• sayın sağlık bakanı hazretleri, turcovac aşısının uygulanmaya başlamasını, 2011 yılında kendi bağlı bulunduğu siyasi hareketin kapısına kilit vurduğu hıfzıssıhha'nın yeniden hayata dönmesinin bir müjdecisi olarak ifade ettiler az önce buyurdukları bir tweet ile. bu tweet'den hareketle sağlık müdürlüğünden siyasete, meclis'ten dünya sağlık örgütü'ne kadar dahil olan çevrelerin kapanmasına yol açtıkları fenomenal hıfzıssıhha meselesi nereden gelmiş nereye gitmiş bir bakmakta fayda var.

    buyrun size 8 aralık 1998 tarihli milliyet gazetesinden bir haber. 1998'de diyarbakır'da yaşanan sekiz günlük bir elektrik kesintisi olur. bu elektrik kesintisi, hıfzıssıhha'yı ve turcovac olarak adlandırılan covid-19 aşısının üretimini de içine alan, günümüzde etkisi ağırca hissedilen olayları başlatır. dönemin yetkilileri, 8 günlük elektrik kesintisi yüzünden diyarbakır sağlık müdürlüğünün soğutucularında bekletilen 50.000 doz verem aşısının bozulup bozulmadığı ile ilgili araştırmaya girişir.

    araştırma sonucunda, hıfzısıhha'da üretilen ve aynı kuruluş bünyesindeki devlet kalite laboratuvarındaki inceleme sonrası "reddedilerek imha edilmesi istenen" aşıların bir bölümünün diyarbakır'da olduğu belirlenir. aynı zamanda yüksek oranlardaki diğer dozlarının da diğer illere dağıtılmış olduğu ortaya çıkar. reddedilen aşılardan bir kısmı günahsız yavruların üzerinde de uygulanmıştır. mecliste soru önergeleri verilir ve cadı avı başlar.

    önce elektrik kesintisi yüzünden soğuk zincirin kırılması neticesinde yaşanan endişe, diyarbakır sağlık müdürlüğünü harekete geçirir. aşı ve serum örnekleri alınarak incelenmesi için hıfzıssıhha'ya gönderilir. bu aşamada ilk rezalet patlak verir. 1800 doz ithal kızamık aşısının zamanında kullanılmadığı ve miadlarının dolmuş olduğu belirlenir.

    bunun üzerine sağlık bakanlığı teftiş kurulu devreye girer. sağlık bakanlığı başmüfettişi ömer aslan imzası ile hıfzısıhha başkanlığı'na gönderilen yazıda sonuçların acele olarak kendisine gönderilmesini istenir. hıfzısıhha merkezi başkanı erol afşin'in imzasını taşıyan üst yazı ile gönderilen dokümanda aralarında yüksek dozda kızamık aşısı ile bazı serumlarının miadlarının dolduğu, bazı ürünlerden alınan numunelerin yetersiz olduğu depoda bulunan yerli bcg aşılarından üç serinin ise reddedildiği vurgulanır. yanıt yazısında bu aşılar "kalite kontrolları tamamlanarak biyolojik ürünler kontrol laboratuvarları tarafından kontrol sonuçları uygun bulunmayarak red edilen ve sahada kullanılmaması gereken ürünler" olarak yer alır.

    konu basına yansır ve dönemin içel milletvekili fikri sağlar yazılı soru önergesi verir. aşıların dünya sağlık örgütü laboratuvarlarında kontrol edilmesi talebinde bulunur. kontrol edilen aşılar uygun bulunmaz ve dünya sağlık örgütü türkiye'ye yolladığı tavsiye mektubunda hıfzıssıhha'nın aşı üretmemesi, gerekli aşıların güvenli uluslararası firmalardan tedarik edilmesi konularını dikte eder.

    tüm bu olaylar zinciri, mhp'li eski sağlık bakanı osman durmuş'un da içinde bulunduğu bir komitenin hıfzıssıhha'nın aşı üretmesinin 1998 yılında pratikte , 2004 yılında da akp hükümeti kararıyla resmiyette sonlandırmasıyla sonuçlanır. (daha sonra aynı osman durmuş, muhalefetteki partisinin eleştirel jargonuyla, domuz gribi aşısı tartışmalarına atfen "türkiye aşı konusunda tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir" diyerek hükümeti eleştirmiş ve düşündürürken güldürmüştür.) 2011 yılında da bakanlar kurulu kararı ile kurumun kapısına kilit vurulur ve kuruma ait varlıklar halk sağlığı kurumu'na devredilir.

    özetle, diyarbakır'da ilgili kurumlar elektrik hizmetini aksatmış ve 8 gün sağlayamamıştır, kabak hıfzıssıhha'nın başına patlar. kızamık aşıları usulünce üretilmiş ve illere yollanmıştır, bu aşıları kullanma süresi dolmadan kullanmayı beceremeyen yerel kurumların yaptığı hatanın ceremesini yine hıfzıssıhha'ya ödetirler. daha önceleri hıfzıssıhha'nın kimi aşı dozları ile ilgili reddiî raporlarına rağmen aşıların sevkiyatına izin veren bakanlık yetkilileri yüzünden yine suçlu hıfzıssıhha ilan edilir. yıllar sonra bir salgın dünyayı esir alınca da sayın bakan bey'in dediği gibi "haydi, hıfzıssıhha'yı tekrar canlandıralım" denir. kör ölür badem gözlü olur.

