• envai çeşit ünlüyü taciz etmiş. zaten tipinden de pislik akıyor ama şimdiye kadar aklınız neredeydi? kariyeri inişte olan ashley judd ve zaten pek bir kariyeri olmayan rose mcgowan konuşmadan, kariyerinin zirvesinde olan ve olay büyüyünce konuşmaya kadar veren kadınların hiçbiri başlarda konuşmadı. sırf paralarına para, şöhretlerine şöhret katmak için. o arada da adamın gücünden yararlanıp 3-5 ödül toplamak için sustular. bir hem cinsleri olarak hepsinden utanıyorum. hepsi iğrenç ve ikiyüzlü. bu arada matt damon bu adamın sapıklıklarını yazacak ny times haberini yayınlatmamış. onun da kariyerine kaldığı yerden devam etmemesi gerekir. gwyneth paltrow geri zekalısı daha çok gençmiş taciz edildiğinde. aşık shakespeare gibi iğrenç bir filmle ( ki yapımcısı bu adamdır) nasıl oscar alacaktın başka türlü? peki aldıktan sonra adamla sarmaş dolaş neden poz verdin madem seni çok gençken taciz etti? amy adams diye birisi bu adam olmasa asla kendine bu rolleri bulamazdı. cara delevingne o fare suratıyla manken olması ayrı düşündürücüyken nasıl birden aktris oldu? büyük bütçeli filmlerde nasıl baş rol oynuyor? meryl streep zaten kariyerinin zirvesindesinde. bir sözüyle her şey çok farklı olurdu. neden sustu? tabii 150 kez oscara aday olmayı tercih etti. hepsi benim gözümde aynıdır. dünyanın ne kadar kokuşmuş bir yer oldugunu bir kez daha bize gösterdiniz. teşekkürler.
  • tacizci, tecavüzcü olması yanı sıra akli sorunları da vardır, zira odasına çağırdığı kadınların bazılarına “beni banyo yaparken izle” diye yalvarıp, bazılarının karşısına çıplak çıkıp onlar korktukça erekte olduğu ortaya çıkmıştır.

    öncelikle ekşi sözlük bilirkişileri yine bir cinsel taciz olayında “bu kadınların hepsi kendini ünlü olmak için yatağa atmıştır” diyerek cehaletini kustu. bilmeyenler için olayı özet geçelim.

    new yorker gazetesinin araştırmaları sonucunda, 90lar ve 2015 yılları arasında 13 kadın öne çıkıp hikayelerini paylaşıyor, bunlar sadece bilinenler. bir sürü kişi adının verilmesini reddetmiş, hatta hikayesini anlatmamış bile. üç kadın harvey weinstein’in kendilerine oral ya da vajinal yolla tecavüz ettiğini, dört kadın weinstein’in onları ellediğini, dört kadın ise weinstein’in karşılarına çıplak ve erekte olmuş bir şekilde çıktığını ve/veya gözleri önünde mastürbasyon yaptığını paylaşmış. ayrıca 16 eski weinstein şirket çalışanı harvey weinstein hakkındaki cinsel taciz şikayetlerinden haberdar olduklarını açıklamış. harvey weinstein bunları yaptığını kabul etti. kurulu tarafından şirketinden atıldı.

