• yenilmi$ takimin soyunma odasi;
    - niye pas vermiyorsun ulan ibne.
    - olm heriflerde bi bok yok. adam gibi oynasaydık amına koyardık bunların.
    - niye kaleci getirmediniz lan.
    - olm haftaya yine mac alin lan bu ibnelerle.
    - kac lira verecez lan kelle ba$i.

    galip takimin soyunma odasi;
    - sigara verin lan.
    - olm haftaya yine mac alin lan bu ibnelerle.
  • kankalı erkek ortamının en kral mevzusu ego şişirmecedir. erkekler bunu yaparlar, yaparlar, yaparlar ve bir süre sonra pek de sorgulamadan bunun harbiden lavukluk olduğunu farkedip, ego şişirme mevzusunun dalgaasına kayarlar. zaten en keyifli tarafı ordadır. kadınlara baktım, benzer durumlarda, birbirlerine periyodik giydiriyorlardı. arada sırada "kadın kardeşliği" çağrıları yükselse de birinden, pek de hızlı savuşturuyor; birbirlerinin keyfini bir güzel baltalayıp, hepsi içi şiddet toplu ayrılıyorlardı böyle toplu eylemlerden. şarkılara sordum, söylemediler.

    bu ego şişirmece dalgasının ve hafif ince ayarların ise en kıyak olduğu yerlerden biri de malûm, halı saha maçı sonrası soyunma odasıdır.

    iki, üç kanka. 8 ayda, 3 senede bir yapılan maçlar... herkes bitik, sahada futboldan çok bir utanç tablosu var; herkesin rezil olduğu belli ama eski toprak ya bunlar, birkaç güzel hareket de olmuş tabii.

    cesur: ya dumbat'çıım rövoşotayı da patlattın, klasiğini yaptın yine.
    dumbat: ayakkabı kayıyor be cesur, yoksa biliyosun... turat güzel pas yuvarladı orda yalnız.
    turat: yalnız dumbat'çım, sen böyle kendini yere atınca bir şey olacak sanıyorum; bi ortalık sarsılıyo sanki. cüsseye pek gitmiyo rövo sanki?
    cesur: ama abi burda estetik aramayız, bu dumbut klasiğidir, her maçta bi doz verir.
    dumbat: onu bırakın da baro, cesur'a attırdığım goldeki çalımda bi klas var yani. ama cesur'un top kontrolü olsun, son vuruşu olsun, hatıraları sarsan o selebrasyonu olsun... düştü gerçi ama pek fark edilmedi ha turo?
    turat: cesur'un sol ayak zaten soket gibi. direkt takıyorsun soketi konkam canım, kızma olim, sen olmasan gol atamazdık barocüm.
    cesur: güzel oldu ha hocam, şöyle üç beş maç daha, açılırız, gerçi turat'ın ihtiyacı yok maşallah, sahanın dinamosu. sahada böyleysen yatakta kimbilir?
    turat: yanii...
    dumbat: kanka şampuan aldınız mı ya?
    cesur: abi ayıpsın, kralından.
    dumbat: ya cesur'cum kendine bakıyorsun biliyo musun? yani böyle bakımlı bi erkek, kalite şampuan, mis kokular, yani kızlar sana koşmasın da bana mı koşsun...
    turat: yalnız yataktaki performansı siz düşünün. ful artı ful ereksiyon.
    cesur: turat'cım zaten farkındayız şu an ereksiyonunun. pek akıldan çıkacağa benzemiyor.
    turat: ha, pardon abi.
    dumbat: baro şimdi bi tantuni olacak, yanında bira şöyle, limonlu.
    turat: gusto'nu yiyim canım benim. tam keyif insanısın. seni alan, keyfinden ölmezs şerefsizim.
    dumbat: estağfurullah kankori... mesela tatlı ve yöresel lezzetler konusunda cesur kardeşimizin engin birikimi takdire değerdir.
    cesur: ama bisküvi denince akla, hemen onun adı gelir. turat, turat, turat. küçük sürprizlerin; büyük mutlulukların anahtarı, küçük mutlulukların yaratıcısı.
    turat: yalnız o serbest vuruş olayı çok yaratıcıydı dumbat'cım. harbiden hastası oldum.
    dumbat: ama gözgöze geldik orda cesur'la, hemen bi bakışta anladı mevzuyu. gözler çakmak çakmak.
    cesur: abi sigara?
    turat: siporcuya?
    cesur: bizdeki manda yüreği, öküz ciğeri be kancacım, senden iyi olmasın.
    dumbat: parlat bi tane be konka.
    alporti: rövoşotayı sen hep yapıyon dumbut. niye yapıyon abi?
    tarcan: abi paralar... müthiş oyundan dolayı üçünüzden para almıyorum. abi çok neşeli maç oldu, süper eğlendik sayenizde, böyle dalgasına olunca daha güzel oluyor.
    dumbat: ya ama acı sktiler.
    cesur: acı sktiler abi.
    turat: çok acı sktiler.
    dumbut: turat al şampuanı, kalite.
    alporti: turat... sıçırtan mı abi o elindeki.

