmuş. anlaşılır bir dil, akla yatkın cümle ve tarihi gerçeklerle yazılmış, bir kitap. kitabın sonunda tüm kitabı özetleyen epilogue vardır ki, sadece o kısmını okusanız bile konu hakkında birçok detayla birlikte fikir sahibi olabilirsiniz. 475 sayfalık olan bu kocaman kocaman kitabın sonunda konu ile alakalı tartışma soruları hazırlanmıştır. bu soruların cevapları hakkında birazcık düşünmek de oldukça yararlı olacak. hele ki öğrenciyseniz ve bu kitap ders kitaplarınızdan biriyse; muhtemelen hocanız arkadaki tartışma sorularının benzerini soracaktır. göz atmanız da fayda var.

    "the scope and the explanatory power of this book are astounding." - the new yorker
    "fascinating... lays a foundation for understanding human history." - bill gates
    "an ambitious, highly important book." - james shreeve, new york times book review
  • diamond'ın kült kitabı. new york times'ın en çok satanlar listesine girmesinden tutun da pulitzer prize kazanmışlığı, the phi beta kappa award in science ödülünü almışlığı var.

    insan toplumların kaderini, şekillenişi, bugünkü durum ve nedenlerini açıklıyor. modern dünya hakkında yeni bir bakış açısı kazandırıyor. kitap orijinal dilinde daha anlaşılır bir dil, akıcı bir üslupla yazılmış. ancak çevirisini okurken zorlanıyorsunuz. türkçesi o kadar iyi değil ve hatta orjinalinden daha karmaşık kelimeler, cümleler kullanılmış. aşağı yukarı 23 ytl olan kitabın orijinalini okumanızı tavsiye ederim, bu durumda.

    kitapta kısaca nelerden bahsettiğine gelince toplumların gelişmişliği, bu gelişmişlikte ten renginin önemi hakkında yali'nin sorduğu soruyu cevaplayarak başlıyor, kitap. beyazın siyaha, siyahın kırmızıya akıl veya başka bir yönden üstünlüğü olmadığını; sadece modernleşme-gelişmeye açık topraklarda yaşayanların beyazlar olmasından ötürü onların daha çabuk gelişebildiklerini anlatıp kanıtlıyor. en basit haliyle tüfek, mikrop ve çelik modernleşme kapısını açan anahtarlar. tüfeğe sahip olabilecek güçte olmalısın.* mikroplar karşısında ayakta duracak, bağışıklık kazandıracak bir sisteme sahip olmalısın ve tabiki çeliğin de olmalı. yaşam için temel ihtiyaçlarını karşılamanı bitirip lükslere- gelişmeye- ilerlemeye geçtiğini gösteriyor, çelik. çeliğin olunca araba tekerliğin de olur, araba tekerliğin olunca ticaret de yaparsın, uzak yerlere de gidersin ve hatta buharlı makineyi icat eder yeni bir çığır açarsın. gelişim için kilit sözler tüfek, mikrop ve çelik'tir. şimdilerde medeniyet denildiğinde akla gelen ülkeler bu şekilde ilerlemiştir. hem bu sözcüklerin önemi üzerinde duruyor, yer yer örneklemelere gidiliyor, kanıtlar sunuluyor, tarihçilerin savunduğu diğer tezler çürütülüyor hem de toplum statülerinin insanın rengiyle alakalı olmadığını anlatıyor. şans meselesi! beyazlar evcilleşebilecek hayvanlarla verimli topraklara düşmüşken siyahlar verimsiz topraklarda yabani hayvanlarla başbaşa kalmışlardır.

    çin, japonya, avustralia, avrasya, africa ve daha pek çok ülkenin gelişimi üzerinde durulmuş. anlaşılır bir dil, akla yatkın cümle ve tarihi gerçeklerle yazılmış, bir kitap. kitabın sonunda tüm kitabı özetleyen epilogue vardır ki, sadece o kısmını okusanız bile konu hakkında birçok detayla birlikte fikir sahibi olabilirsiniz. 475 sayfalık olan bu kocaman kocaman kitabın sonunda konu ile alakalı tartışma soruları hazırlanmıştır. bu soruların cevapları hakkında birazcık düşünmek de oldukça yararlı olacak. hele ki öğrenciyseniz ve bu kitap ders kitaplarınızdan biriyse; muhtemelen hocanız arkadaki tartışma sorularının benzerini soracaktır. göz atmanız da fayda var.

