• izmir'de emeklilik hayatini yasasyip, sokakta korumasiyla zeytin almaya gittiginde bile insanlarin asagilayan bakislari altinda ezilip buzulen ve hizla evine geri kacan sahistir.

    bu utanc da ona yeter de artar.

    tarih, silah arkadaslarina attigi kazigi unutmayacaktir.
  • an itibariyle bugun tv 'bugün'ün gündemi' programında ele alınan g.kurmay eski başkanı.

    programda yer alan barış yarkadaş hakkında şunları söyledi;

    ''hilmi özkök her ne kadar siyasetin dışında gözükse de, aslında cumhurbaşkanı olmaya çalışıyordu. akp ile yakınlaşmaları da hilmi özkök'e gösterilen cumhurbaşkanlığı havucuyla birlikte başladı. kendisine akp tarafından denildi ki; 'biz sizi emekli olduktan sonra cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz.' böylelikle içine cumhurbaşkanlığı ateşi düşen hilmi özkök, o günden sonra iflah olmadı. ve akp ile asker-siyaset ilişkisinin ötesine geçti.
    hatırlarsan 'cumhurbaşkanı kim olacak' tartışmaları başladığında rte gül'ün köşke çıkmasını istemiyordu ve hilmi özkök birdenbire sivil kıyafetiyle, torunlarıyla, eşiyle, cocuklarıyla bir fotoğraf verdi ve 'ben burdayım sakın beni unutmayın' mesajı yolladı.''
  • 12 eylül'ün darbeci, 2012 yılının demokrat(!) generali!

    aydın özdalga'nın söylediklerine bakalım;

    "yaklaşık 3 yıl süren balyoz davası geçen hafta sonuçlandı ve 325 subay, darbe planlamaktan toplam 1.276 yıl hapse mahkum oldu.

    bu dava sürecinde, dönemin genelkurmay başkanı orgeneral hilmi özkök yargılanmak şöyle dursun, adeta “ demokrasi kahramanı “ oldu. dava sonunda dönemin tüm üst düzey komutanları “ darbe planlamaktan “ 20 yıl ağır hapse mahkum olurken, dönemim 1 numarası hilmi özkök, kamooyuna “ darbeyi önleyen kahraman ve demokrat komutan “ olarak lanse edildi.

    hilmi özkök verdiği tüm röportajlarda ve savcılara verdiği ifadelerde, o dönem darbe yapmak isteyen astlarını engellemek için nasıl çaba gösterdiğini, ballandıra ballandıra anlattı.

    peki, hilmi özkök paşa gerçekten de dediği gibi, sivil idareye ve demokrasiye yürekten bağlı, askerlerin darbe yapmasına kesin kes karşı gerçek bir demokrat subay mı ?

    gelin bakalım....

    şimdi arkanıza yaslanın, 32 yıl öncesine nostaljik bir geziye gidiyoruz...

    tarih 12 eylül 1980. türk silahlı kuvvetleri, dönemin genelkurmay başkanı orgeneral kenan evren’in önderliğinde yönetime el koydu. meclis kapatıldı, tüm siyasi liderler gözaltına alındı.

    darbeyi yapan kenan evren ve diğer 4 kuvvet komutanı, “ milli güvenlik konseyi “ni (mgk) oluşturarak, ülke yönetimini tam yetki ile üstlendiler.

    bülend ulusu başbakan olarak atandı ve teknokratlardan oluşan bir hükümet kuruldu.

    ancak bu hükümet göstermelikti. tüm yetki mgk’da idi.

    elbette 5 general ülkeyi yönetemezdi. tbmm’ye yerleşen evren ve arkadaşları mgk genel sekreterliği oluşturdu. bu göreve de 12 eylül darbesinin tüm ayrıntılarını planlayan orgenertal haydar saltık getirirldi. meclise yerleşen darbenin gölge lideri haydar saltık da, direk kendisine bağlı olarak çalışan 12 “ ihtisas komisyonu “ oluşturdu.

    bu ihtisas komisyonlarının hepsi adeta bir bakanlık gibi çalışmaya başladı.

