• orjinal adı hataraku maou-sama! olan yeni bir anime. henüz ilk bölümü yayınlanmış olsa da gayet eğlenceli bir anime olduğu söylenebilir.

    hikayesi kısaca söyle ;

    "şeytan kral sadao,kahraman emilia tarafından kötü bir şekilde yenildikten sonra diğer dünyaya bir başka değişle modern tokyo'ya gitmeye zorlanmıştır.şeytan kralın sahip olduğu tek şey dünyayı fethetmek için gerekli yeteneklerdir.yani şu anki durumda tamamen işe yaramaz gereksiz yetenekler... bu yüzden yarı zamanlı olarak çalışıp kendi hayatını sürdürmek zorundadır."

    ilk bolumun spoilerı olmaz diyerek sunları da yazayım tam olsun ;

    şeytan kral kendı boyutundakı savastan yenılecekken gucunu toplayıp tekrar donmek uzere boyut degıstırıyor ve garıp bır sekılde gunumuz dunyasına japonyaya dusuyor. tabı herseye yabancı olan seytan kral kısa surede ınsan dunyasının kurallarını anlıyor kendıne kımlık cıkarıyor banka hesabı acıyor ve mc donaldsda part tıme ıse baslıyor. bır goz oda tutup yardımcısı ıle yasamaya calısıyorlar.

    ıse gıtmek ıcın bısıklet alıyor , eve buzdolabı ve camasır makınesı alıyor ama buzdolabında yıyecek hıc bısey yok garıbanlıktan.
    maasına 100 yen zam alınca sevınen bır seytan kral dusunsenıze , cok az olan buyu gucunu aylık patates satısında bırıncı olmak ıcın calısırken bozulan frıtoze kullanıp kullanmama arasında gıtgeller yasıyor. boyle bı anıme , bıraz da durum komedısı gıbı ..

    ılk boyutta savasırken kaybetmesını saglayan kahraman emillia ile yagmurlu bı gunde tesadufen karsılasıyorlar yolda , seytan kral onu tanımıyor o da seytan kralı bu yenı boyutta ve seytan kral ıslanan bu kıza kendı semsıyesını verıyor. muhtemelen ılerde asık da olur bunlar.. bı oncekı boyutta bırbırlerını yok etmeye calısan bu ıkılı bu dunyada sevısecek belkı de evlenıp mınık mınık anıme bebelerı dunyaya getırecekler.

    hatta emeklılıkte akcayda bı yazlıkta bıle sonlanabılır bu anıme , yada elınde fotograf makınasıyla emınonunde fotograf ceke ceke dolanan , turkıye cok guzel dıyen bır japon olarak bıle karsımıza cıkabılır seytan kral ve kahraman emillia ..
  • şeytan lordunun bizzat kendisi tarafından satılan hamburger ile patates kızartmaları mı? off olsa da yesek.

    sağlam komedi serisi mi arıyorsunuz? hataraku maou-sama kendine has mizahi olan orjinal yapımlardan birisi. anime endüstrisinde komedi serileri ikiye ayrılıyor. birincisi anime boyunca sürekli mizahi havanın hakim olduğu seriler. bu serileri izlerken nedense böyle sürekli ağzımız açık izliyoruz çünkü seri boyunca hakim olan hava insanın yüzüne bir gülümseme getiriyor ve arada sırada da olsa insanı gerçek anlamda kahkaha atmasını sağlıyor. lakin ikinci tip komedi serileri ise daha çok olağan dışı sahneleri yaratmaya amaçlayan seriler. durum komedisinden farklı olarak ortaya çıkan farklı durum bizim gülümsememizi değil daha çok kahkaha atmamızı sağlıyor. bu sahnelerin yaratılmasına kadar geçen süre tam bir yönetmenlik yeteneği çünkü bu sahnelere varana kadar her şey ve olağan durum tam bir ustalıkla hazırlanıyor ve tam da gülmemizi beklediğimiz sahneye gelince insan ister istemez bu sahnelerde kahkayı basıyor. bu seri de ikinci kategoriye giriyor ve bunu oldukça başarılı bir şekilde icra ediyor. arada sırada gülmemizi ya da kahkaha atmamızı değil, sağlam planlanmış mizahi sahneler ile gerçekten içten kahkaha atmamızı amaçlayan sağlam komedi serilerinden birisi hataraku maou-sama.

