• pink floyd'un pulse konserinde, ozellikle videodan izlerken hem bassline'lari hem de kendi kendine kopmasi ile takdir kazanan bass player.
  • richard wright'ın kızıyla evlenmiş bir basçıdır ayrıca.
  • coverdale page ve whitesnake ile de çalışmış basçılardan biridir.
  • pink floyd 'un the division bell albümündeki basları çalmış olduğu gibi, madonna 'nın like a prayer albümünde de basçı olarak adı geçen şahıstır.
  • david gilmoura on an island turunda da eşlik eden karizmatik müzisyen. bryan ferrynin de grubunda yer almaktadır. (bkz: 5 temmuz 2007 bryan ferry istanbul konseri)

    klasik bir ingiliz gibi, sıkı bir içici olduğu gözlenmiştir. david gilmour'un syd barrett'ın ölümünden 2 gün sonraki konserinde, nasıl kendinden geçip bir şarkının ortasında sololar yardırmaya başladığını, hislendiğini, dark globeu icra etmeye başladığını anlatırken, gilmour'un her zaman barrett'ı yaşadığından dem vurmuştur. syd barrett çekip gittikten sonra, gilmour'un barrett'ı izlemek için adamlar tuttuğunu, banka hesabına para yatırdığını, "ona baktığını" anlatırken, gene gilmour'la çalışmanın keyfinden, gilmour'un profesyonelliğinden bahsetmiş, roger watersın turnesinde ise waters'ın grubunun hiçbir zaman gerçek hissi yakalayamadığını vurgulamış, waters beyfendiden çok güzel hadiselerle bahsetmemiştir. gilmour için, "on an island turnesinde çaldığı gibi daha önce bile çalmadı; comfortably numb solosunu daha önce hiç bu kadar iyi atmıyordu" demiştir. katılıyorum. (bkz: 11 mart 2006 david gilmour hamburg konseri/@hergele)

    kayınpederi rick wright'ı çok sevmektedir. cep telefonunda rick wright'ın torununun (yani kendi kızının) resmi vardır. her ingiliz ve her müzisyen gibi belaltı muhabbetini sevmektedir, rahattır, yılların verdiği deneyimle, sempatik gülüşüyle ve masaları deviren hafif sakarlığıyla hoş muhabettir. kıyak adamdır.
  • live in gdanskta ne kadar aşmış bir basçı olduğu görülebilir.
  • roger waters'dan kat kat üstün bir basçıdır. hem de çok fazla.

    bu roger waters'ın bir müzisyen olarak değerini tabii ki asla düşürmez.
    ama waters'ın bas gitar hakimiyeti ortalama bir skate-punk grubu basçısından çok da üstün değildir.
    iki üç yıldan fazla bas gitar çalan herhangi bir insan bunu size samimi şekilde söyleyecektir.
  • teknik olarak iyi bir bass guitarist olabilir ancak pink floyd ve david gilmour konserlerinde sahnedeki acayip hareketleri yüzünden kendisine bir türlü ısınamadım. tip olarak kesinlikle silik ve o haliyle roger waters'ın karizmasının kendinde var olduğunu falan düşünüyor sanırım. çünkü sahnedeki görevinin waters'ın yokluğunu doldurmanın değil; sadece waters'tan oluşan bass yokluğunu kapatmak olduğu sıklıkla unuttuğunu düşünüyorum. çünkü geride durmayı hiç bilmiyor. bu kadar silik bir karakterin de öne çıkmaya çalışması eğrelti duruyor.

    zaman zaman roger waters'ın bass tonunu kasıtlı olarak tutturmaması da eleştirilecek bir yön. çünkü david gilmour gibi parçaların gitar sololarındaki değişik varyasyonlar haricinde, orijinal kayıtlarını seyirciye birebir sunmak isteyen yapısına ters düşüyor. tahminimce sırf bu yüzden, guy pratt 90'larda tonu daha iyi tutturabilmek için birazcık pena kullanmaya başladı. waters sonrasındaki dönemde de bu kadar çok tutulmasında, rick wright'ın kızıyla evlenmiş olmasının şüphesiz önemli bir payı var. sonuçta gilmour gibi nazik bir adamın, wright'a dönüp damadın artık bizimle çalmasın demek isteyeceğini pek sanmıyorum.
  • david gilmour live at pompeii'de tanıyamadığım adam. pulse konseri kayıtlarında run like hell vokallerindeki o saçı başı yerinde, fıkır fıkır kaynayan genç adam nerde lan?!? (bkz: 20 ekim 1994 earls court pink floyd pulse konseri)

    çok zalımsın zaman!..
hesabın var mı? giriş yap