    yani gerçek başbakan haydar saltık, gerçek bakanlar da bu ihtisas komisyonlarının başkanlarıydı. bu başkanların rütbeleri, albay ile tümgeneral arasında değişiyordu.

    bu komisyonların en önemlilerinden biri de “ basın ve halkla ilişkiler komisyonu “ idi. bu komisyonun iki temel görevi vardı. birincisi medyayı kontrol etmek, ikincisi de medya kanalı ile halka 12 eylül darbesini ve alınan kararları benimsetmekti.

    bilin bakalım, bu komisyonun başkanı kimdi ?

    evet bildiniz, bugünün anti – darbecisi, demokrasi kahramanı hilmi özkök !

    o dönem rütbesi albay olan hilmi özkök, 12 eylül darbesinin planı olan “ bayrak harekat planı”nı hazırlayan kurmay subaylardan biri olduğu için bu göreve getirildi.

    zaten diğer tüm komisyon başkanları da, hilmi özkök gibi darbe öncesi yapılan “ bayrak harekat planı “ hazırlığında aktif olarak çalışmış kişilerden oluşuyordu. yani hiç biri rastlantı olarak bu göreve atanmamıştı.

    hilmi albay, görevinde o kadar başarılı oldu ki, ilerleyen zaman içinde bu kez milli güvenlik konseyi genel sekreteri orgeneral haydar saltık’ın özel kalem müdürü oldu.

    bu ünvan sizi yanıltmasın. ihtilalin en güçlü adamı olan fiili başbakan’ın özel kalem müdürü olmak, başbakan yardımcısı olmak gibi bir şeydi. bir telefonla istediğiniz kişiye istediğiniz işi yaptırabilirdiniz. hatta bakanlara bile.

    yani bugünün “ darbeyi önlemiş demokrasi kahramanı hilmi paşa “, 12 eylül döneminin en güçlü ve yetkili ihtilalcilerinden biriydi. eğer ihtilalcilere kırmızı plaka dağıtılsaydı, makam arabasının plakası 007 olurdu

    biliyorum, belki bana inanmayacaksınız, “ atma, nasıl olurda demokrasimizi kurtaran hilmi paşa 12 eylül darbesinin 7 numarası olur ? “ diyeceksiniz.

    bakın, 12 eylül darbesinin lideri kenan evren, hilmi özkök’ü nasıl takdirle anlatıyor:

    “ hilmi özkök çok sevdiğim bir arkadaşım. 12 eylül'de bizim (milli güvenlik konseyi'nin) genel sekreterlik'te, haydar paşa'nın ( saltık ) yanındaydı. her görevinde yakından takip ettim. her yönüyle başarılı olmuştur. başarılı olmasaydı o makama gelemezdi. “

    elbette kenan evren bunu bana anlatmadı. evren paşa bunu 19 ağustos 2006 tarihinde sabah gazetesi yazarı yavuz donat’a anlattı.

    hala inanmayanlar için, işte o yazının linki:

    http://www.sabah.com.tr/…nat/2006/08/19/hilmi_ozkok

    işte böyle...

    yani bugünün demokrasi kahramanı hilmi paşa, aslında sicilli bir darbe planlayıcısı ve uygulayıcısı.

    biliyorum, şimdi bazılarınız, “ iyi ama o zaman albaymış, komutanları emretmiş o da yapmış. hilmi paşaya haksızlık ediyorsun“ diyecek.

    ama unutmayın, “ kanunsuz emir olmaz. hiç bir ast, üstünün kanuna karşı emrini uygulamaz, uygularsa da suçlu olur. “

    ne yani, o dönemde kenan paşa, hilmi paşa’ya, “ hilmi git şu demireli öldür “ dese ve hilmi paşa demirel’i vursa suçsuz mu olacaktı ?

    ya da bugün 12 eylül davasından yargılanan dönemin hava kuvvetleri komutanı orgeneral tahsin şahinkaya mahkemede hakime “valla ben emir kuluyum. genelkurmay başkanı komutanım emretti, ben de darbe yaptım. beraatimi istiyorum “ derse, hakim beraat kararı mı verecek ?

