• cennet kapısının nurlu yüzüne, araladığı aralattığı kendisi gibi kapılara, kapıları gördürene selam olsun....
    arabul
    kendini bil.
    kadinlari okutunuz.
    asil kör, nankördür.
    dogruluk dost kapisidir.
    güzel nur gönülden gelir.
    72 millete bir nazarla bak.
    tanriinsanin gönlündedir.
    murada ermek sabirla olur.
    eline,diline , beline sahip ol.
    her ne arar isen kendinde ara.
    en büyük keramet çalismaktir.
    hakikatta sevip sevilen hak´tir.
    okunacak en büyük kitap insandir.
    ol *söz verme, öl* sözünden dönme.
    ínsanin cemali sözünün güzelligidir.
    marifet ehli´nin ilk makami edeb-dir.
    hiç bir milleti / insani ayiplamayiniz.
    çalismadan geçinenler bizden degildir.
    nefsine agir geleni, baskasina uygulama.
    bizim meclisimizin tarafi yoktur (kiblesi)
    ellerin kâbesi var, benim kâbem insandir.
    yolunuza dizinile degil kalbinizle baglanin.
    ílimden gidilmeyen yolun sonu karanliktir.
    aç gözlüler ömürleri boyunca yoksul sayilir.
    düsünce karanligina isik tutanlara ne mutlu.
    bir olalim, iri olalim, diri olalim, gür olalim.
    özü sözü dogru olmayanin imani da eksiktir.
    ya göründügün gibi ol, ya oldugun gibi görün.
    düsmaninizin dahi insan oldugunu unutmayiniz.
    hünkar bektas veli
  • 1209-1271 yillari arasinda yasamistir. su sozu oldukca meshurdur, "hararet sacda değil nardadır. keramet tacda değil baştadır. her ne ararsan kendinde ara, kudüs'te, mekke'de, hac'da değil."
  • milli eğitim bakanlığı'nın, ab'ye uyum kapsamında müfredata eklediği alevilikle ilgili sayfalarda,

    "her ne ararsan kendinde ara, mekke'de, kudüs'te, hac'ta değil." olan sözünü,

    "namaz kılın, hacca gidin." olarak değiştirdiği kişi.

    kaynak: 9 ekim 2008 tarih ve 316 numaralı, haftalık penguen dergisi.

    yorum: size ait.
  • şeriatte, bu senindir bu benim
    tarikatte, hem senindir hem benim
    hakikatte, ne senindir ne benim

    edit:
    marifette ne sen varsın ne ben varım
    illa hu
  • "incinsen de incitme" demesi yeter herhalde...
  • yaşadığı dönemden günümüze felsefesi ve hayat görüşüyle yol gösterendir.
    kendisiyle ilgili bir de çok bilinen kıssa vardır, şöyle ki;

    bir adam kötü yoldan para kazanıp kendisine bir koyun alır. belli bir müddet sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu hacı bektaş veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister.
    o zamanlar dergahları aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu. durumu hacı bektaşi veli'ye anlatır. ancak hacı bektaşi veli, "bunu yemek helal değildir" diye kurbanı geri çevirir.

    bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve aynı durumu mevlana'ya anlatır. mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.
    adam aynı şeyi hacı bektaşi veli'ye de anlattığını ama o un bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve mevlana'ya bunun sebebini sorar.

    mevlana şöyle der:
    -biz bir karga isek hacı bektaşi veli bir şahin gibidir. öyle her leşe konmaz. o yüzden senin bu hediyenin biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
    adam üşenmez kalkar, hacı bektaşi veli dergahına gider ve hacı bektaşi veli'ye mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini birde hacı bektaşi veli'ye sorar

    hacı bektaşi veli şöyle der:
    -bizim gönlümüz bir su birikintisi ise mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun gönlü kirlenmez. bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.
  • iki vasiyeti varmış:

    1. sofralar kurun, yedirin, içirin, doyurun...

    2. kimse kimsenin içindeki canavarı uyandırmasın!..
  • ...
    üç günlük ömür için fani dünyada
    kula kul olmamak kararımız var *
    ...
  • "olur ise ten olur
    canlar olesi degil.."
  • efendim derler ki hacı bektaşı veli, güvercin donuna girip horasan ellerinden anadolu'ya gelmiştir. fakat kolay olmamıştır bu geliş. anadolu'da bulunan rum abdalları onun gelmesini istemezler imiş. güvercin donunda anadolu'ya doğru kanat çırptığını öğrenince hemen kartal donuna girip yolunu kesmeye davranmışlar. hacı bektaşi veli anadolu ufuklarına geldiğinde bakmış ki anadolu semaları kartal kanatları ile dolu. hepsini yararak güç bela inebilmiş bir çepni köyüne. (bugünkü hacı bektaş) ama vücüdu kartal pençeleri ile yaralanmış gayet de bitkin olarak. konduğu duvarın üzerinde bir köylü kadın görür bu güvercini ve yiyecek su verir. buradan da kadınların tarikattaki önemi anlaşılabilir. ve sonrasında hacı bektaş yerleşir anadolu'ya. tarikat da yayılır tüm anadolu ve balkanlar sathında.
hesabın var mı? giriş yap