• öncelikle adamların niyet belli, 2 sene tadilat, restorasyon, yht ayağına insanları uzaklaştıracaklar haydarpaşa'dan. siz de takdir edersiniz ki gözden ırak olan gönülden de ırak olur. haydarpaşa'ya gitmeye gitmeye, trene binmeye binmeye insanlar alışacak. alışmak kötüdür. anıları da silip atar. sanki hiç olmamış gibi yapar...

    2 sene sonra "ya biz kusura bakmayın, burayı hotel yaptık,kültür merkezi yaptık, yabancı konukları ağırlayacağız, kongre merkezi yaptık" diyecekler ve devam edecekler;

    "ama şey sen halk, evet sen sen, kasketli amca, üniversiteli çocuk, son parası ile trene binen genç, lark sigara içen abi evet sen, hepiniz, siz buraya giremeyeceksiniz. yani en azından 25 mt bile yaklaşamayacaksınız. çünkü burası restore edilecek, tertemiz olacak, kapıda güvenlikler olacak. he isterseniz belki girersiniz müze kısmına ama, buraya göre hissetmeyeceksiniz kendinizi. uzaktan bakacaksınız sadece, vapurdan bakıp çocuklarınıza anlatacaksınız, tren anılarınızı, ama giremeyeceksiniz, size fazla gelecek burası. "

    özetle bu. bize fazla gelecek, ama benim anılarım yeter mi buraya, kendime bana, çocuklarıma torunlarıma kadar yetecek anılarım var. belki onlarla avunurum.

    her hafta günibirlik istanbul'a kaçışlarım, sevgilim ile kaçırdığımız trenler sonrası bir sonraki trene kadar sosisli sandviç yeme rekorlarımız, sigaramızı bölüşmelerimiz, vapurdakilere el sallamalarımız, sırt çantasına oturup merdivenlerde tekrar sigara içmemiz, japon kafilesine laf atmamız, onların bize gülmesi, garın önündeki tarihi treni fotoğraf çekmeleri, bizim zorla poza girmemiz, hızlıca vapurdan inen ve banliyö trenine yetişmeye çalışan işçi abilere kaygı ile bakışlarımız, garın ışıklı camları arkasında sanatsal pozlar çekilmelerimiz, sosisli sandviç kalınca sanatın bozulması, senin gülmen, benim gülerken tükürmem, görevlinin kızması, bizim utanmamız, treni tekrar kaçırmamız, eskişehir trenine binmeye karar verip yemekli vagonda 2 bira içmemiz, haydarpaşa'ya son kez bakmam. açıkçası son kez ne zaman bindiğimi net hatırlamıyorum.

    ve evet, "sevgili olmaya başladığın günü net hatırlıyorsan ve ayrıldığın gün bulanıksa, inan daha ayrılmaya başlamamışın bile" derler. yani, ben senden ayrılmadım, belki başka şekilde karşılaşırız, seneler sonra.
  • ikinci abdulhamid'in "bunca kilometre demiryolu yaptım memlekete, çelik rayların ucu haydarpaşa’da. koca binalarıyla liman yaptım, yine belli değil. bana o rayların denize kavuştuğu yere öyle bir bina yapın ki, ümmetim baktığında ‘buradan bindin mi hiç inmeden mekke’ye kadar gidilir’ desin” talebiyle inşa edilen mimari bir şaheserdir, boğaz girişinde bir landmark'tır haydarpaşa garı.

    kişisel hafızamızda olduğu kadar kültür ve sanat tarihinde de yeri oldukça büyüktür. kim haydarpaşa garına girerken uykulu seyahatini sonlandırıp gözlerini fal taşı gibi açmamıştır, içine girdiğinde tavandaki işlemelere hayranlıkla bakmamıştır, dışına çıktığında fotoğraf çekilmemiştir, merdivenlerinden istanbul silüetine hayran kalmamıştır? sırf haydarpaşa garını görebilmek ve vapurla boğazı katetmek için çok defa otobüs yerine treni tercih ettiğimi bilirim. esenler otogarıne karşı haydarpaşa tren garı'nın mukayesesidir belki de bu ikilem ama tercih hep bellidir.