    unutmayın, balyozdan mahkum olan yüzlerce subay, sadece emir alarak katıldıkları bir plan tatbikatı için 18 yıla kadar ceza aldı.bırakın bu subayları, 45 yaşındaki bir daktilocu sivil memur güllü alkaya hanım, 16 yıl ceza aldı. gerekçe bir dökümanın, onun haberi olmasa da, onun bilgisayarında, yazılmış olması !

    hilmi paşa’dan bir demokrasi kahramanı yaratmak isteyenlerin ezberini bozduğum için özür dilerim.

    kusura bakmasınlar ama, durum böyle."

    kaynak : http://www.haber3.com/…ti-107301y.htm#ixzz27cagvahm
  • suratına tükürülesi, onursuz adam. senle aynı gün yemin edip de yaşayan varsa yaşadığı hayata küfrediyordur. askermiş. peh.
  • bu ulkenin tarihinin en kotu zamanlarini gecirdigi bugunlere gelmesine neden olan kisiler icinde ilk 10’a girer.
  • kurmay subay yetiştirilen okullarda ders olarak okutulması gereken şahsiyet. bir subayın neden iyi bir stratejist olması gerektiğini, olmadığı zaman kararlarının 3 - 5 adım sonra nelere yol açabildiğini göstermesi açısından önemli bir figürdür. tevekkeli değil, bu adam sayesinde türkiye, 10 yıl önce savaş sebebi sayacağı orta doğu haritasına bugün taşeronluk yapmaktadır.
  • turk ordusu genel kurmay baskaninin gorevi turkiye cumhuriyetinin ve vatandaslarinin korunmasidir ama bu epey muallak bir kavramdir, tayyibin bilmemne demesi kimine gore ataturke hakaret ve bu yolla cumhuriyete tehdittir, kimine gore kurt sorunu vardir demek turklere hakarettir, kimine gore cuval hadisesine karsi cikmamak turkluk onurunu zedeler. herkes kendine gore olaylari yorumlayip ullkeyi muz cumhuriyetine cevrimesin diyedir ki, iskandinavyada da olsaniz, ortadoguda da olsaniz, askeri mudahale dusunulecek en son seydir. ve bu mudahale de o anki genelkurmay baskaninin pms donemindeyken gaza gelip ulkeyi felakate suruklememesi icin kurumlar tarafindan belirlenir.

    sadece darbeden sozetmiyoruz tabii, cuval hadisesini ele alirsak, turkiye cumhuriyetini ilgilendiren bir konuda ordudan baska kurumlar da vardir, disisleri bakanligi, basbakanlik, ticaret ve sanayi odalari, hazine bakanligi gibi. ordunun icinde de uzun donem stratejilerle ilgilenen gruplar vardir, ordu demek genelkurmay baskaninin sahsi kanaati demek degildir. cok sukur genelkurmay baskani bu kurumlari es gecerek "racona ters bu cuval isi, abd, sen bittin olm" diyecek kadar cok kurtlar vadisi izlememis. zaten isler oyle isleseydi, incirlikten kalkan ucaklar bizim katilmadigimiz ve halkin cogunlugunun karsi oldugu bir savasta yer alamazlardi.

    bu kisi odakli bakis acisiyla bizim, ayni genelkurmay baskanindan, israille yaptigimiz askeri antlasmalari ve ittifaki da feshetmesini beklememiz lazim. (eger ahlakli bir insansa) ama tepkilerde boyle bir tutarlilik olmuyor, olmasi da gercekci olmaz. yoksa bir turkun basina gecirilen cuval, bir arabin kafasina dusen bombadan daha mi kaka?
  • yaptığı hiç bir bokun hesabını vermeden geberip gidecegini düşündüğüm organizma.

    türk ordusuna bundan daha büyük zararlar vermiş olan "bazıları" taltif edildi, bazıları ise datça'da, bodrum'da emeklilik sefası sürüyor. asker olmayıp savcı ve hakim olarak zararın kralını veren bazı kocagötlüler de bavullarıyla göstere göstere sınır kapılarından çıkıp almanya'da düşman çatlatıyor.

