• "hacı yağı" yani okkalı bir kokuya sahip bu nesne, sakallı amcaların kimi zaman -silah- olarak kullandıkları, bir küçücük kutucuk, içi dolu turşucuktur. hacı görüntüsündeki amca, bir paylaşım yaşatmak amacıyla, gönlünden kopan bu nesneyi özellikle kıllarınızın yoğun olduğu yerlere sürmenizi beklemekte, aynı zamanda "koskoca adamım ben" duruşuyla olgun tawırlar sergilemeye çalışmaktadır.
  • hacı yağı'nı sürmenizi isteyen kişi amca, yaşlılığından ötürü gözleri görmez duruma gelmişse ve etraf biraz kalabalıksa, yaşından dolayı inatçılaşan bu amca, yanlışlıkla tekrar sizi kurban seçebilir... "dede bana sürdün" demekle olmaz, bir kerpeten güçlülüğünde ve timsah çabukluğunda kapar insanın elini, kafasını, sürer, tekrar sürer, boyar insanı...
  • islami kırtasiyelerde filan satılır, raflarda misvak, hacı misi filan bir arada bulunur, alkolsüzdür, bütün dükkanın kokmasına sebep olurlar
  • igrenc kokusu uzerinizden sittin sene cikmayan parfum gibi bisey. bunu suyla karistirip su tabancasina koydugunuzda etkili ve caydirici bir silah ta olabiliyor.kurban, ustunde basinda ne varsa cope atmak zorunda bile kaliyor bazen.
  • genelde cicek kokusu esanslaridir. migreni tetikler. kusturur. kokudan, parfumden, hacidan tiksindirir.
    dini butun sehir ve semtlerde, boynuna tahtadan bir tabla asmi$ seyyar saticilar tarafindan satilir.
  • insanlar ufak yaşlarda iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edemedikleri gibi güzel kokuyu iğrenç kokudan da ayırt edemiyorlar galiba zira dedemlerde olurdu bu zımbırtılardan ve ben bunlarla oynamayı çok severdim. büyüyünce anladım bunları elime alıır almaz annemin neden üzerime atladığını
  • din kulturu ve ahlak bilgisi dersi ogretmenlerinin 14-15 yaslarindaki genc bunyelerde biraktigi deodorant izi.
  • haci amcalarin bu kokuları kullanma nedenleri bütün dişi mahlukatı kendisinden uzak tutup olası günaha girme ihtimallerini ortadan kaldırmaktır.
  • hacı yağı, gerek kokusu, gerek vaat ettiği sosyolojik meydan okuması ile volk islam'dan gayet uzak bir noktada duran, meselenin entelektüel mezvularına asla bulaşmamış ve islamcılığı köylülük retoriği içinde yaşayagelen ahalinin sadece "güzel kokalım" temennisinden ibaret olmayan bir süs unsurudur.

    hacı yağı eskiden sadece hacıların veya yaşlı amcaların hatta cami cemaatinin estetiği iken, 1980'den sonra kendi sınıfı içinde kitleselleşmiş ve imam hatip gençliğinden, nurcu abilere, din kültürü hocasından, "islamcı holding çalışanı yeşil yuppilere" geniş bir meraklı kitlesine ulaşmıştır.

    nereden bakılırsa bakılsın ideolojiktir. "ben dünyevî zevklerden, markalardan, ürünlerden azade, sadece caiz esanslar sürerek kozmetiğe ve modernliğe meydan okuyorum" demektir. bir tür kapalı devre yaşayanlar arasında zaten alışılagelen bir koku olduğu için, dışarıdan nasıl koktuğu anlaşılmaz; anlaşılsa bile, bir tebliğ aygıtı olarak "ben müslümanım" demek olarak düşünülür.

    ben prensip olarak, papaza kızıp oruç bozan*, din kültürü hocasına kızıp dinden soğuyan, cami hocasına kızıp namazdan vazgeçen, mahalledeki kur'an hocasına kızıp ateist olan, yani inanmama özgürlüğünü illa ki bir "dinci"ye bağlayıp meşrulaştıran yüzeysel dallamalara çok gülerim. amma ve lakin ne vakit biri bana "abi hacı emminin teki camide bana hacı yağı sürdü", "dolmuşta sakallı bir amca bileğime pat diye iğrenç bir esans buladı" derse işte ona hak verir, hicranını anlarım, hiç de kızmam. zira hacı yağı, berbat, çıkmayan, gitmeyen, asla terk etmeyen sadık kokusu yüzünden insanda baş dönmesi, kusma, mide bulantısı hatta biraz daha ileri gitse eklem ağrısı bile yapabilen kimyevî bir silahtır.

    koku, marka, kalıcılık gibi kategorileri vardır. hem yolda seyyar satıcılar tarafından satılır, hem de endüstrileştiği için çeşitli markaları vardır. eskiden sadece cam şişeden dökme ya da metal kocaman şırıngayla püskürtme yöntemiyle kullanılırken zamanla ambalajları evrilmiş ve oje fırçası, roll on hatta pritt şeklinde üretilmeye başlanmıştır.

    kullanıcıları hacı yağını başkalarına da sürmek konusunda mahirdirler ve favori mekanları, cami*, toplu taşıtlar*, devlet daireleri* ve fatura kuyrudur. kurtulabilene aşkolsundur.

    hacı yağının bir diğer kullanım alanı da "güzel koksun" diye bu sıvıyı cami halılarına sürmektir. en fecisi budur. hatta yıllar önce diyanet işleri başkanlığı'nın bu iş için ihale açtığını ve ihaleyi markası mekke geceleri olan bir hacı yağının kazandığını dün gibi hatırlıyorum. aklımda kalan diğer hacı yağı markaları ise , zeyd, cuma rüzgarı, cuma esintisi, bad-ı saba, dehn-ul uhd, favaki'dir.

    not: iş bu satırlar, 1993 senesinde bileğime sürülen kokunun hâlâ hafızamdan çıkmaması ve bugün de aynı, tastamam aynı kokuyu vapurda duymamdan ötürü yazılmıştır. hacı yağı olmayan bir dünya mümkündür.
hesabın var mı? giriş yap