• türkiyede değeri pek bilinmeyen yazar saul bellow'un harika kitabı.bu kitabı elazığ il halk kütüphanesinde elif şafak,dan brown gibi yazarların arasında bulmak da ayrı bir hikaye.kitaptan not aldığım birkaç alıntı.

    "ölüm-öl yeniden yaşa-yeniden öl yada kimse yoksa ölümde yok."
    "insan yetim kalmak ve arkasında birkaç yetim bırakmak üzere doğar"
    "özgürlüğün hiçbir içeriği yok"
    "ve o şehvet ve ihanet kucaklaşmasında bile yaşam ve doğa şayet onların tarafındaysa moses sessizce kenara çekilirdi.evet,yarıştan çekilirdi."
    "bütün yüksek veya ahaki eğilimler dolandırıcılık şüphesi altındadır."
    "gerçek dostluk karşı çıkmaktır."
    "her insan inatla,inatla kendisidir.her şeyin ötesinde ve zamanın sonunda kendisidir."
    "hiçbir hayat gelecekte erişilecek özgürlüğe dair umutlar taşımayacak kadar kısır ve yoksun değildir."
    "bütün soruları cevaplamak için atılmak aptallığın şaşılmaz işaretidir."
  • üstadımız der ki:

    "açıklanamayan bir hayat yaşamaya değmez, ama açıklanabilir bir hayat da hiç çekilmez!"

    herzog - saul bellow (ruhu şad olsun)
  • almanca bir asalet ünvanıdır. "dük" muadilidir, sanırım.
  • saul bellowun 1964 senesinde yayınlanan herzog'u çok uzun zamandan sonra ilk defa iletişim yayınları tarafından türkiye'ce basılmaktadır.

    edit: türkçeye 1976'da altın kitaplarça çevrilmiş *
  • kurgusuyla sağdan sola, yukardan aşağa şahane eser. abimiz patates-sevgi kavramıyla kalplerimizin içine led ampul koymuş zamanında.

    "isa'nın bütün dünyayı hasta ettiği, köle ahlakıyla kirlettiği konusunda nietzsche'ye katılmıyorum. nietzsche, tarihi hristiyan bakış açısından görüyordu; şimdiki zamanı hep bir kriz süreci, klasik yücelikten düşüş, kurtulunması gereken bir yozlaşma veya kötülük olarak düşünüyordu. ben buna hıristiyan bakış açısı diyorum. ve madeline de bundan nasibini fazlasıyla almış. bir yere kadar hepimizde var bu. bir şekilde zehirlenmiş de iyileşmek zorundaymışız gibi düşünüyoruz; kurtarılmaya, günahlarımızın affedilmesine ihtiyacımız olduğuna inanıyoruz. madeleine bir kurtarıcı istiyor ve ben onun için bir kurtarıcı değilim."
  • altın kitaplar çevirisiyle iletişim arasında 200 sayfaya yakın fark var. altın kitaplar baskısının herhangi bir yerinde kısaltılmış olduğuna dair ibare de göremedim. bilen biri önümüzdeki 10 yıl içinde aydınlatırsa sevinirim, zira kim bakacak ki bu başlığa?

    edit: hayatımda bu kadar kötü çeviri görmedim desem yeridir. altın kitaplar çevirisinden bahsediyorum. hem çevirinin kendisi kötü hem de korkunç yanlışlarla dolu. her sayfada "sizin kiler" "sendemi?" "herşey" gibi yerimden hoplatan örneklerle karşılaştım.
  • ağır başlayan ve ağır ilerleyen, içine girmekte 1/3'ine kadar zorlandığım ama sonrasında yağ gibi akıp giden kitap.
    ilgi ve dikkat isteyen kitaplardan. saul bellow "edebiyat nedir, nasıl olmalıdır?" dersi vermiş, edebiyat sanatını icra etmiş bu kitapta. çok az kitapta bu kitabı okurken hissettiğim "işte edebi bir eser okuyorum" hissi almışımdır.
  • robert fulford'un anlatının gücü kitabında bahsettiği roman.
hesabın var mı? giriş yap