• hamileligi yasamadan once ben de boyle dusunuyordum. gobeginde bir canli var. hareket ediyor, uyuyor, uyaniyor, hickiriyor. hatta son aylarda durum o kadar enteresan bir hal aliyor ki, bazi pozisyonlarda elini ayagini icerden ittiriyor sen de bunu disaridan goruyorsun. insan panik atak gecirir cikarin bunu icimden diye degil mi? hayir iste... hormonlar sagolsun sen o canliyla oyle bir bag kuruyorsun ki aklina bile gelmiyor-mus bu dusunceler. ben de hamileyken gordum yasadim bu durumu. dusunun, dogum oncesi besigi yatagi her sey hazir ama bebek senin karninda bir gun sonra ordan cikip yataginda uyuyor... insan cildirsa yeri ama sanirim isin mucize kismi da tam olarak bu. cildirmiyorsun :)
  • hamilelikten sonrası daha korkunç. boku, bakımı, sorumluluğu vs vs.

    (bkz: linç is coming)
  • yıllardır düşündüğüm ama dillendiremediğim şey. çok tuhaf değil mi yaa? küçük bir insan var ama karında? çok ilginç böyle kafası gözü falan var. mesela doğduktan sonra ayyy agucuk bugucuk diye sevilen şey birkaç gün önce tamamen başka bir insanın içindeydi, içinde! tövbe est.
  • yumurtadan çıkabilirdik bence. sırf bu yüzden üremeyi çok istemiyorum. bence de çok garip bir durum.
  • testislerinde milyonlarca hareketli, kuyruklu küçük insancıklarla gezen erkeklere korkunç gelen olay.
  • allahım korkunçlu bir durum olup olmadığını anlamam için şans ver. hiçbir kıyası bu kadar istememiştim.
  • açılın lan taze baba geldi!!111bir!!!

    39 yıl çocuk canlısından tissskinerek geldim. 14 günlük babayım, hala çocuklardan hoşlaşmıyorum, biri hariç...

    ben 39, eşim 36 yaşında. kariyer, gezme, tozma, orda burda dağıtma derken çocuk kelimesinin lafını bile etmedik senelerce. hamilelik benim için john hurt sendromu demekti. töbe estafurullah, karımın içinden canlı bişi çıkacak. lakin bu yılın başında "o"nun geleceğini öğrendik. bir anda, pat diye...

    oğlum var ya, evlendiğim yılan gibi manita kocaman bir emmiye dönüştü gözümün önünde. yampiri yürüyen, yemek buldu mu yamulan bi cisim oldu. lan olm kadın pilatesten, yogadan çıkmayan yılan gibi manitaydı diyorum, emmi oldu diyorum. devasa bir göbek, şişmiş ayaklar... sonra bir akşam, o göbeğin içinden bir "şey " tekmeyi basıp varlığını haber verdi. ben çığlık attım. karım ağladı. biz günler geceler boyu ellerimiz karımın göbeğinde birleşmiş, içerideki şeyle konuştuk. heyecanlandık... günde 12 saat çalışıp üzerine gecelere akan biz, tv karşısında dizi izlerken uyuya kaldık. endişeliydik. hayatımız bir daha asla birkaç ay öncesi gibi olamayacaktı. 3 günlük tatillerde bile yurtdışına kaçardık; haftasonlarını ikea'da, perdecide, ebebekte, jokerde geçirdik. doğuma gittik, bebek çok büyük, sezeryan dediler. yazları plajlarda yarı yaşındaki kızları bile kıskandıran kadınımı ameliyat masasında gördüm. yeşil örtünün altındaydı, belinden aşağısını uyuşturmuşlardı. kolunda serum tüpleri vardı, ben elini tuttum. sonra o "şey" doğdu, bize baktı ilk kez ve biz çok ağladık.

    o "şey"i az evvel uyuttuk. karım da uyudu, artık 8 saat kesintisiz uyuyamıyor. 2 saatte bir emzirmesi lazım. part time sızıyor. ben 6 saat sonra ofise gitmek için yola çıkacağım. ama akşam 8'de yatıp iki saat önce uyandım. cin gibiyim şu an. ama bebeğimiz çok güzel olm, ıykusunda güldü iki kez, biz çok şaşırdık. yoıtube'da heavy metal şarkılarının ninni cover'ları var biliyor musun? yarın gece uyuturken ona seasons in the abyss söyleceğim mesela. ben giydiriyorum bazen, kız çocuğu olduğu için annesi çok acayip kombinler hazırladı ona. renkler filan müthiş. benim bütün gardırobum 10 tane siyah tişört; kızımın, üzerinde kediler olan pembe tulumu var. çok yakışıyor. big lebowski yüzünden favori kokteylim hep white russian olmuştur. çok da güzel hazırlarım. şimdi serum fizyolojik sıkıyorum bebeğimin burnuna. sümküremiyor çünkü. kendi başına geğiremiyor da, omzuna atıp dakikalarca masaj yapıyorsun sırtına. osurduğunu duyunca seviniyorsun.

