• enteresan olan odur ki, bu kanun teklifini verenler ve ilk imza edenler, müdafaa için konuşmak için kürsüye çıkanlar umumiyetle devrin ilmiye camiasına mensup idiler. şeyh saffet efendi (sözlükte şeyh safvet olarak açılmış başlığı), bunların başını çekiyordu; bu işlediği affedilemez kabahat yüzünden şair hüseyin vassâf onun hakkında, ''yarabbi onu ateşinde kavur, şeyh saffet oldu gâvur!'' mısralarını düzecekti. ikincisi, devrin kıymetli okullarında akademisyenlik yapan hukuk metodolojisi (usûl-i fıkh) hocası ve adliye nazırı mehmed seyyid beydi. ilginç olan, bu hocaefendi, daha evvelden yazmış olduğu ders kitabında (usul-i fıkh medhal) hilafetten ortodoks islâm kamu hukukuna göre tanzim edilmiş bir şekilde bahsederken, yani lüzumlu ve vacib bir müessese olarak takdim ederken; 1924'te meclis kürsüsünde ''hilafet basit bir memuriyettir, hükûmet demektir, kur'an'da bundan bahis yoktur'' gibi sözlerle alenen yalan söyleyecektir. daha evvel sultan hâmid'in tahttan indirilmesine dair fetvanın metnini yazan elmalılı hamdi yazır'ın da çeşitli hususlarda mehmed seyyid bey ile mutabık olduğunu ve meşrutiyet idaresini savunurken halifeliği arka plana itmek için çeşitli dinî deliller öne sürdüğünü ismail kara gibi muteber akademisyenler çalışmalarında iddia etmişler ve delillerini sunmuşlardır.

    peki sonra ne oldu? mehmed seyyid bey istifaya zorlandı, zorla mevkisinden alıkonuldu, bir sene sonra da akademisyenliğe dönmüş iken teessüründen vefat etti. çünkü kabine, avrupa'dan medenî kanun iktibas etmek ister iken mehmed seyyid bey kadîm islâm hukukuna dayanarak bir metin hazırlanmasında ısrarcıydı. elmalılı hamdi yazır, medreseler kapatılınca sıkıntılara duçâr oldu ve geçinememeye başladı, ardından istiklâl mahkemelerinde idama mahkûm edildi, tevkif edilerek ankara'ya götürüldü. orada bir şekilde beraat etti fakat ardından şapka kanunu çıkınca, kalan ömrünü sarığını çıkarmamak için evinde geçirmeye mecbur oldu. şeyh saffet ise, kemalistlerin kullanıp attığı bir oyuncak olarak kaldı, bu meselenin hallinden sonra bir daha mebus falan olamadı.

    işte kimi âlim olduğu hâlde siyasete bulaşan, kimi modernist ve cahil, kimi idraksiz ve kötü niyetli olan bu hocalar kemalist inkılâbın elinde oyuncak mahiyetinde kullandılar, işleri bitince de çöpe atıldılar. allah akıbetlerini bildiği gibi eylesin!

    bu kanunun aleyhinde olanlar ise galatasaray lisesinden avrupâî bir tahsille mezun olmuş bürokratlar ve ordu mensuplarıydı. heyhat, islâm'ı müdafaa kimlere kalmış...
  • bir yandan istiklal savaşı verirken 18 kasım 1922'de halife seçiyorsun ve 3 mart 1924'e kadar da bu sistemi yürütüyorsun. peki ne oluyor da 1,5 yıl devam eden sistemi değiştirme gereği duyuyorsun. çünkü islam'a düşman ve kafir insanlar tarafından yönetiliyor devletimiz. bu cumhuriyet ve atatürk düşmanlığı size tarihi her türlü çarpıtma ve yalan söyleme hakkı vermiş oluyor sanırım. bu söylenen yalanların da inancınıza hiç zarar vermiyor oluşu enteresan. benim bildiğim islam bu değil halbuki!

    hilafetin kaldırılmasını bu kadar dert edip, mustafa armağan gibi sahte ve yalancı tarihçiler eliyle açıklamaya çalışanların asıl yavuz sultan selim han'ın halifeliği nasıl aldığını (kafaları basıyorsa) sorgulaması gerekir. ayrıca halifelik ya da hilafet müslümanlık için gerekli bir kurum olmamıştır, değildir de! doğduğu günden bu yana inancın değil siyasetin ve gücün makamıdır hilafet.

    "allah dileseydi şirke düşmezlerdi. biz seni onların üzerinde bir koruyucu yapmadık. sen onların üzerinde bir vekil de değilsin." (enam 6/107)

    "sen sadece bir uyarıcısın. her şeye vekil olan allah'tır." (hûd 11/12)
  • 93 yıl önce bugün hilafetin ilgasına ve hanedanı osmaninin türkiye cumhuriyeti nemaliki haricine çıkarılmasına dair kanunile gerçekleştirilmiş olan kutlu olay.

    yıl dönümü anısına o güzel maddelerini hatırlamakta fayda var.

