• binlerce kilometre ötede yeni doğmuş yeğeninizi görmek için oluşturulan video bağlantısında uyumakta olan bebişe kamera çevirildiği anda gözlerini açması ve dil çıkarması.
  • oğlum bak git videosundaki çocuğu bmw ile drift yapan angaralı apaçiler videosunun 2. dakika 20. saniyesinde drift yaparken görmek...
  • 5 yaşlarındaki bir kız çocuğunun, sahilde babasıyla şarkı söylemesine şahit olmak.

    şarkı da tuttu fırlattı kalbimi.

    hangi ara tutup fırlattı acaba kalbini :)
  • eğlence alanına kurulan langırt, hokey türü zımbırtılarla oynarken yanınıza üç beş veletin gelmesi. oyunu dört gözle izlemesi. "oyununuz bitince topu bize verseniz olur mu?" demesi. "bitince topu veremem"(iki saniye durulur) "ama jeton alırım siz de oynayın" cevabı. akabinde çocuk gözlerindeki müthiş pırıltı, inanamayarak defalarca sorulan "alacak mısın? gerçekten de alır mısın? alacak mısın? oluuuuum koş kooooş bize jeton alacaaak! ne olur langırt jetonu al" cümleleri...(sanki langırt jetonu farklıymış gibi)
  • gece kumsalda çocukların futbol oynamalarını izlemek.
    yetişkinliğin en kötü tarafı, oyundan mahrum kalmak.
  • gece gece yaşından başından utanmadan, uçurtma uçurmak.
  • yeni tasinan eve televizyon/uydu kanal ayarlarini yapmaya gelen adamin, elinde kumandayla tek tek kanal ayari yaparken cocuk kanallarinin birinde oscar collerde isimli cizgi filme rastlamasi, "aa, bu cok guzel bir cizgi film ahahah" deyip cocuk gibi sevinerek bir sure filmi izlemesi.
  • evden çıkarken eşimin "kredi kartlarını aldın mı?" diye sorması ve 2 yaşındaki, daha konuşamayan oğlumun koşa koşa içeriden gidip kredi kartımı getirip bana vermesi.
  • hiç beklenmedik şekilde karşılaşınca daha çok gülümseten detaylardır.

    haftalık dergilerimi almak için gittiğim gazete bayisinde dergilerimden birini raflarda bulmaya çalışırken bayinin küçük kızının dükkanın göz önünde olmayan bir yerinden dergiyi çıkartıp gülümseyerek getirmesi ve arkasından babasının yaptığı açıklama;

    -dergiler bu hafta erken geldi ve hemen satıldı, son bir tane kalınca "abi gelirse bulamaz" dedi arkaya sakladı.

    aynı adamın kardeşi de daha önce "siz sürekli alıyorsunuz bu dergiyi, belli ki seviyorsunuz" diyerek uykusuz cildi hediye etmişti. mahallede insanları gülümsetmeye odaklı, sempatik ve güleryüzlü bir ailenin dükkan sahibi olması da ayrıca güzel bir detay.
  • bayram vesilesiyle darülacezeye gittik ve orada ismail amca ile tanışmamızın detayıdır benim için.
    ismail amca, huzurevinin bahçesinde bir ağacın altında bankta oturuyordu. bankın üstünde çay bardağı, kolonyası, küçük bir su ısıtıcısı vardı hatta. çiçeğimizi verdik, elini öptük, bayramlaştık ve ismail amca hayatını anlatmaya başladı dura dura...
    bu arada gözüm ağaçta asılı armutlara takıldı "aa armut ağacı" diye içimden geçirdim. sonra ağacın armut ağacı olmadığını, armutların ayakkabı bağcıklarıyla ağacın dalına asıldığını anladım ve sorduk nedir bu ismail amca diye..
    gelen yanıt: "evladım ben biraz şakacıyım, şaka yapıyorum böyle. birde dişlerim yok benim güneşte yumuşasın diye armutlar asıyorum böyle..."
    heyy gidi sevgili ismail amca sen çok yaşa emi...
hesabın var mı? giriş yap