• belli bir yaşantıdan sonra oluşan durum.
    hatırlıyorum önceden ne kadar da bağlıydım hayata.
    hep gülümserdim hala gülümsüyorum ama içim gülmüyor hiç.
    bazen bir ölüm haberi alıyorum 3 dakika sonra hiçbir şey hissetmiyorum.
    o kadar alıştım ki artık her şeyin ters gitmesine.
    mutlu olduğum zaman elim ayağım titriyor ve zaten o da çok sürmüyor.
    şimdi deseler ki dünyayı önüne serelim inanın onu bile istemiyor canım...
  • kalbimiz faili meçhul bir cinayete kurban gitmedi. biz yani kendimiz kalbimizin faili olduk. akvaryumdaki balığa, saksıdaki çiçeğe bile bakamadık ki biz. kalbimizi nasıl yaşatacaktık? yaşamak da kabiliyet işi. çaba istiyor, emek istiyor, gayret istiyor, irade istiyor, uyanıklık istiyor, direnç istiyor, sabır istiyor. bizler ekmek almaya, fatura ödemeye, gülümsemeye üşenmiş üşengeçleriz bunca yükün altından nasıl kalkalım? kalbimizin katili uzaklarda değil. çok yakında. hiç ondan beklenmeyecek derecede yakında. bazı katiller korkak olur. bizler hem katiliz hem de korkak. içimizde bir cinayet işlendi. maktül de biz katil de biz. aldanan da biz kandıran da. vuran da biz vurulan da.

    kalbimiz sinsi bir cinayete kurban gitti. yavaş yavaş, ağır ağır öldü. ancak öldükten sonra farkedildi. artık çok geçti. eksikliği hissedilince yokluğu da farkedildi. ancak kendisine ihtiyaç duyulduğunda hatıra düştü. bu cinayeti işleyen de biz tanık olan da biz ölen de biz. her şey burda oldu ve bitti millet. başkası ne bildi ne duydu ne gördü. ne ağlayanı oldu arkasından ne de bir taşı. sessizce ayrıldı.

    katil vurdukça yara aldı. her indirdiği darbe kendisine de düştü. neden yaptın diye soran olmadı ama eğer olsaydı cevabı da yoktu. olsaydı en azından kendine anlatırdı nedenini. insan ahmak ve aldanan. böylesi bir cinayet nasıl nedensiz olabilirdi? korkuyor. çok.

    kalp öldüğünde bir süre sonra her katil gibi olay yerine geri döndü. anladı. öldüren de kendisiydi ölen de. bu yükü kaldıracak gücü yoktu. hislerini çoktan aldırmıştı. beynini ise düşüncelere kapamıştı.

    fail de kendisiyde maktül de. bir cinayet işlendi. katil de ölen de tanık da birdi. başkası ne duydu ne gördü ne bildi. birisi kendi kendini öldürdü.
  • bir parfümün kokusuna kolunuzdaki saatin varlıgına bir süre sonra alışırız ama en yakınınızdakinde yediginiz kazıga tepki vermiyorsanız hissizlesmenin dibindesinizdir!!! aman dikkat
  • hayatta hiçbir şeyin sizi şaşırtmaması durumudur. insanların acılarına, mutluluklarına, hatta kendi hayatınıza kayıtsız kalma, toptan bir kabulleniş ve ruhen giderek miskinleşmektir. metroda yürüyen merdivenlerde bayılan bir insanın üzerinden atlayarak trenlerini yakalama derdinde olan insanları akla getirir.
  • modern insanın işte en büyük problemi. öncelikle teknolojiyi hayatın merkezine alıp, her aradığına ve istediğine anında ulaşma isteği ve daha üzücü olanı bunu başarabilme, bu hissizliğin ve akabinde mutsuzluğun en büyük sebeplerinden biridir.