    --- spoiler ---

    birinci maddehalife haledılmiştir. hilâfet, hükümet ve cumhuriyet
    mâna ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan hilâfet makamı mülgadır.
    ikinci madde — mahlû halife ve osmanlı saltanatı münderisesi hanedanının erkek, kadın bilcümle âzası ve damatlar, türkiye cumhuriyeti memaliki dahilinde ikamet etmek hakkından ebediyen memnudurlar. bu hanedana mensup kadınlardan mütevellit kimseler de bu madde hükmüne tabidirler.
    üçüncü madde — ikinci maddede mezkûr kimseler işbu kanunun ilânı tarihinden itibaren âzami on gün zarfmda türkiye cumhuriyeti arazisini terke mecburdurlar.
    dördüncü madde — ikinci maddede mezkûr kimselerin türk vatandaşlık sıfatı ve hukuku merfudur.
    beşinci madde — bundan böyle ikinci maddede mezkûr kimseler türkiye cumhuriyeti dahilinde emvali gayrinıenkuleye tasarruf edemezler. ilişiklerinin kat'ı için bir sene müddetle bilvekâle mehakimi devlete müracaat edebilirler. bu müddetin mürurundan sonra hiç bir mahkemeye hakkı müracaatları yoktur.
    altıncı madde — ikinci maddede mezkûr kimselere masarifi seferiyelerine
    mukabil bir defaya mahsus ve derecei servetlerine göre mütefavit olmak üzere
    hükümetçe tensip edilecek mebaliğ ita olunacaktır.
    yedinci madde — ikinci maddede mezkûr kimseler türkiye cumhuriyeti
    arazisi dahilindeki bilcümle emvali gayrimenkulelerini bir sene zarfında hükümetin
    malûmat ve muvafakatiyle tasfiyeye mecburdurlar. mezkûr emvali gayrimenkuleyi
    tasfiye etmedikleri halde bunlar hükümet marifetiyle tasfiye olunarak
    bedelleri kendilerine verilecektir.
    sekizinci madde — osmanlı imparatorluğunda padişahlık etmiş kimselerin türkiye cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkuleleri millete intikal etmiştir.
    dokuzuncu madde — mülga padişahlık sarayları, kasırları ve emakinisairesi dahilindeki mefruşat, takımlar, tablolar, asarı nefise ve sair bilûmum emvali menkule millete intikal etmiştir.
    onuncu madde — emlâki hakaniye namı altında olup evvelce millete devredilen emlâk ile beraber mülga padişahlığa ait bilcümle emlâk ve sabık hazine i hümayun, muhteviyatlariyle birlikte saray ve kasırlar ve mebani ve arazi millete intikal etmiştir.
    --- spoiler ---

    ayrıca alakalı olabilecek (bkz: ölülerini bile mezardan çıkarıp atmak lazım gelir)
  • "3 mart 1924 günü urfa milletvekili şeyh saffet efendi ve elli üç arkadaşının verdiği; hilafeti kaldırılması ve osmanlı soyundan olanların yurt dışına çıkarılması hakkındaki önergeyi kabul ederek yasalaştırdı.

    hilafetin kaldırılması, devlet ve toplum yapısında yer etmiş, din inancıyla ilişkili, dörtyüz yıllık bir kurumun varlığına son verilmesiydi. "

    kaynak : tbmm tutanak*
  • 94 yıl önce bugün gerçekleşmiş olay.
  • kısaca m.k. atatürk “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demiştir. kutlu olsun. demokrasimiz için mükemmel büyüklükte bir adımdır.
  • (bkz: kutlu olsun)
  • 3 mart 1924'de türk ulus'unu yüzyıllardır etkisi altında bırakan unsur genç türkiye cumhuriyeti'nin benimsemiş olduğu inkılap'lar sonrasında kaldırılmıştır.

    osmanlı bünyesinde halifeliğin geldiği nokta 92. halife üçüncü mehmet tarafından gerçekleştirilen aşağıdaki olaydan görülebilir.

    (bkz: 19 kardeşini boğduran osmanlı padişahı)
  • "hilafetin kaldırılacağı söylentileri çıktığı zaman en fazla telaşlanan ülke ingiltere'dir"

    "1. dünya savaşına girdiğimizde sultan cihat ilan etti, hiçbir işe yaramadı"

    murat bardakçı

    https://www.youtube.com/…ch?v=2fkufjket9i#t=127m01s
  • atatürk'üñ "iyi ki yapmış" dédiğim inkılaplarından biri.
    adam* hilafeti kaldırdı*, laiklik ilkesini anayasa'ya koydu* bu ilke 100 yıldır devletin eñ öñemli ilkesi olarak kabul édildi ama içinizde hâla türkiye'ye islam devleti diyen hayvanlar var. türkiye cumhuriyeti lâik bir devlettir! kanunlarında ve ya politikalarında herhangi bir diniñ* étkisi olması anayasa'ya aykırıdır. türkiye'ye islam devleti démek laiklik ilkesine dolayısıyla anayasa'ya karşı gelmektir. buna rağmen insanlar türkiye'niñ islam devleti olmadığına inanmıyor, bir de hilafet kaldırılmamış olsa gel de añlat...
hesabın var mı? giriş yap