• (bkz: güzel köy)
  • hukukçular sitesi'nde villa tarzı yazlıklar ve olimpik yüzme havuzu bulunur
  • 15 senedir yazlık olarak gittiğim şu sıralar* ise daha çok tiksindiğim* mekan.
  • huzursuz beyle tanışmama biricik vesile, cennet yazlık mekanı. çam ağaçlarıyla*, güzel insanlarıyla, muhteşem deniziyle, yedi cücelerin evi tabir edilen güzel evimizle muhteşem cennetten kopma mekan.
  • öyle türkçe,almanca,ingilizce gibi bir dilmiş bu.sadece bal tadında kelimeler,şeker tadında cümlelerden oluşuyormuş.bir ütopya belki bir serzeniş olarak lanse edilmeye çalışsa da herkesin içinde bir parça yer ettiğinden evrensel olmaya aday bir dilmiş ayrıetten.
  • eski dilde yakısıklı anlamına gelir.
  • genelde "güzelce bir" şeklinde kullanılan zarf.

    örnek:

    güzelce bir uyumak, güzelce bir yemek yemek, güzelce bir kız sevmek (bu pek olmadı galiba)..
  • çocukluğumun yarısı olan, büyükçekmece ilçesinin ilerisindeki küçük köycük..

    kendimi hatırladığım ilk günlerde giderdik "kampa"..o zaman aile içindeki adı "kamp"'tı..o kadar benimsemiştik ki bu lafı , eş dost bile "kampa gidiyor musunuz" derlerdi. bunun sebebi 1967 yılında bizim lazların "yav bi piknik yapacak yer bulalım kendimize" diye arabalara doluşup çadırlarıyla falan bu bölgeye gelip "aaa ne güzel,sakin deniz kenarı" deyip kamp kurmuş olmalarıydı. tıpkı osmanlı'nın kuruluş zamanlarında milletin yaylaya göçüp orayı yurt bellemesi gibi birşey. kamp kurulan arazi denizin kıyısında, plajdan yüksekçe bir yer..davalı, mahkemelik..mahkeme bir yedd-i emin tayin etmiş, onun hesabına para yatırıp kamp kurmaya başlamış bizimkiler her yazın. sonra "bu böyle olmuyor" deyip yakınlarda bir arsa alıp tarlalı, bahçeli bir site kurmuşlar..oldu sana yazlık..ama ismi kaldı hala "kamp"

    güzelce'yi anlatayım. bir muhacır köyüdür. bu yüzdendir ki yakın zamanda köyün meydanına yapılan atatürk heykeli'nin altında "muhacırlar, kaybedilmiş topraklarımızın aziz hatırasıdırlar..k.atatürk" şeklinde bir yazı vardır.özdeyişin gerçek mi uydurma mı olduğunu araştırmadım şahsen..malum, çok fazla atatürk özdeyişi imâl ediliyor bu aralar..

    siyah beyaz yıllarda, köylünün geçim kaynağı hayvancılık, buğday tarımı, kavun karpuz yetiştirme vs.idi....köyün ortasında inekler gezinir, köyün ortasındaki yalaktan su içerler, yolun ortasına sıçarlar idi. yolları topraktı. bir tane camisi, bir tane hoca dayısı vardı. balıkçıları da vardı köyün aynı zamanda. nüfus tahmini yapmam zor ama o zamanlar sanırım 300 kişi ancak vardı bu küçük köyde. bizlerin gelmesiyle köyde yeni bir cins insan türedi: "yazlıkçılar"

    inanır mısınız bilmem ama bu yazlıkçı lazlarla trakyalı köylüler ilk zamanlar silahlı kavganın eşiğine gelmişlerdir. dedik ya eski zamanlardaki göçebe aşiretlerin yerleşimi gibi oldu bizimkisi diye. bizim bu lazlar, köyün biraz dışında kalan bu araziye çadırları kurarlar. erkekler gündüz işe gider gelir vs. çadırların olduğu arazinin etrafına da yer belli olsun diye birkaç kazık çakarlar. köylüler galeyana gelip ellerine tırmık kazma kürek alıp bizimkilerin bölgesine yürümeye başlar. yıl 1970 gibi. lazlar silahlı, sayı 9 erkek. köylüler kalabalık..jandarma polis hak getire..her taraf ıssız.. lazlar çadırların önünde yarım ay şeklinde dizilip ellerini beline atmış beklerler. çoluk çocuk çadırlarda korku içindedir. köylüler kazıkların hizasını geçecekleri sırada içlerinden biri lazların duruşundan huylanır ve ötekilerin önüne geçer :"durun lan, naapıyorsunuz, herifler silahlı"..bir iki tanesi ileri gitmek isterse de lazlar bellerindekini sıyırınca geri dururlar..araya bir iki tane daha aklı selim kişi girince bu büyük facia önlenir. daha sonra arazi için mahkemeden izin alınır, kirası ödenmeye başlar ve sonraki otuz yıl boyunca lazlar orada kalır, kampın ismi de "lazlar kampı" olarak kalır. bu garip olaydan sonra birkaç kez lazlarla köylüler sudan bahanelerle yumruk yumruğa kavga etmişler, sonra zaman herşeyi tamir etmiş, eskiden kavga eden gençler, bugün kahvede birbirleriyle sohbet edip camiye giden hacı amcalar oluvermişlerdir. bizim nesile ise o eski kavgalardan herhangi birşey sirayet etmemiştir.

