• zamanla yarıştığını ve bu yarışta geride kaldığını düşündüğünde oluşan bir histir.

    hep aynı hızda akmıyor hayat, hep aynı hızda akmasını da kimseler istemez sanırım. kendi adıma, bazen çok hızlı, bazen durağan geçen yıllarım oldu. hepsinin tadı ayrı elbette ama geriye dönüp baktığımda hep yanımda taşıdığım bir histi, hayata karşı geç kalmışlık hissi. aceleci ve sonuç odaklı oluşumun büyük payı olsa da bu hissiyatın temelinde, aslında hep daha iyisini yapma arzusuydu beni bu noktaya iten.

    öyle enteresan ve bir o kadar da kendini tekrarlayan bir şey ki bu hayat. yarışta azıcık öne geçeyim hemen zafer sarhoşu olurum, o çalışkan atom karınca bir anda atleti ve pijamasıyla (çoraplar da koltuğun altında) televizyonun karşısına geçmiş akşam beş sonrası bir devlet memuruna dönüşüverir. oysa biraz daha çabalasam bitiş çizgisini geçecekken, o şeytani fısıltıya aldanırım, 'her türlü halledersin olm'. zafer sarhoşluğudur bize mağlubiyetleri getiren, 3-0 öndeyken maçın bitmesine 10 dakika kala 4 gol yiyebileceğini hesaba katmamaktır. yumurta kapıya dayanıp da kırılır her seferinde, yine ders almasını bilmem, aynı zihniyet ile devam ederim, ne de olsa her türlü hallederim. olaylar bir şekilde sonuçlanır ama kafamın içindeki 'daha iyisini yapabilirdin' cümlesi takılmış plak gibi tekrar eder kendini.

    geç kalmışlık hissi yorar bünyeyi, anı yaşamayı imkansız kılar. öyle de pistir ki, keyif nedir bilemezsin. sakin sakin yaşarken, bir anda aklına düşerse, öyle saçmalatır ki, 'aman tanrım, bu gece imdb top 250 listesindeki bütün filmleri indirmem gerekiyor' bile dersin, yarın sevdiceğinle izleyebilmek için. unutursun bir gecede izlenebilecek filmlerin sayısının en fazla kaç olduğunu. ama hep daha iyisini yapmaktır aslında bu hissin arkasına gizlenen, ya da sen öyle zannedersin. kendinden kaçmaktır, son hızda koşmaktır geç kalmışlık hissi. zamanın senden bağımsız olduğunu farketmeyip kendini onunla eş tutmaktır, dengini bilememektir aslında. zamanla yarışılamayacağını öğrendiğinde çoktan gitmiştir zaten, başka insanlarla bambaşka şehirlerdedir artık.
  • bazen hep bardağın boş tarafını görmektir. hep eksikliktir... hayat bir yarıştır der ve bu yarışta keyif almaktan çok telaşla koşturur bu düşünce adamı. ya da koşturmasa da zihnini ele geçirir.
  • öyle can yakar ki.

    hayatımı, bütün enerjimi sömüren bomboş yıllar geçirdim. 3-5 yıl deyip geçmemek lazım. "neden ayakta duramadım, neden şimdi yaptığımı o zaman yapamadım, neydi beni bu kadar bitiren?" soruları beynimi yemekte. oysa yapabilirdim, oysa değişebilirdi herşey. karakterimi s.keyim.
  • ınsanın izafi varsayımları ve toplumsal şartlamaları doğrultusunda vehmettiği bir geç kalınmışlık hissidir. hayat her zamanki sadeliği , basitliği ve durağanlığı ile akıştadır. geriye onda varolmak kalır. ama illa insan hayatı kendine zehir edecek ya... he anam geç kaldın. koş yetiş vehimlerine.. aptal.
  • 26 yaşında askere gitmemiş, annesinden günlük 5 lira harçlık alan sorumsuzluk, vurdumduymazlık hissinin, beklentisizlikle bütünleşmiş halidir.
  • akıl yaşının kemale erme durumuna göre, hayatın acı gerçekleriyle yüzleştikten sonra ortaya çıkan his.
  • --- spoiler ---

    demir tava geldi kömür bitti, akıl başa geldi ömür gitti
    --- spoiler ---

    atasözünü yaratmıştır.
  • adama sorarlar "yarına çıkmaya senedin mi var?" diye. özellikle bu hissin sahiplerine.
  • uzun süre boyunca önceliği kendinden başkasına verince , yaptıklarını başkalarını mutlu etmek için yapınca ve sonra uyanınca kaçınılmaz olarak gelen his. dünyadaki en boktan duygulardan biri.
  • arkadaşlarının çoğu evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış, kaç senedir mayışını tıkır tıkır alırken sen hala sınavlara çalışıyorsan, ve de dereye inip taş bulayım kendime göre eş bulayım derken sevgili konusunda hep kötü sonlanınca yaşanan histir. hep geleceğe odaklı yetiştirilen çocuklar olduğumuz için ( büyüyünce iş sahibi ol, evlen çocuk yap, ev al, araba al, bunları yapamazsan kimse seni adam yerine koymaz kültürü ) bu hissi çoğu kişi yaşıyor.
    ama devir değişiyor işte. bu devirde bu hedefleri gerçekleştirecem diye perişan oluyor insanlar. sürekli gelecek kaygısından anı yaşayamıyorlar. anı yaşayamayan insan kendisine ve çevresine bişey katamaz. böyle sürekli kaygı içinde hep yapacağı şeyleri düşünen insanlar oluyoruz. iş yaşamı yoğun olan kişiler bu kaygı kısır döngüsüne bir girdiler mi zor çıkıyorlar içinden.
    zorlamayın işte kültür hep aynı olacak değil. erken yaşta evlenip iş sahibi olamıyorsan sen de hayatını buna göre yaşamayı kabullen, kendi gerçekliğini yaşa. "amor fati (kaderini sev) " demiş neitzche.
hesabın var mı? giriş yap