• aslında her şeyin başlayacağı andır. du bakalım daha sikertecek hayat seni. yok öyle taam ya bi şey beklemiyorum deyip köşeye çekilmek.
  • "hayatın pençelerini cıkartıp sanki bir kelebek gibi..."

    degil anam o. aynaya dogru domal bak bakalım kıl var mı?
    varsa ne renk?

    beyazsa bukle bukle kadayıf formunda mı?

    cevapların var-beyaz-kadayıf gibi

    seklindeyse mujde, hayattan beklentilerin bitmis. oyle penceyle kus pipisiyle falan olmuyor o edebiyatla falan.
  • olmayan andır.

    eğer kendiniz için yaşamaktan vazgeçerseniz, hayvanlara, bitkilere yani doğaya yapılan eziyeti bir görün; sonra zaten insansanız ve güzel bir yüreğiniz varsa, sırf bu şerefsizlere inat yaşamaya ve sizden zayıflar için savaşmaya karar verecek ya da devam edeceksiniz.
  • kayıplarınız kazançlarınızdan fazla çıkıyor ve sık sık 'ne umdum ne buldum' cümlesini kullanıyorsanız 'o an'a yaklaşıyorsunuz demektir.
  • öldüğün andır, çünkü insanoğlunun umudu beklentisi hiç bir zaman bitmez bitemez...
  • şans oyunlarının artık oynanmadığı an.
  • umudu kutsamayanların ulaşmak istedikleri an/yerdir.
    zaman/mekan bağlamı önemli.

    hayattan beklentilerin bittiği an, zihnin aydınlanıp, özgürleştiği andır.

    beklenti, umut, arzu, istek... bunlar insanı kısıtlayan ve belli hedeflere kitleyen içsel motivasyonlar.
    bu tip hedefler olmadan da yaşanabileceği ve hatta iç huzurun bu tip hedeflerden arınmayla sağlanabileceği ihtimalini uzak doğulular binlerce yıl önce keşfetmişler, ama ne yazık ki, batı kültürü bunun tam tersini beyinlerimize aşılayıp durmakta.

    10 sene sonra kendini nerede görüyorsun sorusu mesela?
    kaç kişi kendisini 10 sene sonra hayal ettiği yerde buldu ve bundan da memnun oldu?
    ya da 10 sene sonrası için hayal edilen ile gerçekte bulunulan yer arasındaki farklar bizi hep mutsuz mu etmek zorunda?

    bu hiç bitmeyen 10 sene sonrası hayallerini acaba gerçekten biz mi kuruyoruz yoksa o hayallere kitle hipnozu dediğimiz eğitim sistemi, mahalle baskısı, ailelerimizin bizden beklentileri filan mı etki ediyor?
    eğer zekiysen üniversiteye gitmelisin.
    üniversiteye gittiysen kurumsal bir şirkette çalışmalısın.
    kurumsal bir şirkette çalışıyorsan, marka ürünler kullanmalı, hayatını trendlere göre yaşamalısın.
    bu sayede bir eş bulabilir ve yuva kurabilirsin.

    bu ne boktan hayal be!
  • benim için tam da şu andır. hayattan değil de insanlardan beklentim kalmadı. çevrenizdeki insanlar da sizin hayatınızı oluşturuyor sonuçta onlardan bir beklentiniz kalmadıysa hayattan bir beklentiniz kalmamış oluyor.
    geçici bir durum olması temennisiyle...
  • işte o an, gidişatın değişeceği yer ve zamandır demiş hz. mevlana.

    en umutsuz konularda, tıkanmış işlerde bile hiç ummadığınız anda işlerin alakasız şekilde açıldığını ya da biten bir şeyin ardından rüzgarın olmadık bir yerden esmesiyle bambaşka taraflara yelken açmışlığınız olmuştur mutlaka.. bazen o küçücük beyinlerimizle kendimize bile faydamız olmazken, bizi bizden daha fazla düşünen bir varlık karşımıza neler çıkarır.. inanalım yeter..
  • kendinizi onca zaman birisine adadiktan sonra, o kisinin hayatinizdan ansizin cikmasi. baya bi bosluk olusuyor, kara delik gibi aslinda cok ama cok etkili. bu anda hayattan beklentiler bitiyor iste. bi süre hayatinizi idame ettirmenize yarayacak yeme icme faaliyetinden bile vazgecebiliyorsunuz. toparlaniyorsunu ama ne zaman sonra. evet.
hesabın var mı? giriş yap