    şimdilerde hükümetin aşı olun, aşı oldurun, aşı da aşı diye inlediği bir dönemde, türkiye'de beşere yönelik aşının üretildiği tek yer olan kapattıkları hıfzıssıhha yerine turcovac aşısını tavuk ve at aşısı üreten bir devşirme şirkete ürettirmek zorunda kalmaları bir dramdır. hayvan aşısı üreten bir firma beşer aşısı üretemez mi? üretir elbette. ama senin beşere aşı üreten bir kurumun zaten vardı. onu kapatıp, daha fazla masrafa girmek akıl kârı mı? bir ileri iki geridir bunun adı. hıfzıssıhha gibi bir kurum varken o kurumu geliştirip çağa ayak uydurtmak yerine kapatıp, aşı üretmek ihtiyacı hissedince de durduk yere şaibesi muhtemel insanların kurdukları şirketleri zengin etmektir bu işin özeti.

    aşının ne büyük bir küresel güç haline geldiğini görüp, kaçan parayı yeni idrak etmiş olacaklar ki, kurumu yeniden yapılandırmaya karar vermiş gözüküyorlar. ben de merakla bekliyorum akp zihniyetinde yeniden canlandırılacak hıfzıssıhha nasıl bir kurum haline gelecek diye. isminin başına 15 temmuz ibaresini eklemeseler bari...
  • aktif olduğu sürece ilkleri şunlardır;

    1931: ağız yoluyla uygulanan bcg aşısı üretimi.
    1932: serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.
    1933: simple metodu ile kuduz aşısı üretimi.
    1934: istanbul aşıhanesi'nin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.
    1942: tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.
    1948: boğmaca aşısı üretimi. influenza virüsü, new-castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.
    1950: influenza laboratuvarı'nın dünya sağlık örgütü tarafından uluslararası bölgesel influenza merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.
    1958: frenginin modern yöntemlerle teşhisi.
    1965: kuru çiçek aşısı üretimi.
    1970: fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.
    1983: kuru bcg aşısı üretimi.
    1987: aids araştırma ve doğrulama merkezi'nin açılması.
    1992: kan ürünlerinin viral inaktivasyonu.

    kaynak
  • https://www.twitter.com/…status/1304278742383108096

    --- alıntı ---

    1953’de hıfzıssıhha’nın, bcg ve influenza aşı üretim laboratuarları, dsö tarafından onaylanmakla kalmamış, örnek tesisler olarak da gösterilmişti.. şimdi ise, o günkü imkanları 70 sene sonra bile yakalayamamanın çaresizliğiyle, başkalarından gelecek aşı müjdesini bekler olduk
    --- alıntı ---
  • sağlığı koruma, önleyici sağlık hizmetleri.
  • hijyen, sağlık bilgisi.
  • sanitation'un türkçesini aratırken karşıma çıkan kelime.

    e-sözlüklerden hoşlanmıyorum genel olarak. hıfzıssıhha yazacağına, ne biliyim sağlık bilgisi yaz ne kaybedersin ki. ilgi çekmekten hoşlanıyorsan orasını bilemem.

    bir de bazen, ingilizcenin türkçe okunabilitesi olarak türkçemize geçmiş, ama daha sonra aynı anlama gelen türkçe bir kelimenin icadıyla günümüze gelmiş kelimeleri aratacak oluyorsun, o anda aklına gelmeyebiliyor. türkçesi yaygın olarak kullanılan bu tarz kelimeleri bile ingilizceden çevirirken, ingilizce telaffuzunu kullanıyorlar. aklıma iyi bir örnek gelmedi şu an, mesela optimization yazıyorsun, optimizasyon yazıyor türkçesine. bu ne lan.

    edit: alın size başka bir örnek, philantrophist yazdım, filantrop olarak çevirdi.
  • arapça kökenli bir kelimedir. "korumak" anlamına gelen hıfız kelimesi ile "sağlık" anlamına gelen sıhha sözcüğünün birleşimiyle oluşmuştur. sağlık koruma manasına gelen hizmetlerdir.
  • santitasyon derler çok bilmiş anglosakson eğitim almış hocalar ama türkçesi hıfzısıhha'dır başka dili öğrenirken kendi dilini öğrenememekten olsa gerek. ımm mrr... bunun tam tükçesi yok. diye birde artisitlik yaparlar
  • çocukluğumun geçtiği semt.

    ayrıca ilkokulu semte yakın müdafaa-i hukuk ilkokulu'nda okudum.

    o zamanlar ne oturduğum semti, ne de gittiğim okulu telaffuz edebiliyordum.
hesabın var mı? giriş yap