    yukarıda bahsettiğim şeyleri yapan kişi, bu insanları otele iş görüşmesi olacak diye çağırıyor. böyle görüşmelerde birden fazla yapımcı, ekip üyesi bulunur. oyuncular odaya girdiğinde ya weinstein’i yalnız başına içkiyle bekliyor buluyor ya da yanındaki diğer yapımcılar iki dakika içerisinde bir bahane bulup yanından ayrılıyor. çoğu durumda bornozuyla karşılarına çıkıyor, bazı durumlarda çıplak. ünlüler “herkes biliyordu” diyor, ve daha önce de kapsamlı bir haber ny times gazetesi için derleniyor ama weinstein bizzat gazeteye giderek ve matt damon ile russell crowe gazeteciyi arayarak haberin basılmasının önüne geçiliyor. weinstein’in taciz ettiği kadınlardan biri polise gidiyor ve dinleme cihazı takıp bugün elimizde olan kaydı oluşturuyor, buna rağmen savcı suçlamada bulunmamayı seçiyor. şikayetçi olmaya çalışılan herkese non-disclosure agreementlar imzalatılıyor, para veriliyor ve susmazsan kariyerin biter diye tehdit ediliyor, çoğunun büyük bir kariyeri olamamış zaten. hatta sızan kayıtta “beş dakikalığına beni reddederek benimle olan ahbaplığını tehlikeye atma” diyerek oyuncuyu tehdit ediyor. konuşan firma çalışanları “kariyerimizi mahvederler” diyerek isimlerinin verilmesini reddediyor. bu kadar nüfuzlu bir adam karşısında genç yaşta tecrübesiz oyuncular, ki kate beckinsale ilk olayda 17 yaşında olduğunu söyledi yani reşit meşit bakmadan sarkmış herkese, bir şeyler yapmaya çalışsa bile başaramıyor. tacize uğrayan birinin yaşadığı travmayı anlatmaya gerek yok bile. arkanızda kimse olmayınca işinize devam edebilmek için susuyorsunuz çünkü şirkete şikayet etseniz tehdit yiyorsunuz, polise gitseniz üstü kapatılıyor. bahsi geçen kadınların hepsi zaten weinstein’i reddetmiş, odayı terk edebilenler etmiş, hiçbir şey yapamasalar bile başka oyuncuları uyarmışlar, örneğin angelina jolie. aralarında susmamayı seçip, önü kesilen mağdurlar var dediğim gibi. bu durumda bile mağdurları suçlayan aklınıza tüküreyim.

    ayrıca mağdur insanları savunmak zorunda bıraktıran zihniyetinize de tüküreyim.
  • bu cinsel taciz skandalının, cinsellik ve magazin dışında bana düşündüğü iki şey var:

    1) siyasi medya ve ikiyüzlülük sorunsalı

    öncelikle hollywood gibi yapay ve elit yapılar üzerinden sosyal çıkarımlar yapmak boş iş. hollywood’un sanat yoluyla etkisi başka bir konu ama o çevrede olup bitenler üstünden zenginler, yahudiler, kadınlar, gayler, liberaller gibi çok daha büyük gruplar hakkında fikir edinmek aptalca.

    örneğin ne zaman bir kadın nafaka olarak 10–20 milyon dolarlık bir ev kapsa, bu manşetlere taşınıyor ve anti-feminizm tepkileri doğuruyor. halbuki senin benim gibilerin, o insanları kadın-erkek veya zenci-beyaz olarak ayırıp, ilgili tarafa yoldaşlık yapmaları tam komedi. ben onları ayrı bir gezegendeki uzaylılar gibi düşünüyorum, problemlerini de “uzaylı problemleri” kutusuna atıyorum ve sifonu çekiyorum.

    fakat bir sürü insanın sifonu düzgün çalışmıyor ve bu tartışmalar hakettiklerinden büyük bir uygulama alanı buluyorlar. medya da bu bozuk sifonları, ideolojik mücadelesi için istismar ediyor. weinstein örneğinde bu gayet bariz:

    hem hollywood üzerinden sola çakmak isteyen muhafazakar medya, hem de prensipli olduğunu kanıtlamak isteyen merkez ve sol medya bu olaya atladı. sonuç olarak skandal gündemden düşmedi ve tam bir ikiyüzlülük fırtınasına dönüştü.

    ***

    fırtınanın ilk rüzgarları, “sosyal mesaj vermezse ölecek” hastalığından muzdarip bazı “uzaylıların”, kendilerini aklamaya çalışmasıyla başladı. hemen her demecin özeti:

    “ekmek kuran çarpsın ki haberim yoktu. adam pisliğin tekiymiş meğer, tüm ilişkimi kestim. bir daha tekrarlanmaması için elimizden geleni yapmalıyız. mesela, biraz önce taciz kurbanı kadınlar için bir vakıf kurdum…(alkışlar) ….hiçbir kadın böyle bir iş ortamında çalışmak zorunda bırakılmamalı…. (gözyaşları)… yaşasın kadınlar ve ben”.

    bir günah çıkarma seansında bu kadar mastürbasyon yapılmamalı, papaza ayıp.

