• debe editi : bazı entrylerde görünce aklıma geldi, atladığım bir şey olmuş. bu yemekler için şehir ve hatta ülke dışından dahi geliyorlarmış. (!) bırak ülke, şehir ve ilçeyi, bir öte mahalleden bile gelinmez.

    peşin edit : şimdi bazı arkadaşlar "bu insanlar zaten kendilerine gurme demiyor ya da gurme olmak gibi bir iddiaları yok." diyebilir ama videolarının başından sonuna kadar olan her anına bakarsanız "gurme gibi davranmaya çalıştıklarını" görebilirsiniz.

    margarin, eritme tost peyniri ve tavuk sucuğundan yapılan tosta şifa(!), salça ve ayçiçeği yağından yapılan karışıma özel sos, tavuk döner, akciğer kavurma ya da şişe takılan her kıymaya* olağan üstü methiyeler dizip her seferinde "böylesi yok!" diyen bu insanlardan size de gına gelmedi mi? (liste uzadıkça uzayabilir, uzatmıyorum.) gurmesi (!) bir dert; yapanı&satıcısı bir dert. şaklabanlık ve soytarılıkların havada uçtuğu, zerre gerçeklik, samimiyet ve farkındalık içermeyen bu insanlar ve videolarından size de bıkkınlık gelmedi mi? adamlar her an ve her platformda karşınıza çıkıyor, her yeri öyle bir sarıp sarmalamışlar ki, hiçbir şekilde kaçışınız yok.

    şimdi dikkat ederseniz bu videoların genelinde iki tema işleniyor. salaş mekan ve acımamız ve acındırmamız istenilen insanlar. salaş demek, "kirli, isli&paslı, hurda, leş, derme çatma, el arabası " vs. demek değil, şatafat ve gösterişten uzak demektir. ayrıca emek sömürüsü altında acımamız istenilen bazı insanların vergi vermedikleri ve sağlığımızla oynadıkları gerçeğini hiç dile getirmiyorum. bu insanlar ve mekanlar konusunda gerekli tedbirleri almayan bakanlıklar ve belediyeleri zaten allah'a havale ettik.

    şimdi gelelim bu insanların yaptığı en büyük tahribata. ne mi? elbette, çok çok uzun dönemler dünyanın sayılı mutfaklarından olan türk mutfağını getirdikleri nokta ve küresel olarak kaybettiğimiz imaj kaybı. artık dünya insanı türk mutfağı deyince bu insanları ve videolarını görüyor. sonra da "şurada burada böyle araştırmalar yapılmış, türk mutfağı bilmem kaçıncı sırada çıkmış, bu nasıl olur!" vs. gibi cümlelerle kendimizi aldatmaya çalışıyoruz. aslında her şeyin apaçık bir şekilde ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama kendimize konduramıyoruz.

    velhasıl, durum böyle. son olarak malum şeytan üçgenimizi de buraya koymadan olmaz değil mi?

    (bkz: fahiş zam + gramaj düşürme + kalite bozma)

    son söz : ulan bir şeyi de beğenmeyin be! birine de çıkıp kötü deyin. derler mi? demezler. *
  • başından sonuna kadar yüzde 100 haklılık içeren tespit.

    bu arada 15 sene evvel sözlükte uzun entry giren arkadaşlara helal olsun emek vermiş denir, o kişi takdir edilirdi.

    bugün ise ne kadar boş vakti var denip aklınca dalga geçiliyor.

    ülkenin 15 senede nasıl çomarlaştığını şu küçük ornekten dahi anlayabilirsiniz.
  • daha önce de yazdığım gibi bir restoran işleticisiyim. sosyal medya sonrası bu tezgahçılar baya prim yaptı. birkaç tanesini şikayet ettim ama henüz sonuç alamadım.
  • ayhan mortepe, milliyiyici, murat atay, ali miraç aşık, tadım notları, lezzetin peşinde biri gibi kanallar başta olmak üzere, bu şahısların hiç bir damak tadları olmayıp, yedikleri hiç bir yemeği teknik olarak tanıtamayıp, sadece " oov, vaaaov, dehşet, bomba, mermi" gibi kelimelerle anlatan sözde gurme, özde yiyicilerin meydana getirdiği durum.
  • bu güruhta amaç yemek güzellemesi, eleştrisi değil. gastronomik birikimleri çoğunlukla uygun değil zaten. sosyal medya takipçisi edinerek, günün modası olduğu üzere fenomen/ünlü olma ve sonucunda mümkünse para kazanma.

    feysbuk ve insta üzerinden yapılan diğer teşhir faaliyetlerinden farkı yok.

    başlık sahibi yazarın tespitleri doğrudur.
  • ayhan mortepe denilen şahıs eski bir videosunda vedat milor'a laf etmişti.
  • görüyorum ve arttırıyorum.

