• fransız kültür merkezinin eşsiz ses sistemi sayesinde ancak üçte birini* anlayabilerek izlemeye çalıştığımız film.kendileri bu sorunun filmin kopyasından kaynaklandığını söyleseler de aynı gün 9'u da ingilizce altyazılarından takip ederek izlemek zorunda kalmıştık.arada kayan görüntü ve duyulmayan seslere ragmen pek hoş ve değerli bir filmmiş.filmle çakışan ruh halinizi kaçırmadan bir kere de huzur içinde izlemek gerek.
  • boyle agir agir, hafif bir esinti gibi suren, ama ciktigimda balyoz yemis gibi bir etki birakan film oldu. insanin ait oldugu topraklarin ne oldugunu, "senin evin neresi" sorusunu oyle guzel sormus ki, ciktigimda allak bullak oldum. ait oldugum babamin dogudaki koyu mudur, buyudugum sehir midir, universite okudugum yer mi, yoksa su anda bulundugum ulke midir? filmden ciktigim da bayagi sarsilmis haldeydim, aslinda oradan oraya suruklenirken, benim icin en cok anlam ifade eden topraklarin ne oldugunu cok da bilemedigimi fark ettirdi. filmden hemen sonra, bir seyler icip hafifen kafa dagitalim diye sinemadan sonra gittigimiz mekanda yan masamizda basrol oyuncusunun oturmasi filmin buyulu havasinin uzerine guzel bir surpriz olmus oldu.
  • hakkındaki dava yüzünden mi bilmem hiç bir filmcide hatta internette bile bulamadığım film.
  • gitmek-kalmak ikilemini çok iyi anlatan senaryoya ve çok güzel görüntülere sahip başarılı bir türk filmi.(bkz: çalışılmış ve olmuş)
  • açılış repliğinin "newyork benim hobim" olması vesilesiyle izleyenleri, dünyanın en kozmopolit şehri ile kifayetsiz dinginlikte bir sahil evi arasında sürükleyen, konu ustası bir türk filmi.
  • ingilizcesi "away from home" olan filmin kaydini hicbir yerde bulmak mumkun degil (henuz).. fatih ozguven beyefendi bu filmi de " 'amerika'ya tasinma' mevzuu hepimizin bir gedigi degil mi? bu yuzden filmde ironi de kullanilabilmeliydi.. " seklinde elestirip, uzulmemeye, kizmamaya calismamiza sebep olmustur. hakli midir, evet (buyuk harflerle).
  • film, rutin hayatin icine gömülen insanlarin birden bire sürpriz yaparak atak yapmasi, ve gene bu ataginin neticesiz kalmasi sonucunda tepetaklak edilmesini anlatmaktadir.. filmin bir kac dalda ödül almasinin yani sira oyuncular arasinda sükran güngör'de rol almisti ..huzurla izlenilebilecek görsellige sahip; yalin ve sade
  • "yırtarak geçiyor kalbimizden / hayatı da törpüleyen zaman", dediği şairin. neyse hiç unutmadığım bir repliği yazmak niyetim, yıllar içinde biraz tahrif etmiş olabilirim yalnız, erol keskin'in canlandırdığı komünist ihtiyar, yeğenine şöyle söylüyordu;

    "- ben, buraya bana vermek istediklerinizi almak için değil benim alamadıklarımı size verebilmek için döndüm."

    arkadaşın şiiriyle açtık, onunla kapatalım,

    "şuramızda birşey var
    acıya benzer
    umuda benzer
    böyle günlerde herşey
    hem acıya, hem umuda benzer"
hesabın var mı? giriş yap