• sevinç çokum'un kitabı. asıl adı "hevenk : kayıp istanbul" dur. çokum çoçukluğundan beri sakladığı fotoğraflarından yola çıkarak 1950-60lı yılların istanbulunu anlatan güzel bir hatıralar dizisi* çıkarmış ortaya. o yılların istanbulunu yaşamış olanların epey keyif alacağı bir kitap.
  • yitip giden, izleri ancak hafızalarda ve fotoğraflarda saklı kalan eski istanbul'u anlatan bir güzel kitap. sevinç çokum, arşivindeki fotoğraflara, yeğeninin teklifi üzerine anı zerreciklerini özenle dökmüş, cümlelere işlemiş, ortaya böyle hoş bir demet çıkmış.

    kitabın ekseninde beşiktaş ve çevresi var ama; adalardan, üsküdar ve düzgünmanların attar dükkânından ve daha pek çok istanbul güzelliğinden de bahsolunuyor. sayfalarda bazı enteresan detaylar da var: örneğin yazarın zeki müren ile karşılaşması ve onun elinden özel kokteyl içmeleri gibi.

    sayfaları süsleyen insanlar/canlılar arasında en çok da matmazel luiz ve kedisi pisika ilgimi çekti, hoşuma gitti. beyazıt'ta çınarın çevresinde sergi açan vahdettin ise hüseyin avni dede'yi hatırlattı garip bir şekilde. yazarın ayşe halasının "eğer ben bir yere dayanırsam kendime güvenim kalmaz. bırak kendimden güç alayım." sözü ise hayatımın mottosu ve özeti gibiydi. duygulandım ve rahmet okudum kadıncağıza.

    zamanın fırtınasından kaçarak eski fotoğraflara sığınmış nice hayatlar, mekânlar ve anılar var; onları hatırlayan ve anlatanlar olmadığında silinip gidiyorlar. lakin böyle kalemler sayesinde bir parçacık da olsa kurtulup gün yüzüne çıkıyor, gözlerimizle buluşuyorlar. ne kadar istesek ve imrensek de o devirlerde yaşayamayacağız ama, en azından o izlerle sayfalarda bari tanışmak çok güzel.

    kitabı keyifle, hattâ metroda ineceğim durağı kaçıracak kadar dalıp giderek okudum ama, elimdeki nüsha ötüken'in baskısıydı ve sayfalardaki fotoğraflar çok karanlık basılmıştı. belki yeni baskılarda daha özenli basılmışlardır, lakin bu nüshayı yazara imzalatmıştım, o yüzden bu şekilde de olsa arşivimde ağırlansın bakalım.
hesabın var mı? giriş yap