    boğazın incisi yarından itibaren sahipsiz ve kimsesiz... bugün tren son kez kalktı haydarpaşa'dan kars'a, kurtalan'a, adana'ya, ankara'ya, eskişehir'e, yarın yok. artık trenle haydarpaşa garına girmek de yok. aslına bakarsanız koca bir geçmiş yok, koca bir gelecek de. yeni nesil tüm bu anılara yabancı ve boş gözlerle bakacak, bizler istanbul'a trenle gitmenin ne harika bir deneyim olduğunu kelimelerle anlatmaya çalışacak, ne yapsak da aciz kalacağız.

    olan biten için neden diye sorulduğunda cevap boğazımızda düğümlenecek, ranta kurban ettik diyeceğiz. sessizliğimizden cesaret aldılar, sattık, avm yaptık, otel oldu diyeceğiz. mimari bir hazineyi, kamusal bir alanı, ata yadigarını, toplumsal hafızanın en büyük eserlerinden birisini, boğazın incisini satmanın utancını yaşayacağız. haydarpaşa garı'na karşı lanet olası sessizliğimiz yakamıza ilişecek ve ömür boyu taşımaya mahkum olacağız. vebali büyük böyle bir oyunda lütfen sessiz kalmayalım.

    haydarpaşa tarihtir, sanattır, kültürdür, mirastır, gelenektir, şaheserdir. haydarpaşa istanbul'dur. lütfen sessiz kalmayalım.

    --- spoiler ---

    1 şubat 2012 itibariyle haydarpaşa'dan adapazarı, eskişehir ve ankara'ya trenle gidemeyeceksiniz.

    lütfen sessiz kalın.

    her gün haydarpaşa'dan hareket eden banliyö aracılığı taşınan ortalama 10.000 istanbullu; işlerine, evlerine, okullarına nasıl gidip-gelecekler bilinmiyor.

    lütfen sessiz kalın.

    mart ayı itibariyle sirkeci-halkalı tren hattı belirsiz bir tarihe kadar erişime kapatılacaktır. bu hat her gün ortalama 6.000 istanbullu tarafından kullanıyor.

    lütfen sessiz kalın.

    2 yıl süreceği söylenen yüksek hızlı tren çalışmasında yüzlerce demiryol işçisi, issiz kalacak.

    lütfen sessiz kalın.

    akp yüksek hızlı tren projesi için para kaynaklarını açıklamıyor.

    lütfen sessiz kalın.

    marmaray ve yüksek hızlı tren projelerinin arkasında, 'haydarpaşa ve çevresinin demiryollarından arındırılmasının' amaçlandığı istanbul büyükşehir belediye başkanlığı tarafından açıklandı.

    lütfen sessiz kalın.

    bu projeler, haydarpaşa gar binasının satışa hazırlığıdır.

    lütfen sessiz kalın.

    taksim ve çevresi belirsiz bir tarihe kadar trafiğe kapatılıyor. tarihi meydan delik-deşik ediliyor, gezi parkındaki ağaçlar kesilip avm yapılıyor.

    lütfen sessiz kalın.

    taksim'e çıkan tarlabaşı, inönü, sıraselviler ve cumhuriyet caddeleri de trafiğe kapatılıyor.

    lütfen sessiz kalın.

    akm için alınan yargı kararları uygulanmıyor. opera-bale-senfoni ve tiyatro salonsuzlukla boğuşuyor.

    lütfen sessiz kalın.

    tarlabaşı ve çevresinde 'işe yaramaz' diye tarihi binalar yıkılıyor.

    lütfen sessiz kalın.

    haliç köprüsü yıkılıyor, yerine plastik dokulu bir ucube konduruluyor.

    lütfen sessiz kalın.

    istanbul talan ediliyor, yaşamlarımız kuşatılıyor; beyoğlu'nda barlarda 'dine davet' çağrıları yapılıyor.

    lütfen sessiz kalın.

    29 ocak pazar günü, ülke her anlamda buz tutmuş donarken, ankara arena spor salonu'ndan 10.000 komünist, 'sosyalizm kazanacak' diyerek insanlığa çağrı yapıp, onurlarını birleştirdiler.

    lütfen sessiz kalın.

    lütfen sessiz kalın.

    http://haber.sol.org.tr/…r/orhan-aydin/lutfen-51070

    --- spoiler ---
  • "seni yenicem istanbul" binasıydı, görünen o ki istanbul onu yendi. yazık.
  • biraz önce yangın fotoğraflarına baktım da.. gördüğüm her fotoğraf ayrı bi sanat eseriydi.. yanarken bile güzel poz vermiş..
  • o kadar zaman bir bok olmasın da tam bu zamanlarda yansın. tesadüf demek için saf olmak lazım gerçekten. rantınızı sikeyim orospu çocukları bi doyun amına koyim bi doyun.
  • istanbul'un simgelerinden biri...

