• 43 yaşındayım. bugüne kadar yüzlerce kadınla birlikte oldum. ve kadınlara dair söyleyebileceğim çok şey var.

    aptal bir kişi değilim. makina mühendisiyim.

    evet, görüştüğüm her yüz güzel kadından yalnızca üçünün kafası çalışıyordu. geri kalanlar silme salaktı. cehaletten kırılıyorlardı.

    bunun sebepleri üzerine yıllarca düşündüm. araştırmalar yaptım.
    schopenhauer okudum, nietzsche okudum. milena ile kafka arasındaki mektupları inceledim. zoologların insana nasıl baktığına kafa yordum. bazı güzel kadınların dna yapılarını inceledim ve şu sonuca vardım.

    güzel kadın, çocukluğundan beri ilgi gördüğü için kendisini geliştirmeye ihtiyaç duymuyor. ve maalesef aptal kalıyor. ne politika, ne ekonomi, ne psikoloji hak getire. maalesef güzel kadının memeleri, göğüsleri, kalçaları, gözleri, kaşları, kirpikleri kendisine yetiyor.

    bunda biz erkeklerin suçu çok büyük. bizler güzel kadının kendisini geliştirmesinin önünü tıkıyoruz.
  • "fakat, yazgısı kendini işlere vermek olan insana, nefsini idare etmek için ufak bir akıl taneciği yeterli gelmediğinden, ne yapacağını bilmeyen jüpiter, âdeti üzere, akıl sormak için beni çağırdı. az sonra ona, bana layık bir tavsiyede bulundum ve dedim ki: "bir kadın yapınız, insana arkadaş olarak veriniz. kadının çılgın ve havai bir hayvan olduğu doğrudur; fakat aynı zamanda da hoş ve eğlendiricidir, insanla yaşayarak, onun gamlı ve ve somurtkan yapısını, delilikleriyle değişikliğe uğratmayı, yumuşatmayı bilir." platon, kadını akıllı hayvanlar ya da idraksiz hayvanlar sınıflarından birine koymakta duraksar gibi göründüğü zaman, bize yalnız bu hoş cinsin olağanüstü deliliğini işaret etmek ister. gerçekten, bir kadın bilge geçinmeyi aklına korsa, o zamana kadar sahip olduğu deliliğine yeni bir delilik eklemiş olur; zira, insan doğadan fena bir eğilim almış ise, ona karşı direnmek ya da erdemin maskesiyle saklamaya kalkışmak, onu fazlalaştırmaktır. bir grek atasözü şöyle der: erguvana büründüğü zaman dahi maymun, maymundur. bunun gibi bir kadın da -kendini gizlemek için istediği kadar çaba göstersin- her zaman kadın, yani daima delidir.

    kadınların, burada söylediklerime kızacak kadar deli olduklarını sanmıyorum. ben onların cinsindenim, ben delilik'im. deli olduklarını kanıtlamak, yapabileceğim en büyük övgü değil midir? zira, işin doğrusuna bakılacak olursa, erkeklerden sonsuz derecede daha mutlu olmalarını bu deliliğe borçlu değil midirler? her şeye yeğlemekte haklı oldukları şu büyüleri, en gururlu kıyıcıları kendilerine bağlamaya yarayan şu çekiciliklerini ilk önce delilikten almıyorlar mı?

    erkeklerde o nahoş ve vahşi dış görünüş, o kıllı deri, o orman gibi sakal, her çağda taşıdıkları o ihtiyarlık hali nereden geliyor? bütün bunlar kötülüklerin en büyüğü olan ihtiyarlıktan geliyor. kadınların, tersine, yanakları düz, sesleri tatlı, derileri narindir, onlarda her şey sürekli bir gençliğin hoş betimlemesini sunar. zaten onlarda, erkeklerin hoşuna gitmekten başka bir arzu var mıdır? o süslerin, düzgünlerin, hamamların, saç kıvrımlarının, parfümlerin, kokuların ve nihayet yüzü, gözü, deriyi güzelleştirmeye, boyamaya ve gizlemeye yarayan bütün o kozmetik ürünlerinin amacı bu değil midir? eh! bu kadar arzu edilen bu amaca onlar delilik aracılığıyla erişemezler mi? eğer erkeklerde kadınların her şeyine katlanıyorlarsa, bunu salt onlardan bekledikleri hazzı düşünerek yapmıyorlar mı? bu haz, neden ibarettir? delilikten! bir erkeğin, kadının lütuflarından yararlanmak istediği her defada, söylediği anlamsız sözlere, kadınla yaptığı bütün deliliklere dikkat ederseniz, bu gerçeğe kanaat getirirsiniz. demek ki şimdi, hayatın en büyük hazzının kaynağı nedir, biliyorsunuz."

    deliliğe övgü - desiderius erasmus
hesabın var mı? giriş yap