    hamilelik çok boktan bir şey, iki kişi için de öyle. ama inan bana, dünya üzerindeki hiçbir uyuşturucu ya da uyarıcı, o olağanüstü heyecanın ve umut hissinin sana yaşattığı kafayı yaşatmıyor. ben karıma bakıp bakıp sarıldım olm. öfori yaşıyorsun diyorum. bebek sana baktığında için eriyor, zamanı unutuyorsun. abini dinle, biliyorum diyorum sana.

    ben gidip yatayım. sabah doktora gideceğiz karımla. hamilelikte tiroidi çıktı, sürekli ilaç kullanmak zorunda. evelden baş ağrısı için bile kullanmazdı.
  • valla hamileligimin 29. haftasina giren bir kadin olarak yaziyorum...dogruya dogru ılk baslarda ben de cok garipsedim icimde bir canlinin yasamasini, ne o oyle alien filmi gibi diye...ılk 3 ay inanilmaz zordu, surekli kustum, hormonlar dersen almis basini yurumus.... biz o donemi durumla dalga gecerek atlattik esim bebegimizin adini parazit koydu... ben surekli durumdan sikayet ettim, kisacasi ikimiz de duruma "kutsal" anlamlar yuklemeden icimizden ne geliyorsa oyle davrandik...hatta annem cok endiseleniyodu ben bebegi sevmiyo muyum diye.. ılk 3 aydan sonra, kalp atisi, ultasoundlar derken benim annelik hormonlarim icimdeki yaratigin minnak bir insan parcasi oldugunu benim kafama dank ettirdi ... kolay degil, kilo aliyosunuz, hareket kisitlaniyor, su, bu...ama bir sekilde keske olmasaydi demiyorsunuz...cok cok cok seviyorsunuz ve inanilmaz bir koruma mekanizmasi oluyor, o elin karinda durmasinin nedeni de o...disarda azicik yuksek bir ses duysam o el karina gidiyor hemen.. esim ılk uc aya gore daha iyi ama hala beni gordukce bebege sinirleniyo, daha dogmadan seni ne hale getirdi, bak ne kadar uzuyo seni falan diye... bana buyuk destek...caktirmasa da o da heyecanli, kasla goz arasi gitmis bebek kupeleri falan yaptirmis kizina... kisacasi alisiliyor ve cok seviliyor gencler, kesin bilgi...
  • var böyle birşey son zamanlarda bunu iyiden iyiye düşünür oldum hamilelik ve tabiki o çocuğun doğduğu andan sonra hayatının bir daha asla eskisi gibi olamayacağı gerçeği. henüz yeni evliyim ve bence dünyaya bir canlı getirmek inanılmaz büyük bir sorumluluk gözüm korkmuyor değil bunun yanında çevremde iş yerimde ve arkadaşlarım arasında hamile ve çocuğu olan o kadar çok kişi var ki şu sıralar , kiminin bulantılar ve kusmalardan kafasını kaldıramaması su içse kusması , öbürünün yeni doğmuş bebesinin kolik ağrıları , diğerinin 2.çocuğuna hamile olup büyük oğlanın kreş problemleri ve hastalığı hamile haliyle ilgilenmek zorunda olması falan kadının kocası bugün en son "anneler çalışmasın yiaaa" diyordu. soğuyorum yeminle hamilelikten de çocuktan da . evlilik başlıbaşına büyük sorumlulukken karnında 9 ay bir canlı taşımak ve sonrası korkutucu.
  • toplum baskısından dolayı pek dillendirmemiş olsam da bugüne kadar, bence de korkunç ve hatta biraz da iğrençtir.

    bir şey var içinizde git gide büyüyor organlarınıza baskı yapıyor, kemiklerinizi yamultuyor, derinizi çatlatıyor, dışarı çıkmak için geri sayım yapıyor. karnınızda başka bir kalp, beyin var.

    ve ondan kurtulmanızın tek yolu iki parmak boyutundaki vajinadan 4 kilo bir canlı çıkarmak. vazgeçmek yok, kurtuluş yok (büyük bebeklere kürtaj izni olsa bile o doku vajinadan çıkmak zorunda). önce kilolarca ağırlıkta yekpare bir canlı çıkıyor içinizi zorlaya zorlaya, sonrasında yarım kilo kadar bir kan/yumurta akı karışımı gibi görünen plasenta başlıyor çıkmaya ve o şey bebek ve size göbekten bağlı/bağlıydı. uzaylı filmi olsa iğrentiden korkudan geberirsiniz o derece.

    hamilelikteki bulantı, yüksek tansiyon, şeker gibi şeyleri ve doğum acısını saymadım bile, vajinayla anüs arasındaki boşluğun yırtılması sebep olabilen bir olaydan bahsediyoruz ayrıca, ben anlamıyorum insanlar nasıl bunun çok güzel olduğunu söyleyebiliyorlar.
hesabın var mı? giriş yap