• divanı çeşitli dillerde basılan ve "hayır için verilen mal israf olmaz" diyen, bisetten evvel ölen bilge.
  • ibn arabî de, meşhur hatem-i tai'nin soyundandır..
  • cömertliğiyle meşhurdur.

    derler ki: hatem'in namı tüm dünyaya yayılmış bir atı varmış. hatem'in gözbebeği, herkesin imrendiği bir atmış bu. tabii cömertliği de aynı şekilde dilden dile dolaşıyor. rum sultanı da duymus bunları, "ben öyle lafa bakmam. hatem gercekten cömertse bana atini hediye eder, etmezse cömert değildir." deyip atı istetmek için elçilerini yollamis. elçiler, hatem'in yanına bir gece yarısı varmışlar. tam da o sırada bir fırtına kopmuş, dışarı çıkmaya imkan yok. hatem, elçilere at kesmiş, tatlılar yedirmiş, bir güzel ziyafet çekmiş. sabaha kadar yemişler. sonunda sabah olup elçilerin midesinde bir lokmalık daha boşluk kalmayınca sadede gelmişler: "rum sultanı senin atını istiyor." demişler. hatem büyük bir esefle "ah, vah" etmeye başlamış. elçiler "noluyor yahu?" diye sorunca hatem, "dün gece malumunuz, büyük bir fırtına çıktı. ağıla gidip hayvan almaya imkan yoktu. burda olan tek hayvan da istediğiniz attı, onu kestim." demiş.

    elçiler geri döndüklerinde sultana "hatem anlatıldığından daha da cömertmiş." demişler.
  • arap şair. cömertliği ile meşhurdur.
    verdiği bir ziyafet sırasında çölde gezintiye çıkar. yaşlı bir adam görür. sırtında dikenli çalıları taşımakla meşguldür.
    hatem onu görür; “hatem diye biri ziyafet veriyor git sende ordan rızıklan” der.
    ehtiyar; “rızkımı veren hudadır, kula minnet eylemem” der.
  • bir rivayete gore, hatem-i tai'nin ruzgardan hizli atinin şanı istanbul kayserinin kulaklarina gitmis. bir heyet olusturup atı hatem-i den istemeye gondermis.
    heyet varmis hatem-i tai'nin yanina. uzun yoldan gelen heyete hoş geldiniz diyerek sofraya oturtmus. yemisler icmisler. heyetin sozcusu gelislerindeki esabab-i mucibeyi aciklamak icin bogazini temizlemis ve demis ki:
    -bizim kayser sizin atin şanını duymus, sizden onu rica eder.
    hatem-i tai elini dizine vurup:
    - tüh, demiş. o yediginiz et istediginiz atin etidir.

    comertligiyle un salmis ve comertligi yemen padisahinin comertliginin onune gectigi icin, yemen padisahina 50 bin kisilik yemek verdirmis, yemenli bir araptir. musluman olmadigi halde comertligi sebebiyle cennete gittigi soylenmektedir.
  • hakkında pek çok hikaye anlatılan cömert kişi

    cömertliği meşhur hatemi tai’ye “senden daha cömert bir kimse var mı acaba?” diye sordular. o “evet! var” dedi ve başından geçen bir hadiseyi şöyle anlattı: birgün bir seferim zamanında bir gence misafir olmuştum. genç fakir bir kimse olmasına rağmen bana bir koyun kesip hazırlattı. önüme koyunun böbreği geldiğinde “ben koyunun böbreklerini çok severdim” dedim. bir ara ev sahibi genç ortalıktan kayboldu. biraz sonra baktım ki varı yoğu olan yedi koyununun yedisini de kesmiş böbreklerini hazırlamış, önüme getirdi. ben şaşkınlık içerisinde kalmıştım... çünkü biliyordum ki genç fakir bir kimse idi. “niçin benim için varın yoğun olan yedi koyunu kestin. ben sana böyle yap demedim. sadece koyun böbreğini sevdiğimi söyledim.” dediğimde, bana şu karşılığı verdi: “bana allah’ın misafiri gelmiş, hiç onun sevdiği bir şeyi ikram etmez miyim” dedi.
    gencin bu misafirperverliğine hayran kalmıştım, gözlerim yaşardı... diye anlattı.
    hatemi tai’ye "onun iyiliğine karşı sen ne yaptın" diye sordular. o “derhal üç yüz deve, beş yüz koyun gönderdim” deyince, "demek ki sen ondan daha cömertmişsin" dediler. hatemi tai: “hayır! o benden cömert, çünkü o bana nesi varsa ikram etti, bense ona sadece malımın bir cüzünü gönderdim!” dedi.
  • bir zaman, dünyaca sehavetle meşhur hâtem-i tâî, mühim bir ziyafet veriyor. misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. bakar ki: bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş; cesedine batıyor, kanatıyor. hâtem ona dedi: "hâtem-i tâî, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor. sen de oraya git; beş kuruşluk bu çalı yüküne bedel, beş yüz kuruş alırsın." o muktesid ihtiyar demiş ki: "ben, bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım. hâtem-i tâî'nin minnetini almam." sonra, hâtem-i tâî'den sormuşlar: "sen kendinden daha civanmerd, aziz, kimi bulmuşsun?" demiş: "işte o sahrada rast geldiğim o muktesid ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmerd gördüm."
hesabın var mı? giriş yap