• her tıp doktorunun alamayacağı ünvandır..

    tıp doktoru fakültesinden mezun olur.. "benliğimi, tüm insanlığın iyiliğine adıyorum!" der.. çok değil, üç ay sonra, tus sonuçları belli olur, puanı da iyidir..

    aynı tıp doktoru, "öncelik tabii ki benim hayatım, yaşama sadece bir kez geliyorum" der.. nöbeti az, emeği az branşları seçer.. bu branşlar seçilemez mi, tabii ki seçilebilir, ama niyet çok önemli işte: misal radyoloji.. biri çıkıp fiziğe meraklı olduğunu söyleyip radyoloji yazarsa ona saygım sonsuzdur.. ama "sırf yatış abi, hastaya da dokunmuyorsun zaten!" derse..

    işte bu kişi "hekim" değildir..

    bazen olumsuzluklar üzerinden tanımlar daha rahat anlatılabiliyor..
  • hekim sağlık bakanlığı tarafından tabip olarak sınıflandırılan ve istihdam edilen adamdır.
    hekim gördüğü her insanın bedensel ve ruhsal olarak tam bir iyilik halina kavuşması için elinden geleni yapan adamdır.
    bir işlemi yaparken kişi ruhsal olarak travmatize olacaksa onu bile düşünür he bu travmayı minimuma indirir.
    hekim sürekli empati yapar ama aynı zamanda objektifliğini asla yitirmez.
    hekim dünyada işsiz kalmayı, hatta mesleğinin tamamen yeryüzünden silinmesini canı yürekten isteyebilecek yegane meslek erbabıdır.

    not:tabi burada ideallerden bahsediyorum ki zaman zaman vasatın altındaki vakalarla bile karşılaşılabiliyoruz.

    not:6 sene okur diplomasını alıp evinin duvarına bile asamaz!!!!
  • ne kadar zor olduğunu gözlerimle gördüğüm meslek. şöyle ki; sessiz, sakin, şimdiye kadar hiç sinirlendiğini görmediğim, çok sigara içen, her organizasyonda kırımızı pijama giyen bir dostum vardır. adamın ensesine şaplak atarsın; "ıhıyyo!" der, güler ve alttan alır. sınavı vardır yan odada home party patlatılır ses etmez. sabır taşı gibi adam!
    tıp öğreniminin kuyruk kısımlarına gelir yüze yüze. intörnlük başlar, 36 saatlik nöbetler, öksürenler, pıksıranlar, kan, irin, kaprisler, kibirler, hayat memat meseleleri havada uçuşur.
    bu dönemin ortalarında bir gün heyecanla yanına koşulur ve anlatılmaya başlanır:
    -abanadan adanaya abarta abarta ahlatla ağdalı avuntucu ahmak ahmetin avandalıklarını aparanlardan.....

    muhteşem tepki:
    -bağırma!!!
    gözlerin çukurunda beliren bir küçücük damla.
  • hikmet sahibi insan, filozof, tabip.

    bir tıp fakültesinden mezun olana hekim deniliyor. doktor diyoruz daha da yaygın kullanımıyla. tabi ben hasta olan taraftan baktığımda, tedavi olmak ümidiyle gittiğim doktorun bana yaklaşımı, konuşması, ilgisine kayıtsız kalamiyorum. ufaktan da olsa asıl beklentim tedavi olmak olmasına rağmen, bir makine tamir eder gibi değil de işte ruhuma dokunur gibi de yapmasını ümit ediyorum.
  • keşke doktor yerine sık sık kullanılsa dediğim kelimedir. hekim daha özel gibi, daha samimi, hem anlamı da tam olarak ihtiva ediyor.
  • arapça kökenlerinde hikmet sahibi anlamına gelir.
  • mesleğini icra ederken kendine doktor yerine "hekim" diyen kişileri daha bir seviyorum. "doktor" titriyle sorunum yok ama "hekim" daha bir "mesleğinin insanı" geliyor bana.

    "ben radyolojiyi seçecem. nedeni basit. ne hasta var ne hasta yakını! oh kafa rahat. ne uğraşacam hastalarla. zaten 6 yıl kafa patlatmışım!!" diyen, ilk fırsatta da "biz doktorların mesleği çok kutsal, çok aziz, ulu, tanrısal..." minvalinde konuşan kişi asla ve kata "hekimlik" mertebesine gelemeyecektir mesela benim gözümde. ha bu beni neden ilgilendiriyor? şundan ilgilendiriyor; olur ya radyolojiyi falan kazanamaz da hastalarla muhatap olmak zorunda kalacağı bir bölüme giderse, tanrıdan dilerim ki beni ona muhtaç etmesin.
  • arapca'da akilli insanlara hekim denir.ayrica bidaha aylemi var arapca'da doktor
  • hastaları ara sıra tedavi eden fakat çoğunlukla teselli eden sanatkâr.
  • şifacı değildir. hekim denen kişi uluslararası bilimsel-medikal arenada kabul görmüş yüksek kanıt düzeyli makalelere göre oluşturulan rehberlere göre tedavi yapan kişidir.
hesabın var mı? giriş yap