• hastanede hele de acil serviste aptal bir hastalık için bulunmaktansa dönmedolapta 2 gün mahzur kalmayı yeğlerim şahsen.

    zira herkes olabilecek en kötü durumdadır.
    üstelik gerçek kesit izlerken zap yapabilirsiniz lakin yanınızdan tüm vucüdu yanmış bir çocuk taşınıyorsa, öylece kalakalır kafanızı bile çeviremezsiniz.

    üniversite dönemi özsalaklık sebebi ile sağ el serçe parmağımı kestim bıçakla. yani ne olabilir ki eni konu, serçe bir parmak..
    lakin kanı durmadı meretin. konu komşu bütün mahalle komün haldeyiz zaten. tütün basan mı istersin, çocuğu üstüne işetelim diyen mi..
    neyse akıllı biri dedi ki belki de fazla derin gitti, git bir dikiş attır.

    allaaaahh ben zaten çocukluğumdan beri bir yerime dikiş attıramamış olmanın acısı yine yanıyorum. bir façam bile yok. süper işte, serçe merçe bir anım bir dikiş izim olacak.

    koşaraktan haseki hastanesine gittim. evet dikildim. güzel çapraz bir dikiş çaktılar serçeye güç bela ki benim serçenin tamamı 5 santim zaten biraz zor oldu.
    ben bu anımı oldukça yoğun yaşama arzusu ile tüm icraatı izledim.
    e haliyle baş döndü ayaklar uyuştu.

    biraz da serum merum. işte bu kadar! nah bu kadar!

    genç ve idealist doktor dedi ki; -bir kıvırır mısın parmağını?
    tt: -saçmalamayın dr. daha yeni dikildi, sökülmesin?
    dr:- kıvırın lütfen
    tt: -tabii

    evet her iddialı giriş peşinden büyük bir sıçış getirir.
    kıvrılmıyor parmağım.

    dr: çok üzgünüm tendonunuzu kesmişsiniz..
    tt: donumuzu?
    dr: tendonunuzu
    tt: biz öyle bir şey yapmadık? sümme haşa...

    kesmişiz. doktorun dediğine göre vakit kaybetmeden cerrahpaşaya gidip küçük bir operasyon geçirmem gerekliymiş.

    küçük bir operasyon nedir? lazerle göz çizdirme, batan dikeni çıkarma, kırılan tırnağı törpüleme falan.

    cerrahpaşaya vardım. maceraya doymayan bünyem hala neşeli.
    danışmaya ; -afedersiniiiiz? biz küçük bir operasyon geçirecektik. ben buraların yabancısıyımda.. nerede geçirebiliriz? diye sordum.

    bir şekilde tanıdığım bir arkadaş orada asistan doktormuş. ona rastlamasaydım maymun olmaya devam edecektim.

    kendisi ilgilendi. acil servisi plastik cerrahına götürdü.
    dr2: -yüzüğün kesilmesi gerekiyor.
    tt: ama operasyona ihtiyacı olan serçe, yüzük olması gereken parmakta ve o parmağın hiç bir suçu yok. yani o benim en sevd... bik bik.
    dr3: evet kesmeye gerek yok.

    dedi ve tüm gücüyle o parmaktaki minik kesikten etler fışkırtarak yüzüğümü asıldı. yüzük sağlamdı lakin artık iki dikişte yüzük parmağıma gerekmekteydi.

    arandım ama ben, kimseyi de suçlamıyorum. ne ötersin bik bik. yüzük kesilecekse kesilecek. adamın kolunu kesiyorlar içeride o demiyor en sevdiğim kolumdu diye bana mı düşmüş?

    neyse bir adet hastabakıcı ile de aşağıdaki dialog gerçekleşti;

    -ayakkaplarınız çıkarın
    -eee benim el parmağım şeyoldu ayakla bir olayım yok.
    -olsun siz çıkarın
    -e ama yani ehh
    -çıkarınız lan!
    -tabi tabi..
    -şu yeşil önlüğü geçir üzerine
    -ama ama bu kanlı...
    -eski kan o, çıkmıyor, klorak dökünce de beyaz oluyor.
    -ben giymesem yani küçük operasyon benimki...
    -operasyonun güçüğü büyüğü olmaz. bademcik ameliyatında adam ölüyor bacım.
    -peki ööhhöö ben yeşil yeşil giyeyim o zaman. (eşhedu en la....)

