• youtube'da denk gelince tekrar izlediğim ve hatırladığımdan daha komik olduğunu farkettiğim film. eski filmlerle kıyaslayan arkadaşlar hiç acımadan gömmüşler. biraz da nostalji ağır basmış yorumlarda. imdb'ye girip baktım, nasıl abandıysanız 3 puana kadar indirmişsiniz. üçüncü sınıf amerikan filmleri bile 4 - 5 puan alabiliyorken bu kadar itin götüne sokulmasına gönlüm razı gelmedi.

    öncelikle bir senaryo izleği var filmin. hatta kusura bakmayın ama o bayıldığınız bazı eski hababam sınıfı filmlerinden daha sağlam bir kurgusu var ve espriler gayet güzel güncellenip hazırlanmış ve metne yedirilmiş. kahraman (protagonist) - hasım (antagonist), ana çatışma vs. gayet ortalama üstü senaryoda. örneğin; hababam sınıfı dokuz doğuruyor ve hababam sınıfı güle güle'den - ki birini kartal tibet, diğerini ertem eğilmez yönetmiştir - çok daha iyi bir olay örgüsü, karakter derinliği, çatışma ve kurgu vardır bu filmde.

    filmde eski hababam sınıfı filmlerine dönük güçlü referanslar vardır ve kimi hababam oyuncuları bu filmde de kendilerine yer bulurlar. güdük necmi hala güdük necmi'dir ve çağdaşımız olan hababam sınıfının ağabeyi, örnek kişisi, rol modelidir. sadece halit akçatepe değil mehmet ali erbil de eski filmlerde rol almıştır. filmde baş hasım (protagonist) eski filmlerde olduğu gibi müdür muavini değil müdürdür ve bu tercih anlaşılabilir bir tercihtir zira unutulmasın ki rahmetli münir özkul film çekilirken hala hayatta idi ama sağlık durumu filmde oynamaya müsait değildi. hatırasına saygı duyulmuş ve yerinde bir tercihle merkez karakter müdüre kaydırılmış. zaten o rolü de mehmet ali erbil'den başkası kaldıramazdı (yoksa tanga giyip rol kesecek göt başka kimde var ülkede? - ifade için özür dilerim ama daha oturaklı anlatamazdım)*.

    otuzlu yaşlarımda olan ben ve benim kuşağım 70'li yıllardaki hababam serisine yetişemedik. o dönemin en ünlü isimlerini toplayan seri gayet başarılı olmuştu. bizim kuşak için de en ünlü oyuncular çağdaş hababam serisinde buluşmuşlar. eskiyi nostalji ve melankoli rüzgarıyla yüceltip, yeniyi yermenin, değersizleştirmenin alemi yok. kaldı ki bazı espriler gayet güzel. konu da bizim milletin bayıldığı askerlik kurumu, militarizm ve kadın askerler üzerine dönüyor. kurumu incitmeden ve kurumdan yardım alarak gayet güzel iş çıkarmışlar (hülya avşar'ın oyunculuğu sınıfta kalmış, ben de kabul ediyorum ama mehmet ali erbil döktürmüş resmen ki oyunculuğunu pek tutmam).

    çağdaş dönem hababam üçlemesinin bu ikinci filmi hem öncülü olan hababam sınıfı merhaba hem de ardılı olan hababam sınıfı üç buçuk'tan her açıdan bir kaç adım daha önde. gayet güzel kotarılmış. imdb puanının aksine ben 6 verdim.

    ekleme: şafak sezer müdürün sevimsiz oğlu rolüne cuk oturmuş ve rolün de hakkını vermiş. özellikle cinnet getidiği sahne ve sekanslar muhteşem. açıp açıp izliyorum.
  • mehmet ali erbilin özlemişiz onu farkettim
  • basrollerini mehmet ali erbil ve hulya avsar'in oynayacagi ogrenildigi anda bunyede tik ve segirme seklinde ufak ufak rahatsizlanmalara yol acan filmdir.. gonul ister ki bunlarin oynadigi hababam sinifi ile eski hababam siniflarindan biri ayni anda gosterime girse ve kemal sunal, munir ozkul, adile nasit, sener sen, tarik akan'li kadro bunlari gise de soyle en azindan bir bese katlasa..
  • inşallah sınır ötesi operasyona gönderilirler de biz de kurtuluruz dedirten olay
  • ispanyasından japonyasına, hindistanından meksikasına, dünya yönetmenleri ömürleri boyunca biriktirdikleri üç-beş kuruşla ne şaheserler yaratırken türkiye olarak ne kadar kaypak, gereksiz ve dibe vurmuş bir sinema anlayışımızın olduğunu idrak etmemiz için iyi bir fırsat.

    ben artık bıktım! eşkıya'dan sonra yeni bir bahar yaşayan türk sineması ne kadar da gelecek vaat etmişti halbuki. arka arkaya eşkıyalar, ağır romanlar. tam "hah budur işte, devam" derken bu sektörün de televole espri anlayışına kurban gideceğini bu kadar tahmin edemezdim. saf arkadaşlarımız istedikleri kadar "ne güzel, sinemalarımıza her hafta bir türk filmi geliyor artık" desinler, ama bunlar gelecekse kapansın türk sineması, bitsin. dünyaya daha fazla rezil olmayalım!

