• hakkı bilinmemiş bir filmdir.bir beyoğlu düşünde anlatılan aslında filmin hikayesidir. hikayede senariste yapılan haksızlık da bence “hayallerim aşkım ve sen”in senaryo yazarına yapılmıştır. neyse efendim derin mevzular bunlar. işte karşınızda`bir beyoğlu düşü. sonu yok. sonunu siz tahmin edin ya da seyredin. glenda’ya öyle tutkunuz ki. ve de esin engine. onun müziği olmazsa bu sözlerin anlamı kalmaz.

    bu bitmeyen merdivenlerden inerken bakışlarını hissediyorum.

    güzelliğin büyülemişti beni. farkında olmadan peşine takılmıştım.

    epeyce uzun zamandır rastlamadığım bir şey gördüm sende. utanmayı biliyordun. unutmamıştın.

    sen, benim gizli isteklerimin o kadar açık bir ifadesiydin ki, utanmadan sana bakmak elimde değil.

    ben seni daha önce görmüştüm, görünmeden uzaklaşıp gitmek istemiştim.

    karşıdan geliyor olsaydın çekinmeden selam verecektim sana. durdurup konuşacaktım belki de. beylik sözler söyleyecektim herhalde.

    niye çekiniyorum senden? neden isteklerin, ötekilerden farklı olsun? düş mü kuruyorum bu saatten sonra?

    gidemedim ardından. gitmek istiyordum oysa. seni tanımak istiyordum.

    kara sevdam sürükledi seni buraya.

    aradığım neydi bilmiyorum.

    gidelim demiştin sadece

    biri mi gözlüyordu bizi, bi yanılsama mı yoksa?

    tüm geçmişini anlattı gibi geldi bana. bense bugünü düşünüyordum. geleceği düşünüyordum.

    elimde kalanlarla yeni bir hayat kurulabilir mi?

    tek kelime konuşmadan akşamı ettik. oysa neler söylemek istiyordum sana. bir ayrılık işareti miydi bu? yalnız seni sevdim, sensiz yaşayamam.

    o gece eve gelmedin. ertesi sabah da. perdelerin hala kapalıydı. ve ikinci gece. ve geceler boyunca hiç gelmedin. damarlarımdaki kanın da kuruduğunu hissediyordum onlarla birlikte. yoksa bi düş müydü gördüğüm? bir beyoğlu düşü. peki kim tuttu elimi bütün sıcaklığıyla. yanağıma değen dudaklar kimindi?
  • bir beyoğlu düşü.
  • kanimca atif yilmaz filmografisinde cok saglam bir yerde duran filmdir.. senaryosu, bir diger fantastik atif yilmaz filmi olan arkadasim seytan'in da senaryosuna imza atan umit unal'a aittir.. bu soz konusu iki film atif bey'den cok umit unal'in ne kadar da kocaman bir hayal gucu oldugunu gosterir..

    --- spoiler ---
    filmin "oedipus kompleksi" ile bir okumasi yapilabilir.. coskun cocukken yetimhanedeyken derya adli oyuncuya asik olmustur.. ve yetimhaneye ziyarete geldiginde derya (hanim), coskun ona israrla derya hanim yerine "derya" diye hitap eder siirinde, ki yetimhanenin muduru bu sekilde davranmamasi konusunda ikaz etmistir onu.. ve filmin sonunda buyumus coskun'un ruyasinda, coskun'un uyuyan kucuklugunu derya suh bir sekilde uyandirir.. bu sahne bariz cinsel cagrisimlar barindirir ki filmde zaman zaman coskun, cinselligi derya'dan -daha dogrusu onun filmlerinden- ogrendigini dile getirir.. ayrica coskun'un kucukken kaldigi yerin bir yetimhane olmasi, yani "annesiz" olmasi, bu soylediklerimi destekler niteliktedir.. derya bir sevgili gibi olmasinin yani sira ayni zamanda bir anne sefkati sunar coskun'a..
    --- spoiler ---
  • atilla dorsay iki filmle birlikte anar bu filmi. sürü (1979) ve hacivat karagöz neden öldürüldü (2006)... ve ardından şunu söyler: "sürü, hacivat karagöz neden öldürüldü ve hayallerim, aşkım ve sen oldukça türk sineması asla ölmez". onun bu iddialı sözlerinin ardından merak edip izlemek istedim bu filmi. izledikten sonra da onunla aynı şeyleri düşündüm. "böyle filmler çekebildiysek daha kim bilir ne filmler çekmeye devam edeceğiz" demekten kendimi alıkoyamadım.

