• stajerlik ve asistanlik sürecinde her şeyin en ilgincini düsenmeye iten eğitimin verilmesine neden olan yerdir.

    ral, ronchus dinlerken başasistana gelen çağrıyla acil servise griscelli sendromlu cocugu görmek için koşabilir, saçından bir parça alip mikroskopta bakabilirsiniz.

    hasta sunarken, dünyada 460 küsür vaka olan gorham sendromunu sunmak zorunda kalabilirsiniz...

    görme sıkıntısıyla gelen hastanın gözünde kist hidatik oldugunu öğrenebilir, hocanız tarafından makaleye adınız yazılabilir mesela...
  • en erken randevunun birkaç ay sonraya alınabildiği hastanedir. ayrıca bir çok bölümde telefonla randevu alınmaz, internetten bahsetmiyorum bile, hastaneye gidip oradan randevu alınması gerekir. yorucudur.
  • tüm birimleri için;
    http://www.hacettepe.com.tr/
  • online randevu sisteminden bir türlü muayene sırası alamamak, sinir sisteminizde tahribata yol açabilir.
  • kanser hastası olan ve kriz geçirmekte olan hastaları bile acile kabul etmeyen hastane.

    doğrudur ve tecrübeyle sabittir.

    iş arkadaşımın -rahmetli- babası, dosyası orada, onkolojide olduğu için bir kriz durumunda hacettepe aciline getiriliyor ve alınmıyor. almıyor sülalesini sevdiklerim. ölmek üzere olan adamı almıyor. tanıdık arıyorlar, bir akp milletvekilline ulaşıyorlar ve akp'li milletvekillinin telefonu ile "4 saat sonra" kabul ediyorlar. kısacası buraya allah düşürmesin. fakültesini, giriş puanlarını vıdı vıdı saymıyorum, en iyi olabilirler ama bu hastaneye gitmeyin. bunların şerefi haysiyeti zor zamanlarda test edilmiş ve onaylanmıştır.

    sonradan öğrendiğime göre ölüm istatistikleri ile ilgili birşey dedi bir hastane görevlisi eleman da midem bulandıktan sonrasını hatırlamıyorum valla.
  • acil servise acil mantigindan birhaber insanlarin basvurdugu hastanedir. acil servis triaj ile calisir. olumcul durumda olanlar hic beklemeden iceri alinir, riskli durumdakiler oncelikli olur, digerleri ise bekler. sizin acil dedikleriniz tibbi acidan pek acil olmayabilir ve bu aciliyet paramedik ve doktorlar tarafindan degerlendirilir. dolayisiyla "cok bekledi, öldü" diye bir durum pek soz konusu degildir.
  • randevu sistemi çalışmayan, bizzat gelip almaya kalktığınızda hiçbir şekilde ilgili bölümü bulamadığınız hastaneler bütünü.

    başka hangi alanlarda böyle bilmiyorum ama dünyanın en karışık hastanesi olma konusunda birinci sırada. labirentler, katlar arasında boğulmadan, çıldırmadan ilgili bölüme ulaşabilirseniz hastalığınız kendiliğinden geçiyormuş. bence harika. yardım istediğiniz görevlilerin hepsinin sizi ilk geldiğiniz yere göndermesi de ayrı neşe kaynağı. neyse, iyi eğlendik bugün de.
  • karınca yuvası gibi hastane kompleksi. içine girdim bugün (sanırım çocukluğumdan beri) ilk kez. bir iki kere kayboldum bir kere de yanlış kan verme laboratuvarına girdiğim için nazikçe kovuldum.

    hep gecekondu türü plansız yapılaşmadan kaynaklanıyor bütün sorun. gazi üniversitesi hastanesi de aynı şekilde, ankara üniversitesininkiler de öyle: zamanında hastanelerin bu kadar kalabalık olacağı, bu kadar çok alanda hizmet vereceği düşünülmediği için ufak ufak binalar yapılmış, sonradan yapılan eklemelerle büyütülmüş. ortaya bu karman çorman, girenin çıkamadığı binalar çıkmış. yüzyıllardır aynı vizyonsuzluk (bkz: topkapı sarayı)
  • ne yazık ki devlet hastanelerinden tiksinmeme neden olmuş olan hastanedir.

