• pek cok konunun (örn: para, cinsellik) acikca konusulmasinin kabalik olarak algilandigi, insanlarin kendilerini kelimeler yerine davranisları ve gecmisleri ile ifade edebildigi kultur yapisi.
  • her şeyin sözlü olarak ifade edilmediği daha detaylarda boğulan kültür yapısıdır ki. japonya, çin ve ispanya'nın kültürlerine örnek verilebilir. şöyle bir örnek vermiş intercultural sensitivity kitabı.

    "bir ev canlandırın ve evi tanımlamaya çalışın arkadaşınıza." sonrasında high context kültüründen gelen öğrenciler.

    "barcelona'da güzel ve eski bir, kapıdan içeri girdiğinde geniş bir salon karışlıyor, adımlarınız üzerinde dolaşırken eskiliğini hissediyorsunuz vs."

    işte high context tam olarak budur.

    ekleme: fransa, ispanya, italya, ve orta doğu ülkeleri high context olarak değerlendirmiş bu kitap. türkiye için low context diyemeyiz en azından.
  • ön edit: --- spoiler ---

    to understand how this happens, one needs to understand how communication is processed.

    hall explains how this works as follows (sorrells, 1998): there is information transferred in and out which ı will call “a”. plus there is information that is stored in the system that we will call “b”. ıt takes these two to make meaning. ıt takes both the information that is transferred in and out and the stored information, the information in the context, to make meaning.

    so basically, the internal information that we use to interpret and make sense of things is called b, while the actual communication message is a.

    high context cultures rely on traditions, very deep personal relationships, and established hierarchies, and therefore have a lot more b.

    low context cultures do not have the same depth of tradition and have shallower, short-term relationships, thereby requiring a lot more a.

    ın other words, the main information in high context cultures is either in “the physical context or it is internalised by the person.

    a low-context communication is just the opposite; i.e., the mass of the information is vested in the explicit code.” (hall, 1977: 91).
    --- spoiler ---

    yüksek/düşük bağlamlı iletişime bir örnek olarak rastladığım bir mesaj :

    --- spoiler ---

    cole porter’in hangi şarkılarını seviyorsunuz? benim favorim ” i am ashamed”
    --- spoiler ---

    -----------------------------------------------
    ara edit : gerçekten böyle bir şarkı var (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=y8iehdlgeq4)
    -----------------------------------------------

    bu mesaj bir şarkıcının bir şarkısı hakkında, değil mi?

    el cevap : evet ve hayır.

    eğer düşük bağlamlı kültürden geliyorsanız : evet.
    yüksek bağlamlı bir kültürden geliyorsanız : hayır.

    bağlama bir göz atalım; yazarın profili milliyetini, önceleri bahriye zabiti olduğunu, daha sonraları ticaret bahriyesinde çalıştığını ve hata zincirleri ile ilgilendiğini belirtiyor. burada bağlam tabiatıyla müellifin kim olduğu ve mesajın ne zaman verildiği. ( hatırladınız mı? lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye)

    bu bilgilerle müellifin ilgi alanında mesaj gününün öncesinde bir hata vuku bulduğunu varsayabiliriz. denizcilik sektöründe bir hata zinciri muhtemelen bir deniz kazası anlamına gelebilir. mesaj tarihini esas alarak haberleri araştırdığımızda 12 ağustos 2012 tarihinde porter isimli bir amerikan destroyeri ile otowasan isimli bir tanker arasında hürmüz boğazında bir çatma yaşandığını öğreniyoruz.

    işte ilk ipucu ; porter? cole porter? peki ya cole? evet! bir başka amerikan destroyeri daha. adende bir terör eylemine maruz kalmıştı.

    kısa bir araştırma bize porter komutanının çatmada hatalı olduğunu ve gemisini idare ederken profesyonelce davranmadığını gösteriyor.

    fakat , elleri angajman kuralları ile bağlı uss cole komutanında böyle bir zafiyetten söz edemeyiz. zafiyet, tehdit değerlendirmesini eksik yapan, dolayısı ile angajman kurallarını tehdide göre düzenleyemeyen komuta kademesinde.

    her iki olayda da sorumluluk amerikan bahriyesinin komuta kademesinde.
    -------------------------

    ara edit

    gemi komutanının davranışından komuta kademesinin sorumluluğunu pek açık olarak yazmamışım.

    havacılar arasında şöyle birsöz var: if you don't fly a day, you know. if you don't fly one week your first officer know. if you don't fly one month passengers know.