    seksenli yıllarda muazzam filmlere imza atan atıf yılmaz'ın belki de en iyi filmlerinden biridir "hayallerim, aşkım ve sen". tabi bu başarıda senarist ümit ünal'ın da payını unutmamamız gerek. kendisi teyzem (1986) ve milyarder (1986) gibi şahane filmlerin hemen ardından bu filmin senaryosunu kaleme almıştır. diğer filmleri göz önüne alındığında ayrı bir yerde duran, farklılığını hemen belli eden bir filmdir. sanki sadece bu filmi yazabilmek için diğer filmleri kaleme almıştır. sanki bu film var olabilsin diye diğer filmler ortaya çıkmıştır.

    film, aşk ve tutku doludur. çekimlerinden senaryosuna, müziklerinden oyuncularına baştan aşağıya aşkı çağrıştırır size. tabi buradaki aşk teması sizi sakın yanıltmasın. filmde "çoşkun" isminde genç bir yazarın ünlü sinema yıldızı derya altınay'a olan tutkusunu izleriz. en az ismi kadar çoşkundur bu genç adam. yetimhane yıllarından beri derya altınay'a ebedi bir aşk beslemektedir. bir gün yetimhaneye yolu düşen derya altınay'a, onun için yazdığı şiirini okuduğunda aklında bundan sonrası için tek bir hedef belirir. ona yalnızca şiir yazmakla kalmayacak onun için bir senaryo da kaleme alacaktır.

    başta da söylediğim gibi "çoşkun" ve "derya altınay" karakterleri üzerinden anlatılan aşk aslında bir genç yazarın sinemaya olan aşkından başka bir şey değildir. türkan şoray'ın ustalıkla canlandırdığı birbirinden farklı tiplemelerdeki "derya altınay" karakterleri ile anlatılmak istenen sinemanın binbir türlü halidir esasında. izlediğimiz onca kötü film, bizim sinema aşkımızı öldürmemelidir. hatta sanata giden yolda bu tarz filmlerin de izlenmesi gerekmektedir. ucuz ve rezil diye beğenmediğimiz bir filmin gösterildiği sinema salonunu yakmaya çalışmamız boş bir çabadır. yanmakta olan salona giren başka bir çocuk, sinemayı tekrar canlandırmaya yetip de artacaktır bile.

    o yüzden tek yapmamız gereken, bıkmadan ve usanmadan hayallerimizi ve aşklarımızı canlı tutmaya çalışmaktır.
  • sanat filmleri, auteur filmleri, arthouse, ne derseniz deyin, bu öbekteki filmler genellikle ya dıştalanmış ya da yok farz edilmiştir. bunu 80'lerde gösterime giren hayallerim, aşkım ve sen'in de içinde bulunduğu bazı filmlerin gişe gelirinin azlığına bakarak söylüyorum. şimdilerde aynı sığ kafa bu tarz yapıtlara yeni bir isim daha buldu: entel filmi. beyin ölümü gerçekleşmiş bazı zombiler giderek şunu da iddia edecekti: sanat filmi diye bir şey yoktur! demek ki man ray, antonioni, ömer kavur, alain resnais yanlış biliyordu her şeyi. hem sanat filmi (film d'art) yaptığını ifade eden kırtıpil man ray de kimdi canım! bunlar entel dantel işlerdi! sadece çok film tüketerek sinema sanatına nüfuz ettiklerini zanneden, araştırıp okumadıkları yazdıkları entrylerden hemen anlaşılan, akıllı telefonla büyüyen nesli boğulayazdıkları sığ sularda bırakıp filme bakarsak eğer:

    içe bakış yöntemi türk sinemasında ancak 80'li yıllarda ağırlık kazanabilmiştir. ömer kavur, erden kıral (yakında onun filmlerini de yazmaya başlayacağım sözlüğe), atıf yılmaz gibi 80'lerde çok iyi filmler çeken yönetmenler de bu yöntemden sık sık istifade edegeldiler. hayallerim, aşkım ve sen işte bu öbeğe dahildir. derya altınay'ı (türkan şoray) coşkun'un (oğuz tunç) bakış açısından görürüz ve anlatıya bütünüyle içe bakış yöntemi egemendir.

    atıf yılmaz iki insan arasındaki uzaklığı ya da derya'nın ulaşılamazlığını antonioni'nin kentin mimarisini kullanmasına benzer bir biçimde, izolasyonu vurgulayarak tasvir etmeyi yeğler. bu iki sonuç doğurur: ilki; kadın ve erkeğin bölünerek birbirlerinden ayrılmalarının yeniden anımsanması. bir anlamda adem-havva mitini anımsatan bir bakış açısı. ikincisi; türk sinemasına saygı duruşunda bulunurken, aynı zamanda özünde tarihe karışan yeşilçam'ı ve dolayısıyla melodram kültürünü kadın ve erkeğin birleşemezliklerinde son bir defa daha hatırlamak.

