• bu bir tercih değil, zorunluluk ahali.
  • doğru olandır. ettik zaten ettik merak etmeyin. ağzımıza sıçtı.
  • hayattaki bütün dinamiklerin kendi elinde olmadığının farkında olan bireylerdir, halbuki mükemmeliyetçi insanlar böylelerini kadercilik ile suçlarlar. hayatı olduğu gibi kabul edenlerin üstünlüğü, işler istenildiği gibi gitmediğinde hayat diyerek canlarını sıkmamayı bilmeleridir.

    kendimden örnek vermek gerekirse, annem ve babam şiddetli geçimsizlik sonucu ayrılmış bir çift. annem daha akıllı olmasına rağmen niye geçinemedik diye bunun muhakemesiyle yıllardır uğraşırken, babam hayat böyle bir şey işte diyerek işin içinden çıkmıştır. yani hayatı olduğu gibi kabul etmek, yaşam konforu sağlar.

    bendeniz de bu iki bireyin dna yapısını bünyesinde taşıyan bir insan olarak, zaman zaman insanları kontrol edemeyeceğimi bilerek hayat böyle bir şey işte diyebiliyorum. ama annemden gelen mükemmeliyetçilik damarım da tuttuğu zaman, olayları ve davranışları sorgulayarak işin içinden çıkamıyorum.

    bu yüzden iki uç durumu da bünyemde barındıran biri olarak mükemmeliyetçilik yerine hayatı olduğu gibi kabul etmek temasını kabul etmenin çok daha rahatlatıcı olduğunu belirtebilirim.
  • evet en doğrusu hayatı kabul edip o şekilde devam ettirmek . bazen fazla yormamak gerekli.
  • ben bu "kadere inanmıyorum, kadercilik çok saçma, insan kendi kaderini kendi yazar " tarzı üst perdeden atıp tutanları anlamıyorum. şimdi siz kendi kaderinizi kendiniz yazıyorsunuz ya hani; anne babanızı da kendiniz seçiyorsunuz muhtemelen ve irkinizi, yaşayacağınız yüzyılı, cinsiyetinizi, beden özelliklerinizi de kendiniz seçiyorsunuz dimi? bu ve buna benzer yüzlerce parametre kontrolümüz dışındadır ve hayatı öyle bir belirler ki aklınız şaşar. elbette olaya sadece dini boyutta bakılmaz, bakılmamalı da çok daha derin bir bağlantı var gibi.
  • konfor alanından çıkıp değiştirilebilecek şeyler için uğraşta bulunmak, sonunda başarısız olunsa bile olduğu gibi kabullenmekten daha çok tatmin edecektir kişiyi.çünkü acabalar insanı uzun vadede tüketir.

    kısacası kabullenmek var kabullenmek var.
  • yaşıtlarım gelecek kaygısı ve işsizlikle boğuşurken, üniversite mezunu bir birey olarak fabrikada işçilik yaptığım ve karnımı doyuracak, kiramı ödeyebilecek kadar kazanabildiğim için kendimi şanslı hissetmek zorunda kaldığım bu sistemde hiçbir şeyi olduğu gibi kabul edemem.
    yapabildiğim kadarıyla vardır her şey, yapamadığımdan ötesinde pusulam toprağın altını işaret eder.
    şanslıyım, şimdilik.
  • insanın hayatla kavgasını sona erdiren şey. ama bununla her şeyi kabullenmek arasında fark vardır. çaresizce kabullenmeyi veya rehavete kapılmayı değil, hayatla ilgili hedefleri bir yana koymadan, devam etmeyi ve ümitsizliğe düşmeden yaşamayı sağlar.

    kendim için söylemek gerekirse ben bu ikisi arasında gidip geliyorum.
  • hayat mücadelesi tam olarak böyle bir şey değil. adında mücadele varsa kabullenmekle çelişir. kadere inanan kişi içinde inanmayan kişi için de hayatın kendi akışını kabul etmek ancak mücadeleyi bırakmadan yapılacaksa kabul edilebilir.
  • en doğrusudur. imkanın yoksa neyi değiştirebilirsin ki? anca hayal kırıklığı yaşa dur amk. biraz mantıklı olmak lazım. elindekiyle yetinmeyi bil, hayal falan da kurma. bence fakirler hayal kurmasın lan. ben de dahilim bak buna. gerçeklesmeyecek hayalleri kurmak insanı mutlu falan etmez ancak kahreder durur.

    o yüzden devamke.
hesabın var mı? giriş yap