• (bkz: ezekiel)

    hatta özel olarak (bkz: ezekiel 25 17)
  • (bkz: hezekiya), ezekiel
    (bkz: işaya)
  • ibrani toplumunu aşağılayan bir ibrani kutsal metni. eski ahit'i okudukça gördüğümüz aşağılamaların belki de en beteri bu kitapta yer almaktadır. yahuda ve israil krallıkları halklarına açıkça fahişe denmekte, edebi ustalıklarla yerden yere vurulmakta.
  • lut kavmini helak edildiği sodom ve gomore şehrinin yıkılışına şahit olan kişi. eserinde bu yok oluşu açıklıyor, ve enteresan betimlemelerde bulunuyor. tanrıların arabalarında kaynak gösterilen eseri ve kendisi ilgi çekicidir.
  • the path of the righteous man is beset on all sides
    by the inequities of the selfish and the tyranny of evil men
    blessed is he who, in the name of charity and good will
    shepherds the weak through the valley of darkness
    for he is truly his brother's keeper and the finder of lost children
    and ı will strike down upon thee
    with great vengeance and furious anger
    those who attempt to poison and destroy my brothers
    and you will know my name is the lord
    when ı lay my vengeance upon thee

    (dan! dan! dan! dan! dan!...)

    benim için teolojinin üç kuruş da olsa önem kazandığı ender sahnelerden birisidir. hey gidi samuel jackson...
  • tevrat'ta aynı adı taşıyan babilli peygamber ile ilgili bölüm.

    kadınlara dehşet saçan tanrı, bu kitapta onların saçlarını kesmekle yetinmiyordu. iki kız kardeşi putperestlikle ve evliliğe ihanet ederek asurlular ve mısırlılarla fuhuş yapmakla suçluyordu. kardeşlerden birini "korkunun ve dehşetin sürahisini zorla sonuna kadar içirmek"le cezalandırıyor ve tehditlerini şöyle sürdürüyordu: "bütün gücümü merhametsizce sana karşı kullanmak isterim. kulakların ve burnun kesilmeli, bedeninden arta kalan her şey kılıç darbeleriyle parçalanmalı. oğullarını ve kızlarını senden almalı ve senden geri kalan şeyler ateşte yakılmalı... böylece ülkedeki yasalara karşı gelmeye bir son vermek ve bütün kadınları, bir daha böyle ahlaksızlık yapmamaları yolunda uyarmak istiyorum." (hezekiel, 23:25, 48-9)
  • çok ilginç bir başlangıcı olan dini kitaptır.

    1:1 otuzuncu yılda, dördüncü ayın beşinci günü kevar ırmağı kıyısında sürgünde yaşayanlar arasındayken gökler açıldı, tanrıdan gelen görümler gördüm.

    1:2 kral yehoyakinin sürgünlüğünün beşinci yılında, ayın beşinci günü,

    1:3 kildan ülkesinde, kevar ırmağı kıyısında rab buzi oğlu kâhin hezekiele seslendi. rabbin eli orada onun üzerindeydi. hezekielin yaşının otuz olduğu sanılıyor.

    1:4 kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu.

    1:5 en ortasında insana benzer dört canlı yaratık duruyordu;

    1:6 her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı.

    1:7 bacakları dimdikti, ayakları buzağı ayağına benziyor ve cilalı tunç gibi parlıyordu.

    1:8 dört yanlarında, kanatların altında insan elleri vardı. dördünün de yüzleri, kanatları vardı.

    1:9 kanatları birbirine değerek dosdoğru ilerliyor, ilerlerken sağa sola dönmüyordu.

    1:10 her yaratığın dört yüzü vardı: önde dördünün yüzü insan yüzüne, sağda dördünün aslan yüzüne, solda dördünün öküz yüzüne, arkada dördünün kartal yüzüne benzer bir yüzü vardı.

    1:11 yüzleri böyleydi. kanatları yukarıya doğru açılmıştı. her yaratığın iki kanadı yanda öbür yaratıkların kanadına değiyor, iki kanatla da bedenlerini örtüyordu.

    1:12 her biri dosdoğru ilerliyordu. ruhları onları nereye yönlendirirse, sağa sola sapmadan oraya gidiyorlardı.

    1:13 canlı yaratıkların görünüşü yanan ateş közleri ya da meşale gibiydi. ateş yaratıkların ortasında hareket ediyordu; ışık saçıyor ve içinden şimşekler çakıyordu.