    babamı basur ameliyatı için genel cerrahiye yatırdık ve ameliyatı iyi geçti. ameliyattan sonra idrar sondası takılmış olmasına rağmen idrarını çıkaramama sorunu ortaya çıktı. nöbetçi asistana durumu söylediğimizde (öncesinde hemşirelere de durum belirtildi fakat doktor olmadan bir şey yapamayacaklarını belirttiler) geldi ve kabaca inceledikten sonra "narkozdan sonra böyle olması normal" dedi ve gitti. ileri saatlerde babam idrar yapamadığı için kıvranmaya başladı, biz de hastanede nöbetçi asistanı aramaya başladık ama bulmak ne mümkün! detaylı bir aramadan sonra (ki eğer bölümde yatan bir hastada acil bir durum olsaydı kesin kaybedilmişti hasta o süre içinde) asistan bulundu, adam söylene söylene odaya girdi ve yüksek bir sesle babamı azarladıktan sonra hemşireye "getirin bana en kalın sondayı" dedi ve babama bağırta bağırta o sondajı yerleştirdi (sondayı çıkaran doktorun dediğine göre normal girmesi gereken miktarın 2 katı kadar sokmuş) acılar ve kanlar içinde geçen bir gece sonrası sabah babam eve gönderildi. sabah muayneye gelen bölüm doktorlarına tam durumu anlatacakken o asistan bağırarak araya girdi ve "gece yaptın ya idrarını ne konuşuyorsun" gibisinde bir şeyler söyleyerek bizi bastırmaya çalıştı, zaten diğer doktorlar da dinlemedi bizi çıktılar odadan hemen.

    sağlık sistemimiz muhteşem, dünya lideri ülkeyiz, ekonomimize laf yok, eğitim o biçim, sağlık müfettişleri çok iyi çalışıyor. bu yüzden bu asistanın hastanede estirdiği teröre takılmaya gerek yok bence (!)
  • doktorların çok iyi de sevgili hacettepe, nerede oldukları belli değil.

    tam gün yasası nedeniyle hastanenin pek çok bölümü bir iki hoca ile hizmet vermeye devam ediyor. geriye kalan profesörlerin tamamı dışarıda hasta başına en az 400tl aldıkları muayenehanelerde hizmet veriyorlar (hizmet?). yapılacak tahliller ve ameliyatlar ile yazılacak reçeteler için ise hacettepe'nin resmi adını kulanıyorlar o kadar.

    diğer sağlık personeli her bölümde aşağı yukarı bir profesör, yanında belki iki tane doçent geri kalanı olduğu gibi uzmanlıklarına çalışan doktorlardan oluşuyor. yani tecrübeli bilgiye ulaşmak çok zor. bunun için ya fark ödeyerek o hastanede kalmış bir profesörden randevu alacaksınız ya da sıradan bir randevu alıp o doktorun tecrübesi yeterli gelmediği durumda hocasına danışmasını bekleyeceksiniz. tercih sizin.

    bu arada bol bol sıra beklemeye, ayakta durmaya, sekreterler tarafından yüzünüze bakılmamasına hazır olun. hatta sıraya girmeyi bilmeyene, okuma yazması olmayan, olsa bile yönergelere uymak istemeyen, köylü kurnazı hasta ve hasta yakınlarıyla cebelleşmeye de hazırlayın kendinizi.

    bir de üzerine programsızlığı plansızlığı ekleyin. en büyük problem bu.

    mesela heyete girmek için dosyanızı teslim etmeniz gereken bir doktor var. bölüme gidip doktoru soruyorsunuz, sekreter size doktorun orada olmadığını ama yerine başkasının baktığını ona gitmenizi söylüyor. ama o da nesi? hemen arkasından ekliyor; x bey de yok şu an, odasına gidip bekleyin. yani a hanım yok, yerine bakan x bey de yok ne zaman geleceği nerde olduğu belli değil, # hasta ise gidip kapıda bekleyecek. allah ne verdiyse artık!! beş dakika mı olur, yarım saat mi olur yarım gün mü olur...

    delirdim!! kampüsün orta yerinde "yangın vaaaar!!" diye bağırmamak için zor tuttum kendimi. çıldırdım resmen.

    ve bu bir bölüme has bir durum değil, pek çok bölüm bu durumda. türk sağlık sistemine dair söylenen insanın sağlam girip hasta çıkması fenomeni burada gerçek oluyor gözümün önünde (bizzat kendim delirdim mesela; jekyll'da mr. hyde'a dönüşümü yaşadım bi anda). çok paranız varsa gidin özel hastanelere hocam, az paranız varsa burada en azından profesörlerden randevu almaya çalışın, hiç paranız yoksa kalender olmaya çalışın. ama zorda kalmadıkça "hacettepe'nin doktorları iyi" diye hastaneye gelmeye kalkmayın sakın. o iyi hocalar iyi paraların peşinden dışarılara gitmişler; kalan iyilerin de gücü yetmiyor bazı şeylere; hastane yönetimi de hem hastayı hem çalışanı hem de doktoru sömürmek için her anlamda elinden geleni yapıyor.

    canınıza yazık.
hesabın var mı? giriş yap