    anime ilk olarak karanlık ve ciddi bir tonla başlıyor. izleyici kendini birden büyük ve kanlı bir savaşın içinde, aksiyonun tam ortasında buluyor. animasyonlar ise bu serinin sevdiğim en güzel yanlarından birisi. olay ente adasında, ana karakterimizin ikamet ettiği adada geçiyor. şeytan kral jacob ve ona eşlik eden dört büyük generalden biri olan alsiel, kahraman emilia tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra geri çekilmek ve yaşadığı şatodan kaçmak zorunda kalıyor. kaçmadan önce geriye, kahraman ve ona eşlik eden diğer tayfaya dönerek bir gün tekrar geli geleceğini, onların bu yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını ve günün birinde gücünü tekrar geri kazandığında ente adasını tekrar ele geçireceğini söylüyor. ardından boyutsal bir portal açarak olay yerinden, emilia'nın onları arkadan takip ettiğinden habersiz, general alsiel ile birlikte başka bir boyuta geçiş yapıyorlar.

    işte bu noktadan sonra hakim olan ciddi koşuşturmacalı havanın bittiği ve eğlencenin asıl başladığı zaman: karakterlerimizin kendisini, portalın ucunun hangi boyutunu açıldığını bilmeden, yani kendilerini bizim dünyamızda bulduğu an.

    yani kısacası karakterlerimiz kendilerini buldukları bu yeni modern dünyaya ayak uydurmak zorunlar eğer gerçekten hayatta kalmak istiyorlarsa. çünkü dünya geldikleri dünyaya nazaran sihirin atmosferde nadir olarak bulunduğu bir dünya. bundan dolayı bedenlerinde yeteri kadar sihir olmadığından dolayı o çok nefret ettikleri fiziksel olarak zayıf insan formuna dönüşüyorlar. bundan sonra yapacakları şey insan gibi yaşayıp hayatta kalmak. bunların başında iş bulup günlük harcamalar yaparak toplumun çalışan bir bireyi haline gelmek. ilk başta klasik daily life tarzı animeler gibi kulağa sıkıcı gelse de bu durum aslında durum bundan ibaret değil. serinin her bir yanı güzelce mizahi etmenler tarafından süslenerek buna doğaüstü olaylar da eşlik ediyor. karakterlerimiz birilerinden tarafından saldırıya uğruyor bununla kalmayıp istenmeyen güçler tarafından kovalanıyor. normalde izleyici bu durumlarda ne olacak diye ana karakterimize ne olacak diye endişelenip durur ama dediğim gibi her sahneye, özellikle en ciddi anda bile kendisini belli eden mizahi etmenler izleyicinin kahkaha atmasının dışında başka bir şey düşünmesine izin vermiyor adeta. hem güldürürken hem de badass sahneler ile insanı da ayrıca gaza getirmekten geri kalmıyor hataraku maou-sama.

    hikaye boyunca farklı farklı karakterler ile karşılaşıyoruz ve çoğu da şeytan kralımızın peşine düşen, ente adasından gelen karakterler. lakin şeytan kralımız tarafından hepsi kendi tarafına çekildikten sonra bu karakterlerimizde dünyaya yerleşerek kendi başlarının çaresine bakıyorlar. hangi seriydi adını unuttum şimdi ama mesela ana karakterin düşmanı gelip ana karaktere meydan okur. sonra ana karakter tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra hikayeye arkadaşı olarak dahil olur. bu seride de böyle bir mentalite var ve şeytan kral tarafından evcilleştirildikten sonra her bir karakter dünyaya kendi çapında ayak uydurmaya çalışıyor. biri neet olarak evde tembel tembel takılırken birisi de bir şirketin çağrı merkezinde kendisine iş buluyor. diğeri de lordunun ev işlerini yaparak ev hanımlığı yok lan bu durumda ev adamı demek daha iyi olur hah evet ev adamlığı yapıyor işte. kısaca doğaüstü etmenler ile süslenerek modern dünyada karakterlerimizin nasıl yaşama tutunduğuna gülerek tanıklık etmiş oluyoruz.

    animede özellikle hoşuma giden diğer kullanılan soundtrackler özellikle animasyon işçiliği. yönetmenin burada mutlaka hakkını vermek lazım. normalde tembel bir adam sürekli aynı kareleri tekrarlayarak yavan bir animasyon ortaya çıkarır ama bu animedeki animasyonlar insanın gözünü okşuyor. yapılan her bir hareketten tuttun özellikle karakterlerin surat hareketlerine kadar her şeye çok fazla emek verilmiş ve bu durumu bayağı bir taktir ettim. evet karakterlerin yüz ifadeleri asıl insanı güldüren etmenlerin en başında geliyor. beklenmedik durumlara karşı verdikleri o surat ifadeleri yok mu. özellikle emi'nin seri boyunca verdiği wtf ve trollface tepkilerini sanırım uzun bir süre unutmayacağım. bazı yerlerde özellikle sağlam güldürdü. aksiyon deseniz zaten aksiyon animasyonlarının kalitesini ilk bölümde şahit oluyoruz ve bu durum hiç çizgisini bozmadan seri boyunca devam ediyor. animasyonun bu şekilde güzel bir şekilde izleyiciye sunması da hikayenin sunumuna karşı büyük bir katkıda bulunuyor. kullanılan arka plan ve ses efektleri de gayet güzel bir şekilde zamanlanmış. geriye sadece izleyicinin arkasına yaslanıp bu güzel sahnelerin tadını çıkarması kalıyor.