    ***

    hillary clinton’ın bu kervan içinde özel bir konumu var: hem yıllardır weinstein’dan bağış aldığı için, hem de tabii ki bill clinton’ın sakso davası için. hatırlarsanız bill clinton tacizle suçlanmamıştı, hatta ofiste oral seks yapması da suç değildi (zaten öyle bir kanun mu olur) ama yeminli halde yalan söylediği için iş büyümüştü.

    hillary kameralar karşısına çıkıp “tüm bunlar sağcıların bir komplosu, kocam yapmaz öyle şey” dedi, sonra clinton’ın sperm lekesini taşıyan bluz mahkemeye verilince sustu. ve normalde iki kişi arasında kalan o “göz yumma” işini, tüm dünya’nın gözü önünde yapmak zorunda kaldı. sonra gitti, kadın hakları konusunda garip bir sembol oldu başkan adaylığı sayesinde. simdi de bu skandal sırasında sessiz kalmış, göz yummuş kadınlar hakkında konuşuyor. tam komedi.

    ***

    sağ medya da bu şaklabanlıkları sağdıkça sağıyor çünkü olay gündemde kaldıkça adamların ideolojik savına hizmet ediyor: “bizden olmayan aşırı soldur, onlar da ikiyüzlüdür”.

    halbuki:

    -ülkenin en etkin haber kanalı sağcı fox’un patronu roger ailes, geçen sene cinsel taciz iddiaları yüzünden işini bırakmıştı (en az 400 yaşındaydı).

    -kanalın yıllardır en popüler figürü olan bill o’reilly de cinsel taciz yüzünden işinden atıldı. weinstein gibi, hiç bir zaman mahkemeye gitmemiş, gizli anlaşmalar yaparak kurtulmuş. bu anlaşmalardan sonuncusu tam 32 milyon dolarlıktı.

    -sol görüşlü ünlüleri, weinstein’le ilişkilerini yıllarca kesmedikleri için her akşam eleştiren sean hannity (nam-ı diğer “hormonlu o’reilly”), bu 32 milyon dolarlık anlaşmadan sonra o’reilly’i programına konuk edip kıçını yalamıştı. adamlar yıllardır aynı çatı altında çalışıyorlar.

    (şu adamların kadın taciz ettiğini düşünmek bile mide bulandırıcı. jabba’nın ile prenses leia’yı yaladığı ve çocukluğumu kararttığı sahnelerle yarışır).

    zaten bunlar işin ayrıntısı. aradaki kıyas baştan adil değil, çünkü o’reilly ve hannity gibi tiplerin kariyerleri, ahlak bekçiliği üstüne kurulu. iş imajla da sınırlı değil, arkalarındaki finansman makinesi o yönde siyasi lobi yapıyor. mesela eşcinsel evliliğine, “evlilik kurumunun kutsiyetini yıprattığı” gerekçesiyle karşı çıktılar. bu karşıtlığın somut bir etkisi oldu milyonların hayatında. olay sadece düğün yapabilmek değil, sağlık sigortasından mirasa kadar her şeyi etkiliyor.

    özetle, yıllar boyunca çalışanlarını taciz etmiş evli bir erkek, her akşam televizyona çıkıp evliliğin kutsiyetinden ve “eşcinsel hollywood”un dejenere oluşundan bahsediyor. işten atılma tehlikesi yok, çünkü patronu da aynı kafada. iş arkadaşı bunu konuk ediyor, destek oluyor. şimdi de hepsi beraber, weinstein’dan çok, onu zamanında deşifre etmemiş kadınlara ve liberallere saldırıyorlar.

    ama en büyük ikiyüzlülük bu değil…

    ***

    sol ile sağ arasındaki dengesizliği (daha doğrusu yeni sağ ile kalan herkes arasındaki dengesizliği) en iyi trump özetliyor: weinstein, kendi çevresi tarafından öyle bir dışlandı ki adam yarın intihar etse şaşırmam. kendi adını taşıyan şirketten atıldı, kimse onu programına çağırıp pohpohlamadı. daha ortada bir mahkeme kararı bile yokken, tüm kadınların hikayeleri çarşaf çarşaf yayınlandı. bunu yapan dejenere hollywood ve “liberal” medya.

