• yazarın (rıfat ilgaz) yarattığı karakterlerle fenerbahce'nin ayni paralellikte olduğu görülmektedir.
    bu sebebten "hababam sınıfının"fenerli olmasi tabidir.
    zira,sinifta kopya cekmek,hirsizlik,saygisizlik,yalan-dolan gibi eylemlere ve sıfatlara övünülerek sahip çıkınılır.
  • hababam sınıfı romanda fenerbahçe'li değildir.
    bu tamamen ertem eğilmez'in bok yemesidir af edersiniz.

    hababam sınıfı rıfat ılgaz'ın bir eseridir.
    fenerbahçe'de yıllarca başkanlık yapan faruk ılgaz'ın bir eseri değildir.

    hababam sınıfının pdf dosyasını indirip hep beraber bakalım:
    http://cepsitesi.net/…-sinifi-bedava-indir-pdf.html
    altta bedava indir pdf linkine tıklayıp romanı indiriyoruz.

    tüm takımları taradığımızda çıkan sonuç şudur:

    kitapta hiç fenerbahçe lafı geçmemiştir
    hatta beşiktaş şampiyon diye bir kere bağrılmıştır. (hababamda demek ki beşiktaşlılar var)
    üç kere galatasaray lafı geçmiştir.

    takımları tek tek arattığımızda çıkan sonuç şudur:
    sayfa 40'ta
    kel mahmut'un hazırlıksız yaptığı sınava
    yılıkmaz hadi:
    "ben son fener - galatasaray maçını yazacağım!" dedi.

    sayfa 80'de
    ön bahçede maç yaparken kel mahmut'un camını kırınca
    beşiktaş punalara göre dördüncü durumdayken, tulum hayri:
    "beşiktaş iki maç sonra şampiyon!" diye başladı. bütün fenerliler, galatasaraylılar tulum'un lafını ağzına tıkmak için çullandılar.
    (demek ki hababam da galatasaraylılar da var)

    sayfa 96'da
    müfettiş kızacak yerde:
    ne o, geç mi kadın yoksa. dedi.
    tulum, hayır efendim, daha vakit var.
    +nereye gideceksin
    - maça
    +ne maça
    - galatasaray beşiktaş

    121'de güdük necmi "fener, fener...." diye yazarak gene maç anlattığını söyler romanda.

    hababam sınıfı aslında rıfat ılgaz ile aziz nesin'in ortak eseri sayılır. hababam sınıfı'nda aziz nesin'in şimdiki çocuklar harika kitabından çok espri bulunur (filmde de kitapta da aziz nesin'in izlerine rastlarsınız)

    fenerbahçe'yi asıl anlatan film karesi budur. yıl 1983. hani hababam hababam diyenlere de bu filmi örnek gösteririm hep:
    https://www.youtube.com/watch?v=pjz3ktvwql0

    rıfat ılgaz, toplumcu gerçekçi bir yazardı.
    totaliter rejimin şişirdiği bir fenerbahçe'yi övebilecek bir eser verecek bir sanatçı değildi.
    entellektüel biriydi, o dönemde olup bitenlerden haberi vardı. futbola dair iki üç kelam yazdığına göre futbola dair olayları da gözlemliyor ve değerlendiriyordu.
    hele hele, saraçoğlu gibi örtülü ödenekten fenerbahçeye para aktaran bir başbakanın, ırkçı hareketlerine birebir tanık oldu. (fenerbahçe yıllarca bu haksızlığı kendi sitesinde gösterdi)
    bu eşit emeğe - eşit karşılık verilmediğini o da kesin bir yerlerden okumuştur.
    bunlar toplumcu eşiklikçi gerçekçi yapısına ters gelebilecek bir şeylerdir:
    http://tarihinizinde.com/sukru-saracoglu/
    burada şöyle yazıyor:
    "1946 yılına gelindiğinde: saraçoğlu’nun “örtülü ödenek” ten, fenerbahçe’ye 5.000 tl. bağış yaptığı söylenmektedir, ancak buna ait herhangi bir belge mevcut değildir. öte yandan, başka söylentilerde bulunmaktadır: bir maçta, fenerbahçe’nin attığı golü ofsayt gerekçesiyle iptal eden yan hakemin hakemlik hayatını bir anda bitirir. yan hakemin hakemlik lisansı bir gecede iptal edilir."
    lakin fenerbahçe bu belgeyi uzun yıllar kendi sitesinden gururla yayınladı.

