2720 entry daha
  • bireyler olarak doğadaki canlıların aksine hayatı sonradan öğreniriz, daha doğrusu öğrenmeye çalışırız. içine doğduğumuz toplum, aile ve kültür ne istediğimizden tutunda nasıl bir hayal kuracağımıza kadar bizleri etkiliyor. tüm bu olan bitenlerin içerisinde okur, deneyimler ve izleriz. kendi benliğimizi oluşturmaya çalışırız. hayal kurarız, yarına dair yapmak istediklerimiz vardır. çabalar dururuz. bu bazen maddeyi elde etmenin savaşıdır bazen de onun üzerinden elde etmeye çalıştığımız duyguların savaşıdır. benim uzun yıllardır dikkatimi çeken şey ise, uğruna mücadele ettiğimiz şeyleri elde ettiğimizde, gelen duyguların çok kısa süre sonra ortadan kaybolması. işte bu anlarda oturup düşünüyorum.
    elde ettiğim duygu, çok kısa süre içerisinde ortadan kayboluyordu. fark ettim ki benim beynim duyguları, heyecanı, sevinci ve mutluluğu depolayamıyor. o halde bunu savaşını veremez ve rotamı değiştirmeyliydim. bu ne olmalıydı peki? ortaya verdiğim şavasın sonunda elde tutacak somut bir şeyler olmak zorundaydı. yani duygular böylesine erken bir şekilde ortadan kaybolurken, ben bütün yatırımımı mutlu olmak için veremezdim. ortaya çıkarlarım ile çıktım. ortada somut bir çıkar olması gerekiyordu. bu somut çıkar benim denklemlerime uyduktan sonra, sürecin sonunda acı, gözyaşı ya da mutluluk olması beni alakar edemez hale geldi. günümüz dünyasında hemen hemen bütün ihtiyaçların para ile sağlandığı gerçeğini göz önüne aldığımda paranın önemini daha fazla anladım. kendimi içinde bulduğum bu dünyada bundan yeteri kadarına sahip olmam gerekiyordu. fakat sorun şuydu burada: bunun dengesini yeteri kadar iyi yapamaz isem yeteri kadar paramın olduğu ama enerjimin olmadığı bir safhaya girebilirdim. ben 50 yaşında çok parası olan ama hayvan gibi koşamadığım bir evrede olmak istemiyordum. çünkü zaman mefhumu benim için her şeyden daha önemliydi sağlıkla beraber. paranın peşinde çok zaman harcarken ailem ile zaman geçiremediğim bir durumun içinde de olmak istemiyordum. denge
    yaşarken dengeyi sağlamak zorundaydım çünkü ben diğer tarafa inanmayan bir bireydim. yaşanması her geciktirilmiş şey bana sorun yaratabilirdi. bazı şeyleri erken yapmak gibi hatalar yapabilirdim ama bunları geçe bırakmak gibi bir lüksüm olamazdı, olmamalıydı.

    somut çıkarlar ve denge ilkelerini kendim için ortaya çıkardıktan her şey nedense daha bir somut hal almıştı. buğulanmış gözlük camlarını silmiş gibi hissetirdi.
    şuan daha iyi görüyorum. hedef koyarken duygular üzerine değil, sürecin kendisi boyunca yaşamayı da ihmal etmeyip sonunda elde edeceğim şey benim için önemli olandı. hayallerime tam gaz devam ederken dengeyi de ihmal etmeyecektim.

    şuan starbukcs'ta oturmuş klasik müzik eşliğinde bu girdiyi girdim. hayat bazen çekilmez ve intihara götürüyor ama bu lanet şey bazen çok güzel.
  • kendine verdiğin anlam ve değer ile doğru orantılıdır
568 entry daha
hesabın var mı? giriş yap