    peki kendini hrıstiyan olarak tanımlayan, ahlaki değerlere önem verdiğini söyleyen seçmenler ne yaptılar daha birkaç ay önce? trump hakkındaki cinsel taciz iddiaları çok da farklı değildi. evlilik müessesesini iki boşanmayla “kutsamışken”, boşanmayı günah addeden katoliklerden oy istiyordu. kadınlara genel bakışı da ortada (president pussygrabber). fakat sağ cenahtan kimse bu iddiaları analiz edip çözmedi, aksine o ahlak bekçileri bunları görmezden geldiler ve….ve adamı başkan yaptılar. hollywood yapımcısı değil, reality show yıldızı değil, bildiğin başkan.

    ikiyüzlülük konusunda, her insanı ve kesimi suçlamak mümkün ama istikrarlı olarak diğerlerinden daha “marjinal” olan grup belli: en fazla din, ahlak ve vatanseverlik muhabbeti yapanlar.

    ***
    ***
    ***

    2) kontratın gücü

    tüm bu saçmalıklar arasında, gerçekten ilgimi çeken bir soru var: nasıl oluyor da bunca kadın, para karşılığı susturulabiliyor?

    ekonomik dinamikleri merak etmiyorum, onun 32 milyon tane nedeni olduğunu gördük, merak ettiğim kısım hukuki zemin. liberal bir toplumda, iki özgür birey arasındaki anlaşmaların sınırı nereye kadar uzanabilir? devlet, hangi noktada buna dur demeli? bir taciz veya tecavüz iddiasını, mahkeme dışında parayla çözmek mümkün olmalı mı? peki cinayeti?

    şimdi eminim, yukardaki 32 milyonu görünce, aranızdan bazıları kapitalizme saydırmaya başlayacak, paranın insan gururunu ayaklar altında aldığından filan bahsedecek ama bu durum aslında kapitalizm öncesinde daha da kötüydü.

    4600 sene önce sümer’den kalan bir köle satışı kontratı bu. ama benzer bir örneği, sadece 200 sene öncesinden de verebilirdim. yahut sadece 50 sene öncesinin islam dünyasından.

    köle alıp satmak, ekseriyetle özel iştiraklar ve bireyler arasındaki bir meseleydi. ben bunu öğrenince çok şaşırmıştım. sanıyordum ki afrikalıları kaçıran, onları amerika kıtasına taşıyıp bedava işçi olarak kullanan kurum ingiliz kraliyeti idi, ispanyol monarşisi idi. yahut istanbul köle pazarlarında satılan köleleri düşünün. hiçbirinde, devletin araya girip “aranızda yaptığınız kontratı iptal ettim” demişliği yok.

    tabi bu örnekler, bizim cinsel taciz vakasını tam karşılamıyor, çünkü köleler üçüncü sahıslar, anlaşma ise başka iki insan arasında yapılıyor. o zaman da borç köleliği kavramını düşünün: iki kişi anlaşıyor, biri diğerinden borç alıyor, zamanında bunu ödeyemezse diğerinin doğrudan kölesi olabiliyor. veya daha “uygar” sistemlerde debtor prison denen hapislere atılıp, orada zorla çalıştırılıyor.

    ***

    cinayetlerde de durum farklı değil. eğer sizle anlaşma yapıp sizi öldürsem ve beyninizi yesem (hatırlayın, böyle bir ikili ınternette birbirini bulmuşlardı), bugün devlet bana kamu davası açar. yani sizin hür iradenizle hayatınızı ve bedeninizi bana teslim etmenizi bugünkü devletler tanımıyor, halkın kalanı adına “manyak mısınız ulan” davası açıyor.

    oysa hammurabi’nin tabletlere döktüğü, yahudi hahamların meşrulaştırdığı göze göz felsefesi, devleti tamamen dışlayarak kendi adaletini aramış çok yakın zamanlara kadar. suriye’de bir aile diğerinin oğlunu öldürdüğünde, istanbul’daki sultan oraya müfettiş yollamıyordu, ailelere bırakıyorlardı durumu.