    diğer atıf yılmaz filmleri:

    (bkz: adak /@hanging rock)
    (bkz: aşk ıstıraptır /@hanging rock)
    (bkz: bekle dedim gölgeye /@hanging rock)
    (bkz: bir yudum sevgi /@hanging rock)
    (bkz: cemo /@hanging rock)
    (bkz: dul bir kadın /@hanging rock)
    (bkz: düş gezginleri /@hanging rock)
    (bkz: hep o şarkı /@hanging rock)
    (bkz: hıçkırık /@hanging rock)
    (bkz: kadının adı yok /@hanging rock)
    (bkz: keşanlı ali destanı /@hanging rock)
    (bkz: mine /@hanging rock)
    (bkz: selvi boylum al yazmalım /@hanging rock)
    (bkz: utanç /@hanging rock)

    öteki türkan şoray filmleri:

    (bkz: acı hayat /@hanging rock)
    (bkz: cemo /@hanging rock)
    (bkz: çalıkuşu /@hanging rock)
    (bkz: körebe /@hanging rock)
    (bkz: mine /@hanging rock)
    (bkz: otobüs yolcuları /@hanging rock)
    (bkz: selvi boylum al yazmalım /@hanging rock)
    (bkz: soğuktu ve yağmur çiseliyordu /@hanging rock)
    (bkz: sürtük /@hanging rock)
    (bkz: vesikalı yarim /@hanging rock)
  • böyle özgün bir türk filmi oluşmasındaki itici güç, demir özlü'nün hikayesidir heralde (bkz: bir beyoğlu düşü) filmin yapımından yıllar sonra, kolaycı,pişkince bir şekilde izliyorum ve beni etkiliyor.türk sinemasının geleceğine dair ümitlere kapılmıyorum ama gururla "bir şeyler yapılmış" diyebiliyorum."bentürkfilmi izlememci"lere inat izledikçe hoşuma gidiyor. "bitmez" diyebiliyorum. "benim sinemam" diyebiliyorum."işte beyoğlu" diyebiliyorum. "sinema aşkı" diyebiliyorum.."senaryo!" diyebiliyorum."sinema sektörü kahrol emi" diyorum. "ümit ünalçok yaşa" diyorum. bana bunları dedirtti bu film vcd haliyle,gece bu saatte. türkan şoraya bile teşekkür ediyorum, o kadar duygusallaştım.
  • bu filmin en güzel sahnesi kesinlikle demir özlü'nün bir beyoğlu düşü isimli hikayesinden esinlenilerek uyarlanan bölüm. ah o nasıl bir güzelliktir, o nasıl güzel bir sepyadır. "bendeki sepya kum saati dökülmesi sende kalsın" mısraını hatırlamama vesile olur her izlediğimde. ah türkan bunu bana yapmayacaktın. bu filmi her izlediğimde o sahnelere takılıp kalıyor aklım. hep yeni baştan izliyorum, yenildiğimi hissediyorum, açıyorum bir daha izliyorum ve bir daha yeniliyorum, daha güzel yeniliyorum. o sahnelerde kadının giderken adama veda edişi, veda ederken öpüyormuş gibi dudaklarını değdirmesi yalnızca. kafasını çevirişi ve gidişi. gidişini başka türlü açıklayamıyorum türkan. nasıl heykelleşen bir güzelliktir o. ve ben bir kere daha hayranımdır türkan'ıma.
  • filmde demir özlünün bir beyoğlu düşü anlatısı çoşkun'un derya altınay'a yazdığı senaryo olarak karşımıza çıkar, çoşkun ve derya senaryoyu karşılıklı olarak okumaya başlarlar;
    "....denizleri çeşitli yönlere açılan, yumuşak tepeleriyle bütün o boğaz'la haliç çevresine uzanan, gizemli istanbul kentinde hiçbir yer beni tünel alanı kadar ilgilendirmemiştir....."
  • boyut sanat cd'nin arkasında aynen şu yorumu yapmıştır:
    "atıf yılmaz, piyasanın koşullarını bilen ve bu koşulları biraz ustalık, biraz da entelleri tavlayacak biçimde birleştirerek sunan bir yönetmen..."
  • daha cok kucuk bir cocukken ilk kez ankarada dayimlarin evinde izledigim ve izlerken zaman zaman asik gencin hayallerinden urktugum melodram. sultanin ve tum oyuncularin costugu turk filmi.
hesabın var mı? giriş yap