• burası hesapta milli park. hatta bunun bedeli olarak sizden 21 lira alıyorlar.

    ancak içeri girdiğinizde gördüğünüz manzarayı anlatmak mümkün değil. mangallar, semaverlerle çay demleyenler. donunu pantolonunu ağaçlarda kurutanlar. suya çömlekleme atlayan beyaz donlu dayılar. adım atılacak yer yok. insanların yere serdiği örtülerin, portatif masaların arasında ayağınızı basacak yer arıyorsunuz. taşların, ağaçların üzerine kazınan aşk hikayeleri de cabası.

    doğal güzelliği görmeye gidip sucuk dumanı içinde şok olup geri kaçtık. bu nasıl iş, nasıl bir düzen birilerinin hesap vermesi gerekiyor. ulan çok klasik olacak ama söylemeden duramayacağım bu güzellik avrupada olsa millet yüksek sesle konuşmaya bile çekinir.

    daha girişinde sizi sucuk ekmek diye bağıran ve asla susmayan bir odun karşılıyor. yabancı turiste siz bu manzarayı asla anlatamazsınız. bu sadece iyi bakmamak değil, alenen birilerine peşkeş çekilmiş burası. çok değil birkaç yıla gidip görmeye değer bir şey kalmazsa hiç şaşırmayın. kelimenin tam anlamıyla içine edilmiş.
  • deresinde yüzerken, içinde birinin boğulmuş olduğunu aklıma getirmemeye çalışarak buz gibi suyundan içtiğim (bkz: midesiz) derenin bulunduğu mekan, hafta sonu piknik yapılması işkence olan yer, hafta içi gidilince kafa dinleme ortamı. çevrede romalılardan** kalma olduğu söylenen su kemerleri var, bir de hasan'ın boğulduğunu sandığım noktada kayalara yağlı boyayla (bkz: oha) yazılmış bir şiir mevcut ama şiiri unuttum

    * yıllar sonra editi: "o su kemerleri erken cumhuriyet dönemi eserleri. dağlardan köylere hala su naklinde kullanılıyor". iyice araştırmadan yazıp ettiğim entry'ye doğrulma imkanı tanıyan sevgili e v r a k'a teşekkürler. (oha yazdığımda kızım bir aylıkmış. seneye üniversiteye gidecek) :(
  • amaa
    (bkz: orhan kurtuldu)

    edit: 5 yıl önce iğrenç bir kimseymişim...
  • sabahattin ali öyküsünü yazmıştır.
    hasan ovalıdır, kız ise dağlı. kızın ailesi hasan'ın çok çelimsiz olduğunu dağda çobanlık yapamayacağını filan söylemiş, o da bunun üzerine kendisini kanıtlamak için bi rivayete göre un çuvalını bi diğerine göre de tuz çuvalını sırtında kaz dağına çıkarmak istemiştir, ama gücü yetmeyince suya düşüp boğulur.
  • --- spoiler ---

    sabahattin ali nin eserinden uyarlayarak orhan aksoyun yönettiği hülya avşar ın ve yalçın dümer in oyunculuk kariyerlerindeki belki de en güzel filmlerden biri hasan boğuldu. pastoral bir senfoni tadında sahneler, dizi dizi gözyaşı bir hikaye.
    emine (hülya avşar) tahtacılar namıyla maruf alevi bir dağ obasından. hasansa (yalçın dümer) ovadan. muhtemel ki sünni. obalılar ve ovalılar biraz da bu tefrik münasebetiyle birbirlerini sevmiyorlar. kız almıyorlar ve dahi vermiyorlar. dünyalar güzeli eminenin gönlü ovalı hasana düşünce, o meşhur töreler giriyorlar araya. dedeler, 40 okka tuz yüklü çuvalı hasanın sırtına yüklüyorlar da, hasan ovalı ya, taşıyamıyor. kıyısından defalarca geçip gittiği derede boğuluyor. emine buna dayanabilir mi? elbette aklını zapt u rapt altında tutamıyor. emine ve hasan, aklından ve canından oluyor. adına da aşk deniyor. dilden dile anlatılan destan oluyor.

