• dış görünüşü yeni evlendiği erkeğe yakıştırılmayan bir kadın.

    bir insanın sesi beğenilmeyebilir, eleştirirsin, şarkı söylemesin dersin,
    bir insanın oyun yeteneği beğenilmeyebilir, rol yapmasın dersin,
    saçı, makyajı beğenilmeyebilir, yapmasın dersin
    olaylar karşısında duruşu beğenilmeyebilir, davranışlarını değiştirsin dersin.

    ama tutup da suratı çirkin, kocasına yakışmamış da demezsin, bu kadar da kötü kalpli olunmaz.
    diyelim ki gerçekten çok çirkin; kadın zaman makinesi ile geri gidip atalarını mı değiştirsin,sizin güzellik algınıza uygun birilerini mi seçsin, ya da herkesin tek tip olduğu tuhaf estetikler mi yaptırsın?

    barış arduç da onun sayesinde bu kadar ün sahibi oldu, hiç ondan bahseden yok.
    kadın ve erkek rollerini değiştirsek, kadın kendini kocası sayesinde ünlü ettirdi, güzelliği sayesinde de kaptı adamı dersiniz.

    ben gupse özay'ı çok mu seviyorum, hayır. ama herhangi bir ilgi duymadığım insanı da savunuyorsam gerçekten rahatsız edici şeyler var demektir.
  • yeterince güzel, yeterince alımlı bulunmadığı için yakışıklı sevgilisine bir türlü layık görülemeyen bu bacımız hemcinslerinden daima sözlü şiddet görmesine rağmen kimseyi sallamadan yoluna devam edip bugün dünyaevine girmiştir.
    bizim her şeyin en iyisine layık prenseslerimiz durur mu, vay bu ne biçim kıyafet, bu ne özensizlik, o nasıl gülmek diye diye yine geniş perspektiflerini toplum dimağının kollarına bırakmışlar.
    sevgiliyken yeterince negative vibe gönderip ayıramadıkları bu çiftin evliliği bozulsun diye daha ne türlü haset enerjileri gönderecekler kimbilir...
    evet siz öyle koca bulsanız kırk gün kırk gece cümle aleme ilan etmek isterdiniz biliyorum tatlışlar, sizin yarınız kadar çabalamadan sizden çok ilgi çektiği için üzgünsünüz.
    o kadar beğeniyorsunuz ki o ay yüzlerinizi, kendinizi içten içe asla o yanınızdaki patates çuvalına layık görmüyorsunuz. o yüzden sizin gibi harika bir tanrıça evde patates soyarken bu kız nasıl bu yunan heykelini elde eder, hazmedemiyorsunuz.

    çok güzel kadınlar vasat tiplerle beraber olduğunda başka parametrelerle birbirlerine denk görebiliyorsunuz oysa. nedir sizin bu birbirinize ettiğiniz! yarın öbür gün siz de ederinizden fazla birini bulursanız, etrafınızdaki aynı mezhepten olduğunuz herkes de arkanızdan bugün sizin bu kadına dediklerinizi diyecek. ağzınızla kuş tutsanız diyecek. oysa belki sizde öyle bulunmaz öyle yüce bir değer var ki, boyunuz kilonuz göz renginiz önem arz etmeyecek bir yunan heykeli için. bu hakkı neden elinizden alıyorsunuz ayol?

    not: hiçbir işini takip etmediğim bir oyuncu.
  • düşünsenize kendi halinde tatlı bir kadınsınız, çok sade bir evlilik yapmışsınız ama en mutlu gününüzde çirkin olup olmadığınız, yanınızdakine yakışıp yakışmadığınız tartışılıyor.
  • ne güzel sakin sakin gitmiş nikahı kıymış. tantanası gelinliği filan yok. çok tatlı bence. ben de böyle evlenmek istiyorum.
  • halbuki burnuna bi estetik, kaşa iki botoks yapsa piyasadaki yeteneksiz, güzel, boş bakan kadınlardan olsa ne güzel ne yakışmışlar diyecektiniz...
    bu devirde yapaylık o kadar modaki güzel olmak imkanı olan herkese çok kolay, ulaşılabilir.
    ancak zeka samimiyet yetenek bunlar o boş suratlar için ekstrem şeyler.
    çok şanslı adam barış arduç bir ömür sıkılmayacağı eğlenceli belli ki komplekssiz, zeki bir eşi var artık.
    mutluluklar diliyorum kendisine.
  • sinema ve dizi senaristi der tanımımı buraya koyarım ve...

    abi bu kadına gülüyorsanız eğer, bu kadının o ses tonuna dayanabiliyorsanız, bu kadının bayağılığına bir şey demiyorsanız size hepsinden komik gelecek bir şey söyleyeyim.
    ossurun bakın daha çok güleceksiniz. bir deneyin bence.

    bu kadın neden hayatımıza girdi ve nasıl oluyorda flim çevirebiliyor o hali ile valla anlamadım.
  • instagram'da #challengeaccepted yazanlar online mı? aha bak bu da kadına şiddet!

    bi düşünün ya! sabah sabah gözünüzü açıyorsunuz, türkiye'nin en popüler sitelerinden birinde sayfa sayfa "çirkinliğiniz" yazılmış. kocanıza ne kadar yakışmadığınız.

    bu içselleştirdiğimiz yılanlıktan kurtulmak zorundayız. size yemin ederim, entryleri yazıp yazıp siliyorum artık. bi bakıyorum o an bana komik gelen şey, baya baya bi kadının/adamın canını yakmak üzerine inşa edilmiş bi şey. ne gerek var?

    gupse özay'a güzel demiycem. "güzel değil ama zeki, tatlı, sempatik, bici bici" şeklinde gereksiz açıklamalar da bulmaya çalışmiycam. çünkü aslında hepsi aynı kapıya çıkıyor. gupse, barış'a "layık" olabilmek için belirli yetenekler sergilemesi gereken sirk hayvanına döndürülüyor. neden?

