• (bkz: otobüs bileti)
    (bkz: maç bileti)
    (bkz: konser bileti)

    bu liste böyle uzar gider. bir otobüs biletini saklamak size saçma gelebilir ama genellikle biletlerin üzerinde tarih saat olduğu için çok da güzel hatıralardır kanımca. unutsanız bile zamanı size hatırlatırlar.
  • (bkz: taso)

    en kısa zamanda atıcam. hayat onla daha zor.
  • sallama tarçın çayı ambalajı.

    tanımadığım bir kız içmişti. masadan kalkınca alıp cüzdana zulaladım. çok sonra tanıştık, şimdi evlilik potasına girdik.

    edit: evlendik, çocuğumuz olacak, oğlan.

    edit2: oğlumuz doğdu, maşallahı var.

    edit3: oğlumuz 1 yaşını doldurdu, artık o da tarçın çayı içebiliyor.

    edit4: oğlan fırlamanın önde gideni oldu yaş 2.5

    eşit5: eleman 4 yaşını doldurdu. bu yıl kreşe gitti. frenleri tutmuyor koşturuyoruz peşinde. biz de iyiyiz filan.

    edit6: yıllar hızla geçiyor. hayat garip vapurlar...ilk 6 yılı atarsam 30 yıldır hayatı olduğu gibi kabullenmeye çalıştım. 6 yaşında bir mucize yaşayacağım duygusunu 36’ya kadar taşıyabildim ve sınırlı gücümle, duygularımla mücadele ettim. 10 yıl önce izmir güzelyalı sahilinde 5 parasız sabahlamayı da mucize bildim. hissetmek, düşünmek, yürümek bile mucizedir yapamayanlar için. bu hayatta herkes yalnızdır buna inanırdım. ben yalnızlığımı “sallama tarçın çayı içen kız”la giderdim. yoldaşım oldu, arkadaşım oldu, kadınım oldu. mucizeydi. oğlumuz doğunca en büyük mucizeyi yaşadım. bu hayatta daha ötesinin olacağını da sanmıyorum. artık mucizeleri birlikte yaşayacağız.

    vatandaş 5.5 yaşında şuan ve maalesef her şeyiyle bana benziyor. yaklaşık 1 aydır uyuyamıyorum. sanki benim geçmişim onun geleceğine benzeyecek. tüm acılarıyla, çelişki ve karmaşasıyla benim hayatım. her insan özeldir. bambaşka bir dünyadır. ama her an mucize arayan ve kovalayan bir 36 yıl beni ölmeden önce bin defa öldürdü. oğlum da 5.5 yaşında adaleti sorguluyor, ona yalan söylediğim zaman beni çok sert yargılıyor. istiyor ki herkes sevgiyle yaşasın. bir çocuğun ağlamasını anlayamıyor. sesimizi yükseltsek garipsiyor. bilmiyor ki yaşadığımız ülkede insanlar yol kıyısında eskaza ölsek ölümüzü .ikerler.

    benim bu coğrafyada, bu dünyada her günüm direnişle geçti. dünyaya alışamadım. yapamıyorum. günde 22.000 çocuğun açlıktan öldüğü, günde 4000 çocuğun satıldığı, savaşın, kanın, acının dinmediği dünyada benim oğlumun mutluluğu sadece bir yanımı mutlu edebiliyor.

    biliyorum mutlu olmak yaratılmış bir varlık için mümkün değildir ama bu acı da boyumu aşıyor. bir mucize olmalı tüm insanlık için...olmak zorunda!

    bu sefer biraz uzun oldu kusura bakmayın...

    edit 7: vatandaş 7 yaşını geçti 2. sınıfa başladı online falan. herkesin hikayesi dünyanın en özel hikayesidir. bizimkisi de olabildiğince sıradan ve bir o kadar da sıra dışı. ölümün olduğu yerde hiç bir konunun ehemmiyeti yoktur ve yarın ölebiliriz mantığıyla hayatımızı yaşamaya çalışıyoruz.

    sallama tarçın çayı içen kız, oğlumuz ve ben her sabah yeni bir dünyada, 90 metrekarelik bir evde, küçük, iddiasız ama sıcak hayatımızda günleri doldurma mücadelesindeyiz.