    harbi harbi yatırdılar sedyeye, gidiyorum ameliyathaneye. serçe parmağım kanıyordu yaaa alt tarafı..

    ameliyathane yolunda dr3 elinde çizgi filmlerdeki dev bir şırınga ile
    -ahhaahaha bunu aldım geliyorum ahahaha
    diye gülüyordu. ben de kafamı kaldırıp;
    -çocuk değilim dr bey, kandıramazsınız
    tarzı naiflikler yapıyorum.
    adam şaka yapmıyormuş.

    lokal anestezi yapıldı. elim ilkinde uyuşmadı. doktor uyuşmadığına inanmadı.
    inandırabilmek için avucuma tükenmezle birşeyler yazın ben hissederim dedim.
    o,çizdi ben " o" dedim, hayır 6 yazdım. dedi.
    korku filmi allahım!!!
    ben artık kapıdan girecek kruger' ı bekliyorum.

    neyse bu da şakaymış. ehehehe hayatımda bu kadar sevinçle güldüğümü hatırlamıyorum.
    4. kez morfin verdiler. morfin olmayadabilir, uyuşturmak için birşey yapıyorlar koltuğumun altından.

    dr3: -çıkışta sana narkotik bazı sorular soracak
    tt: ???????
    d3: -kızım yarım kilo gkffgdfg (morfin midir nedir onun adı) enjekte ettik bana mısın demedi.
    tt: -sigara içiyom çok, winston light ondan olabilir mi?

    ehehe bu da şakaymış evet...

    sonra ameliyat konuşmaları şu şekildeydi.

    hemşire: doktor bey, şurada efendim
    dr: tamam
    tt: ha? buldunuz mu ucunu tendonumun?
    h: evet, ben seni gelişmelerden haberd
    dr: kızım elinden kaçırdığın şeye bak yaaa. önüne bak sen. bak herşeye yeniden başlayacaz.
    tt: gitti mi parmak ühhehehe
    dr: kafa gitse yerine dikerim ben. sen sakin ol!
    tt: ayağınızın dibini öpiim doğru söyleyin koptu mu kompile?
    h: evet halloldu dr bey, yakaladım
    tt: bravo! süpersiniz.
    dr: keşke lokal anestezi yapmayaydık.
    tt: tamam sustum ben.
    h: yüksek yükseeeek tepelereeee ev ku......

    1,5 saat geçer, dibinden sıkılan kola kan gitmeye gitmeye acısı dayanılmaz olmuştur. gözümden sicim sicim yaş boşanmaktadır.

    tt: hemşire hanım, çok ağrıdı kolum. valla dayanamıyorum. siz o serçeyi komple kesiverin. kurtulayım gitsin. şunca yıldır bi boka yaradığını da görmedim zaten.

    h:- öyle deme şekerim, halay çekersin, kulak karıştırırsın, elde var bir leri tutarsın. çay fincanını tutarken havaya kaldırır artistlik yaparsın.
    az kaldı zaten...

    2,5 saat sürdü...
    evet ben serçe parmağımı kestim ki koparmadım sadece kesildi ve 2,5 saat sürdü.

    elimi sargıladılar. bu arada parmağın dışına düğme diktiler.evet bildiğiniz gömlek düğmesi. sevgilimi düğme almaya aksaraya tuhafiyeciye yolladılar. ameliyat durdu. sevgilim can siperane en hızlı şekilde getirdi allahtan. arada gelen hastabakıcının;

    -ehehehe gozünün yaşı akmış bunu doktoorrr
    -ehehehe seninki döğmeciye getti. ne kral çocukmuş valla eferin
    -ehehehehe seninki 30 tane düğme almış gızım kaban düğmesi bilem var
    -ehehe doktor bey ben kapının önündeyim ismailin yanında bişey lazım olursa sesleniverin.

