• (bkz: kerem gibi)
  • nasil dublaj türkcesi var, roman türkcesi de vardir. bazi sözler sadece romanlarda duyulur. bu da onlardan biridir. ama bu isabetli olanlarindan. okuyunca ne dedigini anliyor insan. gercekten de hava bazen böyle yagmur dolu koyu gri bulutlarla kapalidir, insanin üstüne abanir. ama yine de annem bana hic "oglum hava bugün kursun gibi agir, siki giyin" dememistir.

    aman durun telefonum aci aci caliyor. alacakli heralde
  • (bkz: dünya klasikleri)nde rus yazarların betimleme yapmak amacıyla sıkça kullandığı cümle.
  • hıfzı topuz'un nazım hikmet'i anlattığı en yenisinden kitabı. şuanda idefix'ten %15 indirim ile temin edebilirsiniz de.
  • nazım hikmet’in aşkları ile ön planda olduğu bir hıfzı topuz romanı. ya da anılar kitabı, belki biraz da biyografisi... fotoğraflarla birlikte biraz da albümü...

    --- spoiler ---
    ah be nazım, aşklarını bu kadar çok aldatıp yine de onlardan her defasında merhamet dilenen nazım. demek ki büyük ustalar da aşık oldular mı bizlerden farkları kalmıyor.
    --- spoiler ---
  • bir hıfzı topuz romanı. devleti yönetenlerin nazım hikmet'e çektirdiklerini ve nazım'ın bunca zulüme rağmen memleketine duyduğu karşılıksız sevgiyi anlatır.
  • ilk 30 sayfasını okuduğum, nazım hikmetin yaşadıklarını merak etsem de hıfzı topuz'un pek bir gazeteci edasıyla yazıp sıkıcılaştırdığı biyografik roman.
  • hıfzı topuz'un yazdığı nâzım hikmet romanı. içinde bir anektod (s. 297) var ki sabah sabah gözyaşlarıma hakim olamadım.

    nâzım hikmet anlatıyor:

    "... moskova'ya geldiğimin haftasında moskovalılarla politeknik müzesi'nde büyük bir salonda ilk karşılaşmayı yaptık. tuttular bana, orada âdet olduğu üzere çeşitli sorular sordular. soruları kağıtlara yazıp gönderiyorlar ama o kadar çok soru geldi ki cevap vermeme fırsat yok, sabaha kadar konuşmam gerek. 'öbür sefer cevap veririm,' dedim.

    o kağıtları soktum cebime, geldim eve, açtım okuyayım diye, bir de ne göreyim birinde? bir fotoğraf, küçücük, vesikalık bir fotoğraf, gözlüklü bir delikanlı. belki uzun zaman tene yakın bir yerde kalmış çünkü kağıt sararmış. aynı zamanda da tenin kağıda verdiği yumuşaklık var. fotoğrafı çevirdim, arkasında şöyle bir yazı 'oğlum, moskova'yı savunurken öldü. bende tek bir fotoğrafı var, sana verecek başka bir şeyim yok. lütfen kabul et.' imza annesi.

    'deliye döndüm. ertesi gün bütün gazetelere sordum. 'yahu kim bu kadın? benim hakkım yok bu fotoğrafı almaya.' hâlâ her karşılaşmada sorarım, bana o fotoğrafı veren kadın kimdi diye.'"
  • bir hıfzı topuz romanıdır, ancak roman gibi değildir, maalesef. kitabı okurken, aynı paragrafta birbirinden kopuk anlatım kalıpların olması, konu bütünlüğünün neredeyse hiç olmaması, okusam mı okumasam mı ikilemine oldukça sık düşürüyor. anlatılan hayat nazım hikmet'in hayatı olmasa o ikileme de düşmeden bırakacağım lakin yapamıyorum... velhasıl, keşke daha güzel anlatılsa imiş de biz de daha keyifli okusa imişiz.
  • nazim'in hayatindan kesitler sunan, sikici bir sekilde yazilmis romanimsi kronolojik otobiyografi.
hesabın var mı? giriş yap