    edit 8: oğlumuzun 9 yaşına girmesine sayılı günler kala es geçmeyeyim dedim. her yaşa bir entry insicamını da bozmayalım. tarık buğra'nın "oğlumuz" hikayesi gibi. yıllar geçse de benim gözümde ultrasonda gördüğüm hali işte. eli ensesinde baş parmağını emiyor...boy olmuş 140. hayat güzel de ülke kötü be bu aralar. 40 yaşına dayanınca eski hümanistliğini biraz biraz kaybediyor insan. doğduğumuz yeri seçmedik tamam. etnik kimlik, kültür meselelerine "amin maalouf"un "ölümcül kimlikler" ekseninde bakar, afrika'daki, tayland'daki çoluk çocuğu düşünürken; geldiğimiz noktada ülkemizin kaderini, vatan toprağının önemini, kendi evlatlarımızın geleceğini ve saireler.... (ülkenin ahvalini biliyorsunuz, girmeyeyim oralara) hesabı kitabı iyi yapmalıyız. umarım 9.editte farklı bir ülke konuşma umudumuz olur.
  • ortamdaki bi işgüzarın bok yemesinden kaynaklanan ve saklamaya mecbur bırakılan nesnelerdir.

    ıslak mendil - ( haydi hepimizde birer tane bulunsun hatıra niyetine ) bu ne amk lan !?

    peçete - ( bak araba desenli falan hepsi değişik değişik, imzalayalım bunları kalsın bizde hep ), iç ses ( atarım ben bunu amk ) sanki duymuşçasına gelen cevap " ilerde sorucam bak bunları atmayın sakın ehe ehe "

    müze, saray vb. yerlerin giriş kartları - bunu şahsen bizzat kendim isteyerek, severek saklıyorum.

    1 ( yazıyla bir ) adet eti puf - rengi falan soldu ama kurtlanmadı.

    kamyon şekilli bez ( onun gibi bişi ) - hediye geldi diye şey yapmak zorunda kaldım. kamyon şeklinde bu, sonra sıcak suya atınca normal bez falan oluyormuş. böyle hediye mi olur lan :(

    bunların dışında başarıyla yapılmış ilk origamiler, fotoğraflar, orijinal müzik cd'leri, mektuplar vs. bunlar normal gerçi.
  • *bilimum üzerinde tarih yazılı şarap mantarları.
    *2 adet şarap ve 2 adet votka şişesi
    *cide dolaylarından alınmış bir kaç çakıl taşı
    *çeşitli fosiller
    *mineral ve kayaç numuneleri
    *eski sevgiliden kalan ve bir ayakkabı kutusunda duran günlük hayata dair nesneler.
    *üzerinde notlar yazılı olan mezuniyet hatırası bir starbucs fişi
    *4 sene önce gidilen otelden alınan katalog
    *bulgaristan alınan kiril alfabesi ile yazılmış kataloglar. okumadım tahminde yürütemiyorum neler yazdığı hakkında fotoğraflarına bakıyorum.
    *babamdan kalan uçak maketleri
    *kimlerden kaldığına emin olunmayan renkli saç tokaları
    *lisede hava kuvvetleri gezisinde hediye edilen uçak arması (halen ambalajında)
    *düzenlenilen sosyal etkinliklerin el afiş örnekleri. (çok bir hatırası yok, bir işe yaradığı da yok ama atılamıyor da)

    gibi uzatılabilecek listede bulunan nesnelerdir. çok ruhsuz oldu ama sanırım bunların pek çoğu bir şey ifade etmiyor olsa gerek.
  • zamanında annemin ortaokuldayken kız arkadaşıyla yazıştığı bir mektup, o kadar içten o kadar saf ve güzel ki, mektubun yanlarında zamanın şarkılarının nakaratlarını yazmışlar bir de, çiçekli çiçekli
  • 2 tane fındık. balkonlarımız karşılıklıydı, birbirimize atardık zamanında.

    7 yıl olmuş lan oha. içi çürümüştür benim iki fındığın.

    içimiz çoktan çürüdü çünkü.
  • (bkz: kemik)
  • kapak: hikayesini ne siz sorun ne ben söyliyeyim
hesabın var mı? giriş yap