    ***

    bugün, örneğin teknoloji işlerinde çalışanlara genelde non-compete kontratlar imzalatılır. ben de bol bol imzalamıştım. “işten ayrılırsam, yemin ederim bir rakip firma için çalışmaya gitmeyeceğim, en az 12 ay bekleyeceğim” gibi vaatler vermiştim. sonradan öğrendim ki, yerine göre, bu tip kontratların zerre geçerliliği yok.

    california eyaleti ilginç bir denge bulmuş mesela: “birey haklarına ve şirket özerkliğine karışmıyorum, aranızda istediğiniz anlaşmayı yapın, ama eğer rakip şirkete geçtiniz diye hakkınızda dava açılırsa bu davaları takip etmeyeceğim”.

    taciz durumlarında daha da katı devletin tutumu: “yaptığınız anlaşma, medyada konuşmanızı engelleyebilir ama a) duruma göre, konuştunuz diye aleyhinize açılacak davaları da takip etmem, b) suç unsuru varsa her halükarda istediğiniz gibi polise gidebilirsiniz, hiçbir anlaşma bu hakkınızı elinizden alamaz”.

    ***

    işte bu “elinizden alınamayan haklar” hususu epey modern bir kavram ve liberalizmin özünde bu yatıyor. ironik olarak bugün liberalizm, dini muhafazakarlıktan uzak ama o devredilemez haklar kavramı, klasik liberalizmde, tanrı ve ruh ile temellendirilmişti. yani devredilemiyor çünkü asıl hak sahibi tanrı.

    eski uygarlıkların tanrı-kralları bunu düşünmemişlerdi mesela. hrıstiyan krallar ve papa da. herkesin ruhu vardı ama bu ruh onlara siyasi bir özgürlük alanı vermiyordu. arada öyle bir bağlantı kurmak iktidarın işine gelmedi. ama bir grup seküler düşünür bu bağlantıyı kurdu, halka anlatabildi ve gayet de tuttu.

    o kadar tuttu ki, 200 yıl sonra denklemden tanrı’yı çıkardığımızda bile, hala insanlar bu devredilemez haklara samimiyetle inanıyorlar. devletin bu hakları, diğerlerine karşı, hatta kişinin kendisine karşı dahi korumasının gayet doğal olduğunu düşünüyorlar. buna inandıkları için de sistem kör topal işliyor.
  • aşağılık bir tecavüzcü, tanım bu. da, buraya başka bir şey söylemeye geldim; huffpost’ta yayınlanan yeni haber şu ana kadar daha önce şikayette bulunmamış 13 kadının geçmişe yönelik taciz şikayetinde bulunduğunu belirtiyor. haberin altına şöyle bir yorum yapılmış:

    “to think if before this point had any of the women come forward, they would have been ridiculed and treated like pariahs by everyone in hollywood. this is how our entire patriarchal society that allows our rape culture to flourish operates.”

    yani diyor ki, bu durum ayyuka çıkmadan önce bu kadınlar çıkıp da tek başlarına tecavüze uğradıklarını söyleseler perişan edilirlerdi, işte bu da tam olarak tecavüze çanak tutan patriarkal toplumumuzun ne olduğunu gösteriyor.

