• geçenlerde bir araştırma için bir ilçenin belediyesine gittim. oradaki memurlarla falan mülakat yapıyorum.

    tabi belediye akpli. ben de en azından öyle bir adaba göre hareket ediyorum. hani böyle yalakalık falan değil ama, nasıl desem, en azından renk vermemeye çalışıyorum. zaten araştırdığım konunun da partilerle bir alakası yok görünürde. sadece neoliberal ekonomi politikalarına ucundan kıyısından temas ediyor ama bu politikalar da akp ile özdeş değil aslında. özal döneminden bu yana neoliberal politikalar etkisini artırıyor parti fark etmeksizin.

    ama yine de bir karşılıklı olarak birbirini ölçme biçme durumu var yani. ben ucundan kıyısından eleştiri olarak algılanabilecek soruları yumuşatıyorum, adamlar açıklamalarını tartıyorlar, biçiyorlar. sonra mülakat bitti.

    bu sefer belediyeye değil de valiliğe bağlı bir ilçe kurumuna yolum düştü. oradaki insanlar yaşça daha büyük, emekliliklerine az kalmış insanlar. samimi bir ortam oluştu. belediyedekilerle konuşsana, onlar daha yardımcı olurlar aslında dedi memur. belediyeye gittim dedim. orası tamam. e peki hayvancılığın, tarımın bittiğini, bitirildiğini söylemediler mi sana dedi. yok dedim, öyle bir konuşma geçmedi.

    demek ki senden çekinmişler dedi memur. seni akpli falan sandılarsa demek.

    şimdi kafamda o mülakatı anımsıyorum da, adamlar sağlam otokontrol yapmışlar hakikaten. tabi aynı şekilde ben de. ama neyse ki tüm bunların benim çalışmam açısından zararı yok fazla. hatta mevcut siyasi ortamı göstermesi açısından da önemli bir bulgu oldu benim için. bu da böyle bir anımdır.
  • herkesin dindar taklidi yaptığı ortamlarla içiçedir. özellikle ramazan ayında çoğu ildeki çoğu devlet kurumunda ya da yandaş sermaye şirketlerinde herkes oruç elhamdulillah. su sebilleri ortadan kaldırılmış, çayocağı kapatılmış herkesin oruçlu olduğu iş yerleri. sonra öğle arasında bir bakmışsın herkes ikişer üçer gizli gizli bir yerlere sıvışmış, gözönünde olmayan yerlerde yemeğini yiyor. ama bir bardak su istesen töğbe estafirullah. bu dediğimi konya’da düşün konya’da yaşadım. ramazan ayında oradaydım ve bir sürü devlet kurumuyla ve bağlı kuruluşla işim vardı, hepsinde herkes oruç muhabbeti yapıyor, yaz sıcağında bir bardak su yok içecek, çay may hak getire, sonra öğlen yemeğe gidiyorum ben, dayak yemeyeyim diye alışveriş merkezi yeme içme kısmına, bir bakıyorum en çok oruç muhabbeti yapan amcalar ve teyzeler orda. herkes gözgöze gelmemeye çalışarak yemeğini tıkınıyor hızlı hızlı. bir ikiyüzlülük, iki bencillik neler neler doğuruyor.
  • en başta sanırım nüfus ve vergi daireleri. işim hızlı ve sorunsuz bitsin kaygısıyla "hayırlı günler" diyesi geliyor insanın.
  • yapmıyorum kardeşim. yapmak zorunda da değilim. aksine taşkınlık yapıp sesini yükselttiğinde bak bakalım nasıl yaptırıyorsun işini.
hesabın var mı? giriş yap