• marksizmden etkilenen sanatcılar arasındadır. sanırım bu adamın keywordleri "emegin yabancılasması". adamın söyledigi sey su "ürünü yapan kisinin, ürünün sonucuyla bir baglantısı kalmıyor." iste kapitalist toplumlarda over production gerekiyor.
  • adamda maşist peygamberane dil çok baskındır. aforizmik. bu kadar sevilmesi de bence o tür gönülleri okşuyor olmasından...
  • "temsile duyulan anormal ihtiyaç, burada varoluşun sınırında kalmış olmanın verdiği azap verici bir duyguyu telefi etmektedir." (bkz: la societe du spectacle)
  • şayet bir yerlerde 1960'lardan sonra sınıf tabanlı çatışmaların kimlik eksenli toplumsal hareketlere dönüştüğünü söyleyen birini görürseniz sığınılabilecek ilk limanlardan biridir debord. "gerçekten yaşanmış olanın temsili" diyerek temsili hayatlarımızı soru işaretlerine gömer. jean baudrillard'ın simulasyon kurami ile de bağlantı kurulabilir belki.
  • 1952'den 1968 paris'inin devrimci ateşle kavrulan meydanlarına erişen sitüasyonist enternasyonal'in kurucularından ve liderlerinden biri oldu. başta gösteri toplumu olmak üzere kitap ve filmlerinde kapitalizmin toplumsal yaşamı nasıl dönüştürdüğünü, kitleleri nasıl ehlileştirdiğini çarpıcı yaklaşımlarla eleştirdi. 1952'den 1968'e dek avrupa'nın farklı kentlerinde bir araya gelen sanatçı ve entelektüellerle gerek teorik, gerekse pratiğe ilişkin stratejiler geliştirdiler. bunların arasında en bilinenleri tüm paris'in işgalini amaçlayan 'çıplak kent' önermesidir. debord ve arkadaşları, kentin sistemin kodladığından başka türlü gezilmesi için 'derive' stratejisini, reklamlarda ve kitle iletişim aygıtlarınca topluma boca edilen imajlar ve sloganların tersine çevrilerek sisteme geri döndürülmesi için 'detournement'i ortaya attılar. yeni bir şehircilik anlayışından hareket ederek kenti her daim sitüasyonlar (eylem ve durumlar) yarattıkları bir psikocoğrafya olarak nitelediler.

    sosyalist ütopyacılığın ulaşabildiği en üst noktayı temsil eden sitüasyonist enternasyonal'in lideri olan guy debord, 1994'de kalbine ateşlediği bir kurşunla hayatına son vermiştir.
  • "devrimci romantikler olacağız."
  • "gösteri kendini asla sorgulanamayacak olan geniş ve ulaşılamaz bir gerçeklik olarak sunar. tek mesajı şudur: “görünen şey iyidir; iyi olan görünür.” talep ettiği bu edilgen kabulleniş, görünümler üzerindeki tekeli, herhangi bir cevaba fırsat vermeden ortaya çıkışı vasıtasıyla etkili bir biçimde dayatılmış durumdadır. gösteri, insanları boyunduruğu altına alabilme yetisine sahiptir. çünkü ekonomi, onlara zaten tamamen boyun eğdirmiştir. gösteri, ekonominin bizzat kendisi için gelişmesidir.
  • 2-3 aydır topu topu 3 4 entry girdigimi fark ettim, hazır eksi'yi actım aklıma da guy debord geldi bir seyler yazayım.(kimsenin okuyacagı yok ama)

    sıkı bi karl marx hayranı kendisi. ama teorik marksist degil. (intihar eden marksist mi olur?)

    marx'ın "varolusun uzerıne soylenen tek ve son soz intihardır" sozunden etkilenmis olmalı ki, kitabını* yazıp intihar etmis. cunku debord ve marx'a gore, tuketim cilginliginin bu denli ust seviyeye cıktıgı dunya'da, tamamen kapitalizm'in esirisiniz. attıgınız her adım, aldıgınız hicbir karar size ait degildir.

    nihilist-komunist harmanlanınca bu adam cıkıyor herhalde ortaya. cok da gercekci biri, bu duzende yasamam, duzeni degistirmek de imkansız diyip intihar etmis.

    ha fakat adı hic duyulmuyor. ne kadar intihar eden yazar varsa bir sekilde unlu olup bol bol satmıs olumunden sonra. adı, populizm'den uzak oldugu icin mi duyulmuyor yoksa kitapları mı agır bilemedim. ama intihar edip kacıp gitmesini tasvip edemedim.
    hayattan cok sey beklemis debord abimiz...
  • kutsal kitabından bir alıntı ile hatırlayalım.
    “dadaizm, sa-natı gerçekleştirmeden ortadan kaldırmak istedi; sürrealizm ise sanatı ortadan kaldırmadan gerçekleştirmek istedi. daha sonra sitüasyonistler tarafından geliştirilen eleştirel tavır, sanatın ortadan kaldırılması ile sanatın gerçekleştirilmesinin, sanatın aşılmasının birbirinden ayrılmaz yönleri olduğunu göstermiştir”:
hesabın var mı? giriş yap