    1977 yıllarına rastlar herhalde benim ilk hatıralarım güzelce ile ilgili..eskiden vatan caddesi'nden kalkan 302 otobüslerle gidilirdi oraya.. bugünkü aksaray metro istasyonunun olduğu yerden. topkapı'da tercüman binası'ndan sonra doğru dürüst eve falan rastlamazdınız.. küçük çekmece'de biraz yerleşim vardı..ondan sonra yine boşluk... ve sonra büyük çekmece.. arabayla gittiğimiz zaman en büyük eğlencemizdi mimar sinan köprüsü üzerinden geçmek. mümkünse de biraz hızlı geçmek. araba hoplayıp zıplardı o zaman ve biz çocuklar bunu çok severdik. bugün büyükçekmece'nin sahil tarafı denilen, e-5 karayolu'nun deniz tarafındaki kısmı o zamanlar tamamen bostandı. bir tane bile ev yoktu desem yeridir. hatta devebağırtan denilen tepeden aşağıya bakar, adamların bostanda nasıl işler yaptıklarını inceler, aynılarını kendi tarlamızda yapıp yapamayacağımızı tartışırdık.

    güzelce demek bizim için herşeyden önce deniz demekti. istanbul'da kristal gibi pırıl pırıl bir denize girmiş şanslı bir nesildenim..deniz o kadar temizdi ve o kadar sakindi ki, sabah yataktan kalktığımızda mayomuzu giyer ve akşam karanlığı çökene kadar üzerimizden çıkarmazdık. çünkü deniz en büyük eğlencemizdi. bir kumsal düşünün. boyu yaklaşık elli metre, genişliği altı yedi metre. hemen sırtında akrabalarınızın ve bazı arkadaşlarınızın oturduğu barakalar (yazlık evlere taşınınca , önceden oturduğumuz barakalarımızı akrabalara tahsis etmiştik. böylece yabancı insanlar girememişti aramıza). o kumsalda sizlerden başka birkaç aile var sadece..veya güzelce'deki başka yazlıkçılar..it kopuk serseri yok..etrafı kirleten, gürültü patırtı yapan kimse yok...her taraf tenha..deniz pırıl pırıl ..birkaç tane kayık var ki hepsi bizim kampa ait..istediğimizi suya atıp eğlenmek serbest. güzeldi işte güzelce..

    yazlıkçılar sayesinde köylü zamanla zenginleşmeye başladı. ticaret gelişti, yeni dükkanlar açıldı vs..köylü şehirliliği öğrendi bir nevi..sonra her zaman yapılan bir hata yapıldı:pörtleme..

    90'lı yılların başında, güzelce'nin bu sayfiye havası iyice artmıştı..yan taraftaki büyük arazi'de kocaman bir kamping alanı ve yüzlerce çadır..çadırda olmasına rağmen mutlu tatilciler..birkaç yazlık site..kalabalık bir nüfus..süper bir eğlence..öyle ki döt kadar güzelce'de bir ara 6 tane disko açılmış...hasırdan yapılmışı var, salaşı var vs..bunu gören müteahhitler ve para sevdalısı köylü buluştular haliyle..bir yazın geldik ki güzelce'nin her tarafı site dolmuş. abuk sabuk projelerle manyak gibi siteler yapılıyor. kim oturacak buraya, kimlere satılacak meçhul..

    ciddi bir kazık yendi..o siteler uzun zaman boş kaldı. bazıları resmen çürüdü..güzelce o şaaşalı döneme asla gelemedi..yıllar sonra bizim kamp yaptığımız alanı burada ismini vermek istemediğim bir iki siyasi kişilik iç ettiler, türlü bürokrasi oyunlarıyla..barakalar yıkıldı. tam oraya site yapılacakken uğur dündar bombayı patlattı..bombanın etkisi geçsin diye o araziyi birkaç yıl halk plajı olarak açtılar. istanbul'dan ne kadar hırt zırt adam varsa plaja akın etti..denize sıçan mı ararsın, kumsalda piknik yapıp ortalığı leş gibi bırakan mı..hepsi var..bombanın etkisi bitmiştir artık deyip geçen sene inşaata başladılar. hayırlısı artık..

    geçen yıllarda çok güzel bir yat limanı yapılmıştır bu köye..iç edilen arazinin bu marina ile ilgisi olduğu kesindir tabi.sonuçta güzelce; yüzmeyi , yazlık kültürünü, denizi, bir grup çocuk olmanın zevkini, birlikte birşeyler yapabilmeyi, şehirin içinde köy hayatı yaşamayı ve daha birçok şeyi öğrendiğim bir yer olarak kaldı hafızamda...
  • istanbul merkezine yakınlığı sebebi ile pazar günlerini plajında beyaz don defilesi organize ederek geçiren,kumburgaz ve büyükçekmece nin tam orta kısmında kaldığı için belediyelerin bir türlü benimseyemediği,eğer ki mecbur kalıp otobüslerine binmek zorunda kalırsanız kağnı arabasından yavaş bir hızla yaz sıcağında kavrulmanıza sebebiyet verecek şöförlere sahip küçük yazlık beldemiz.
    yine de hafta içi sakinliği ile kafanızı dinleyebileceğiniz yegane yerdir.
hesabın var mı? giriş yap