    rıfat ılgaz'ın toplumcu gerçekçi bir akımın yazarı olduğuna dair:
    http://tr.wikipedia.org/wiki/rıfat_ilgaz
    valilerin, yüksek rütbeli askerlerin, politikacıların, iş adamlarının, belediye başkanlarının fenerbahçeyi kullandıkları, kullanırken de diğer takımları ezdikleri dönemleri eminim o da görmüştü.

    aziz nesin, ise din gibi futbol'un da toplumun afyonu olduğunu biliyordu,
    bunu gol kralı kitabında futbolu ne kadar hicvettiğinden anlayabiliyoruz.

    gelelim, ertem eğilmez neden hababam'ı fenerbahçe'li yaptı.
    fenerbahçelilerde bu pis huyu iliklerine kadar işlemiştir. örneklerle anlatacağım...
    her zaman fenerbahçeliklerini göstermeyi severler.
    hep anlatırım koyu fenerli çok iyi bir dahiliye doktoru ile varoşta çalışıyoruz, bu sağlık memurunun fenerli olmasını istemişti tıp merkezinden anlayın ne kadar fenerli olduğunu. mahallede de çok kürt çocuklar var.
    hastalanıp duruyor bu çocuklar, üzerlerinde galatasaray formasıyla her geldiklerinde, sağlık memuru ve bu başlarlardı:
    "gel buraya pis galatasaraylı" demeye. delirirdim...

    odtü mezunu bir eniştemiz, kardeşim yüksekten korkmasına rağmen onu oradan buradan sarkıtırdı en büyük fener dedirtmek için, bilirdi galatasaraylı olduğunu...
    ki bizim galatasaraylılığımız libya'ya bile başbakan olmuş sadullah koloğlu'ndan geliyordu, ilçemiz pınarhisar'a çok büyük emeği geçmiş türkiye cumhuriyetinin en iyi mülki amirlerindendi arap kaymakam ve galatasaray'a teknik direktör olmuş bir oğul yetiştirmiştir. doğan koloğlu

    diğer takımları tutanlar gibi değildir galatsaraylılar, barış manço'nun kimse galatasaraylı olduğunu bilmez.
    halbuki galatasaray'a marş bile yazabilirdi. kenan ışık'ın galatasaray'lı olduğunu kim bilir. orhan gencebay abimiz mütevazi duruşunu bir kere galatasaray diyerek bozmuş mudur, ki o da galatasaraylıdır.
    mehmet ali alabora gibi duruşunu koruyan sanatçılar galatasaraylı olduklarını hiç açıklamazken, mehmet ali erbil gibi medya maymunları ortalıkta fenerli olduklarını fink atarak söylerler.

    ibrahim tatlıses fenerdir - mahsun kırmızıgül galatasaray
    hangisi şöhretinde tuttuğu takımı sonuna kadar kullanmıştır, bakın...

    ferhan şensoy'u çok severim, o bile galataraylı olmasına rağmen, galatasaray'a hakaret içeren büyük bir şehir efsanesini yazmıştır. ferhan şensoy cem yılmazdan önce açık havaları, salonları doldurduğu stand up'larında (ki meddahlık olarak görüyordu yaptığı işi orta oyuncu olmasından kelle) galatasaray'a ağır küfrettiği bu hikayesini anlatmaktan gocunmaz. ama ben onun galatasaraylılığı ile gurur duyarım.
    http://www.youtube.com/watch?v=dpqebnemn30

    ama bakın fenerli ünlüleri, tek tek sayabilirsiniz... cem yılmaz kadar mütvazi olanları bile son filminde fenerlilerden destek gelsin diye "yaşa fenerbahçe" falan diye bağırtmıştır beşiktaşta yıllarca yaşadığını söyleyen film karakterine. keza beyaz tüm duruşuna rağmen konu fenerbahçe olunca zıvanadan çıkar... kendisini hiç sevmem ama bi şahan gökbakar herhangi filminde galatasaray'ı kullanmış mıdır? sorarım...

    işte ertem eğilmez bu boku yemiştir. ki kendisini ve mizahını taktir ederim. ki ekibinden bi yavuz turgul çıkmıştır o da galatasaraylıdır... ki o ekibine sık sık zeki ve metin'i katmıştır, onlar beşiktaşlı ve galatasaraylıdırlar...