    yanmasını izledik önce.. yanmasına tepkiler düşünülenden fazla oldu ki geri adım atıldı. klasik akp taktiği, önce bir nabız yoklaması yap, daha pişmediyse kurbağa henüz çaktırma.
    istanbul'u iğfal eden bu adamlara ne yapacaksın ki? ataları belli, 6-7 eylüllerle, menderesle kurdukları bağ belli, istanbul'un kurtuluşunu diil osmanlı tarafından işgalini kutlamaya odaklanmalarından belli. şehircilik anlayışları belli. çapları belli.
    trenlere nefretleri belli. tarihi algılayabilme seviyeleri belli. para için allahlarını satacakları da "satıyor ama olsun bizden" diyecek çapta bir yığının yıllardır bu yağmayı tecavüzü zevkle izlediği de belli.
    kime neyi anlatacağız?
    sirkeci garı' nın önünü shell'e kapattıran da bu zihniyet, siliüeti bozacak gökdelenleri rant için rahatlıkla diktiren de, istanbul 2010'u eline yüzüne bulaştırırken yandaşlara ne kapılar açan da bu zihniyet.
    haydarpaşa'yı otel yapacakmış.
    yakışır.
    bu zihniyeti seven halka da, bu zihniyete de yakışır.
    şehir tecavüzcülerini de çocuk tecavüzcüleri gibi bağrına basıp sevgiyle kucaklayan bu halka zaten istanbul fazla. dubai'ye çevirsinler rahat etsinler.

    bizim anılarımız zaten bu memlekete fazla olan. haydarpaşa da istanbul silüeti de vapurlar da.. şiirler, edebiyat, dizeler, güzel olan iyi olan her şey bu memlekete fazla.. yıksınlar ne olacak. ilk yıkışları değil...
    bakarız öylece işte ağlayarak yanışına nasıl baktıysak.. içimizi acıta acıta... izleriz her şeyi.

    ne de olsa bir tek martılar çığlık atıyor, biz anca klavyeye bikbikbik yazı yazabiliyoruz.

    (bkz: #7500857)
  • "bu kadar aleni bir şekilde türkiyenin gözü önünde bina yakıp oraya başka bir şey yapmak imkansızdır" diyen pozitif ve iyi niyetli arkadaşlara, yerine yapılacak olan haydarpaşa avm'deki starbucks'ta kahve ısmarlayacağım tarihi mekan.
  • ülkemizdeki en estetik yapılardan biri olup, istanbul'a eklemlenmiş bir imgedir. bu kadim yapıyı elimizden geldiği kadar koruyup, yaşatmaya çalışmak varken, birilerinin kapitalizme peşkeş çektiğini görmek midemi bulandırıyor.
  • akp yalakalarını hemen ortaya çıkarmıştır. durun lan, daha yeni yandı. ateşi soğumadı daha. hemen başlandı "10 yıl sonra çürüyecekti zaten" bahanelerine. aman akp'mize laf gelmesin. istanbul'un simgelerinden biri, tam da peşkeş projeleriyle anılırken birdenbire yanıyor ve şakşakçılarımız haydarpaşa garının "zaten" yıkılması gerektiğini daha ateşi sönmeden yazabiliyorlar.

    biraz mideniz olsun be.
  • bu hükümet, sarığıyla, çarşafıyla emperyalizmin kucağına oturuyor olmasa, demokrasi yandaşlığı ve darbe karşıtlığı süsleriyle darbenin kralını yapmasa; düşünen, üreten onu eleştiren türkleri ergenekon, kürtleri kck operasyonları, gençleri ise internetten takip edip soruşturmalara çağıracak kadar sindirmese; cumhuriyet'in olumsuz ya da oturmamış tüm yanlarını görmezden gelip, bütün olumlu kazanımlarına savaş açmasaydı; uğrunda savaştıkları tek şey kendilerine akması gerektiğini düşündükleri sermaye olmasaydı ve halkını da cennete bilet kesen adamın çükünü öpecek kadar cahil, korkak ve aciz bırakmasaydı, sadece bu gara yaptıkları için bile ömrümün sonuna kadar taşıyacağım öfkeyi kazanırdı.
hesabın var mı? giriş yap