    tabii bu ayarsızca ayarlı ve şişirmeceli ortam evlere dağılana kadar devam eder. lakin kimi zaman maç öyle deli geçer ki, aynı muhabbetin çok daha ciddisi döner. ama kimse, bir diğerinden bahsetmez. herkes kendi savaşını vermiştir sahada.

    cesur: dallamaya bastım orda çalımı, üç kişiyi geçtim ortayı yaptım, atamadı abi herif.
    dumbut: abi süperdi. mna koyduğum kaç tane top attım, dokunsa gol ya; yüzde yüzlük... lakayit oynuyor dürzü, bizim kıçımız çatlıyo sahada
    turat: abi çok çalıştın harbiden. ama defansa gelmediniz. tek başıma ızbandutlarla boğuştum durdum kardeşim.
    o odadaki tüm takım üyeleri: evet, abi defansa gelmediniz, yardımlaşma yoktu. turat tek başına kaldı.
    turat: lan tek başımaysam demek ki siz de gelmediniz.
    alporti: turat'ciim, ızbandut'lar sıçırtan mıydı abi?

    gibi çeşitlenir gider. lakin yenseniz de, yenilseniz de fikir aynıdır. "spor güzel şey be, aslında her hafta yapsak..." bir sonraki maç 2 yıl sonradır.

    tabii "spor güzel şey" mevzuu aslında maç sonrası klasiklerinin de anahtarıdır ki o başka bir başlıkta incelenmeli:

    "paslanmışız be..., adamlardan ikisi amatör kümede oynuyormuş abi..., beşiktaş'taki saha da güzeldi be abi sahadan oldu biraz da..., kaleci iyiydi kaleci..., herif de hemen çalıyor düdüğü, bıraksa tam gole gidiyorduk ha..., defanstaki göbekli çok faullü oynadı yalnız..., hamlamışız, hamlamış..biraz şeyapsak, biz bunları var ya..., kayıyor abi saha..., pazartesi işe gidemem abi ben..., içme şu sigarayı abi spor yapmışız bak..., abi defans, geri dönmüyoruz..., cebi sahada unuttuk ya..., araba var mı abi... eczaneye bi uğrayalım giderken, ben bandaj... sıçırtan mı abi o?"

    hepsi birbirinden değerli klasikler. lakin en neticesinde herkesin kafasında "spor güzel şey" fikri, hepiniz kutsanmışsınız, kızgın da olsan memnunsun spor yapmaktan, aklında sanki tarihe geçecekmiş gibi değerli olan,"o golü bi atsaydım" düşüncesi, mücadeleni de verdin ya, hiçbir şey için uğraşmadığın kadar, artık günlerce tembel tembel yatma hakkın var gibi, cep telefonunu açarsın, "ha bi tanem, bitti geliyorum, valla hamlamışız, yok ya, yok canım, ya attım bi kaç tane ama, yok valla attım, ama maksat sipor. ha, bişey lazım mıydı? tamam bitanem geliyorum, öpüyorum." dedikten sonra sonra ejderha yakalamış gibi gururla eve dönüş yolu. malum "sevgilimiz de var oğlum, öyle boş değiliz" havası, hem arkadaşlar da şişirmiş zaten. bir yerde ayrılır vedalaşırsın arkadaşlarınla. yol ev yolu, azcık yağmurlu. "amına koyim ot geldik saman gidiyoruz" der bi sigara yakarsın. "hep yalnızsın lan aslında şu dünyada" saptamasını yapar, yorgun adımlarla eve uzanırsın.

    8 ay sonra yeni bir maça giderken, 8 ay önceki maçta giydiğin çorabı, atleti, donu bulursun sırt çantanda: "lan bu halı saha hadisesi de paso pislik ha!". zaten geç kalmışsındır, çantayı olduğu gibi alır, soyunma odasına gider. aynı küflü tesisatı tekrar giyer. maça çıkarsın: "hoca bak çok sert vururum. bak sert vuruyorum!"

