• her şey mimarlıktır demiş mimar.

    ayrıca tasarladığı şişme mobil ofis corona günlerini de isabetle öngördüğünü düşündürüyor.
    https://twitter.com/…tatus/1244607455289643010?s=20
  • üniversite hayatımda manfred berthold ile beraber beni en çok zorlayan kişi. üçüncü yılımda, bir proje kapsamında jüriliğimi/hocalığımı yapmış ve beni süründürmüş, bir koca sömestr haftada 80 saat civarında çalışmama "demek ki yeterince çalışmıyorsun" diyerek ayar vermiş ama her hafta sadece yarım saat görebildiğim o senede inanılmaz şeyler öğretmiş mimar. üzülerek belirtiyorum, türkiye'de mimarlarca dahi pek tanınmıyor ama modernizm diyince aklınıza gelmesi gereken ilk isimlerden biri. hollein'ı tanıyanlarsa en önemli eseri olarak genelde haas haus'u gösterirler. ben, hans hollein'ı haas haus ile bilseydim yalnızca, açık söylüyorum, sevmezdim. bu sebeple her yerde bulabileceğiniz safsatayı kenara koyup hollein'ın bence anlatılmaya değer iki projesinden bahsediyorum.

    mak'ın (museum für angewandte kunst), hollein'a ayırdığı büyük bir sergi vardı. ölümünün ilk senesiydi galiba, 2015 senesi olmalı. hollein'ın hayatını, sıradışı düşünme şeklini, çizimlerini, projelerinin taslaklarını görebiliyordunuz. işte burada gördüğüm ilaçlardan yapmış olduğu ve architekturpillen (mimari haplar) adını verdiği 1967 tarihli çalışmasıyla sevdim ben kendisini.

    architekturpillen'in mantığı şu: mimaride, ev tipleri için kullandığımız terimleri tıbbi haplarla anlatabilmek.
    peki neden haplar? bunu anlamak için mimarları ve avantgarde kimseleri anlamak lazım. her iki kesimin de bunalımlar ve psikolojik sorunlar yaşadıkları, bunlara ise sıklıkla "varoluş ızdırbabı"nın eşlik ettiği tespit ediliyor zamanında ve bu iki grup içinde madde kullanımı, rastgele seçeceğiniz herhangi bir mesleki gruba göre inanılmaz yüksek. hollein taslaklarından birinin kenarına 1-2 diye kaydediyor bu sayıyı. her iki kişiden biri. her iki mimardan biri, bir tür psikiyatrik/narkotik ilaca ya da narkotik maddeye bağımlı.
    diğer yandan, çoğu zaman anı olduğu gibi hissetmek, varoluşu keşfedebilmek, yaratıcılığı ortaya çıkarmak gibi nedenlerle ve basitçe kendilerini eğlendirmek için bile madde kullanıyorlar.
    bundan hareketle, hollein, ecza dolabındaki çeşitli hapları toplayıp mimariye patolojik bir hastalık muamelesi yaparak mimari ve insan arasındaki ilişkiyi (ilaç kadar gerekli) anlatabilmek için bu projeyi ortaya çıkarıyor. mükemmel bir simgecilik.

    büyük ölçekli olarak ise bana kalırsa doyuruculuğa ulaşmış en iyi projesi viyana köhlergasse'deki okul projesi. okulu gezmeniz mümkün değil, zaten turistik bir bölge bile değil ama mimari sebeplerden ötürü ilginizi çekiyorsa "çocuğuma bakıyorum" edasıyla süzülerek dolaşabilirsiniz. kaç okul gezdim ben böyle.
    okula gelince: projeyi, viyana belediyesi 1977 senesinde veriyor hollein'a. projenin çeşitli zorlukları var. bazıları, istenilen binanın o arazide yapılamayacağını bile savunuyor.
    proje öncesi, arazi üstünde zaten bir ilkokul bulunmakta ve bu okuldaki eğitim yeni binanın yapımı süresince devam etmek zorunda. bu başlı başına bir sorun. arazinin 2 bin metrekarenin biraz üstünde oluşu (küçüklüğü), arazideki eğim, bütün ağaçların olduğu yerde kalması şartı gibi oldukça çetrefilli bir sorunlar silsilesiyle karşılaşıyorlar. bu problemlere ek olarak, tüm gün okul uygulaması henüz denenmemiş bir uygulama ve ciddi eleştiriler geliyor.

    yaklaşık 14 sene süren bir tasarım, planlama ve inşadan sonra okul mimarisine birçok yeniliği getiriyor hollein.
    antik yunan mimarisinden aldığı sütunları modern mimarinin bir parçasıymış gibi okulun bir elementi yapıyor. yine antik mimariden esinlendiği elementler var; yunan mimarisinden skene, roma mimarisinden aldığı cavea ve aula gibi elementlerle yaratıyor okulu. çocuklar için nişler, çeşitli oda yükseklikleri, farklı seviyelerde koridorlar, avlular, oyun bahçesi, tenefüs alanı koyuyor. spor salonunu ise, işte burası çok güzel, hem kapalı hem açık olarak planlıyor ve binanın çatısına yerleştiriyor. böylece, çatıda spor salonu olan ilk okul binası karşımıza çıkıyor.
    sonuç olarak, bugün bile hala kullanılıyor bina ve bu proje ile beraber tüm gün okul sistemi avusturya'da yaygınlaşıyor. bu bina ile beraber okul mimarisi de geleneksel anlamda ciddi değişimler yaşıyor ki bu oldukça mimari bir konu olacak. burada bırakıyorum.

    hollein'ın her bir projesinden, her köşesinden, her çiziminden kendinize çok bilgiler çıkarabilirsiniz. öğretilmiyor oluşu, türkiye'de öğrencilerin ciddi bir kaybı.
    he, kendisi hayatta olsaydı bir kez daha jürim olsun ister miydim peki?
    asla.
  • bizzat gördüğüm işleri arasında haas haus ve pasta dilimi şeklindeki frankfurt modern sanatlar müzesi vardır... ama bir dolu post modernist kültür, sanat binası yumurtlamıştır zamanında...
hesabın var mı? giriş yap