    kadının beyanı esastır, “kırk yıldır aklı neredeymiş” diyenlerin bu konuda gerek bu düzene destekçi, gerekse bilfiil tecavüzcülerle eşdeğer olduğunu düşünüyorum. bu kafada olan herkes yüzünden bu adamalar on yıllarca onlarca kadına tecavüz edebiliyor. allah hepinizin belasını versin.
  • halen savunanları var. yüksek ihtimalle şu an karşısına geçip sorsanız o bile kendisini savunmayacak, "yaptık bişeyler beee!" diyecektir. ama kraldan çok kralcılar her zaman olacak. "abiiiii, kadınlar kariyer - şan - şöhret için onunla birlikte oldular, sonra onun başını yaktılar", "abiiii, madem demokrasi - adalet var niye daha önce yargılanmadı bu eleman?" vs denip duruyor. haklı taraflar var. misal evet, muhtemelen onlarca kadın (belki de jennifer lawrence da) daha iyi roller - şan - şöhret için bu adamla birlikte olmuştur. şimdi metoo dönemindeyiz diye hiçbir kadının böyle bir şey yapmayacağını söylemek komik olur. ama zaten aylarca süren, onlarca tanığın dinlendiği, birkaç eyalette aynı anda devam eden mahkemeler onu suçlu buldu. zaten bakınız, bu adam tanrı gibi bir şeydi hollywood'ta. en büyük yapımcılardandı. siyasilerle iç içe, başkanlarla yan yanaydı. şirketi en büyük bağımsız şirketlerdendi. istediği filmi satın alabilen, istediği kampanyaları yapıp istediği kişilere oscar (ödül veya en azından adaylık) kazandırtan birisiydi. adam oscar oyununu çözmüş bir yapımcıydı. bu adamın prestijli bir işinde yer almak, oscar yolundaki en önemli adım oluyordu. dolayısıyla kadınların onunla birlikte olması sürpriz değil.

    iktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır demişler. bu herifin de elindeki güçten sarhoş olup kendisine yanaşmayanları taciz etmesi, onlara hakaret etmesi, kariyerlerini bitirmesi, hatta tecavüz etmesi de sürpriz değil. çünkü hollywood gibi bir yerde bu denli güçlü olunca yoldan çıkmamak zor. ki bir de her kadın kariyer için onunla birlikte olacak diye bir şey de yok. ee bu denli güçlü birisi reddedilince ne yapar? taciz eder, üstüne kariyer mahveder. kim bilir kaç kadının önüne taş koydu. neyse, yani adamın savunulacak tarafı yok. ama niyeyse suçlu bulunmasına rağmen halen savunuluyor. bu adamın böyle birisi olduğunu da herkes biliyor (tarantino, weinstein'in böyle birisi olduğunu bildiğini söylemişti mesela ama onunla çalışmaya devam etti diğer herkes gibi), kadınlar kadınları bu adam konusunda uyarıyorlardı ama adamla yan yana durup kameralara poz veriyorlar mıydı? velhasıl kimse bu güçlü yapımcıyı karşısına almak istemedi. o yüzden karakterini görmezden geldiler. ikiyüzlülük zaten hollywood'un kelime anlamı. misal meryl streep yıllarca bu adamı övdü durdu, adama "tanrı" bile dedi. sonra metoo patlayıp da herif iktidarını yitirince "aaa böyle birisi olduğunu bilmiyordum" deyip feministlerin safına geçmeye çalıştı ama yemezler meryl hanım. bu adamın karakterini ve suçlarını herkes biliyordu. böylesine güçlü birisine dava açılamaması da sürpriz değil öte yandan. bak, adam iktidarını kaybederken bile eski mossad ajanlarını kendisine dava açanları gözetlemek için tutabilmiş. böyle birisi yani. savunulacak bir tarafı yok. suçluydu, geç de olsa hapse girdi.
    https://deadline.com/…cusers-rape-trial-1202846724/
  • en çok teşekkür edilen kişiden [zira herkese oscar kazandırttı] en çok lanet edilen kişiye evrilmesi bir haftayı bulmadı. önce ashley judd, ardından rose mcgowan onu tacizle suçladılar. tabii dönem artık kadınların dönemi. öyle "ben zenginim, ben büyük bir patronum, hollywood'ta önüme geleni taciz ederim, ama bana hiçbir bok olmaz," diyemezsiniz artık. bunlar eskide kaldı. kadınlar örgütlenmeye, birbirlerini desteklemeye başladılar. medya da yanlarında. kısacası weinstein de olsa iki günde çöküyorsun. herif önüne geleni taciz etmiş, taciz edilen kadınlar da birbirlerinden güç bulup sonunda konuşmaya başladılar. demin bu tacizlere tecavüz suçlamaları da eklendi. bu leş torbası, italyan yönetmen-aktris asia argento'yu tecavüz etmiş. 30 yıldır sektörde olduğu için allah bilir kaç kişiye daha tecavüz etmiştir. bill cosby'den sonraki en büyük olay şu an için.

