• (bkz: anı) (bkz: hüsran) bi aralar o sokaktan geçerken gözlerim dolardı. ne günlerdi be, deyip geçiyorum.
  • edebiyatta yeri vardır. elias canetti, "çocukluk-yeni yetmelik-gençlik" çağlarını anlattığı die gerettete zunge (kurtarılmış dil) kitabında, alpler'de bir yerde, annesiyle yaptığı bir geziden söz eder; o geziye ihanet etmemek için hayatı boyunca o yere bir daha hiç gitmez. hay allahım orası neresiydi. deminden beri kitabı da karıştıyorum, bir türlü bulamadım. derdime bak. her neyse, diyeceğimi dedim galiba.

    ayrıca:
    (bkz: die gerettete zunge/@invulnerable),
    (bkz: capri c'est fini/@brownie)
    (bkz: the remains of the day/@munirbomba).
  • istanbul'da yaşamıyorum, ancak senede en az bir kez üniversite okuyan yakın arkadaşlarımı ziyaret ediyorum. yıllardır devam eden bu durumu başlık açısından düşündüğümde moda sahiline hiç gitmediğimi fark ettim. nereye istersen oraya, ne istersen o odaklı gezilerimiz esnasında içimden hiç moda sahiline gitmek gelmediğini bu başlığı gördüğümde fark ettim. hayatımın en güzel anlarını yaşadığım o manzarayı, hayatımın şu ana kadar ki en kötü döneminde (genel olarak ondan sonrası çok kötü oldu) yalnız başıma görmek, o duyguyu iliklerime kadar hissetmek istemedim belkide. çok ilerde bir gün çocuklarımı götürüp gezdirebilecek cesareti bulurum umarım.
  • ugrayamamak daha cok, yuregim el vermiyor sen gittikten sonra o sokaklardan gecmeye.
  • tortulu, yanlış bir eylem. unutmanın en iyi yolu tekrarlamaktır. bırakın su akmaya devam etsin olağanca aleladeliğinde. bedbaht, ama gerçek.
  • bazen yakası gelir insanın buraları. ateşe veresi, yok edesi gelir.

    sonra da yaktığı ateşi seyredesi...

    --- spoiler ---

    seyredecek yangınlar olduğu sürece geceyi atlatmak çok daha kolay oluyordu, katlanılacak fazla bir şey kalmıyordu yani, yalnızlık sayılmazdı bu.
    --- spoiler ---
  • uğrayınca umduğunu bulamamanın bir sonucu olabilir.

    ortaokula gittiğim okulu, okulun bulunduğu semti seneler sonra yine görmeye gittiğimde öyle olmuştu. o yerle ilgili kötü olan ne varsa hatırlamak, o yere artık ait olmadığını çok iyi şekilde anlamak hoş değildi. "artık gelme buraya, niye geldin" der gibi bir deneyim yaşatır böyle.

    anılara takılıp kalanların bu kesif tattan ne anladığını ben bilmiyorum. belki insanlarla kurulan bağlar önemlidir bu durumda. belki değil kesin öyle.
  • küçük bir şehirde yaşadıysan eğer tarifsiz duygularınızı, çok zor bir durumdur. şehrin bütün sokakları çıkmazdır senin için, aldığın nefes yalnızca hatırlamak istediğin kokudur. yani alışmak fazlasıyla zordur azizim, alışmak zamanın sana oynadığı zor bir oyundur.
  • gerçekleştirmeye çalıştığım eylemdir.
    biraz takıntılı biri olarak benim kafamda kurduğum mantık şudur: anılar hatırlandıkça değişir ve hafıza son derece kırılgandır; eğer ben tekrar tekrar o yere gidersem benim hafızamdaki hali de değişebilir.
    ve bazı anılar vardır ki üstüne yeni şeyler yaşamak istemezsiniz. iyi/kötü o sizin artık parçanızdır.

    sizi siz yapan anılardır, yaşanmışlıklardır. bu yüzden biraz takıntılı olmak hiç saçma değil.
  • arkadaşlar gidin. yoksa içinizde büyüttüğünüz saçma sapan kocaman yerler oluyor oralar.
hesabın var mı? giriş yap