• hayatta herşey yolunda gitmiyor evet ama yolunda gitmeyen şeyleri kafaya takıp hayatı kaçırmakta bana göre değil. aç mısın ? açıkta mısın ? gurur yapma git iste ilk gördüğün insandan vermedi mi git başkasından iste o da mı vermedi. git en sevmediğin insandan iste git üniversite-lise-ilkokul hocandan iste, en kötü görmüşsündür bir dünya sivil toplum kuruluşu, yardım sever topluluklar git birisinden iste. sadece istersen olur, her gün bu tip kuruluşlar bir sürü insana yardım ediyor sana mı etmeyecekler ?

    en ufak olumsuzlukta öldüm bittim tavırları ile yaşamayı sevmiyorum birini kaybedersin çok değerlidir senin için ağla aylarca üzül ama bilmen gereken birşey var hayatın devam ediyor. kusura bakmayın dostlar ağlamak sorunları çözmüyor.
  • “her şey yolunda gidiyorsa mutlaka bir terslik vardır” der murphy.
    hep 4 ayak üstüne düşüyorsan, her işin yolunda, her şey tıkırında gidiyorsa ya kaçırdığın önemli bir detay vardır ve malsındır onu görmüyorsundur ya da daha iyi olabilecekken mallığın yüzünden yaşadığın şeylerle yetiniyor ve malca mutlu oluyorsundur.
    evet sinir oluyorum bu tip insanlara!
  • zora gelemeyen insandır, karşılaştığı ilk zorlukta tökezleyip düşecek insandır aslında bu durum aleyhinedir çünkü hayatta her zaman her şey yolunda gitmez muhakkak iniş ve çıkışlar olur
  • hiç tahammül edemediğim insandır kendileri. uzak olsunlar benden.
  • imrendiğim insan türlüdür.
  • imkansız olduğunu düşünüyorum. en zengin olsan da en şanslı insan olsan da illa ki bir yerde ayağın taşa takılır diye düşünüyorum.
  • asla ama asla hiçbir şeyden mutlu olmuyorlar. sürekli bir söylenme halindeler.

    insan bazı şeyleri tırnakları ile kazıya kazıya elde ettikçe böyle insanlara tahammül etmesi zorlaşıyor. ağızlarına kürekle vurasım geliyor.
  • böyle birini tanıyorum ben.
    başka bir başlıkta daha yazdıydım, bana cidden çok acayip geldiğinden.

    hayat boyu (ailesi de ekonomik olarak iyi durumda olduğundan), daldan dala atladı bu kız. resim okuyacam dedi kursa gitti, sonra takı tasarımı okudu, ailesinden destekle kendi evinde oturdu 20'sinden itibaren. gezdi, etti, yurtdışına gitti bol bol. en büyük hayali zengin biriyle evlenip hayat boyu rahat yaşamaktı.
    majör zengin bi adam buldu cidden, bi de adama sonradan miras kaldı falan. her şey hayat boyu lop diye eline düştü hatunun.
    hiçbi sıkıntısı olmadı, hiçbir mutsuzluğu olmadı, tek bir kayıp yaşamadı hayat boyu yahu.

    şimdi bodrum'da oturuyorlar, aşırı paraları olduğundan karı-koca ikisi de çalışmıyorlar. gerek yok çünkü. domates filan yetiştiriyorlar bahçelerinde.
    aslında "negzel hayat lan" denecek bi hayatları var.

    fakat bana acayip gelen şu, çalışmıyorlar abi ikisi de.
    yani hadi çalışmak zorunda olmazsın da, hayalinde bişey olur zevk için onu yaparsın. o da yok. bayağı evde yayıyorlar akşama kadar.
    amaçsız, hedefsiz bir hayat bana çok boş geliyor.
  • yani her şeyi yolunda gitmek tabirini biraz abartılı buluyorum aslında, dertsiz insan yoktur, illa ki herkes bir şeyle sınanır diye düşünüyorum. ama başlığa konu bir insan modeli var ve ondan kastedilen şeyi çok iyi anlıyorum. şu "sülalem rahat" insanları aslında. yani hayat denen cangılda birincil, hatta ikincil ihtiyaçlarını karşılama derdi ile hiç ama hiç karşılaşmamış, anasının babasının prensi, prensesi olmuş, düzgün bir okul, düzgün bir iş, düzgün bir eş silsilesi ile "beyaz, sünni, heteroseksüel, liberomüslüman türk" olarak başlamış insandan bahsediyoruz. plazalarda çok var, özellikle orta-üst ve üst yönetimde. bir de evet bazı it çalışanları da eklenebilir. orta yönetim içerisinde de ailesinin "adresi belli olsun" diyerek yerleştirdiği, o maaşın on katı harcayan, maaş sonrası tutar için ailesinden destek gören bir grup daha var tabii ki.

    şahsen ben hakikaten sohbetlerine pek katılamıyorum ve first world problems tadındaki dertlerine katlanmakta da zorlanıyorum . genelde ya seyahatlerinden, ya ilişkilerden, ya da fazla "niş" bir ilgi alanından (ne anlarım ben tekne,yat fiyatlarından?) konuştukları için çok beni açmıyor. hazzetmediğim insanlar olduğundan uzak duruyorum ve mümkün olduğunca şımarık hallerine maruz kalmamaya çalışıyorum.

    bir yandan kendini gerçekleştiren bir sınıfsallaşma yaratıyor bu tür hareketler zaten. sen ay sonunu getirmeye ya da üç beş bir şeyler arttırıp ileriye bir şeyler bırakmaya çalışırken, aynı işyerindeki arkadaşının yeni aldığı lüks arabasının deri döşeme yırtığını dert olarak 10 saat anlatmasına şahit olunca o kişi ile bir daha pek konuşasın gelmiyor.
  • bazı insanlar zoru sever. öyle rahat, 'armut piş ağzıma düş' hayat yaşayamazdım ben. herkesin sürdüremeyeceği, yeter bırakıyorum diyeceği, gökyüzüne doğru bakıp tanrıya "yoruldum beni artık değiştir" hareketi yapacağı zorlu bir hayatım olmalıydı.

    herkes kapasitesine göre sınanır. easy level hayat bana göre değil. *
    ben de böyle bir manyağım.
hesabın var mı? giriş yap