    - sıçırtan mı abi?
  • halı saha maçlarının esas eğlenceli kısmıdır gözümde.
    yenseniz de yenilseniz de eğlencelidir halı saha maçları sonrası soyunma odaları. kaleci ve takımın nisbeten yetenekli oyuncusu (yıldızı diyelim..) asla ve asla yaranamamışlardır. fedakarlık yapmış, bütün maçı kalede geçirmiş içten içe teşekkür bekleyen kaleci ''ulan bütün topları içeri aldın. adamlar nerden vursa gol oldu a.q...''; golleriyle maça damgasını vurmuş ve maçı takımına kazandırmış olan oyuncu ise ''abi tamam iyi oynuyosun da, sen de hiç pas vermiyosun be abi.'' kabilinden eleştirilere muhatap olurlar.
    köşede bir yerde maçın heyecanını, hırsını, sinirini halıların üstünde bırakmış, bir nevi bir oğuz çetin asaletiyle tüm bu tartışmaların dışında kalmayı başaran ve ne hikmetse genelde stoper oynayan ağır abi sakin sakin giyinmektedir.
    maçın organizatörü olan arkadaş hesabın üzerine kalması korkusuyla hatırlatma kabilinden ''adam başı yedi ikiyüzelli. paralar bozuk olsun beyler'' der.
    ve takımda illa ki deodorant getirmeyi akıl etmiş biri vardır. pek çaktırmadan sıkıp çantasına atmaya çalışır ama nafiledir. o pis kokulu soyunma odasında sıkılan axe africanın kokusu saniyesinde herkesin burnuna gelir ve kafalar hemen oraya çevrilir. ''amcaoğlu at bakalım şu deodorantı.''
    netekim halı saha macı sonrası soyunma odası halı saha maçı organizasyonunun asıl eğlencesidir.
  • maçta forvete kızıp deliren kaleci ile, tüm gollerin kaleci hatasından yendiğini öne süren forvet arasında ateşli tartışmaların yaşandığı ortamlardır.
  • anahtarının kimde olduğunun belli olmaması sebebiyle her seferinde geç açılır. anahtarın olduğu kişi mutlaka en son gelir ve kapının önünde yüzleri kıpkırmızı, su gibi terlemiş, öfkeli kitle birikir.
  • mac sirasinda yasanan tartismalarin, cikan kavgalarin buyudugu, alevlendigi ortamdir. araya diger oyuncular girer ve genelde kan dokulmeden olaylar buyumeden yatistirilir. taraflar sakinlestirilir ve "lan siz arkadassiniz , her hafta oynuyoruz yakisiyor mu size, oglum surda dalgasina mac yapiyoruz deger mi, yuz yuze bakiyoruz ayip degil mi beyler" seklinde diyaloglarin sikca yasandigi yer olarak da bilinir. yazlar terli ve sicak, kislar terli ve soguktur.
  • eşsiz benzersiz ter kokusu içinde heyecanlı bir şekilde maç kritiği yapılan, herkesin maç sırasında kendi yaptığı olumlu bir hareketi hararetli bir şekilde birbirine anlatmaya çalıştığı ortamdır. ama şöyle bir gerçek vardır ki kimse birbirini dinlemez.
  • görsel, işitsel, kokusal her yönden tutarlı bir atmosferdir. senden önceki oyuncuların sinmiş kokusunu da barındırdığından tarihsel bir dokusu olduğu söylenebilir.

    çirkin bir estetiği vardır. herkes konuşur kimse birbirini dinlemez, aniden herkes susar. sonra hepsi aynı anda yeniden konuşmaya başlarlar. uzakta birileri yıkanıyordur onun şapırtıları ve terlik sesleri gelir. birisi o kadar ses yetmiyor dercesine fön makinasını açar... tam kokuya alıştık derken herkes aynı anda deodoranta abanır tam curcuna olur.

    en kötüsü de kokunun alçak bölgelere sinmiş olduğu bu ortamda yere telefon, bozuk para, vs. düşürmektir.
    asıl eğildiğin zaman içine çekersin o esansı...
  • maglup takımın bir an önce kaçmak istedigi galip takımın bir türlü terkedemedigi mekandır genelde.
    maglup tarafta genelde takımı kuranın agzına sıçılır.
    yine böyle bi maç sonudur.rakip 3. lig topçuları ve besyo ögrencileri karışımıyken bizim takım bizim yurdun 8 derece miyop ineklerinden oluşmaktadır.rakip dalga geçmiştir bizimle sahada ama maç sonu cool takılmaktadırlar.maglup takımın soyunma odasında huzur bozan bi sessizik söz konusudur.odada birkaç tane galip takım oyuncusu da vardır.birinin bu sessizligi bozması gerekmektedir.ben çok ama çok ciddi bir tavırla:
    -arkadaşlar müdüriyetten geliyorum
    -(herkesin başı havaya kalkar beni dinlemeye başlar ciddi ciddi)ne diyolar!!
    -ya arkadaşlar.15 yiyen takımdan ücret almıyorlarmış.biz 14 te kalmışız.of of
hesabın var mı? giriş yap