• haminneler günlerini televizyon karşısında çay içip uyuklayarak ve dışarıdan zararsız görünerek geçirirler. hepsinin etrafında bir zübeyde hanım aurası vardır.

    oysa ki herkes yattıktan sonra, haminneler buluşup dolaşırlar her gece. haminneler uyumaz. hiç kimseden korkmaz. haminneler hiç bir zaman ayrılmazz (ayrıl maz rıl mazzz)
  • küçük kutularda gizlice bisküvi saklayan, anlamadan basketbol maçı seyreden ve ajansı kaçırmayan, şeker hastalığını kabullenmeyip aç bırakıldığını sanan huysuz kişiliklerdir.*
  • "hanım anne" ifadesinin deforme olmuş halidir. anneannenin annesine denir.
  • anneannenin, babaannenin ya da dedenin annesi.
  • çocuk dünyasına ait, yoğun “şefkat” içeren kelime. arapçada “koruyan, sahiplenen” anlamına gelen “hami” ile türkçede yaşlı kadınlar için kullanılan “nine” sözcüğünün birleşimidir. büyük anneler, çocukları sahiplenerek anne-babaya karşı koruyup şımarttıkları için kullanılmış olmalıdır. fakat kelimenin etimolojisi, internet aleminde ısrarla “hanım+nine” kaynaşması şeklinde verilmektedir. ilk bakışta mantıklı gibi görünen bu açıklama, aslında zorlama içermektedir. evet, türkçede “hanım ağa”, “hanım efendi” kullanımları vardır ve bunlardan hanım+efendi, konuşma dilinde “hanfendi” hatta “hamfendi” şekline gelir ama ibarenin “hanım efendi” şekli yazı dilinde yaşamakta ve tereddüte mahal bırakmamaktadır. kaldı ki hüseyin rahmi gürpınar “hanımnine, fazla tafsilata yekun çek. böyle bir konuya çocuklarımın adlarını da karıştırma.” ve “beybabanı, anneni, haminnelerini, öteki dadılarını sevmez misin?” cümlerinde iki sözcüğü ayrı ayrı kullanmıştır. dolayısıyla “haminne” sözcüğünün “hanımnine”den evrilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. zaten “hanım+nine” birleşiminin ilk hecesindeki “anı” kısmının düşüp “hamnine” haline gelmesi, sonra n/i metatezi yani yer değiştirmesiyle “haminne” olması pek doğal görünmemektedir. kaldı ki bu mantıkla, “hanım ağa”nın da “ham’ağa” olması gerekirdi.
    peki, bu izah nereden doğdu? sanırım, sevan nişanyan’a ait nişanyan sözlük’ten. çünkü burada yazar, [şemseddin sami, kamus-ı türki, 1900] hanım nene: büyük valide şeklinde kelimeyi kökenlendirmiştir. oysa kamus-ı türki’de böyle bir ibare yoktur. “hanım” kelimesi açıklandıktan sonra “kadınlara verilen şeref ve hürmet ve ta’zim tabiridir.” denilir ve “seyyide, sitti, banu” izahından sonra fatma hanım, zeynep hanım, valide hanım, hemşire hanım, hanım efendi, hanım kız, küçük hanım, büyük hanım.” örnekleri verilir. kim kimden aldı bilinmez ama aynı etimoloji (< hanım+nine) anne veya babanın annesi, büyükanne: beybabanı, anneni, haminnelerini, öteki dadılarını sevmez misin? (hüseyin r. gürpınar). haminnemdir en sevgilisi / çocukluk arkadaşlarımın (orhan v. kanık) açıklama ve örneklemeleriyle 1972’den sonra hazırlanan kubbealtı lügati’nde görülür. sanırım bu kaynaklar referans alınmış ve nette bu etimoloji yaygınlaşmıştır. türk dil kurumu bu konuda daha temkinlidir, halk ağzında belirtmesinden sonra “hami’nne” yazımını kullanır ve “yaşlı ve saygı duyulan kadın” açıklamasını getirir.