    şeklindeki kafaütülemelerinin ayrıntısına ve bende yarattığı ruhsal travmaya değinmeyeceğim bile.

    elim 3 katlık ince bir sargı içinde ameliyat masasında yatıyordu son gördüğümde.
    dr: kaldırabilir misin kolunu.
    tt: kaldırırım
    dr: zor o biraz dene bakalım
    çok zordu, kolum 8 ton kadar olmuştu ama başardım ve bağırdım; freeeedoooooommmmm!!!!!!

    doktor güldü hakketen kahkahalarla güldü..

    ya gülerken yanlışlıkla ya da gerçekten öyle gerektiği için yarıçapı 25 cm olan bi alçı yaptı...

    artık ben de kahkaha atıyordum.

    abi, bıçak kaydı serçe parmağım kanadı budur yani.
    alçılı kolla 19 dersin sınavına girdim dikte ettire ettire.....
  • iki gün önce covid-19 aşısı oldum. aşı yapan hemşirenin eli çok hafifti. kendisine teşekkür ettim ve "ellerinize sağlık" dedim.
    hemşire hanım nüktedan biri olsa gerek ; "afiyet olsun" diye karşılık verdi. gülüştük.
  • sgk ile anlaşmalı özel bir hastahanede radyoterapi bölümünde "ışınlanmak" için sıra bekleyen 2-3 hasta ve aynı sayıda refakatçi var. kendi aralarında sohbet ediyorlar.
    refakatçilerden yaşlı bir kadın, "ışın" meselesini pek kavrıyamamış yanındakine soruyor:
    -bu ışın görünüyor mu ?
    -hayır ama sonuçta fayda sağlıyor.
    -cin gibi mi?
    - yok artık. ne ilgisi var.
    -ne bileyim.elektrik gibi mi ?
    -biraz benziyor. teyze sen" uzay yolu" dizisini izlemiş miydin. orada da insanları ışınlıyorlardı.
    -yok seyretmedim.
    - iyi ki seyretmemişsin. yoksa hastan geri gelemezdi.
    yaşlı kadın bu sözden ne anladıysa artık hiddetle salondan çıktı gitti.
  • banyoda düşüp dirseğimi yardığım gece acil serviste;
    +önce röntgene, sonra dikilecek..
    (röntgen..)
    (dikimhane..) *
    d*: ne zaman düştünüz?
    a: bir saat oluyor.
    d: yara temizlensin..
    as*: yara temizlensin..
    as2: tamam
    d: uyuşturun, yarım iğne yeter..
    as: yarım iğne vur..
    as2: tamam
    d: hissediyor musunuz?
    a: evet..
    d: yarım daha vurun, uyuşmamış..
    as: yarım daha..
    as2: tamam *
    a: ehihiki
    d: hissediyor musunuz?
    a: eveeet ehehhi
    d: oha! bugün alkol aldınız mı?
    a: hihi evet, yoksa düşmezdim hihihi
    d: kaç kadeh?
    a: 6.. şişe tabi.. efes..
    d: bir tam daha vurun kola.
    as: bir tam daha..
    as2: tamam
    d: şimdi hissediyor musunuz?
    a: yoo hayır hissetmiyorum.
    d: yarığın içinde taşlar falan var..
    a: hee evde kedi var, kedi kumu.. tüy de çıkabilir..
    d: iyi temizleyin yarayı, dezenfekte edin..
    as: temizle...
    as2: tamam..
    a: ahahahah
    d: biraz sessiz olur musunuz?
    a: tamam hihihi
    d: iğne..
    a: ilk dikişim biliyor musunuz?
    d: iplik..
    a: renkli ip var mı şöyle kırmızı falan?..
    d: sessiz olun lütfen hamfendi..
    as: kıskıskıs..
    a: tamam tamam sustum.. kikirikikiri
    ...
    a: acımıcak di mi hiç?
    as: dikiyoruz, hissetmediğinize göre.
    a: ay teşekkürler ihihih... sizin gibi yakışıklı doktorların bir bayanla ilgilenmesi için illa bi tarafımızı yarmamız gerekiyormuş demek ki.. *
    as2&as: ahahahah
    d: örtün şunun suratını..
    a: ahahah.. kikiriki...
    as&as2: kıskıskıs..
    d: sessiz olun..
  • göğsümdeki tümör nedeniyle elimde bir adet ultrasonla doktor doktor dolaşmaktayım. en son bir de üniversite hastanesinde bir profesöre göstermek için randevu ayarladım. odaya girdiğimde yanında benden daha küçük oldukları belli 3 asistanla oturuyordu. ultrasonu gösterdim, asistanlardan birine hadi bakalım soruları sor dedi, çocuk başladı işte içki sigara içer misin vs. vs. en sonunda sıra muayeneye geldi. 3 tane asistan bir profesör, benim üstüm çıplak ben masaya yattım. bir kolum başımın altında memeler fora öyle yatıyorum. profesör önce tümörlü göğüsü muayene etti, sonra sağlıklı olanı. sonra bana sorular soran asistana sen de muayene et dedi, sırtını bize, yüzünü diğer asistanlara döndü, onlara soru sormaya başladı. işte bulguları anlatıyor, tümör iyi huylu mu kötü huylu mu olabilir diye asistanlara soru soruyor. böyle baya bir zaman geçti. benim tepemdeki asistan hala benim memelerin bir birini bir diğerini muayene ediyor. en sonunda hoca asistanın yokluğunu fark etti. döndü ve manzarayı görünce şaşkın bir halde:
    -oğlum (duruma bir daha baktı ve bir duraksadı) ne yapıyorsun orda hala sen? (babaların çocukları kötü bir şey yaparken yakaladığı ama korkutmamak için de sakince konuştuğu ses tonuyla ama dehşet içinde belli) bırak memeleri mıncıklamayı artık, buraya gel de bulguları anlat"

