• bu sabah uyandığımda aklıma düşen.

    aslında dedim, gerçekçi hedefler koymuyoruz kendimize yahu. hep imkansız şeyleri düşünüp hayal kırıklığına uğruyoruz. üzülmek kaçınılmaz oluyor. halbüse güzel hedefler gosak kendimize, di mi. negzel olurdu.

    ama hemen sonra küfrettim kendime. niye hedef koyuyoruz ki zaten, en başından itibaren. dart oku muyuz biz, gitmemiz gereken bir hedef mi var sanki? yok. ne yöne gidersen git, o yön doğru yöndür sonuçta. hedef medef, bunlar ucuz kendini geliştirme zıbırlarından başka bişe değil. siktiredin, bu hayatta tek doğru yok, milyorlarca var. evet milyor.
  • bu donnie darko'dan: "destruction is a form of creation." türkçe bilenler için: yıkım, bir yaratma biçimidir.

    bu da kafka'dan: "weg-von-hier, das ist mein ziel." ve yine türkçe bilenler için: buradan uzağa, işte hedefim.

    dünya bu iki anlayışın çatışmasına sahne olurken, olan bitenin bu iki anlayışın dışında kalanlardan ibaret olması insanı ne güzel anlatır.

    yoldan çıkmışlar! siz, siz olun! insanın en büyük hatası önermesi, ikinci en büyük hatası bir önermeyi kabul etmesidir. evde oturan bir adamın karşı yakaya geçmesi için evden çıkması nasıl yeterli değilse, düşünmek, eleştirmek, yıkmak ve önermek de yaratmak için yeterli değildir; hele mevzubahis hayatın kendisiyse.

    karar verilmiş suskunluğu, kendine has miskinliği, kendini sandalyesine bağlayan adamınki de dahil tüm öznellikleri, kendi halindeliği, müdahalesizliği hatırlatıyorum; güzel ve anlamlı olan 18 yaştır, hep 18 yaş değil.

    çatışmanın dışında ne var? çıplak yaşam var. çoğalın.
  • bazen de önümüze bakmadan dem be dem yürürken dank eden şey.
  • hedef kısa vadeli, konuya özel ve somut bir kavramdır. örneğin hayatımızda belirli bir amaca ulaşmak için çeşitli hedefler koyarız. amacımız iyi bir insan olabilmekse, bunun için araya çeşitli hedefler serpiştiririz: iyi bir eğitim, sosyal sorumluluk projelerinde yer alma, derslerden geçme, iş hayatında başarılı olmak gibi.
  • herhangi bir yer.

    hiçbir yere giden bir otobüsün koltuk sırasının ortasında, pencere kenarına bakan tarafında oturuyorum. hedefim hiçbir yer, hayallerim ise, şimdi sahip olduklarımın yanına dahi yaklaşamaz. tekerlek, insanın -belki- en işe yarayan icadı umursamazca dönüp dağlara tırmanırken, yegane dileğim walkman'ımın pilinin bitmemesi. neden mi? çünkü jon bon jovi'nin destination anywhere albümünü henüz almışım.

    o zaman tam olarak anlamasam da, baktığım gökyüzünden gördüğüm yeryüzüne değin tüm işaretler belki bu günü gösteriyor. var olduğum, "benim" demekten korkmadığım bu kutlu günü. dinlenme tesisinde yaktığım peş peşe sigaralar, henüz onlu yaşların esrikliği ve geleceğin yansıttığı umut terkimde, öylece zamanın geçmesini bekliyorum.

    zaman geçti.

    belki güneş gibi kaybolur ve sonraki gün yeniden doğarız, belki varlığımızın işareti olarak bu gün yazdığım bu satırlardan başka hiçbir şey kalmaz. belki ince memed gibi imi timi belirsiz oluruz.

    fakat, bu dünyaya gelişimizin düsturu, hatta desturu olarak belki yek görevimiz vardır, değil mi? o da ruhumuzu şu cendereden kurtarmaktır sanki.

    ya da cenderenin varlığını reddetmek.

    yol, hiçbir yere giderken, ben, biz o yolun dışına çıkıyorum, çıkıyoruz. çünkü siz ve siz gibilerin haricinde olmak istiyor, pazar sabahları kalkıp müzik dinleyen, kuzeni ile denizlere gitme ümidi ile sevinen o çocuğa, yani sizin tersinize, tam geri istikamete, anavatanımıza dönmek istiyoruz.

    yönümüz hiçbir yer olsa dahi, size söz veriyorum, oraya ulaşacağız.

    bizden bu kadar.
  • “kendinize o kadar büyük bir hedef belirleyin ki, ona ulaşmaya çalışırken insanların yerinde olmayı isteyecekleri kişi haline gelin.” jim rohn
  • dünya kapların kırılıp sırların ortaya çıktığı bir yer olduğu için her kapalı bâtini anlamın açık bir hedefi de vardır, olmak zorundadır.

    tanrı ise bütünüyle açık bir hedeftir. çünkü o, aynı zamanda ez-zâhirdir (varlığı, birliği apaçık olan, her şeyiyle göz önünde bulunan).

    ama mesela, hz. peygamber'in bâtini anlamları kapalıdır. onun açık hedefi ise hz. ali'dir. münkir münafıklar hz. peygamber'i hedef alamadıkları, alsalar da ellerine hiçbir şey geçemeyeceği için bütün güçleriyle açık hedef olan hz. ali'ye saldırırlar. (hz. ali'nin hicret gecesi peygamberimizin yatağına yatması bunun bir temsilidir.)

    hz. ali'nin aşırı sevilip yüceltilmesinde bile onun bu açık hedefliliği etkilidir. hiçbir aşırılığı peygamberimize atfedemeyenler hz. ali üzerinden aşırılılıklarını tatmin ederler.

    sonuç olarak bizler bir şeyleri bâtınımızda kapatıp saklasak bile başka bir şeyimiz bizim açık hedefimiz olur ve bizi ortaya çıkarır.
  • ''hayatta iki hedef vardır, istediklerini elde etmek ve elde ettiklerinin tadını çıkarmak. ancak akıllı insanlar ikinci hedefe de ulaşabilirler.''

    (bkz: logan pearsall)
  • mutluluk veren ve insanın kendini gerçekleştirmesini sağlayan kavramların bütünüdür.
  • anne ve babasından sağlıklı, gerçekçi hedef koyma tekniklerini genç yaşta öğrenen ve uygulayan çocuk her zaman daha başarılı olur.
hesabın var mı? giriş yap