    "the scope and the explanatory power of this book are astounding." - the new yorker
    "fascinating... lays a foundation for understanding human history." - bill gates
    "an ambitious, highly important book." - james shreeve, new york times book review
  • akademi dünyasında genelde "pek de akademik bir kitap değil" diye burun kıvrılmasının (ki kitabın araştırma ve sunum biçimi incelenirse bu tespit pek de yanlış değildir - ve bu durumu olumluyor ya da olumsuzluyor değilim) yanında, aynı akademi dünyası mensuplarının kitaplıklarında mutlaka bulundurduğu veya en azından haberdar oldukları kitaptır. tüm sosyal bilimlerin bi' şekilde cevabını aradığı bir soruyu (kendisinin de itiraf ettiği gibi) değil 600 küsur sayfada, 60 ciltte bile cevaplamak pek mümkün olmadığından, kitaptaki "yau tamam, orası biraz karışık s.ktiret" tadındaki yan çizmeler anlayışla karşılanmalıdır.

    kitaba, yazarına ve öne sürdüğü tezlere biraz daha olumlu yaklaşmama neden olan, jarod'un giriş bölümünde yaptığı şu tespittir ki, bir kalkınmacılıkkarşıtı olan beni haliyle mest etmiştir :

    --- spoiler ---

    [...] ve üçüncü itiraz : "uygarlık" gibi, "uygarlığın doğuşu" gibi sözlerden, sanki uygarlık iyi bir şeymiş, kabile avcı/yiyecek toplayıcıları mutsuzmuş gibi, son 13.000 yıldır tarihin gelişimi insanın mutluluğuna büyük katkılarda bulunmuş, anlamı çıkmıyor mı? aslında ben sanayileşmiş toplumların avcı/yiyecek toplayıcı kabilelerden "daha iyi" olduğu, ya da avcı/yiyecek toplayıcı toplumlara özgü hayat tarzını bırakıp demire dayalı devlet olma aşamasına geçmenin "gelişme"yi temsil ettiği, ya da insanların mutluluğuna katkıda bulunduğu gibi bir varsayımda bulunmuyorum [...]

    türkçe çevirisi, sayfa 7-8

    --- spoiler ---

    jarod'un bu kitapta tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğu tezi sosyal bilimlerde çevresel determinizm (environmental determinism) olarak adlandırılır.
  • bu kitabı okumaya neredeyse 1 yıl önce başladım. ingilizcesine değil tabi ki, tübitak'tan çıkan türkçesine. konu ilginçti, başlarda iyi gidiyordum fakat, yazarın üslubundan mı, çeviriden mi, yoksa çok detaya girilmesinden mi bilemiycem uzun süreler okumaya ara verdim. evde epey süründü kitap, ara ara akşamları elime alıp birkaç sayfa okuyabildim. ancak azmettim ve bitirdim sonunda.

    bence tarih, insanlık tarihi, arkeoloji, ucundan kıyısından evrim vs. gibi konularla az çok ilgilenenler için okunası bir kitap. benim gibi çok ilgili olmayanlara, arka kapağındaki toplumlar arasındaki gelişmişlik farklılıklarının nedenlerine ilişkin yazıya aldanıp alanlara tavsiyem; kitabı okumaya xviii. bölümden başlayın, ki bu da sizi ilk 470 sayfadan kurtaracaktır, belki önsözü okumak da faydalı olabilir. aradaki çoğu bölüm toplumlar arasındaki gelişmişlik farklarına neden olan etkenleri çok detaylı bir o kadar da sıkıcı şekilde işliyor. nedir bunlar genel olarak, aklımda kaldığı kadarıyla çok çok kabaca özetlersem: avcı toplayıcılıktan tarıma geçiş, ancak o çevrede tarıma geçebilmek için de uygun ekilebilir bitkilerin olması, evcilleştirilebilir hayvanların olması, bunlara bağlı olarak tarıma başlayıp yerleşik hale geçen toplumların nüfuslarının artması, bu şekilde kabileden devlete uzanan daha örgütlü yapıların doğması, yazının bulunması. daha örgütlü toplumlarda buluşların daha fazla olması, bu toplumların ilkel toplumlara göre üstünlük sağlayacak tüfek gibi silahları bulmaları, daha geniş topluluklar halinde yaşamalarından ve hayvanlarla yakın ilişki* `:ulan bunun bile insanlık tarihinde amma önemi varmış` içinde olmalarından dolayı pek çok hastalık atlatmaları, bulaşıcı ve ölümcül hastalıklarda kitleler halinde ölümlere rağmen kalanların bu hastalıklara bağışıklık kazanmaları ve yeni gidilen/keşfedilen yerlerde bu mikroplar sayesinde üstünlük kazanmaları vs.

    yani aslında baktığımızda* amerikalıların avrupayı değil de avrupalıların amerikayı keşfetmelerinin en temelinde yatan neden insanların yerleşik hale gelip tarıma ve hayvancılığa başlaması. neden insanlar farklı farklı yerlerde tarıma ve hayvancılığa başlayamamış, çünkü tarıma başlayabilmek için bulunulan bölgedeki bitkilerin tarıma elverişli olması, ve hayvanların da evcilleştirilebilir olması gerekiyor. günümüzde hala tarımı yapılamayan bitkiler ve evcilleştirilememiş hayvanlar mevcut. yani tee zamanında tarıma ve hayvancılığa başlayabilmiş insanlar diğerlerinden sadece daha şanslıymış.
  • itü'de knowledge, language and logic dersinde ders kitabı olarak kullanılmaktadır.
  • zamaninda(2006'ydi sanirim) tarsus amerikan lisesi'nde bize ingilizce dersinde ders kitabi olarak okutulmus, analizleri yaptirilmis, uzerine essayler yazdirilmis, sinavlara konu olmus kitaptir.
hesabın var mı? giriş yap