• daha önce en iyi bölümü başka birşey seçmiştim ama bu bölümünde hakkını yememek lazım. ilk 3 garanti.

    --- spoiler ---

    şimdi gelelim bu muhteşem dizinin bende bıraktığı etkilere. arı fikri gene dizi açısından dahiyane bir fikirdi. bu senaryoyu yazan adamların nasıl bir kafası var hep merak ediyorum.
    katilimize gelince, çok zekice bir plan yaptı. bence dünya tarihinde gelmiş geçmiş en ölümcül insan olmuştur sanırım. tek seferde 400bin kişi, hemde kendi yargı sistemiyle. "birisinin ölmesini umarsızca istiyorsan, senin için birinin hayatı o kadar basitse bir klavye uzaklığındaysa, sende ölmeyi hak ediyorsundur. böylece dünyada ne kadar kötülük olsa da sadece iyilikle karşılık veren insanlar kalır" katilin gerçek felsefesi

    --- spoiler ---
  • sonu hariç gayet güzel olan 3. sezon 6. bölüm. 3. sezonun en iyi bölümü, seri tarihinde de ilk 5te yeri garanti. yalnız sonu olmamış.

    --- spoiler ---

    keşke eleman çantayı suya atıp uzaklaştığında bitirselermiş. hayır stajyer dedektif bu adamı nasıl yakaladı hiçbir bilgi yok. sırf tatlıya bağlayalım diye, aşırı kötü son olmasın biraz kötü son olsun diye, aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın diye "bakın kötü adam cezasını çekecek" sonu yapmışlar. ben stajyer suçlu adamla ortak çıkacak sanmıştım, o bile daha iyi olurdu.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    arıların öldürecekleri insanları seçerken yüz tanıma teknolojisi kullandıklarını belirtmişler. durum böyle ise, hedefteki kişiler yüzlerine maske taksalar çözüm sağlanmış olurdu. senaryoyu zayıf buldum. 6/10
    --- spoiler ---
  • dizinin (bkz: black mirror) en iyi bölümü denebilir mi bilmem, sonuçta fifteen million merits var, white christmas var. ama sezonun (izlediğimiz ilk 6 bölüm itibarıyla) en iyisi olduğu aşikâr. sosyal medyanın ileride yol açacağı "belalara" güzel bir örnek. onun haricinde bu sezonun en iyileri arasında san junipero ve men against fire da var. ama elbette hated in the nation bu 6 bölümün en iyisi.

    yine de, bu bölümde anlatılan hikaye ölümcül bir hata barındırıyor. ("ölümcül" dediysem, hikayenin mantığını öldürücü bir hat.) kaçın, sipoylır geliyor:

    --- spoiler ---

    rapçi tusk'ın ölümüne sebep olan neydi? mr makinesinin güçlü mıknatıs etkisiyle arının tusk'ın beyninden çekilip ztonk diye makinenin içine yapışmasıydı.

    (bu zaten başlı başına bir hata, zira bütün ülkeyi kaplayan bir arı ağından bahsediyorsak bunların manyetizmadan etkilenmesi onların çalışmasını fena halde olumsuz etkiler. tusk'a başka bir ölüm sebebi bulmalılarmış.)

    ama hatalı da olsa bu "gerçek"le devam edeceksek, o zaman başbakan başta olmak üzere tüm kovanlar temizlenene kadar ver halkın eline mıknatısı, temizlesinler. "niye halk temizliyor" derseniz: imei numaramın ele geçtiğini ve ölüm listesinde olduğumu öğrensem mıknatıs değil, topla tüfenkle dalarım ben o arılara.

    o capon abi yok mu o capon abi... kaç kişi öldü belli değil ama listedeki 400 bine yakın insan komple öldüyse, o capon abiyi de yaşatmamak lazımdı.

    --- spoiler ---
  • hislerime tercüman black mirror bölümü.

    aslında film bir düş değil, gerçek. farkı; "ölüm" fikri sembolik olarak işlenmiş ve korkunç mekanik arılar henüz hayatımızda değil.

    sosyal medya linci gayet gereksiz, hiçbir zaman adil olamayacak, ilkel bir davranıştır. her gün ortaya yeni bir yem bırakılıyor, binlerce insan oltaya gelip ağzından salya akıta akıta nefret yazıları yazmaya başlıyor. çünkü artık; duvar arkasından taş atmak ve bundan vahşice keyif almak, eğlenmek çok kolay. bence, bu vahşiliğe neden olan ve bunu meşrulaştıran en güçlü şey internetteki anonimlik kavramı. nefretlerinden ve sahteliğinden dolayı hiçbir bedel ödemek zorunda değilsin! tabii ki kulağa hoş geliyor. neden olmasın? neredeyse herkesin bir anonim kimliği var artık.