    ertem eğilmez, rıfat ılgaz'ın tüm duruşuna rağmen tipik bir fenerli olarak şike yapmıştır filminde...
    tıpkı yukarıda örneklerini verdiğim benzer sanatçılar gibi...

    hababam'ın en azından bir trabzonspor itirafı vardır, bunun dışında tüm fenerbahçeliliği yalandır!
  • çok da saçma değildir zira fenerbahçe o dönemin kuşkusuz en popüler takımıdır. 73/74 ve 74/75 sezonları türkiye 1.ligi şampiyonluk kupasını kaldırmıştır. bu tip durumların da o dönemki filmlere sirayet etmesi normaldir. bir diğer örneği evvelce yazıldığı üzere turist ömer'dir. başka bir örneği için (bkz: cilalı ibo)
    kemal sunal'ın canlandırdığı inek şaban "biz zaten bu hayatta iki şeyden çekiyoruz: 1. mahmut hoca, 2.trabzonspor" deyişi de boşa değildir, zira 75/76 sezonunda mutlu sona trabzonspor ulaşmıştır.
    aynı kemal sunal 1981 yılında çekilen gol kralı filminde "sonradan olma futbolcu sait" rolü ile 81/82 sezonu şampiyonu beşiktaş'ı sürükleyecektir. 84/85 sezonu şampiyonu fenerbahçe'de o dönem takımda forma giyebilmek için yıkılmadık hayali kalmayan aktörümüz ise 1985 yapımı ya ya ya şa şa şa adlı filmdeki rolüyle (bkz: ilyas salman) olacaktır.

    dolayısıyla hababam sınıfı'nın fenerbahçeli olması bir noktada istatistiği yalanlasa da dönemin türk filmleri açısından absürt değildir.
  • fenerbahçe lobi faaliyetinin yansımasıdır. o dönem parayı onlar daha fazla vermiştir ertem’e hepsi bu.
  • fenerbahçe halk takımıdır. düşün ki gs ve bjk nin stadı avrupa yakasında ama fenerbahçe stadı anadolu yakasında. bu bile başlığa cevap vermek için yeterlidir...
  • trabzonspor un içerde,dışarda demeden fenerbahçe dahil diğer istanbul büyüklerine kök söktürdüğü yıllara denk gelmiş olması da ayrı bir ilginç tarafıdır bu serinin.

    senaristler bile bu eziyeti senaryoya dahil etmeden yapamamış tüm sınıfı üzüntüye boğan bu durumu yaktın bizi trabzon repliğini dönemin en iyi komedi filmlerinden birine ilave etmiştir.

    o yıllarda ki başka bir farklı durum ise deplasman yasağının olmaması hatta istanbul da ki maçlarda bile 3 büyüklerin taraftarlarının bile genelde azınlıkta kalması ve ya da eşit taraftara sayısına göre oynanmasıydı.

    tabi biz fb şapkalı hababam öğrencilerinden başka bir açıyı göremiyorduk ekranlarda...
  • (bkz: özel çamlıca lisesi)

    özel beyoğlu lisesi olsa belki galatasaray’lı olabilirlerdi.
  • bazılarına çok dokunmuş ki bu durum, arkadaş, rıfat ılgaz'ın biyografisinden tutun, neredeyse romanın antolojsini çıkartmış. ertem eğilmez gibi büyük ustaya bile hakaret etmiş.

    yahu bırakın bu boş işleri. bu kadar ezik olmayın. araştırılsa, yüzlerce türk filminde galatasaraylı da, beşiktaşlı da, trabzonsporlu da yüzlerce karakter vardır. kimse nedenini sorguladı mı bugüne kadar?

    adam, belli ki 70'li yıllarda fırtına gibi esen fenerbahçe'nin rüzgarını da arkasına almak istemiş. oyuncular da bunu olumlu karşılamış, izleyici de milyonlarca kez izleyip, eğlenmiş. film, dünya sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir kült olmuş. yazanın, yönetenin, önemli oyuncularının neredeyse hepsi rahmetli olmuş bir başyapıt. kurcalamayın işte, yada kıskanmayın... ne diyeyim?
  • yalandır
  • fenerbahçeliyim ama bir halktakımı muhabbeti yapılacaksa bu altınordu spordur örnektir hikayleri anlayan anlamıştır. he para muhabbetti gireceksek tam tamına halkın sesi bir futbol taraftarıyım. neden mi torpili olmayan aklıyla beyniyle işsiz kalmış bir bireyim.
hesabın var mı? giriş yap