    bu arada matt damon ve russell crowe'u es geçmeyelim. damon'la crowe, 2006'da weinstein'in tacizlerini anlatan bir makalenin basılmasını engellemişler. allah alayınızın belasını versin iki yüzlü yavşaklar. iki yıl boyunca trump'a salla, sonra tacizcinin destekçesi olduğun ortaya çıksın. leşsiniz leş. neyse, bakalım weinstein hapse girecek mi, girmeyecek mi? bir maili sızdırıldı. hollywood patronlarına kendisiyle ilişkiyi kesmemeleri için yalvarmış. yaparken utanmadı, pişman olmadı, ortaya çıkınca da utanmıyor rezil, halen konumunu korumaya çalışıyor.
  • amerikan bagimsiz sinema cevresinde en bi korkulan ve sevilmeyen insanlardan biridir. kendisinden "zorba" diye bahsedilir, cogu oyuncuyu ve yonetmeni hungur hungur aglatmisligi vardir.
    iyi senaryolari "cekicez biz bunu" diye senaristi gaza getirirek ucuza alir, sonra da dogrudan rafa kaldirir, haklarini kendinde tutarak baska bi film sirketince o filmin ya da benzerinin yapilmasini engeller diye soylentiler vardir hakkinda, yalan olmak icin fazlasiyla yaygindir hatta..
  • harvey weinstein:
    sapık orospu çocuğu

    gwyneth paltrow, kate winslet vb. ünlüler:
    işlerimiz bozulmasın, aldığımız ödüller devam etsin diye bu orospu evladını senelerdir ifşa etmeyen şerefsiz kadınlar. bunlar yüzünden ufacık kızlar tecavüze uğradı senelerce. hiç bana matt damon sansürü demeyin. 10 senedir sosyal medya var. resmi sosyal medya hesabından yapılan bir açıklamaya bakardı, yalansa yalan de.

    weinstein'ın taciz, tecavüz ettiği 17-18 yaşındaki kızlar:
    işte bunlar gerçek mağdur. adam zaten basına sansür koymuş, polislere para yedirmiş. bu zavallılar kime nasıl ispat etsin?

    ama olaya daha geniş bakmak lazım. belki sen bile kendi iş yerinde birine yapılan mobbing'e, tacize sessiz kalıyorsundur. senin tuzun kuru nasıl olsa. insan pislik bir oç olduğu için bunun gibi olaylar her yerde var, insan olduğu sürece de olmaya devam edecek.
  • hiç de betonarme demiri gibi sağlam olmayan hollywood tarihi harvey weinstein'lar ile dolu, al kiraz üstüne kar yağıyor değil hani. hollywood'un medyada bu kadar çok şimşekleri üstüne çekmesinde liberallere yönelik nefretin de payı var. halbuki sektörün ilk kuruluş dönemlerinde en fazla eleştiri sosyalist kanattan gelir; nobel adaylığı da olan ve sol kanattan gelen romancı theodore dreiser'ın los angeles'ta kaldığı zamanlardaki gözlemlerini içeren bir metni var*. theodore dreiser'in gözlemleri 1921 basımı, daha henüz sesli sinemanın olmadığı hacivat karagöz döneminden yani. dreiser binlerce erkek ve kadının, sırf birileri onları setlerde görsün ve oynatsın diye hollywood'a evlerinden kaçarak geldiklerini ve bunun yüzünden de ruhen ve bedenen sömürüldüklerini yazar ("artiz olmak için evden kaçtı" dedikodusu bizim kıraathanelere mahsus değil yani.)