    denize uygularsak şöyle bir şey söylemek sanırım makul olacak: if you do not sail 5 years world over everybody knows. gemiye atanmadan önce son 5 senesini guamda bir yakıt deposunun kumandanlığını yapmıştır.
    -------------------------

    böylelikle müzik üzerine basit bir mesaj “uss cole ve uss porter, ben namınıza utandım" haline dönüşüyor ve amerikan bahriyesinin komuta kademesine yönelik bir eleştiri halini alıyor.

    düşük bağlamlı kültürlerde açık ve anlaşılır bir mesajı formüle etme sorumluluğu kaynak’ın üzerinde. böyle mesajların alıcıları mesajın anlamını çıkarmak için ekstra bir çaba göstermek zorunda değil. mesaj, anlamı içeriğinde barındırıyor.

    yüksek bağlamlı kültürlerde kaynak öyle formüle ediyor ki mesajın anlaşılmasında bağlam önem kazanıyor ve mesajın anlaşılması sorumluluğu alıcı’ya yükleniyor.
    dinleyen söyleyenden arif olmalı söylemi yüksek bağlamlı bir kültürün iletişim aracı olan dilimize ait.

    bahse konu başlıkta gözlemlediğim, düşük bağlamlı kültür mensuplarının mesajı görünen anlamı ile değerlendirdiği ve kaynak açısından iletişim girişiminin akamete uğraması idi ki, doğal ve beklenen sonuç budur.

    tesadüf örgüsü bu kadar da değil. porter adında bir başka destroyer daha var; tam adı uss william d. porter dd-579.

    hikayesi burada : (bkz: http://www.cracked.com/…all-happened-same-ship.html)

    bir gemi için ne kadar talihsiz bir isim.

    ek- amanın ! bir porter daha varmış ( tb-6 off the green -acemi- navy. literally!) ve bildiniz, new york isimli bir kruvazöre canlı bir torpido sallamış, neredeyse batırıyormuş. bunlar dededen toruna bir alem ! (bkz: https://laststandonzombieisland.com/…nlucky-porter/)

    (bkz: https://restaurantkyoto.dk/…d-low-context-cultures/)

    https://www.pmi.org/…-polychronism-orientation-6902

    belirgin özelliklerinden biri yaşlılara toplum üzerinde otorite ve yetki tanımasıdır. bunun sonucu ise toplumun durağanlaşmasıdır.

    edit: amanın..! matrağa bak, boğazdan geçerken "kırmızıda durmayız" tweet'i atıp patırtı yaratan bu "porter" ki, kendisine "last time you failed to stop at red light (otowasan'ın iskele borda feneri) it cost to the tax payers pretty penny" denilmelidir.
  • bir ingilizce öğretmeni olarak yıllardır adını koyamadığım ingilizce ile türkçe arasındaki farklardan birine verilen ad.

    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
  • kuruntu yaratma potansiyeli yüksek bir şeye benziyor.
  • ı hate this shit. tanım gerekiyorsa bir şeyi söylemek istiyorsan evirmen çevirmen, satır arasına gizlemen, direkt söylüyorsan whatsap imojilerindeki ellerini yanağına koymuş hafif morarmış şaşkınlıktan çenesi düşmüş smiley'e benzeyen ifadelerle karşılaştığın, garipsendiğin, pat küt bi insan dendiğin kültür.
    zaman ve enerji kaybı. yanlış anlaşılmalara çok açık. bir şeyi açık ve net anlayabiliyorsak eminsek ve direkt ifade edebiliyorsak neden etmeyelim biri bana söylesin?

    sıkıcı kültür. japonya, tr örnek verilebilir. amerika ve almanya zıttıdır diyebiliriz, onlar low context culture diye geçiyorlar. ne düşündüğünü pat diye söyleyebiliyorsun kimse garipsemiyor.

    hm bir de, low context culture ortamında yetişen biri high context'te çok zorlanmaz, sadece verilen mesajı anlamaz ve hayatına mutlu mesut devam eder. high context'te yetişmiş biri low context bir ortamda her şeyin direkt söylenmesinden yorulabilir.

    unutmadan, coğrafya büyük oranda kader.
    4. biradan bildiriyorum, 1. deniz kenarı, dalgaların duyulduğu yıldızların göründüğü, hafif esen bir yerde olmak istiyorum, 2. türk kültürüne hapsolmuş insanlar için üzülüyorum. çok baskı var, hem kadına hem erkeğe, çok kalıp var girilmeye çalışılan, çok acı çekiyor ve çektiriyor insanlar, ve en kötü tarfı hiçbir işlevi yok.
    insan bir acı çekecekse de bir şeye yarasın istiyor. ama yok.
hesabın var mı? giriş yap