    hayatınızda kişiliğinizde tabiatınızın birer parçası olan ruha, duyguya, doğaya dönüş yapmadığınız sürece bu hissizlik sürüp gidecek.
    cep telefonunuzu bir süreliğine, imkanınız varsa, kapatmayı deneyin ve tüm sosyal medya hesaplarınızı silin, internete girmemeyi en fazla mail'larınızı kontrol edip hemen çıkmayı deneyin. teknolojinin bağımlılık yapan sahteliklerinden bir süre arının bir şeyler iyi yönde değişecektir.
  • bu böyle uzun süre iyi bir şey yaşamayınca başa gelir.

    pis bir duygu. insana yapışır. bırak gülmek, ağlamak gibi duyguları hava derecesini bile hissetmez olursun. üşümezsin, sıcaklamazsın da, acıkmazsın, susamazsın. her şey olsa da olur olmasa da. somut ya da soyut anlamda acı duymazsın. sevinmez, heyecanlanmazsın. her şey rüyadaymışsın gibi olur ama sanki yüzyıllardır aynı rüyadaymışsın gibi.

    hayata karşı hissizleşme, insanın hayatının kendi gözünde değersizleşmesiyle paralel bir duygudur aslında.
  • (bkz: distimi)
  • hangi ara oldu düsünsem de kestiremiyorum fakat kolay kolay heyecanlanan ya da büyük sürprizler karsısında bile aman aman tepkier veren biri zaten değilim, ama su son zamanlarda iyice bunun bokunu cıkarttıgımı düsünüyorum. mesela, yarın yurt dısından ablam geliyor ki bir yıldır görmüyorum, özledim mi özledim ama icimde su an en ufak bir kımıldama yok.

    ya da iste su meshur hayatta yeni kararlar alma evresindeyim sunu yapacagım buraya gideceğim planları ve ilk adımları da atmıs durumdayım ama yine heyecan yok, hayır telefonumu ısıklardan gecerken düsürüyorum sonra sağından solundan arabalar gecmeye baslıyor bari iki dakikalığına refleks olarak hassiktir diye heyecanlan dimi, yok yavrum yine tık yok ben de.

    isin kötüsü o kadar cok o havaya giriyorsunuz ki bir noktada cevrenizdekilere karsı da zalimlesiyorsunuz. karsınıza bilmem ne konusundan hatasını anlayıp özür dileyen bir insanın mesajı cıkıyor siz okuyup cevap dahi vermeden kenara koyup x isini yapmaya devam ediyorsunuz. ya da en değer verdiğiniz kisinin üzülmesi size bir sey ifade etmiyor. bunlar gibi milyon tane örnekle spesifiklestirilebilir bu mavi ruh hali.

    velhasıl, eger hayata karsı hissizlesmeye baslamıssanız ipin ucu simdi daha da önemlidir zira soğukkanlılığınızdan öldügünüzü dahi anlayamazsınız.
  • yaşadıklarımızın aksine yaşayamadıklarımızın da sonucu olabilir. "şu hayatta hiçbir şey istediğim gibi olmadı" değil de "şu hayatta istediğim hiçbir şey olmadı" diyorsan eğer,herkesin yaşamak dediği senin için koşu bandında yürümek gibiyse,hayata karşı hissizleşme kaçınılmazdır.ne gülmek gerçekten gülmektir senin için ne de hüzün gerçek bir hüzündür. -mış gibi yaparsın insanların yanında,birkaç mimik yardımcı olur.sonra yüzünde pis bir sırıtma.iç sesinde küfürler küfürler...nefes alırsın o kadar.
  • çevrenin doğurduğu durumdur.

    etrafına bakınca kimse kimsenin ne derdinene tasasına ortak oluyor artık mutlulukları bile paylaşmıyorlar sende kabuğuna çekilip hayatı izliyorsun. durum bundan ibarettir.

    yapılacak en güzel şey kendi içinde mutluluğu yakalamak. kendini yaşamaktır.
hesabın var mı? giriş yap