• ingilizce kaynaklarda hypnagogic diye geçen, yunanca'da "uykuya götüren" anlamını taşıyan ve isminden belki bihaber olsanız da varlığını yakından bildiğinize yürekten inandığım bir duruma verilen addır bu. küçükken evdeki bir tıp ansiklopedisinde (ki eğer küçük yaşında hastalık hastası yapmak istediğiniz biri varsa ona bol bol tıp ansiklopedisi okutmanızı tavsiye ederim) karşılaşmıştım ben ilk olarak bu kelimeyle ve çok etkilenmiş, "vay be, demek bunun bir adı da varmış" demiştim. "iyi de bundan bize ne, uzatma da söyle artık nedir" diyenleriniz yoktur ümit ediyorum, ama yine de sadede gelmeyi ertelemiyorum: uykudan önce, ama uyanıklıktan da sonra, zihnimizin bizden bağımsızlaşıp saçma sapan çalışmaya başladığı o rüyamsı, ama bilincin yarı açık olduğu duruma verilen addır hipnagojik. bilinç tamamiyle devreden çıkmamıştır gerçekten; bu durumun tam ortasındayken kendi kendime kaç kereler "evet, beynim yine saçmalamaya başladı, uyumam çok yakındır" dediğimi biliyorum zira ben mesela. "hipnagojik halüsinasyon" denilen canlı sanrılarımız da olabilir bu esnada, ama korkmayalım, patolojik değildirler.
    hipnagojik zihin hallerinin bir benzeri de hipnopompik diye nitelendirilen (eller hypnopompic der) durumdur, ki o da yunanca'da "uykudan getiren" gibi bir manaya tekabül eder. bu sefer uykudan uyanmamızın hemen öncesinde zihnimizde dolanan garip, sürreal duyumlardır sözkonusu olan.
    sekiz yaşındayken beni uyandırmaya gelen anneme bir kere "anne, şurda layığıyla bir hipnopompik durumumu da yaşatmıyorsun ya, yazıklar olsun" diye kızmıştım da, annem biraz, şey olmuştu, şaşırmıştı.
  • (bkz: ipna)
  • hint feylesofisinde "vrittis" olarak bilinen durum.
  • uyku anlamına gelen hipno ile rehberlik eden, taşıyan anlamındaki agogos kelimelerinden türemiştir.

    uykuya dalmadan tam önceki fazdır. tam önceki derken, uykuya dalmadan bir saniye öncesi manasında değil. açık, temiz, uyanık bilinç ile tam uyku, bilinçsizlik veya rüya arası anlamında. yoksa ne kadar sürdüğü kişiden kişiye, durumdan duruma göre değişir. kimi zaman birkaç dakika sürerken kimi zaman bütün gece bu fazda kalırsınız ki "tavşan uykusu" "tilki uykusu" "tek gözü açık uyumak" da denir.

    bu fazda iken işitsel, görsel, dokunsal veya diğer deneyimler odaklı halüsinasyonlar olabilir fakat bir rüya içinde değilsinizdir, yalnızca; tam uyanık bir kafayla paylaştığınızda kopuk, anlamsız, deli saçması bulacağı düşünceler (duvarım yeşil, demek ki patronum öldü gibi) zihninizden akar durur, hipnoz, meditasyon, madde gibi yardımcılarla bu duruma geçilebilir. bilinç-dışı mekanizmalarla yüzleşmek için en mükemmel fırsattır. bir de bunun full-uyanık moda geçmeden tam bir önceki fazı vardır:

    (bkz: hipnopompik)

    *hipno->uyku
    pompe->yollanmak, ayrılmak, ilerlemek
  • bu gene fena değil, lacrima'nın dediği gibi "hah, saçmaladığıma göre şimdi uyurum" düşüncesi çoğu zaman rahatlatıcı bile oluyor benim gibi kolay uykuya dalamayan bünyeler için. ama hipnopompik çok korkunç oluyo bazen. "lan ben yalnız yatmıştım, kediler de içerde, bu yanımdan kalkıp yürüyen kim ola ki?!?!" diye sorguluyor insan. abartıp gölgesini bile görebiliyosun. sonra "heaa hipno gelmiş gene" deyip uykuya devam etmek en temizi.

    yine de bu ziyaretleri sıklaştırmamasını diliyorum kendisinin.
  • hipnagojik durum, beyninizin gün içindeki doğrusal mantıklı sol lob kontrolünden, sezgisel ve yaratıcı sağ lobun baskınlığının başladığı, gece moduna geçtiği mükemmel bir yaratıcılık alanıdır. her ne kadar hipnagojik hayaller, beynin uyku için kapanmasının anlaşılamayan yan etkilerinden başka bir şey değilmiş gibi görünüyor olabilse de aslında bunun çok daha fazlasıdır.
    yüzyıllardır hem sol, hem de sağ beyin kullananlar hipnagojik durumu, mantıklı düşünme kutusunun dışında problem çözümü ve yaratıcı düşünce için bir çeşit sanal güverte olarak kullanmışlardır. sağ lob baskınlığı ile uyanık farkındalığı eşsiz bir şekilde birleştirmesi, onu fikirleri yeni bir ışıkta görmek için mükemmel bir yer haline getirir.
    canım salvador dali de hipnagojik gezintilerden hoşlanırmış ve bunu sıklıkla çalışmaları için bir ilham kaynağı olarak kullanırmış. bunlar yarım litre kadar pelin otuyla birleşince de muhtemelen eriyen saatlerin üzerinde yürüyen 30 metrelik filler ortaya çıktı.
  • ışık açıkken uyuyakalındığında veya yatmadan önce diş fırçalamanın ertelendiği gibi durumlarda çıkıveren rezalet durum.
    uyku ile uyanıklık arası gece boyu kalk ışığı kapa git yerine yat git dişini fırçala da öyle zıbar durumu 40 kere gelir. sonra bir bakmışsınız daha dinlenemeden sabah olmuş alarm çalmış.

    gerçi lucid rüyaya yatkın olma ve gerçekten istendiği zaman sıradışı bir saatte alarmsız uyanabilme gibi olumlu yan etkileri de olabilir bilemiyorum.
  • bilinç ve bilincsizlik arasındaki o ince çizgi. yatağa girmişsinizdir mayismis bir halde uykuya dalacakken beyinde oluşan saçma sapan düşüncelerin, imgelerin veya hayallerin gerçeklesmesi durumudur ya da bu durumun farkına varmak da diyebilir miyiz bilemedim. uykuya dalma konusunda kıt biri olarak bu durumdan bir miktar muzdarip olduğum söylenebilir. hipnagojik halüsinasyonlarin bir an farkına varıp 'aa uyuyacağım beynim saçmalamaya başladı' farkındaligini yaşadığım için bu evre sık sık tekrar ediyor ve akabinde uyuyamıyorum. bunu yaşamak normal midir, psikolojik bi sıkıntı mıdır, nedir? konuyla ilgili bilgisi olan birisi yesillendirirse sevinirim
  • en son 10 sene önce yaşamıştım. fakültede nöro komitesine hayvan gibi uyumadan günlerce çalışınca olmuştu.

    bir de dün yaşadım. dünkü çok boktandı ama. sabaha kadar sürdü. yok böyle manyakça sapıkça bir beyin kısa devresi.

    işin tuhafı ben olayın farkındayım. halüsinasyon lan bu ve ben şu an uyuyorum. kaslarım çalışmıyor gözlerimi açmış olamam falan diyorum.

    badilerimin ve okuyucuların affına sığınarak orospu çocuğu demek istiyorum kendisine.
hesabın var mı? giriş yap