    ben kıpkırmızı tabi. neyse, sağlığın ayıbı olmaz, doktordan utanılmaz diyerek kapattım konuyu zihnimde.
  • -doktor bey 35 ten sonra cocuk yapmak dogru mudur?
    -hayir 35 tane yeterli gorunuyor.
  • baş parmak kapsülünü yırtmışım, doktorun kapısında sıra beklerken yandaki dayı beni muhabbetiyle rehin aldı..

    - barmak mı acıyoru?
    + aynen dayı, başparmakta sıkıntı var.
    - aa bak benim de baş barmak 30 sene evveli çıktıydı. benim şurası oynar bak..

    dayının başparmağının kökü, bileğe 90 derece dik. yani parmak alakasız bir yerden çıkmış ağaç dalı gibi. ahahaha bir de oynatıyor amk. dayı ne oldu buna? dedim, devam etti.

    - anadol arabası vardı bende, onu çalıştırmaya çalışırken oldu bu ama alıştım 30 sene oldu. eskiden doktor mu vardı? bunlar işi bilmeyoru. bi keresinde ben eşekten düştüm, golumu gırmışım. bizim köyde bi çıkıkçı vardı, ona göttüler beni. gadın golumu açıp dahtaynan bi' güzel bağladı. ondan sonra bi ay öyle bekledik. sargıyı açınca bu kez de golum gapanmadı. hep açık galdı gol. sonra bi akşam annemle babam beni araya aldılar, ittire ittire golumu gapattılar.

    içime gülmekten felç oldum amk bir de "doktorlar bir şey bilmiyor" diye başladı lafa bu dayı. lan başparmağın yana doğru çıkmış, ne anlatıyorsun amk. çıldırdım içime gülmekten.
  • ameliyatdan cikmis lakin halen narkozun etkisindeki bendenize doktorca sorulmus ;
    - nasilsin ?
    - save
    - ne ?
    - save edin lan beni save
  • şahin isimli arkadaşımın babasının başından geçmiş bir olaydır, aynı günlerde iş güç sebebiyle ellerine şahin marka bir otomobil geçmiştir.
    arkadaşım hastaneye yatar, önceki gün babası da araba için gazeteye 3 günlük ilan vermiştir.
    doktor: oğlunuzu ameliyata alıyoruz, eczaneden hemen şu şu ilaçları alıp gelin
    baba bir koşu eczaneye gider ilaçları alır ve hastane merdivenlerini çıkarken telefon çalar:
    - alo
    - şahinin durumunu sorcaktım?
    - şimdi ameliyata alıyorlar
    - ?!?!?! (sessizlikten sonra) abi kaportada hata var mı?

    jeton düşer

    (bkz: şahin aksu)
  • kardiyovasküler cerrahi bölümünde uzman doktor liderliğinde vizit yapılmaktadır.

    -hocam bu adamın sağ ayağı ampute ama inanılmaz mutlu, tebrik ederim inanılmaz rehabilitasyon yöntemleriniz olmalı.
    -o ondan değil, bugün yapılan görüntülemelerin sonucu sol ayağının kesilmeyeceğini öğrendiği için mutlu.
    -en azından dürüstsünüz.
    -ne sandın y...m
hesabın var mı? giriş yap