• insan kaynakları müdürü yeşim hanımın sorusu: hayattaki en büyük başarınız nedir.
    el cevap: eşşeğin siki.

    aslında 22. yaşgünüme kadar muhteşem bir hayatım vardı, şehrin en seçkin ilkokulunda okul birincisi ve neredeyse en popüler erkektim, anadolu lisesini şehirde ilk ona girerek kazanmıştım, notlarım ve okulda popularitem hiç fena değildi, lise ondanda güzeldi (hem kızlar hem dersler on numara hayat onbir numaraydı), gram çalışmadan üniversiteyi kazandım, hatta bu arada babamın o zaman için sıfır alınmış oldukça pahalı olan arabasınada el koymuştum* , üniverste dahada iyiydi ortam, kızlar, araba, alkol, sigara, vs...

    ne olduysa o yıl oldu, 2 ay içinde önce 3 yıldır çıktığım kız arkadaşım terketti, sonra devamsızlıktan okuldan atıldım, arada biryerde iştende atıldım...

    ama genede hayat güzeldi be, gençtim, zekiydim, çalışkandım, görece pek para problemimde yoktu, hayata dair müthiş bir iyimserliğim ve son derece güzel hayallerim vardı, önce kendi işimi kuracak, güzel bir evim, harika bir eşim, muhteşem iki çocuğum olacaktı, kendime siyah bir land rover discovery, eşime ise kırmızı bir polo dsg alıcaktım...

    son 6 yıl içinde 4 kere işten kovuldum, 2 kere kovulduğum işe geri alındım, 4 farklı insanla nişanlanıp tamamı tarfından kafama nişan yüzüğü atılmak suretiyle terkedilidim, hepside sonradan arayıp özür diledi ama olmayınca olmadı bir şekilde yürümedi ayrıldık sonunda, 40milyara sıfır km otomobil alıp,* 4 yıl sonra 15 e zor sattım, o parayıda alemlerde yedim...

    sonuç: hayatın amına koyim yeşim hanım, sana bişey olmasın(bkz: küçükken başarılıyken büyüdükçe sıçıp batırmak).

    |._||_q
  • -hayattaki en büyük başarınız nedir?

    +yıl 98-99 falan. kuzenle, bizim arka balkondan uçak yapıp arkadaki mahalleye atıyoruz. ev dördüncü kat. arka mahalle komple gecekondulardan oluşmuş. uçağın takılacağı bir yükselti yok. hemen dibimizde yıkıntılar var arkasında 200 metre bir bahçe sonra bir kaç tane tek katlı ev. daha da ilerde akel camii. bazen sabaha karşı ezan sesine uyanır huşuyla dinler uyuyamazdım. hayatımda huşu olan başka an da yoktur bence. huşu demek 11 yaşında, sabaha karşı akel camiinin müezzinin sesini dinlemek demek.

    biz bu uçak işinde hırslıyız tabii. önümüze dergiler yığmışız. o zamanlar gazeteler haftalık yayın akışı dergileri verirdi. en iyi uçak onlardan olurdu. biz hatta bir gün olayı abartıp uçağın arkasını yakıp atmayı denedik jet misali. evi yakıyorduk, o da en büyük hayal kırıklığımın konusu olabilir. biz arka arkaya değişik uçak biçimleri yapıp yapıp atıyoruz. 300 metre barajını zorluyoruz kuzenle. ben bir tane uçak yaptım o ara şu geniş kanatlı olanlardan. kuzen füze gibi ince uzun olanlarda uzmanlaşmış ve gitgide daha ileri fırlatıyor. benim uçaklarsa bir an yukarı kalkıp sonra garip hareketlerle geri dönüyor genelde. karşısında büyük bir eziklik içindeyim anlayacağınız. işte o an bir tane uçak yaptım. uçağı yaparken hissettim bir şeyler olacağını demek isterdim de bi'bok beklemiyordum açıkçası. o an ama bir şey oldu rüzgar mı yardım etti müezzin mi bilmiyorum. uçak bir an yukarı doğru yöneldi sonra burnunu camiinin soluna doğru çevirdi. eve çapraz olarak süzülmeye başladı. irtifa kaybetmesi çok yavaştı. biz soluğumuzu tutmuş çakılma anını bekliyorduk ama uçak kanatları altına rüzgarı aldıkça süzülmeye devam etti. 250 metreyi geçtiğinde biz çığlık atmaya başladık, anladık çünkü bir daha başaramayacağımız bir mucizeye tanıklık ediyorduk. uçak vakur duruşunu bozmadan süzüle süzüle ilerlemeye devam etti. yaklaşık 600 metre ilerideki bakkalın önüne kadar süzüldü ve sokağa kondu. biz çığlık çığlığa kutluyorduk zaferimizi.

    -???

    +sonra gittik aldık uçağı. annem bağırdı arkamızdan nereye koşuyorsunuz yine ne yaptınız diye de biz o sırada merdivenleri üçer üçer atlayarak bakkala koşuyorduk. gittiğimizde uçak bizi ters dönmüş hamam böceği gibi bekliyordu. sokaktaki çocukların fark etmemiş olmasına şükrettik. neler kaçırdıklarını bilmiyordu mallar. yerden aldığımızda incitmeye kıyamıyor gibi tutuyorduk. sonra hemen eve koşup balkona çıktık. tekrar attığımızda o garip hareketlerden birini yapıp evin hemen önündeki harabede kayboldu. rüzgar her zaman senden yana olmazmış yani.

    -biz sizi ararız.
  • is görüsmelerinde sorulan soru. sahsen cevap olarak sunu anlatmak komik olurdu.

    ilk askim benimle arkadasliktan öteye gitmedi. ilk hayiri alinca, bari bir yerde oturup konusalim bir cay icelim dedim kabul etmedi. tam 3 sene ugrastim, okul disinda bir yerde benimle oturup bir seyler icmeye ikna edemedim. irtibatimiz yavas yavas kesildi, sonra herkes kendi yoluna. hic unutamadim, yazdim kalbimin bir kösesine, bastim üzerine mühürü.

    25 sene sonra ulastik birbirimize bir sekilde, laf arasinda bir cay ismarlarsin artik dedim o da sen gel de cay bile demlerim dedi.
    benim icin hayatimdaki en büyük basari budur.

    gitmedim...
  • insanı bir süre için kitlenip düşünmeye sevk eden, çok basit gibi görünen ama hiç de öyle olmayan sorudur. düşünmenizin ardından yeteri kadar güzel bir cevap bulamadığınızda ise kafanızdan şöyle bir cümle geçer; "ben hayatta hiçbir şey başaramadım mı?"
  • genellikle ise eleman alirken ben soruyorum bu tip sorulari.. gecende rihanna'ya benzeyen melez bir dominikaliya sordum, 8 inch penisi deep throat yapabiliyorum dedi.. kendisini hemen ise aldim..
  • yuzyillik depresyonumdan cikmak ve hayata dort elle tutunabilmektir. yasiyorum ben.
  • anne olmak.
    başka da yok. o da salt benim başarım sayılmaz. oğlum beni anne yaptı.
  • iki tanedir:
    - başarısızlıklarımı çok iyi tespit ederim.
    - başarısızlığı çok iyi kabul ederim.
    imza:loser güvercin
hesabın var mı? giriş yap