    tamam biliyoruz japon seslendirme sanatçılarının dünyada eşi benzeri yok ama bu seride özellikle ana karakterimiz, jabob yani sadao nam-ı diğer şeytan kralı seslendiren ryota ohsaka ayrıca güzel bir iş çıkarmış bu karakterimizi seslendirirken. tsukkomi sahnelerinde sadao'nun verdiği tepkileri çok başarılı bir şekilde seslendirmesi, komedik zamanlamaları güzel bir şekilde ayarlaması seriyi daha çok sevmeme neden oldu. özellikle son bölümde alsiel'in pelerinini alarak her şey bittikten sonra olay yerine geldikten sonra ona verdiği tepki iyi güldürmüştü beni. belki diğer seiyuular da güzel iş çıkarırdı ama maou'yu ryota ohsaka'nın seslendirmesi cuk diye oturmuş bence.

    animeyi asıl izlenir kılan en büyük nedenlerden biri bence sahip olduğu birbirinden farklı karakterler. hikaye boyunca bu yeni karakterler ile karşılaştıkca ve onları tanıdıkça insan ister istemez onlara sempati duyuyor. yaptığı çatlaklıklar ile daha çok sevmemize neden oluyorlar ve animenin her sahnesinde onları ekranda görmek istiyor insan. yani her ne kadar on bölüm gibi kısa bir anime serisi olsa da insan daha çok şey öğrenmek istiyor bu karakterler hakkında. acaba modern dünyaya gelmeden önce nasıl birilerdi ve arkaplan hikayeleri dahil haklarında daha çok şey bilmek istiyor insan. mesela emi hakkında, sadao ile dünyaya gelmeden önce başına ente adasında neler geldiğine dair az da olsa bir şeyler öğrenme fırsatımız oluyor ama diğer karakterlerin geçmişi hakkında özellikle ana karakterimiz ente adasında neden bir işgal başlattığına dair hiç bir bilgi edinme fırsatına nail olamıyoruz. gerçi seri komedi animesi olduğu için pek bir şey farketmiyor ama insan ister istemez karakterlere daha çok yakınlaştıkça haklarında daha çok şey bilmek istiyor geçmişlerine dair. son olarak karakterler mainstream anime karakterlerine nazaran pekte kilişe bir kişiliğe sahip karakterler değil. her bir karakter birbirinden özgün. normalde lucifer gibi karakterleri başka bir seride izleseydim acayip sinirime dokunurdu ama nedense bu seride böyle çatlak bir karakteri bile sevdim.

    son olarak fantastik ve dini öğeleri modern temalarla harmanlayarak ortaya gayet güzel bir iş çıkarmış bir seri hataraku maou-sama. ironik olarak cennet ve cehennem temaların alt-üst edildiği diğer bir serilerden. örneğin ichiban ushiro no daimaou gibi serilerde de ana karakterin normalde kötü bir karakter olması gerekirken dünyayı ve çevresindeki insanları koruduğu ama ilahi yani adaleti temsil etmesi gereken karakterlerin hikayenin asıl kötü olduğu serilerden birisi bu seride. buradan yola çıkarak alt metninde de hristiyanlığa, yani dinin nasıl sömürü aracı olarak insanlara empoze edilerek insanları kullandığını çok güzel bir şekilde yeriyor hikaye. komedi serisi derken bu açıdan da alt metninde izleyiciye çok güzel göndermelerde yapmaktan geri kalmıyor.

    kısacası uzun zamandır beni böyle eğlendiren bir seri izlememiştim. iyi ki aklıma geldi ama işte böyle serilerin varlığı yüzünden anime dünyasını bu kadar seviyorum. diğer serilerin arasından kendine özgü atmosferiyle kendisini son dakikaya kadar asla sıkmadan izlettiren nadide serilerden birisi. yani sağlam komedi ve kafa dağıtmalık güzel bir seri arıyorsanız bu güzel animeyi asla kaçırmayın.