    özellikle şimdilerde hiçbir boka yaramayan ekşi sözlük linç olaylarını o kadar abartıyor ki, ağzım açık şekilde, lince katılan canlıların gerçekten insan olup olmadığını düşünürken buluyorum kendimi. dakikalar içerisinde, birini hedef göstermek ve kaos yaratmak... şaka gibi. hatta şakadan çok kabus gibi. internet çok tehlikeli.

    neyse. senaristlerin elini sıkmak isterdim. muazzam bir dizi.
  • toplu ölümlerin başladığı sahnede çalan soundtrackle benim mest etmiş black mirror bölümü. üçüncü sezonun da en iyi bölümüdür.

    (bkz: alev lenz)
    (bkz: fall into me)
  • --- spoiler ---

    gösteri imkânına sahip bir deli, olabilecek en kötü deli türü.

    --- spoiler ---
  • okullarda ders, felsefede incelenmesi gereken bir makaleymiş gibi varlığı ebediyen korunması gereken efsane bir bölümdü. herkesin bir izlemeyle bitirdiğini düşünmemesi gerekiyor bu bölümü.

    --- spoiler ---

    kimse sonunu beğenmemiş, çok bilmişlik veya benzeri hiç sevmediğim karakteristik özelliklere sahip birisi gibi davranmak istemem ama sonu dahi bizi bir sorgulamaya itiyordu. bölümün tek vermek istediği şey sosyal medyanın zararları değildi aslında. adaleti sorgulatmak istedi. herkes sosyal medya üzerinden ölümün adaletli bir ceza olduğunu düşünerek ölmesini istediği kişiyi yazdı. adalet neydi, ne için vardı, adalet insanların içinin soğuması için mi vardı(karin parke'ın en sonda oh çekmesi için mi, liza baharın oh çekmesi için mi...) ve daha nice felsefi konuya çekmek istedi bizi bu bölüm. iç içe gizli bir çok önemli noktasından dolayı kesinlikle en iyi bölüm budur bence. yani, her sahnesi apayrı güzeldi ama son sahnesi bitirici vuruş oldu.

    --- spoiler ---
  • her teknik terimi aptala anlatır gibi açıklamasalar mükemmel olacakmış. tamam seyirci yaşlı olabilir, teknolojiden uzak olabilir ama bırak sen açıklama merak eden kendisi araştırıp öğrensin.

    --- spoiler ---

    bölümde göze batan asıl şey yüz tanıma teknolojisiyle çalışan arıların, yüzünü görmedikleri hedefleri nasıl bulduğu. fotoğraf ve hashtag bilgisiyle arılar hedefi öğreniyor ve kameralarıyla etrafta hedefi aramaya başlıyorlar buraya kadar herşey normal. peki hashtag kullanan 400 bin kişinin fotoğrafını nasıl öğrendiler? kurbanlar basit bir maske takarak yüzlerini gizleyerek kurtulabilirdi.

    edit: @bilgeist imei bilgisinden arıların hedefleri bulduğunu belirtti. bölümü tam hatırlamıyorum ama yine de bu detay sosyal medyada yapılan paylaşımlardan imei bilgisine nasıl ulaşılacağını açıklamıyor. belki benim hatırlamadığım bir detayı vardır.
    --- spoiler ---
  • işlediği konu itibariyle en çok ilgimi çeken bölümken, en iğrendiğim bölüm oldu. konu kurgu falan güzel de o arıların sürü halinde tıkır tıkır bir yerlere dolmaları, kadının burnundan içeri kaçmaları falan beni feci iğrendirdi.

    onun haricinde yine çok zekice hiç de gerçek dışı olmayan bir kurgu vardı. sosyal lincin ne boyutlara varacağı bir yana, avcıyken av olmak da inanılmazdı. bu arada kısa saçlı ajan hatunun o muhteşem aksanı, o "are you batman" deyişi? şahaneydi.
hesabın var mı? giriş yap