• mahallenin en $ik abileri kitabinin yazari, eski futbolcu, ressam, guzel bir abi o da.
  • 1962 doğumlu, eski futbolcu (1978 - 1991 çarşambaspor, bafraspor, samsunspor, ünyespor, adanademirspor, silivrispor, zeytinburnuspor ve gaziosmanpaşaspor) editör ve ressam (samsun 19 mayıs ünv. resim eğt. - heykel böl. mezunu).
    son 1 - 2 yıldır moda olan futbol kitapları serisine mahallenin en şık abileri, işte öyle bir şey ve oynadık gülümsedik diyelim ama; o gol kaçmazdı adlı kitaplarıyla katkıda bulundu.
  • paraya tapan,uc bes kurus fazla kazanmak icin insan satan,agdali bir arabesk yaparak nostalji yapiyorum diyen sahis.en buyuk amacinin televizyona cikmak oldugunu soylemistir.bir ara ntvde goruluyordu,herhalde ntv de sutlamis kendisini.
  • "eserlerinin yalnız küçük bir kısmı bir sanat eserine hayran olmak yerine aşık olunması gerektiğine inanan dost sanatseverlerde bulunan" istanbul sarıyer'deki atölyesinde resim çalışmalarına devam etmekte olan sanatçı. resimleri kadar resimlerine verdiği isimlerde güzel ve etkileyici olan sanatçı. http://www.hakandilek.com/
  • son duydugum macerasiyla yarilmama sebep olmus sahsiyet. sen git belgesel cekiyorum diye trabzon lisesinin sampiyonluk kupasini alip verme, mudur araya mafya koysun da oyle geri alabilsin. tebrikler...
  • elektriksiz.
  • şu sıralar takvim ve fotomaç gazetelerinde yazan, hala ve hala futbol ile toprak saha çamurunun eş anlamlı olduğu delikanlılar için; mahallenin en şık ağabeyi.
  • eksik kalan bir şeyi yazmak istiyorum... bir şiir şöyle imlerdi sahadaki futbolcuları: "yerdeki yıldızları yakama takayım mı abi?" yerdeki yıldızlar? bizim deniz kenarı yıldızkaranlığımız vardı o küçük karadeniz kasabasında. kumluk'ta futbol oynayanlar için üretilmiş söylenceler. hagi hepsinden başkaydı. dedem dizlerini kırıp oturduğu sedirde şöyle derdi: "hacı da ii oolan ha. saalam topçu!" dedem bunu söylediğinde 83 yaşındaydı, hagi 34. yaşı neredeyse bir asra yaklaşan ve son hallerinden sonra futbol izlemeyi kesen dedem, yeniden futbola dönmüştü onun yüzünden. yüzyılın en büyük ironik yazarlarından erasmus şöyle demişti deliliğe övgü adlı kitabında: "hiçbir makyaj malzemesi kullanmadığıma göre yüzüm, en içten duygularımın en güzel aynasıdır!!!" makyajsız ve trüksüz yaşadı hagi bizimle. onu bugünün starlarına göre yıldız sayıyorum. o nedenle onu anlatırken lezzetle konuşuyor ve yazıyorum. hagi hakkında bilinmesi gereken en önemli şeylerden biri çok fakir ve zor bir çocukluk geçirmesi, kariyerinin başlarında yaşadığı sıkıntılardır aslında. hagi'nin kalbi ve akciğerleri değil bir sporcu için sıradan bir insan için bile az gelişmiştir, bu yüzden ilk kulübü farul constanta'da ilk sezonunda çıkacağı her maçtan önce sahada rahatsızlanırsa sorumluluğun kendisine ait olduğunu belirten bir belge imzalamıştır.

    ribery, maradona, zidane
    hagi, kariyerinin başlarında sağlık sorunları ve boyunun kısa olması sebebiyle sıkıntılar yaşamıştır. ancak hagi 13 yaşında iken onu izleyen farul constanta'nın altyapı sorumlusu, yeteneğinden çok etkilenmiş ve üslerine "bu çocuğu izleyin o ileride dünyanın en iyi futbolcusu olacak" diye rapor vermiştir. işte o yüzden onun mücadelesi çocukluğunun rahatsızlıklarını ve ateşi yanmışlığın, o büyük uğraşının öyküsünü saklar içinde. deliliğini seviyor muyuz? belki. onun için "onurumuzsun" yazılı pankartlar açtı futbol izleyicisi. önceleri bu tür 'rahatsızlıklarla' dolu adamların başarı öykülerin biliyorum. hagi, ribery ve hagi... haşarıysa maradona, sessiz suskun bir ateş parçasıysa zidane... dünya en ateşlilerinden birini sundu bize. o ise unutulmaz maçlar, çalımlar, hezeyanlar bıraktı ardında. benim canım dostum şair sunay akın'ın deyişiyle: "bilerek bıraktı başının yastıktaki çukurunu!" kariyer mi? 2000-01 sezonu sonunda galatasaray'da taşıdığı 10 numaralı formasıyla 36 yaşında yeşil sahalara veda etti. galatasaray kulübü, hagi 'nin taşıdığı 10 numaralı formayı 2002 yılına kadar müzeye kaldırdı. 2002-03 sezonunda fatih terim'in tekrar gelişiyle brezilyalı jorge felipe formayı giydi. galatasaray'da 5 sezon forma giydi hagi, kariyerinde en çok forma giydiği ve en çok ikinci gol attığı takım galatasaray oldu. ünlü "10 numara", çektiği sert, isabetli şutları ve frikikten attığı gollerle, galatasaray seyircisini unutulmazları arasına girmeyi başardı.

    attığı goller sonrasında galatasaray tribünleri "i love you hagi" şeklinde tezahürat yaparak hagi'ye olan sevgilerini gösterdiler. real madrid maçında o takımın sol beki roberto carlos'a ne yaptığını görmek isteyenler bileşimin dibini eşelesinler. videolar nasıl bir futbolcu olduğunu gösteriyor zaten. kupa maçında monaco'ya attığı gol... rüyadır hâlâ gecelerimi süsler.

    2. siraya yazilir
    şimdinin starları örnek alacaksa "gerçeklerini tarihle yazıp tarihi yazdığını savlayan" bir takımın örnek futbolcuları arasında hagi ikinci sıraya yazılmalıdır. o bir futbol maçını sadece rakip futbolcularla değil; hakemle, tribündeki rakip takımın seyircisiyle, idarecisiyle, antrenörüyle mücadele ederek oynardı.
    o bir kulübü temsil ederdi, bir zamanı, bir tarihi, olaydan çok olguyu.. onun için ona "i love you hagi" değil "seni çok özlüyoruz!" yazmak istiyorum. -galatasaray yıldızını özlüyor evet... eksik olan bu...- yazdığım mektubu şişenin içine koyup denize salmak...

    http://www.fotomac.com.tr/…/05/30/10un_yeri_dolmadi

    gheorghe hagi güzellemesiyle son zamanlarda en okunulası yazıyı yazan abimizdir.10'a olan özlemimizin ne kadar çok olduğunu hatırlattı bize.

    "bilerek bıraktı başının yastıktaki çukurunu!"
hesabın var mı? giriş yap