    "haminnenin içi sıkıldı mı mutfağa girer, turşu kurardı." (hıfzı topuz); “beybabanı, anneni, haminnelerini, öteki dadılarını sevmez misin?” (hüseyin rahmi gürpınar); “haminnemdir en sevgilisi / çocukluk arkadaşlarımın.” (orhan veli kanık); “haminnenin azatlıları, bayramdan birkaç gün evvel geldiler.” (halide edip adıvar) cümlelerinde; münevver ayaşlı’nın anı-biyografi türü eserine ad olan haminne’nin suret aynası kullanımında sözcükle ilgili iki özellik öne çıkar: 1. yaşlılık 2. sevgi ve şefkat. bu da kelimenin kökeninin “hami nine” olmasını, diğerinden daha mantıklı hale getirmektedir. kaldı ki üsküdar bulgurlu’da, libadiye asfaltı üzerindeki sokağa adını veren vakıf çeşmesinin adı, “hami nine” ibaresinden iz taşıyan haminnine çeşmesi’dir.
    duygu asena’nın 11 ekim 1998’de milliyet’te yayımlanan cicihaminnine yazısında sözcük, şüpheye mahal bırakmayacak şekilde gayet net bir kullanımla karşımıza çıkar:
    “jfk'de bebeği gördüm. annesinin kucağında öyle minik öyle minikti ki, bu minicik bebek sayesinde gencecik yaşında yeni bir unvana kavuşup, "dede" olan adam, bir süre ona dokunamadı. uzaktan öylece baktı heyecan içinde, babasına torununu gösteren annenin gözleri yaşlıydı, dedenin yaşları görünmüyordu... ne de olsa o kocaman bir erkekti, babaydı, şimdi de dedeydi; böyle romantik olmak ona yakışmazdı. o duygusal bir erkekti ama göstermemeliydi!... gittim yanına "alsana torununu kucağına!" dedim. "hele bir eve gidelim de…" dedi. heyecanı new york-new jersey arasındaki bir saatlik yolda ancak dindi.
    o minicik şey, herkese anne, baba, dede, anneanne, hala, babaanne gibi çok önemli unvanlar verivermişti. bana da "cicihaminnine" dediler... bir tuhaf oldum. "bari cicinine deyin!" dedim, "haminnine de neymiş!" iki tane otuzuna varmamış gencecik insan, ta amerika’larda, annelerinden babalarından uzakta bir bebek dünyaya getirmişlerdi. bu minicik şey, ben gördüğümde üç haftalıktı; kucağıma yatırıyordum, kıpır kıpır kıpırdanıyordu; hiç ağlamıyordu. bir bebekle böylesine içiçe yaşamamıştım uzun yıllardır. yani berfu'dan beri, yani 30 yıldır... inanılmaz bir mutluluktu... "hadi new york'a gidelim!" dediler. "oımaz!" dedim. "bebek göğsümde uyuyor şu anda ve bu duygu beni çok mutlu ediyor."
    sözlükte bunu fark eden tek isim "dudağın kenarındaki eğreti kıvrım" adlı yazarı özellikle tebrik ediyorum.
  • sulaledeki yasi cok ilerlemis kadinlara da denir.
  • kendilerini;

    --- spoiler ---
    gemilerini yakmış, farklı ilgi ve becerilere sahip insanların toplandığı bir ekibiz. dijital platformlar üzerinde entegre servislerler geliştirip, müşterilerimiz için dijital çözümler üretiyoruz.
    --- spoiler ---

    şeklinde tanımlamış bir oluşum.

    antalya merkezli çalışırken, yurdun dört bir yanına dağılmış arkadaşlık ilişkilerini iş ortamlarına aktarabilen samimi bir yapı.

    ;
  • (bkz: sema ramazanoğlu)

    ayh. rahmetli haminnem de gulmuştur kesin. pek yumuştu canım benim. kuçucukken bana subhanekeyi ögretmişti.

    aile ve sosyal politikalar bakanı'nın başka bir şey çagrıştırması gerek tabi!
  • elazığda torununun çocuğu doğunca anneanne/babanelere söylenir. yani ailede en yaşlı olana değil torununun bebeğine görene.
  • "hanım nine" bileşik sözünün evrilmiş haliymiş, nişanyan'a göre.

    (bkz: anane), babane, anneanne, babaanne, nine, büyükanne
hesabın var mı? giriş yap