    1:14 yaratıklar şimşek çakar gibi hızla ileri geri gidip geliyorlardı.

    1:15 bu dört yüzlü yaratıklara bakarken, her birinin yanında, yere değen bir tekerlek gördüm.

    1:16 tekerleklerin görünüşü ve yapısı şöyleydi: sarı yakut gibi parlıyorlardı ve dördü de birbirine benziyordu. görünüşleri ve yapılışları iç içe girmiş bir tekerlek gibiydi.

    1:17 hareket edince yaratıkların baktıkları dört yönden birine doğru sağa sola sapmadan ilerliyordu.

    1:18 tekerleklerin kenarı yüksek ve korkunçtu; hepsi çepeçevre gözlerle doluydu.

    1:19 canlı yaratıklar hareket edince, yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyordu; yaratıklar yerden yükseldikçe, tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu.

    1:20 ruhları onları nereye yönlendirirse oraya gidiyorlardı. tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu. çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.

    1:21 yaratıklar hareket ettiğinde onlar da hareket ediyor, yaratıklar durduğunda onlar da duruyor, yaratıklar yerden yükseldiğinde onlar da yükseliyordu. çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.

    1:22 kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlı yaratıkların başları üzerine yayılmıştı.

    1:23 kubbenin altında kanatlarının biri öbürünün kanatlarına doğru açılmıştı. her birinin bedenini örten başka iki kanadı vardı.

    1:24 yaratıklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. gürül gürül akan suların çağıltısını, her şeye gücü yetenin sesini, bir ordunun gürültüsünü ansıtıyordu. durunca kanatlarını indiriyorlardı.

    1:25 kanatları inik dururken, başları üzerindeki kubbeden bir ses duyuldu.

    1:26 başları üzerindeki kubbenin üstünde laciverttaşından yapılmış tahta benzer bir nesne vardı. yüksekte, tahtı andıran nesnede insana benzer biri oturuyordu.

    1:27 gördüm ki, beli andıran kısmının yukarısı içi ateş dolu maden gibi ışıldıyordu, belden aşağısı ateşe benziyordu ve çevresi göz alıcı bir ışıkla kuşatılmıştı.

    1:28 görünüşü yağmurlu bir gün bulutların arasında oluşan gökkuşağına benziyordu. öyleydi çevresini saran parlaklık. rab'bin görkemini andıran olayın görünüşü böyleydi. görünce, yüzüstü yere yığıldım, birinin konuştuğunu duydum.

    2:1 bana, ‹‹ey insanoğlu, ayağa kalk, seninle konuşacağım›› dedi.

    2:2 o benimle konuşur konuşmaz ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu; benimle konuşanı duydum.

    2:3 bana, ‹‹ey insanoğlu, seni israil halkına, bana başkaldıran o asi ulusa gönderiyorum›› dedi, ‹‹onlar ve ataları bugüne kadar bana karşı geldiler.

    burada anlatılan tanrının beraber geldiği melek ya da araç mı diyelim gerçekten tuhaf benzetimlere sahip.
    "uçuyor"
    "ateş saçan büyük bir bulutla geliyor "
    "ortasında ateşten bir maden var"
    "gökgürültüsü sesi çıkartıyor"
    "altında tekerlekler var "
    "üstünde bir kubbe var "
    "istediği yöne gidebiliyor"

    çok çok uzun yıllar önce yazılmış bir dini kitapta bu tasvirlerin olması gerçekten çok ilginç geldi bana.kadiri mutlak bir tanrının gökyüzünden ateşler saçarak altında tekerlekleri olan üstünde pervaneler içeren bir araçla gelmesi.
    bu bildiğin bir gelişmiş teknolojik bir uzay aracı gibi.hatta bu tasvirlerden yola çıkarak josef f. blumrich adlı bir mühendis spaceships of ezekiel adında bir kitap yazmış. kitabın kapağı ve hezekiel aracının tasviri şu şekilde.

    görsel

    (bkz: tevrat) cidden incelenmesi gereken bir kitap.tevratta da çok ilginç konular var.tevratı dünyadışı ileri teknolojik yaşam formları ile şehirleşmeye başlayan insanların ilk temasları olarak düşününce bir çok şey anlam kazanıyor sanki.
hesabın var mı? giriş yap