• böyle bir tanım türedi son zamanda.

    olay şu hemen izah edeyim.

    1-) kalın ve satırla kıyılmış büyük hamburger köftesi
    2-) kalın soğan
    3-) muhakkak mekanın özel sosu (siktirin lan oradan. sırmış)
    4-) tek sıra ince marul
    5-) "bunu nasıl yicem amk" diye düşündürten yükseklik (yiyebilmek için elle bastırman lazım muhakkak)
    6-) ne olduğu belli olmayan değişik bir ekmek (ekmeğimizi bile kendimiz yapıyoruz demek için)
    7-) hayvani fiyat

    alın size gurme burger yaptım. 30 lira. gurme ama, öyle king'e donalds'a falan benzemez, gurme bu.
  • şekeri, tuzu ve unu hayatından çıkaranlar için anlam ifade etmeyen burgerdir.
  • çoğunun köftesi gereğinden fazla baharatlı ve gereğinden fazla ek madde barındırıyor. bu yüzden bildiğiniz ev köftesini andırıyor. hatta bu burgercilerin bir kısmı köftelerini "gerçek anne köftesi" diye tanıtarak bunu iyi bir şeymiş gibi lanse ediyor.
    halbuki dünya çapında iyi burgercilerin çoğu köfteleri ya baharatsız ya da çok az baharatla yapar, ve haliyle yerken baskın olarak baharat değil, et tadı alırsınız. kullandıkları kaliteli etin tadını almanızı isterler. o yüzden eti baharata, ekmeğe, soğana filan bulayıp tanınmaz hale getirmezler.

    arada kesin istisnalar vardır; ama bu son yıllarda açılan gurme burgercilerin çoğu ya trend oldu iş yapar diye açıp olayı bilmeden hiçbir özelliği olmayan burgerler yapıyor, ya da milletin ağız tadına uymaz varsayımıyla köfteleri yerel hale getiriyor.

    kaliteli ve yağlı bir etten çektireceğiniz kıymaya sadece çok az worcestershire sos ekleyip (tuzu biberi de piştiği anda ekleyerek) zevkinize göre iki tarafını 2-3-4'er dakika yüksek ateşte pişirerek evde hazırlayacağınız bir burger, bu gurmecilerde satılanların %90'ından daha iyi olur.
    tek sıkıntı düzgün burger ekmeği bulunmaması.

    şu da burada dursun yolu düşenler için;
    (bkz: #52244494)
  • müdavimleri olmaya başladığım mekanlar silsilesi. ankara piyasası için konuşursak önce big bakerla başladı. aslında sözlükte mano, dükkan falan okuyup ağzımızın salyalarını akıtıyorduk bir güzel. big baker'la olan ilişkimiz seviyeli bir biçimde devam etti, hala da devam etmektedir. daha sonra panoradaki timboo cafe ile tek gecelik bir ilişkimiz oldu. galiba ten uyumumuz yokmuş. daha sonra bir istanbul seyahatimde sözlük övgülerinin gazıyla eminönüdeki virginia angus'u denedim. bünyemi en çok tatmin eden yer de burası amma velakin bana uzak. bununla beraber bendeki burger sevdası taurustaki burger house'a yanaşmamış sağladı. çok güzel bir burger yememe rağmen doygunluk olarak tatmin olmamıştım. son bir umut aoç kavşağındaki big bang burger'i denedim. acı sos eksiğiyle (en azından sevmediğim bir acı sos tarzıyla) 1-0 geriden başlamasına rağmen midemin kubbesinde hoş bir sada bırakmayı başardı. şu an big baker, burger house ve big bang burger'le seviyeli ilişkilerim var. ancak istanbul'a gidersem virginia angus'ta bir kaçamak yapacağım.*
  • bir double quarter pounder, bir steakhouse burger tadı vermeyen ama gene de enfes ötesi olan amerikan tarzı burgere türkler olarak verdiğimiz isim.
  • yeni bağımlılığım.

    omad yapmayı düşünüyorum bu hamburgerlerle asdf.
hesabın var mı? giriş yap