    ps: bu arada uyarlandığı light novel halen devam ediyor yamulmuyorsam. animenin bittiği noktadan sonra hikayede neler oluyor diye biraz baktım ne var ne yok diye gayet güzel şeyler oluyormuş. umarım yakın zamanda ikinci sezonu yapılarak romanın geri kalan bölümlerini de animeye uyarlar yapımcılar.
  • (bkz: bak cok ciddiyim)
    gintamadan sonra en iyi parodi animesidir. ben cok parodi animesi izledim hicbiri the devil is a part-timer kadar ince ayrıntılarla komediyi bam bam vurmayı basaramamıstır. sebebi de bence cıvıtmadan ve asırıya kacmadan dalga gecmeleri. animede genel bir gercekcilik var. fantastik bir dunyadan kacıp gelmis, bunca zaman seytanlarla dogaustu guclerle mucadele etmis karakterlerin sade vatandasa donusmelerinde, fatura ve kira derdine dusmelerinde, kapitalizmin carkında yitip gitmelerinde garip bir inandırıcılık var. sanki boyle bir sey hep oluyormus gibi. bir anda empati kuruyorsun.
    -spoiler-
    1. bolumde sadao ve shiro'nun icinde sadece iki burusuk salatalık ve yarım sise su olan buzdolabını gorunce ogrenci evlerini hatırlamayan bu animeden tam keyif alamaz bence.
    -spoiler-
    anime ile ilgili hersey oldukca underrated. anime studyosu cok az kisinin bildigi white fox (daha once katanagatari, steins gate, akame ga kill gibi cok iyi animeleri yaptılar). hic dublajlı altyazılı tartısmasına girmek istemiyorum ama bu anime icin ingilizce dublajlı versiyonu izleyin derim. cunku yeni nesil basarılı adr yonetmenlerinden olan christopher bevins cok iyi is cıkarmıs. gangsta'nın da adr yonetmeni kendisidir. bence izleyin ya trailer
  • 13. bölüm ile bitmesi bizi üzüntüye boğmuştur. halbuki ne güzel eğleniyorduk izlerken. üstelik yaptıkları final de bi halta benzememiş... ahh ahh.
  • şu an daha 8. bölümünü bitirmiş olmama rağmen 2. sezon için kıvrandığım anime. gayet güzel ve komiktir. en son bu kadar danshi koukousei no nichijou'yu izlerken gülmüştüm.
  • efsane olabilecek bir anime düşünün, torunlarınıza filan ulan bi anime vardı nasıl komikti aynı gintama gibiydi diyebileceğiniz bir anime düşünün.

    işte öyle olabilecek bir animeydi ama nasıl bir akıl bu kadar güzel bir konuyu ve karakterleri 13 bölümde hiç eder onu görmüş olduk. ciddi anlamda sinirliyim böyle bir şey olduğu için. umarım yakın zaman içinde 2. sezon duyurusu yaparlar veya bir yeniden çekimi ile uzun soluklu bir şeyler yapar. en az 200 bölümlük malzeme varken ellerinde 13 bölümde bitirmek anime hakkında her şeye hakarettir. ulan japoncam iyi olsa ben bile 100 bölümünü yazarım bu konuyla.

    tavsiyem izlemeyin. üzülürsünüz; ''noluyor amk, ne güzel gidiyorduk'' diye.
  • 13 bölümden oluşan kahkaha dolu komedi türünde anime.

    ente ısla'da herkesin korkulu rüyası olan sadao maou adlı şeytan lordu ve yardımcısı alsiel'in kendini günümüz tokyo'sunda bulmasını konu alıyor. o artık korku salan şeytan lordu değil mgronald's adlı fastfood zincirinin en iyi çalışanlarından biridir.
    enta ısla'da başlayan kariyeri ve hedefleri artık onun için çok geride kalmıştır. onun için tek önemli olan şey mgronald's müşteri memnuniyetidir.

    bir şeytanın bir fastfood zincirinde çalışması ne kadar normal olabilir ki?

    görüntüsü, konusu, akışı ve karakterleriyle size eğlenceli dakikalar sunacak.
  • ilk sezonun üstünden 8 yıl geçtikten sonra nihayet 2. sezonu duyurulan anime.

    ilk sezonu 2015 ve yanılmıyorsam 2019'da olmak üzere 2 kere izlemiş olmama karşın trailer'ı izlediğimde şu kimonolu kız kimdi dedim, açıp baktığımda muhtemelen hatırlayacağım ama bazı şeyleri unutmuşum anlayacağınız.

    neyse darısı devam sezonları gelmeyen diğer animelerde. :)
  • 2013 bahar dönemi animelerinden. konunun abzürdlüğü aslında o kadar komik olmasa da, yaratılan karakterle beraber yeterince komik bir anime olma başarısını gösterebiliyor. sonuç olarak izlenebilir bir seri. bunu izleyipte komik bulmuyorsanız eğer arakawa under the bridge serisini önerebilirim ki o hakikaten abzürd ve hakikaten komik bir seri. ama bu da iyi ya. vakit ayırmaya değer.
  • parodi yaptığı işletme aslında kfc'dir. ahanda bu da videosu. *
hesabın var mı? giriş yap