    adaletimizi seveyim.
  • ilker basbug tarafindan yargilama esnasinda yaninda bulunmadigi icin, "onlar yargilansaydi biz gelirdik" sozleriyle elestirilen emekli genel kurmay baskani. durumu asli aydintasbas'a ‘ben hukuk adamıyım’ diyerek aciklamistir. ( http://siyaset.milliyet.com.tr/…1521187/default.htm )

    ote yandan hilmi beyin zamaninda gorev yapan yonetim kadrosunun tamami tutuklugu oldugundan durumu aciklamak icin `aslicim hangi birisine gideyim bak aslicim, bir tekaut maasi iste` dese daha iyi olurdu sanki:

    30 agustos 2003 tarihinden bir fotograf:
    http://img850.imageshack.us/…25928270228yilonce.jpg
  • ergenekon kapsamında verdiği ifade ile zannedilenin aksine eski silah arkadaşları olan sanıklara yararı dokunmaktadır. şöyle ki; bahsi geçen darbe planları, mit raporu ve ihbar mektubunun araştırılması sonucunda yeterli ve inandırıcı deliller ortaya çıkmadığını, dolayısıyla kendisinin de bu sonuca dayalı olarak herhangi bir işlem yapmadığını söylemektedir. ayrıca, muhtıra konusunda bunun bir teklif değil, bir manevra şekli olarak sunulduğunu ve kendisinden bunu geri çevirdiğini ifade etmekte. ikinci günkü ifadesinde de açıkça "darbe girişimi var demedim" demiştir.

    sonuç olarak şunu anlıyoruz ki; özkök hali hazırda devam eden ergenekon davasının iddianamesini gerçekçi bulmadığını ve dolayısıyla geçmişte de bu yüzden işlem yapmadığını ifade etmekte. dolayısıyla davaya konu olan planların dışında yeni bir plan varsa yeni bir iddianame hazırlanarak, yeniden dava açılması gerekir gibi görünüyor. o zamanda bunca adamı hangi delillerle yıllardır içeride tutuyorsun sorusu bir kez daha gündeme gelir. yok eskisi gibi devam edilecekse o halde özkök'ün en azından görev ihmali nedeniyle mevcut davada sanık olması gerekecektir. yani en azından hukuk kuralları çerçevesinde, tanık ifadesi ve kanıt niteliği bunu gerektirmekte. peki bunlardan hangisi olur diye sorarsak, cevap ikisi de olmaz. mevcut dava sürer, özkök'te sadece tanık olarak kalır.

    bazı aklı evvellere edit: yukarıda anlatılar özkök'ün ifadesinin sonucunda yorumlanabilecek iki durumu ifade ediyor. bu durum ne ergenekon diye bir örgütün olmadığını ne de iddianamenin çürütüldüğü anlamına gelir. ama bir takım kesim özkök'ü demokrasi fatihi ve darbe'yi engelleyen paşa olarak görüp onun ifadesini göklere çıkarmaya çalışırken, özkök iddianamede "açıkça" bahsedilen planları yeterli kanıt olarak görmediğini ve darbe girişimi olmadığını söylüyor. yani kendisi darbeyi engelleyen paşa olarak anılamaz, zira darbe oluşumu yok diyor. bazı haddi aşan konuları da uyarı ile çözdüğünü söylüyor. tekrar ediyorum bu değerlendirme özkök'ün ifadesine göre anlaşılan durum, benim öznel ifadem değil. ama madem ki bir örgüt ve darbe girişimi olduğu mahkeme heyetince bu denli kabul görmüş vaziyette, o zaman özkök'ün görevini yerine getirmediği ve gerekli işlemleri yapmadığı için davada tanık değil de sanık olması gerekmiyor mu? ceza alır almaz ayrı ama en azından bu darbe planladığı iddia edilen bir karargahın komutanı olarak yargılanması gerekmiyor mu? sorular bu denli öz ve basit, anlayamayanlara duyurulur.
hesabın var mı? giriş yap