    şu an çok hoşlandığım biri var ve kendimi ona layık göremiyorum biliyo musunuz? kendimi uzun, zayıf kadınlarla kıyaslayıp duruyorum; kompleksten, kıskançlıktan ağlıyorum. ben bunları nerden öğrendim? babamdan, toplumdan, medyadan, erkek arkadaşlarımdan...

    olay, güzellik ekseninde gibi gözükse de aslında dipte saklı başka bi çirkinlik var:

    (bkz: malum soru)
    verse...

    kadınlar, erkek dünyasında muzaffer olabilmek için bu malum sorudan galip çıkmalılar.

    barış arduç gibi bir adam "herkesi götürebilecekken" neden "böyle" bir kadına "tamah ediyor" ki?!

    esas mevzunuz bu!

    erkekler, kendilerini onun yerine koyuyorlar ve diyorlar ki "ulan bende o tip, o para, o şöhret olucaktı var ya..."

    "ne biçim aşık olurdum" demiyorlar takdir edersiniz ki. hala çatır çuturcular ordusuyla bir arada yaşayıp, ilahi eril-dişil dengesini bulmaya çalışıyoruz.

    kadın kadının kurdudur geride kalsın artık; kadın kadının yurdudur diyelim istiyoruz, bi bakıyosun "ay o ne öyle götüm gibi?!" diyen kadınlar türemiş bu defa da.

    yapmayın ne olur! kendi yaranızdan bilin bunun acısını. beğenilmediğiniz, tercih edilmediğiniz, kıyaslandığınız, aldatıldığınız zamanları hatırlayın...

    o acılar bizi böyle zift karası yaptı. travmalar tekrarlandıkça, başkalarına musallat olup çoğaldıkça iyileşmiyor.

    gupse özay'dan tamamen bağımsız olarak soruyorum: 'sevilmek için güzel olma zorunluluğunu nerde/kimden öğrendiniz?'

    anneniz mi burun kıvırdı? babanız mı çapkındı? sevgiliniz mi göz arsızıydı?

    bi yerde bi acı var. çözelim artık. el ele. omuz omuza.

    dün düşünüyordum, artık uygulamaya geçiriyorum: kadınlar hakkında yazdığım şeyleri gözden geçiricem ve kız kardeşliğe uymayan ne varsa (dedikodu, burun kıvırma, haset, aşağılama...) silicem.

    o kadar normalleşti ki kötülük. o kadar benimsedik ki insan aşağılamayı...

    durun!
    gerçekten bi durun artık ve "ben bunu niye yazıyorum?" diye düşünün.

    size, ona ya da topluma iyilik getiriyor mu? o kişiyi ya da sizi mutlu ediyor mu? kıymetli bir bilgi veriyor mu?

    sıklaştıralım artık şu süzgeçlerin deliklerini. ağzımıza, aklımıza gelen ilk şey, buraya taşınıp kalbî acı ve dil yarası bırakmasın.

    kimse sevilmek için seksi, güzel, süper kariyerli, zengin, arabalı, x, y, z... olmak zorunda değil. gözümüzle, hormonlarla birbirimize çekilip, birbirimizi beğeniriz ama sevmek, kalple başlayıp tüm varlığa dolar. var oluşunuz, bir diğer var oluşu ruhundan tanıyıp sevdiğinde, huzur nedir, bütünlük nedir anlar, "ohh!!" dersiniz.

    bu iki kıymetli insan, birbirinin "oh durağı"; lütfen siz de kendiniz için böylesine bir konfor ve mutluluk dileyin. bunu gönlünden geçiren, bunun için kendine dönüp evreni kucaklamaya niyet eden herkese benzeri bir bir'lik nasip olsun.

    aşk, sevgi; tüm dünyevi olanın (yani görünenin) ötesini görebilmenin marifetiyle donanmışlara bahşedilir. sonra kalkıp da "beni de hiç böylesi bulmaz" demeyin. kendinize bakın.

    barış arduç bulmak istiyorsanız, gupse olun evvela.

    gupse'nin anlamı nedir bilir misiniz?
    gönülden olan, candan, sevecen...

    böyle bir insanın kalbine barış dolar elbet.

    mutlulukları daim olsun, ışıkları da bize ilham...
  • "evimizin balkonunda kendisine kıyasla daha yetenekli bitkiler var..."
  • şu sade beyaz elbise ile tantanasız evlenme olgunluğunda kaç tane kız var,allah mesut etsin.

    tanım:barış arduç'un eşi,ege üniversitesi mezunu ve idolü gülse birsel olan oyuncu.
hesabın var mı? giriş yap