• kesinlikle arkasında durduğum, uzun zamandır "neden insanlar bununla ilgili bir şey yapmıyor?" diye düşündüğüm akım.

    artık hayvanat bahçelerine ihtiyacımız yok. üstelik hayvanat bahçelerine hiçbir zaman ihtiyacımız olmadı. biz nasıl bir canlıyız ki diğer canlıları demir parmaklıklar arkasına kapatıp sapıkça bir zevk alıyoruz?

    hayvanat bahçesine gittiğimde görüyorum beş metrekare alanda yaşadığı için kafayı sıyırmış leoplarları, aslanları. önceden zevk alırdım bu hayvanları görürken, sonrasında hareketlerime tepki vermeyişleri beni hüsrana uğratırdı. şimdi düşünüyorum da, önce hayvanlara acıyorum, sonra da kendi bilinçsizliğime yanıyorum.

    ne tür bir hakkımız var bu hayvanlar üzerinde. bu hayvanları artık doğaya da salamazsın. iki metre ötesinde amuda kalkan adama tepki vermeyecek kadar duyarsızlaşmış. bir de bunun üzerine reformlar yapılmış, yeni bir rönesans başlamış gibi haberleri yapılıyor yeni doğan hayvanların. onlar da bir ömür beş metre kare alanda yaşamalık.

    artık internet çağında, teknoloji çağında yaşıyoruz. hiçbir hayvanı öğrenmek için onu demir parmaklıklar ardında görmeye ihtiyacımız yok. artık her hayvanın hikayesi bir tık kadar, birkaç sayfa kadar yakın. öyleyse neden bu canlılara hala eziyet ediyoruz ki? çocuklarımıza hayvan sevgisi kazandırmak için mi? hangimiz o girişten içeri adımlarını attığında sevgi kokusu alıyor ki? her tarafında esaret var, her hayvanda bıkmışlık var. doğal ortamından ayrılmış bir kurda baktığında kurda dair ne öğrenebilirsin ki? nerden bileceksin nasıl avlandığını? nerden bileceksin nasıl uluduğunu?

    bu kadar mı tüketicilik ruhumuza sindi? pikniğe gideceğimiz, ailemizle zaman geçireceğimiz zamanlarda bile mi tüketim çılgınlığımızı hayvanların yaşamları üzerine kuruyoruz? istiyorum ki tüm hayvanat bahçeleri kapatılsın. elverişli olan hayvanlar doğal ortamlara ya da doğal parklara salınsın. salınamayan hayvanlar kısırlaştırılsın, yavrular gerçek doğada büyüsün. rant için, oy için yapılmış hapishanelerde değil.

    bilinçlenmemiz lazım bu konuda. hayvanları doğal ortamına salamıyorsak da yaşam koşullarını iyileştirmemiz lazım. buralara gitmeyerek, gidenleri de bilinçlendirerek yapabiliriz bunu. hiçbir canlı üzerinde hakkımız yok, tüm insanlık olarak doğada bir mikrobuz.
  • insana karşı kendini savunamayan hayvanlarin tutsaklıklarına son verilmesini isteyen bireyin isteği.

    (bkz: petshoplar kapatılsın)
    (bkz: yunus parkları kapatılsın)
  • "neymiş , sevgiyi çocuklar orada tadacakmış ? televizyonlarda gördükleri hayvanlar ayaklarına kadar gelip fiziki görünümleri ile onlara hizmet edeceklermiş.

    afrika ‘da yaşayan bir fil ,çita ya da aslan ; ormanlarda yaşayan bir boz ayı , güney kutbuna yaşayan bir penguen , ağaçlarda daldan dala zıplayan mutlu bir maymun kafes içine tıkılıp , küçücük alanlara tıkılınca belediyenin hızmeti gidecekmiş vatandaş ayağına.

    geç kardeşim geç !

    dünyanın her tarafında hayvanat bahçeleri arkalarında sponsor olmasına rağmen zarar eden kurumlardır. buradan kimse kar zaten beklemesin . adı ben de saklı kalsın dünyada şu ana kadar gördüğüm zaten bir ya da iki tane hayvanat bahçesi var tam anlamıyla eko sistemin sağlandığı , hayvanların kafesler arkasında olmadığı ve özgürce insanlarla beraber dolaştığı ..geri kalanların hepsi avrupa’da da olsa amerika’da da olsa petshoplardan farkı yok.

    sevgileri tutsak edip , kafes arkasından çocuklara bu hayvanları izletmek ne derece doğru ? yaşamaya mahkum etmekten ne farkı var bu yatırımların."

    devamını mutlaka okumanızı öneririm.
    http://haytap.com/…ri/hayvanat-bahcelerine-de-hayir
  • hayvanlar seni alıp bi kafesin içine koysa gelen giden sana yemiş atsa hoşuna gider mi ha?
    hemde böyle olaylara sebep oluyorken http://www.sosyalfil.com/…3807_657389_6442684_n.jpg
  • bu dilek keşke gerçekleşse. etrafına dikkatle bir bak, bilumum insan kılığında hayvan etrafımızı sarmış.
    " hayvanat bahçesine ne gerek...
    dünyada insandan daha kötü hayvan var mı?"
  • uzaylılar da aynı fikirdedir diye umut ettiğim temenni.
  • bir istek.
    bizden olmayanın sahibi olduğumuz kibri ile onları ufacık yalan yerlerde yaşatıp herşeyine hükmediyorsak kapatılsın.
    bu sene ayı kamil karısı olan ayı nerimanı hamile bıraktı gibi haberlerle afişe ettiğimiz hayvanlara çok büyük haksızlık yapıldığına inandığım için hayvanat bahçelerine verilen her paranın ucube panayırlarına verilen parayla eş değer görmekteyim.