    bu sülükler kapı kapı dolaşıp beleş yemek yerler mekanın reklamını yapacağız diye. mekan bunlara at yar*** yedirse salya saçak ağız orgazmı geçirirler. sonra o yediklerini video diye çekip youtube gibi platformlara yükleyip onun bunun gariban açlarına izletip para kazanırlar. yaklaşık 1 sene sonra da çok çalışıp hayvan gibi alın teri dökmüşçesine bu videolardan kazandıkları paralarla aldıklar ferrari’leri çekip “bugünlerimize şükürler olsun” diye takipçilerine yaslarlar ve yine aynı o takipçiler de altına “çalıştın hakettin” tandanslı yorumlar atarlar. günün sonunda daha dün açlıktan ağzı kokan sülük zengin olur, onu izleyip hakettin diyen açlar da aç aç video izlemeye devam ederler.

    geri kalan açlar da gelip burada doğruları yazanları gömer. buyrun sayın açlar bizi de burada gömmeye buradan başlayabilirsiniz.

    öğrenmeniz gereken en önemli şey; youtuberlik diye bir meslek yoktur ve her youtuber video çektiği alanda uzman değildir, istisnalar müstesna.
  • türk mutfağını ve yöresel mutfakları yok etmeye ant içmiş insanların bıktırması. yazara sonuna kadar katılıyorum.

    nerede kalitesiz malzeme kullanılan mekan var bunlar orada ve övüyorlar. mark wiens'in varoş versiyonları gibiler. her şeyi beğeniyorlar.

    su katılmış endüstriyel salça bunların evreninde “ustanın özel sosu” oluyor. her şeye tost kaşarı serpilip eritiliyor, tereyağı(şanslıysanız aromalı margarin değil) kızdırılıyor yemek onun içinde yüzüyor. nar ekşili sos terörizmi had safhada. bunların hepsini karıştırınca “ustanın spesiyali” oluyor. bunlardan gazı alan zengin yerler de bu yemekleri alevlerle, suda yüzen kuru buz sisleriyle, kırılan çanak çömleklerle servis etmeye başlıyor. iyice kalite bitiyor.

    gittikleri her yer istisnasız kötüdür demiyorum. ucuz yemek kesin kötü olur da demiyorum. ama göz var izan var. endüstriyel artık malzemelerle yapılmış ne bulursan at tipi yemekler övüldükçe mutfağımız yok olacak.

    türk mutfağı gelişmek için iyi hizmete, standardizasyona, sunuma, malzeme kalitesi denetimine gerek duyuyor. amerikalıların “mexican inspired chorizo lasagna” tipi ne bulursan at yemeklerine özenirsek, üstelik onun da endüstriyel ve pis hallerini översek, bir de bu adamları zengin edersek bu hiçbir yere gitmez.
  • 1. sahne
    -sen bunun içine ne goyuyon de bagam usdam.
    +ev yapımı sosumuz özel,köyden getirdiğimiz tereyağı...-
    -dur sen söyleme ben söyleyem bunun içinde sucuk var!!sucuk di mi bu
    +evet abey..
    *seyirciye dönerek*
    diggad çok önemli!yıllardır bu işi yapıyoruz...
    -hay senin allahına gurban bana bi yarım at da şu köşede tadım yapalım
    (tadımı şimdi bi ısırık,çatal ucu falan sanıyosun di mi?)

    2.sahne

    -evvvet şuna bak şuna şifa bu şifa
    (şifa=bim margarini+bim ketçabı ve pul biberiyle yapılmış sos+bim tavuk kırıntı sucuğu+5 yıldır yıkanmayan endüstriyel tost makinesi)
    +efiyet ossun....
    -usdam şimdi yaparken ben bişeye diggad eddim.herkes tostun kesik tarafını sola yatırır sen sağa yatırdın bunun özel bi sebebi var mı?
    +(ne diyo bu amk...) evet var öyle daha ei oluyor...
    -bi de herkes önce sucuğu atar sonra sosu koyar sen sostan sonra sucuğu koydun bu da bi tat veriyordur?
    +(allah allah yav) evet onu zaten babamdan öğrenmiştim..
    -usdam bide demeden geçemeyecem herkes prizi sol eliyle takar ben dikkat ettim,çünkü dikkatli bir gurmeyim...sen sağ elinle taktın sebebi var mı

    +yahu şimdi sonuçta ustanın eli diye bir şey var,herkes tost yapar biz sanat yapıyoruz.bizimkini yemeden ölmeyin benim babam zaten arapahmettir sanayide herkese sorun tanırlar.burada tost yapmayı biz öğrettik ben 45 yaşındayım 43 yıldır bu işin içindeyim 2 yıl bebek arabasındaydım 1 yıl seyyar geri kalan 40 yılımı bu tükana verdim.

    -oğhh şifa...şifasın sen ustam.zaten bir şey sanayide satıyorsa iyidir!kedinin yattığı yerde yatacan,esnafın yediği yerden yiyecen!
  • aşırı haklı. cidden yemek kültürümüzü bozdular. kalitesiz yemekleri, sağlıksız yerleri övmelerinden bıktım. gitmiyorum tabi ki ama yanlış yansıtmaları da kötü etkiliyor.
hesabın var mı? giriş yap