    --- spoiler ---
  • sinemadan çok anladığım söylenemez, kendi halinde basit bir izleyiciyim işte. ancak hülya avşar'ı bu filmde izledikten sonra, ne büyük bir oyuncu olabilecekken kendini magazine kurban ettiğini görmemek mümkün değil. yıllar önce izlediğim hasan boğuldu, hem hikayesi (bkz: sabahattin ali) hem de hülya avşar'ın göz kamaştıran oyunculuğuyla birden fazla kere izlenmesi gereken bir filmdir benim için.
  • edremit körfezi'nin yakınında, kaz dağı'nın eteklerinde bulunan güzel bir mesire yeri. içinden geçen derenin suyu, kaz dağı'nın saf kaynak suyu olduğu için buz gibidir. en gözde piknik alanı, gövdesinde "emine kendini buraya asmıştır" yazan çınarın etrafıdır. önceleri pek rağbet görmezken, şehir gürültüsünden bıkmış emekli bir albayın buraya yakın bir yere ev yaptırması ve ikili ilişkileri sayesinde yollara asfalt döktürüp, piknik yapılabilecek bakımlı bir yer haline getirtmesiyle burası da adını duyurmaya başlamıştır.

    adını, obalı bir kız ve ovalı bir erkeğin yaşadığı sevda hikayesinden alır. hasan'ın emine'ye kavuşması için 40 okka tuzu köyden obaya kadar taşıması gerekir. ama başaramaz. utancından geriye de dönemez ve derede hayatına son verir. bunu anlayan emine de kendini çınar ağacına asarak intihar eder. hikaye kısaca böyledir. hasan boğuldu civarında yaşayan halka göre hikaye gerçektir. hatta, hasan boğuldu'ya giderken içinden geçilen zeytinli köyünde yaşayan birinin, hasan'ın abisinin torunu olduğu iddia edilir.
  • hülya avşar'ın kamera karşısında en güzel göründüğü filmdir. yok, öyle kıyafetleri falan yüzünden değil. belki kameradan dolayı. ama çok farklı bu filmde hülya avşar. çok güzel.
  • filmin sonu isminde gizli olan, şimdi boğuldu birazdan bogulacak diye izlenen ama gene de fena olmayan, katil uşak vb. isimli polisiye filmleri anımsatan türk filmi.
  • eger akcay/ayvalik/edremit vs civarinda yazliginiz varsa veya tatili orda geciriyorsaniz arabayla cok rahatlikla kisa surede varabileceginiz yerdir.

    fakat harika bir arkadas grubunuz varsa,
    akcaydan baslamak suretiyle bisikletlerle macera yasayabileceginiz guzergahtir.

    gidis yolu belli bir andan itibaren cok dik yokus oldugundan, varisiniz oraya saatleri alabilir. zira bir elinizde bisikletler, diger elinizde ekmekler kofteler,tavuklar,mangallar vs. zorlanacaksinizdir belli ki.
    dönüs yolunu ise dert etmenize gerek yok, zira 5-10 dakkayi alacaktir (olume meydan okuma seklinde)

    suyu soguktur diyen arkadaslari esefle kiniyorum.
    suyu soguk otesidir zira. dondu donacaktir.

    gelin bir ornekle aciklayalim...

    yillar once, yine ayni grup gidilmis ve erkekler guc gosterisinde bulunmaya calismaktadir.

    a: olm ben atlarim buraya
    b: atlamak onemli degil ki, yuzceksin biraz, ve ses cikarmicaksin hic
    a: ne var ki bunda? (belli bir sure konsantre olur)

    (floooopşsssss)
    a: adjfklhadskfjsadmnsamfdnsadmnasd aman aman anneaaaaaaa kurtarin lan auırhadhashdmnskym
    b-c-d-e-f-g : nıhahahahahha

    soguk suyuna karpuz, meyva suyu bilimum soguk tuketilmesi gereken sey konabilir, zira buzdolabi gorevi gorur. bununla birlikte, erkeklerin hasan boguldu ya gittiginde ulvi bir gorevleri varsa, o da kayaliklardan zor sartlarda yurumek ve gidebildikleri yere kadar gitmektir. bir rivayete gore, en sonda sizi askerler karsilar (??)

    senede bir kez gidilmesi farzdir.
    yazimi yine ayni grupla yasanan mini bir diyalogla kapatmak isterim:

    a: olm bu yokus cik cik bitmiyor bi turlu
    b: geldik iste, bak duzluk. (beyni sulanmis sekilde) aaa esege bak, 5 ayagi var?
    a-c-d-e-f-g-vs. : ?????????? poahahahahhah
hesabın var mı? giriş yap