    dreiser, saç şekli ve rengi üzerinden dahi bitmek bilmeyen dedikoduların döndüğü hollywood endüstrisinde tacize uğrayan kadınların, bu tacizi bir oyunculuk teklifi olarak algılayabildiklerini ve hatta hakarete uğrayanların bundan hoşlanmaya da başladıklarını söyler. 1921'de günde 15 dolarlık oyunculuk ücreti alabilmek ve meşhur olmak için casting couch dediğimiz, aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmeyen kültür haramilerinin sömürü ve tacizine maruz kalınıyordu. sektörün yozlaşmasındaki en başta gelen etmen olarak da "dışarıdan sektöre durmadan akan oyuncu adaylarını" görür dreiser. sesli sinemanın olmadığı bir dünyada şöhret olmak daha zor olduğu için bir filmde oynayan kişi, bir sonraki sefere filmde oynamaktan ziyade şöför yapılabilir, hatta parası bile ödenmeyebilir. aile fotoğraflarındaki köşedeki sahipsiz ayak olmaya bile razı olacak kitleler akın ediyordu hollywood'a çünkü. kadınlar hollywood mitine bağlandıkları ve geri dönmek için de maddi imkanları az olduğu için erkek yönetmenler ve film ekibi için kolay av olarak görülüyorlardı. dreiser başka mesleklerde sendika ve grev ile haklarını almalarının mümkün olduğunu, ama sinema sektöründe bunun imkansız olduğunu söylüyor; aslında sektöre o kadar çok "çılgın" geliyormuş ki, yönetmenler kimseye parasını vermek zorunda kalmıyorlarmış ve tacizleri de yanlarına kâr kalıyormuş.

    başlangıç koşulları pek de iç açıcı olmayan hollywood'da taciz ve cinsiyetçiliğin amerikan rüyasının diğer tüm alanlarından daha fazla olduğunu söylemek ise zor, elde mukayeseli data yok, ama ahlakî yargılar var. insan türü içgüdüsel olarak başarılı bir gramercidir, ama bir istatistikçi asla değildir. dünya görüşünüze ve toplumsal uzayınızda karşılaştığınız insanlara göre olayları pek güzel yontabilirsiniz. insandaki karar mekanizması üzerine yazıp çizen daniel kahneman bile politikacıların, doktorlar veya avukatlardan daha çok tacize ve metres sahibi olmaya meyilli olduklarını düşündüğünü, ancak çalışmalara baktığında bunun pek de öyle olmadığını görerek şaşırdığını yazar*; medyayla yoğrulmuş halde veya toplumsal konum ve yatkınlıklarımızdan güç alarak bir oran belirliyoruz, ancak ortada bunu nesnel olarak değerlendirebilecek bir data bulunmuyor, kendi kategorilerimizi evrene dayatıyoruz sadece. pek çok kez siyaseten rahatsızlık duyduklarımız ahlak-dışı görünen davranışları sergilemeye çok daha müsait kişiler olurken, kendi kampımız bundan arınmış oluyor.
  • şimdi adam iğrenç bir herif, şüphe yok. kendisi tecavüzcü bir orospu çocuğu.

    burada kelimeleri özenle seçmek ve bazı noktaların üstünde durmak lazım çünkü konu çok hassas. tecavüz etmiş ama diye başlayan cümleler öncesinde dediğiniz çoğu şeyi anlamsız kılıyor. bunun da farkındayım.

    ama olayın samimiyetsiz bir boyutu var.

    bu adam ceza alacak, en ağır cezayı almalı da lakin kimse bana çok güçsüzdüm sesim çıkmadı yalanlarını atmasın. tacize uğrayan oyuncuların arasında çok büyük isimler var ve bu adamın yapımcılığını yaptığı filmlerde oynayıp oscar kazanmışlar. kazanmasalar bile adları sanları bilinen aktrisler.

    belki ilk gün değil ama mesela paltrow o oscar'ı eline aldıktan sonra böyle bir açıklama yapabilirdi. sonra kimse de o kadının önünü kesemezdi.

    hem tecavüze uğra ki tecavüzden kasıt cinsel taciz de değil, bildiğin tecavüz, sonra yıllar boyunca aynı adamla ayna kare içerisinde fotoğraf vermeye devam et. elinde oscar poz ver...

    onlarca kadın tecavüze veya tacize uğramış. birinin bile sesi çıkmamış.

    bunlar hep çok samimiyetsiz kusura bakmayın. bu kadınlar ne üçüncü dünya ülkesinde yaşıyor ne de güçsüzler. zamanında adamın gücünden yararlanmışlar. bu noktada da bir istismar var.

    hollywood, cinsel eşitsizlik konusunda bir şeyler yapmak istiyorsa yolu bu değil. tam tersi bir yöne işliyor. kadınların çok daha cesur olması lazım.
hesabın var mı? giriş yap