    terbiye edilmiş bir kaplanı görmek ve yalnızlığında bokunu eşeleyen bir gergedan.
  • ilk kez rusya da 2007 yılında bir hayvanat bahçesine gittim ve bu benim son gidişim oldu. salak kız arkadaşımın orada çok tatlı hayvanlar var telkinleriyle gittik. gördüğüm manzara biz insanların ne kadar aşağılık canlılar olduğu fikrini aklımda iyice pekiştirdi.

    aslında anlatacak çok şey var ama en canalıcı olanı 3 metreküplük camekanlı bir kafes içersine gördüğüm beyaz bir maymundu. iki acuç içini kafesin cam tarafına dayamış, umutsuzca gelip geçenlere bakıyordu. yanımdaki salak "ne kadar tatlı değil mi" diye sordu. dışarıda hava soğuk, ısıtma maliyetli iş, tabi mekan yeterince havalandırılmıyor, içerde yoğun bir hayvan dışkısı kokusu ve inanılmaz havasızlık. bizim yürüdüğümüz bölüm böyle ise kafeslerin içleri nasıl dı? bir canlının solunum sistemi buna nasıl dayanır. ama onlar sadece hayvan değil mi? zaten doğada da dışkısının içinde yaşıyor, aynı yerden karnını doyuruyor, öyle mi?

    başından sonuna kafes içersinde geçecek bir ömür ve doldurulacak bir çile ki o hayvan ölene kadar sürecek. bu nedir diye sorunca karşı argüman hazır; "bu hayvanlar zaten kafeste doğmuş, özgürlük nedir bilmiyorlar". keşke sende kafeste doğsaydın da bildiğin şeyleri bilemeseydin. hiç sorunun olmazdı.

    zaten yaşam alanlarının yeterince ırzına geçiyoruz, sanki bu gezegen sadece insanların. kafese kapatmaktansa bıraksak özgürce yaşasalar ne olur?

    biraz alakasız gelebilir ama aslında çok alakalı olan bir konu var, egzotik hayvanların doğadan yakalanıp hayvan dükkanlarında satılması hikayesi; yaşam alanından koparılıp şimartılmış bir veledin akvaryumunu süsleyecek olan o "çok tatlı ama" su kaplumbağası ya da bukalemun ve bunlar gibi binlercesi.

    hadi devam edelim; göz zevkimiz için ya da yılda bir kere haftasonu çocuğunuzu hayvanat bahçesine götürebilesiniz diye canlıları kafeslemeye ve onlara bir ömür çile çektirmeye devam.

    umarm insanlık bu vahşet hapishanelerini kaldırır ve yasaklar. sanırım tarih hayvanat bahçelerinden utanç ile bahsedecek.

    edit:imla
  • hayvanların bahçeleri doğal alanlarıdır... hapishanelere bahçe diyemezsiniz.
  • şuraya gidipte "aaaa rakuna bak ya eheheh" diye eğlenen beyin yoksunu insanlar... sizinle aynı havayı soluduğum için kendimden tiksiniyorum. şuraya gidip kendini o hayvanların yerine koymayanlar, aynı oksijeni tükettiğimiz için lanet olsun şu hayata.

    sırf biz görecegiz diye hayvanların hapsedilmesi durumu gerçekten içler acısı. ınsanlar olarak ne kadar canavarlaştigimizin bir örneği daha.. hayvanlara ve tum diger canlilara neler yapigimiz konusunda ne kadar kafa yoruyoruz? bence açıp homo sapiens'ı bir okumali herkes. kendimiz dışında neyi önemsiyoruz? vicdanimiz ne ara bu kadar köreldi? empati yeteneğimiz nasıl bu kadar yok oldu?

    teknoloji o kadar ilerledi, aslında illa ki hayvanları görüp onlar hakkında bilgi edinmek istiyorsak çok başka yollar oluşturamaz miyiz? bir kere şu zihniyeti bi kenara bırakalım. ya ben gitmesem ne olacak, herkes gidiyor. bu çok yanlış bir nokta. insan inandığı gibi yaşamali. bireysel bir tepki olarak bile kalsa gitmemeliyiz. ben boyle bireysel tepki koyacaklar olarak hiç az olmadığımızı düşünüyorum. ha ne diyorduk teknoloji, illa da öğreneceğiz bakacağız bu hayvanlara diyorsak, birebir temsillerini oluşturabiliriz (biyolojik bir şeyden bahsetmiyorum) 3d modelleme ve printerlarla böyle şeyler mümkün olabilir aslında. sadece zaman para ve istek meselesi. yani gidip illa orda canlisini görmesek olmuyor mu? ya da belgesel mantığını sanal gerçeklikle birleştirsek, ortaya kimseye zarar vermeden güzel şeyler çıksa olmaz mı? veya tüm bunlara gerek olmadan, doğa parkları var. oralarda bu hayvanları doğal ortamında rahatsız etmeden gozlemlesek olmaz mı? neden hep kolaya kaçıyoruz. birçok alternatif oluşturulabilir gözlemlemek için.

    ve en son sanatçı kişilik yılmaz büyükersen. sen nasıl böyle bir şey yaptın acaba? bu konu bu kadar etik olarak tartışmalıyken, nasıl ismini böyle bir şeyin altında gördük hocam? hiç hoş olmadı. eskisehire gösterdiği duyarlılıgı hayvanlara da gösterseydi keşke.
hesabın var mı? giriş yap