    allah aşkına şu afişi bir letonyalıya göstersen taşşak geçer yaa. bu nedir yaa? nasıl bir cürettir? film zaten yerlerde, ona diyecek lafı bile kelime dağırcığımın yetersizliğinden dolayı edemiyorum, bari imajını güzel yapsaydınız. bu afiş, bu fragman, ömür boyu yayınlanacak çünkü internette. çıkıp ta "şu türkler napıyo şu sıralar, bulun bakiyim bana yeni filmlerini?" diyen bir yabancı yönetmene bu filmin afişi gönderilecek, fragman izlettirilecek. yeter ya! ağzına sıçtınız üç kuruşluk sinema keyfimizin. rahat bırakın artık bizi! her hafta sinema salonlarını, vizyona girecek film kontenjanını dolduruyorsunuz boş yere. bi gidin! madagaskar sinemasından film gelsin, ona bile razıyım. adı sanı duyulmamış ülkelerin adı sanı duyulmamış yönetmenlerinin komik bütçelerle çektikleri o eserlere bakıyorum. mizahsa mizah. dramsa dram.. bi de bizim bu günlerce konuşulan filmimsilere bakıyorum. en anlamadığım da türk milleti olarak en geyikçi ve aynı zamanda en içli medeniyetlerden biriyiz anuna koyim, ama gel gör ki ne komedi filmimiz beş para eder, ne diğerleri..

    ama her zamanki gibi bu ne ilk ne de son. "aman ülkem kalkınsın yeter ki" diyen bazı 0-6 yaş zeka seviyesine sahip karton vatanseverler yine gidecek bu filmlere. "hiç olmazsa ülkem kazandı" diycek. ve bu gereksiz yönetmenler arka arkaya sıralayacak beş para etmeyen leş gibi filmlerini ne de olsa paza kazandıkları için. bitmeyecek bu kabus. hiç bitmeyecek amona koyim.

    çıkıp "hababam sınıfı askerde'yi imdb'de ilk 100'e sokalım" diycek yine bazı gerzekler, ondan korkuyorum (ne de olsa benzerlerini gördük) çok bi bok ya imdb'de 100'e girmek.. hala kasaba zihniyeti, adımızı dünya duysun zihniyeti, avrupa avrupa duy sesimizi zihniyeti.. sırf gösteriş meraklısıyız. işlevimiz sıfır. dünya sinemasına kazandırdığımız sıfır.

    son olarak: bu, ve buna benzer allahın cezası filmlere gidenler top olsun, ibne olsun. "gavura gideceğine türke gitsin param, sana ne ayol?" diyenler daha beter olsun. yeter be!

    (bkz: delirttiniz lan beni)
  • sözlükte neyinin yerildiğini anlamadığım film. senaryoysa senaryo, oyunculuksa oyunculuk. filmde yok yok. orijinal hababam serisinden de daha komik. günümüzün küfürlü, osurmalı , sıçmalı senaryosuz boktan komedilerini yapanlara ders niteliğinde gösterilecek film.

    bi de komedi filmi yani nasıl bir senaryo bekliyorsunuz anlamıyorum. ahlat ağacı gibi hikayesi mi olsun filmin. 10 numara film. filmde bir çok ofansif karakter var. bedri binbaşı ile beberuhi'nin sahneleri günümüz komedilerini gömmek için yeterli.
  • aaaaaa kemalpaşa....

    aralıksız 25 dakika bu espriye güldüm ve evet türkiye komedi filmi yapmayı biliyordu arkadaş... nerde 2000'ler komedileri he?
  • şafak sezer'in cinnet sahnesi ciddi güldüren film.

    patatesleri bıçaklaması, patatesi öldüreceğini söylemesi, elinde patatesle kışladan çıkmaya çalışması vs bir patatesle çekilebilecek en komik şey bu sahne olabilir.

    https://youtu.be/pajsytoxxxs 48. dakika.

    kendi içinde de mantıklı bir filmdir. cıvık komedi yaparken son sahnesinde mantıklı bir zemine oturur.

    karakterler arasında kafayı yiyip isyan eden sadece ercüment. geriye kalan bütün karakterler olan bitene normalmiş gibi davranır. son sahnede ercüment rüyadan uyanır, tam o sırada milli güvenlik dersi için deli bedri ile birlikte yatakhaneye rütbeli, üniformalı asker girer. ercüment "baba çok adisin sen ya! o ne ya allah allah! yeter artık ya!" diyerek kendisini camdan aşağı atlar.
  • fularlı ekşi yazarlarınca yerilmiş gayet komik olan türk filmi. sadece ercü'nün patates bıçaklama sahnesi bile eski hababam sınıfı filmlerinin tamamından daha komik. boş nostaljiyi bırakın.
  • rahmetli halit akçatepenin canlandırdığı generalin soyadı etiketinde "ılgaz" yazmaktadır. burada rıfat ılgaza bir gönderme yapılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap